Rosa Parks’ın otobüs boykotundan üç yıl önce, Nijeryalı davulcu Babatunde Olatunji ABD’nin güney eyaletlerindeki ırk ayrımcılığını protesto ediyordu. BBC’den Aaron Akinyemi, Olatunji’nin ABD’de ırksal adaletin sağlanması için verilen mücadelede önemli bir rol oynamış Afrikalı kuşağın bir parçası olduğunu ve bunun devam ettiğini yazıyor
Siyahların Yaşamları Değerlidir [Black Lives Matter] hareketinin kurucularından Nijeryalı- Amerikalı eylemci Opal Tometi BBC’ye “50’li ve 60’lı yıllardaki liderler bana büyük ilham veriyor” dedi.
Martin Luther King Jr, 57 yıl önce Washington’da “Bir Hayalim Var” isimli tarihi konuşmasını yaptığında, etkinliğe James Baldwin, Harry Belafonte ve Sidney Poiter gibi öne çıkan figürlerin de dahil olduğu 250 bin kişi katılmıştı.
Davetliler arasında -belki de biraz daha beklenmedik bir figür olan- Nijeryalı davulcu Babatunde Olatunji de vardı.
1927 yılında Lagos’ta Yoruba bir ailede dünyaya gelen Olatunji, 1950 yılında Atlanta’da Morehouse Üniversitesi’nde eğitim görmek için burs kazandı.
Öncü bir davulcu haline geldi, 1959’da yayımlanan ilk albümü Drums of Passion [Tutku Davulları] da dahil olmak üzere 17 stüdyo albümü yayınladı, Batı’nın “dünya müziği” ile tanıştırılmasına yaptığı katkılarla hayli itibar gördü.
Olatunji’nin müziksel mirasına kıyasla, ki buna bir Grammy adaylığı ve Broadway ve Hollywood için yaptığı kompozisyonları da dahil, sivil haklar alanındaki savunuculuğu daha az biliniyor.
2005 yılında, ölümünden iki yıl sonra yayınlanan otobiyografisi The Beat of My Drum [Davulumun Ritmi] için birlikte çalıştığı Robert Atkinson “Hayatı boyunca toplumsal eylemciliğe bağlı kaldı” diyor ve devam ediyor: “ABD sivil haklar hareketindeki -bir hareket bile olmadan önceki- siyasi eylemci rolüyle daha çok anılmayı hak ediyor.”
Olatunji, Morehouse’ta öğrenciyken, Afrika hakkındaki cehalet ve basmakalıp yargılarla karşılaştı ve arkadaşlarını kıtanın müziği ve kültürel gelenekleri hakkında eğitmek için çabaladı.
Üniversitenin sosyal etkinliklerinde Afrika müziği çalmaya başladı ve Atlanta’daki hem siyahlara hem beyazlara ait kiliselerde davul performansları sergiledi.
Atkinson “Baba, hemen göze çarpmayan ama kayda değer bir yolla, Afrika kültürünün imgelerini tanıtarak Afro-Amerikalılar arasında derin bir gurur hissiyatı uyandırdı, erken dönem sivil haklar hareketi akımının hareketlenmesine yardımcı oldu” diyor.
ABD’de devlet onaylı ırk ayrımcılığının olduğu dönemde, Olatunji keskin bir şekilde ırkçılığın farkına vardı ve öğrencileri güneydeki sözde “Jim Crow” yasalarına meydan okumaları için örgütlemeye başladı.
Rosa Parks’ın Alabama’daki Montgomery Otobüs Boykotu’nun kıvılcımını çakmasına yardımcı olmadan üç sene önce, 1952 yılında, Olatunji güneydeki halk otobüslerinde kendi protestolarını düzenledi.
Bir keresinde o ve bir grup arkadaşı beraber Atlanta’da, ırk ayrımcılığı uygulanan bir otobüse geleneksel Afrika kıyafetleriyle bindiler ve istedikleri yere oturabildiler çünkü onlar arkada oturmak zorunda olan Afro-Amerikalılar olarak tanımlanmıyorlardı.
Ertesi gün, aynı otobüse Batılı kıyafetleriyle bindiler ve otobüs şöförü arkaya oturmalarını söylediğinde bunu reddettiler. Olatunji ve arkadaşları hapis tehdidine rağmen ayrımcılığa meydan okumaya devam ettiler.
Daha sonra bu olaydan “Sessizce protesto etmeye başladık… 1950’lerin başında özgürlük için verilen mücadelenin bir parçasıydık” şeklinde bahsedecekti.
Olatunji’nin 89 yaşındaki eşi Iyafin Ammiebelle Olatunji, BBC’ye, Los Angeles’ın çoğunlukla siyahların yaşadığı Watts mahallesinde 1965 yılında ortaya çıkan ölümcül isyanda olduğu gibi “farklı topluluklarda yükselen gerginliği hafifletmesi için çağırılırdı” dedi.
“Kendini her zaman Afrikalıları ve Afro-Amerikalıları birleştirmek için elini uzatan bir Pan-Afrikacı olarak gördü.”
Olatunji Morehouse öğrenci temsilcisi oldu ve bu sayede erken dönem sivil haklar hareketinin, Martin Luther King Jr ve Malcolm X de dahil, birçok lideriyle tanıştı.
ABD sivil haklar hareketine katılmasında -kendisinin de bir parçası olduğu- 1950’ler ve 1960’lar boyunca Afrika’yı kasıp kavuran sömürge karşıtı direniş hareketleri dalgasının çok etkisi oldu.
1958’de, Gana’nın bağımsızlık lideri Kwame Nkrumah’ın örgütlediği Tüm Afrikalı Halklar Konferansı’na katılmak için Accra’ya seyahat etti.
Konferans, 28 Afrika ülkesi ve sömürgesinden önde gelen bağımsızlık figürlerini ve delegelerini Avrupa sömürgeciliğine karşı muhalefet stratejilerini oluşturmak için bir araya getirmişti.
Konferansa, Chicago merkezli Associated Negro Press’in kurucusu Claude Barnett ve daha sonra Afrika Meseleleri Konseyi sekreterliğini yapacak olan Alphaeus Hunton gibi etkili Afro-Amerikalılar da katıldı.
Boston Üniversitesi’nde Afro-Amerikan Çalışmaları bölümünde yöneticilik yapan Profesör Louis Chude-Sokei, Afrikalılar ve Afro-Amerikalılar arasında -bazıları bağımsızlığını yeni kazanmış Gana ve Nijerya gibi ülkelerden ilham alan- entelektüel ve toplumsal bir alışverişin gerçekleştiğini söylüyor: “Irk ve ırksal mücadeledeki ortak bağlam ele alındığında, sivil haklar hareketine geldiğimiz zaman, Afro-Amerikalılar ile Afrikalıların özgürlük ve kurtuluş meseleleri etrafında kültürel olarak etkileşimde bulunması garip değil.”
1957’de, Martin Luther King Jr, Gana’nın ilk kez yapılan bağımsızlık günü kutlamalarına davet edildi ve Nkrumah ile tanıştı. Buluşmanın, Gana’nın sömürgecilik karşıtı mücadelesinden ilham almış King üzerinde derin bir etkisi oldu.
Gana’dan ABD’ye döndüğünde verdiği ilk vaazda “Gana’nın bize söylediği bir şey var. Bize diyor ki… Ezen, ezilenlere özgürlüğünü asla gönüllüce vermez. Bunun için çalışmanız gerekir” der.
1962 yılında, Siyah Amerikalılar Liderlik Konferansı’nda King, Afrika’daki sömürgecilik ile Amerikan ayrımcılığının daha doğrudan bir karşılaştırmasını yaptı: “İkisi neredeyse eşanlamlı… çünkü ortak sonuçları ekonomik sömürü, siyasal hâkimiyet ve insan kişiliğinin alçaltılması.”
Bu sırada Malcolm X de, Kenya’daki sömürgecilik karşıtı Mau Mau hareketini kucaklıyor ve hareketin bazı taktiklerinin ABD’ye uyarlanmasının Ku Klux Klan’ı yok etmede yardımcı olabileceğine inanıyordu.
Malcolm ayrıca birkaç Afrikalı liderle Afro-Amerikalı sivil haklar mücadelesini tartışmak için bir araya geldi ve Tanzanya’nın kurucu başkanı Julies Nyerere’den özellikle destek gördü. 1964’te, Nyerere, Afrika Birliği Örgütü zirvesinde ABD’yi ırksal ayrımcılığı bertaraf etmesi için uyaran bir karar geçirilmesinde Malcolm X’in Afrikalı liderleri ikna etmesine yardımcı oldu.
Malcolm X, ABD’deki Afrikalılarla da etkileşime girdi. Ricası üzerine sivil haklar yürüyüşlerinde davul çalan Olatunji’yle tanıştı.
Atkinson, Olatunji’nin hem Martin Luther King ile hem de Malcolm X ile yakın ilikisi olduğunu söylüyor: “Baba iki farklı yaklaşım arasında köprüydü: King’in yaklaşımı şiddet içermiyordu, Malcolm’inki bazen pek de öyle değildi”
Olatunji, Siyahların İlerlemesi için Ulusal Birlik (NAACP) ve King’in Güneyli Hristiyanlar Liderlik Konferansı için performanslar sergiledi. 1960’ta, We Insist! [Israr ediyoruz!] isimli sivil haklar caz albümünde, oyun yazarı Oscar Brown Jr ve Max Roach ile birlikte yer aldı.
Olatunji’nin dört çocuğundan biri olan Folasade BBC’ye “Babamın sanatına olan tutkusuyla dolup taşan performanslarının yoğunluğu, mesajı ve hayranları beni hep şaşırttı. Çocuklarına ve çevresindeki insanlara da yavaş yavaş aşıladığı muhteşem bir iş ahlakı vardı” dedi.
En büyük kızı Modupe ekledi: “İş ahlakı yaşamının sonuna kadar hep belirgin oldu.”
Babaları, 76. yaş gününden bir gün önce, 2003 yılında hayatını kaybetti. Müzikte bıraktığı miras ve eylemciliği ardından gelen kuşaklara, özellikle de onun kıta ile diaspora arasında köprü kurmasını örnek alan Amerika’daki günümüz Afrikalılarına, ilham vermeye devam ediyor.
Siyahların Yaşamları Değerlidir hareketinin kurucularından Tometi “Bayrağı önceki nesilden devraldık ve başlattıkları yarışı koşmayı devam ediyoruz�� diyor.
Olatunji’nin biyografi yazarı ekliyor: “İnsanların Baba’yı tanıması için mükemmel bir zaman. Adalet için yapılan bu gösteriler, 60 yıl önce parçası olduğu şeyin yeni ve daha büyük bir başkaldırısı.”
[BBC’deki İngilizce orijinalinden Furkan Bircan tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.