Sınırlar özelleştikçe sınır denetimi de bulanıklaşıyor (özel-devlet) ve dolayısıyla sınır konusunda sorumluluklarda kayboluyor. Kayboldukça da suiistimal, mafyayla işbirliği, yolsuzluk, para karşılığı sınır geçişi artıyor ve göçmenlere karşı davranış değişip şiddet artıyor. Şiddet arttıkça da sınır inşa eden şirketler ellerini ovuşturuyor ve lobiler sınır güvenliği ve Ar-Ge projelerinde yer alarak yeni teknikleri pazarlıyorlar
1989 yılında Berlin duvarı yıkıldığında dünyada 15 kadar duvar vardı. Bugün ise sayıları 60’tan fazla.[1]
Berlin duvarı yıkılınca kapitalizm havai fişekler fırlatıp “Tek egemen benim” dedi. Korku ve utanç duvarlarını utanmadan, sıkılmadan inşa etmeye devam ediyor. Acaba inşa ettiği duvarların altında kalacak mı?
Küreselleşme ve Avrupa’nın bütünleşmesinin sınırlara son vereceği söyleniyordu. Oysa sınırlar insanlara kapanırken, finansa sonuna kadar açılıyordu.
Zenginlerin buluştuğu Davos zirvesinde bu yılki konu çevre-iklim tehdidi. Dört yıl önce düzensiz göç tehdidi idi.
Özelikle ABD’de gerçekleşen 2001 İkiz Kuleler saldırılarından sonra terör tehdidi ön düzleme çıktı. Sınırlar duvar ve tel örgülerle kapatılmaya başlandı. Terör dalgası geçince bu kez göçmen dalgası başladı. 2015 yılında Avrupa’yı saran göç dalgası yeni korku ve utanç duvarlarının inşa edilmesine neden oldu. Macaristan, Avusturya, Yunanistan, Bulgaristan yeni duvarlar örmeye başladılar.
2019 yılında Akdeniz’de ölen göçmen sayısı 4 bin kişiyi geçti. 1993-2012 yılları arasında sınırlarda ölenlerin sayısı (çoğu denizde) 16 bindir.
2011 yılında Avrupa’da 750 milyon kişi sınırlardan geçti. Bunun yüzde 30’u Avrupa dışından gelenler. 2035 yılında bu sayıların ikiye katlanacağı tahmin ediliyor.
ABD-Meksika arasındaki 3 bin kilometrelik sınır ise dünyada en çok geçilen sınır: Yılda 250 milyon kişi bu sınırdan geçiyor. 1990 yılından beri sınırda ölenlerin sayısı 5 bin kişi.
Avrupa’da son yıllarda faşist partilerin yükselişi göçmen kavramı üzerine kurulu olup amacı korku yaratmaktır. Sistemin bunalım nedenini göçmenlere yıkmaktır. Aynen Trump’ın yarattığı korku gibi. Kısacası emperyalizmin.
Kaynaklarını ve insanlarını sömürdüğü ülkelerde yarattığı savaş, kargaşa ya da yerli işbirlikçileriyle üretim ve tüketim modelini değiştirerek ülkeyi sefalete itmesi göçlere neden olmaktadır. Doğal felaketler göçün bir başka nedenidir. Genelde göçlerin çoğu sınır ötesi olmayıp ülke sınırları içinde gerçekleşir.
“Göç edin ama ülkeme gelmeyin, gelirseniz duvarla karşılaşırsınız.”
Dolayısıyla sınırlarda güvenliği sağlamak gerekir.
Kuşkusuz göçmen denetimi sınır güvenliğinin tek amacı değil. İnsan ve mal kaçakçılığını, nesli tükenmekte olan hayvan ve bitkilerin kaçakçılığını, uyuşturucu trafiğini önlemek gibi amaçları da vardır.
İşte bunun da bir piyasası var. Hem de iştah kabartıcı ve özellikle son zamanlarda savunma bakanlıklarının bütçelerinin azalması nedeniyle kârları azalan silah sanayileri bu piyasaya el atmış durumda. Silah sanayi iç piyasada özel güvenliğe ve sınır güvenliğine yöneldi. Piyasanın yıllık büyümesi yüzde 10 olarak tahmin ediliyor.
2016 yılında sınır güvenliği ve savunmasının piyasası 17 milyar avro. 2022 yılında ise 55 milyar avroya ulaşması bekleniyor.
Sadece Avrupa Birliği’nin (AB) İspanya’dan Balkanlara kadar olan sınırı 7 bin 700 km. Sınırları tümüyle kapatmanın maliyeti 2 trilyon avro olarak tahmin ediliyor! İşte devasa yenir bir piyasa. Ayrıca Birliğin deniz sınırları 42 bin kilometre. Burada da çok sayıda güvenlik personeli ve teçhizat gerekiyor.
Sınır saplantısı ile sınırlar da artık özel sektöre devrediliyor. Havaalanlarında giriş-çıkışların özel şirketlere devredilmesi gibi.
Avrupa Birliği açılım ile (sınırları kaldırma) kapanma (sınır gözetimi) arasında kalarak özel silah ve savunma sanayilerin yeni teknolojileriyle donatılı-akıllı sınır gözetimine geçiyor.
Sınırlarda güvenlik üç şekilde yapılmaktadır:
1) Fiziki şekilde: Duvar, tel örgü, kuleler.
2) Personel ile: Özel denetim personeli, polis, gümrükçü.
3) Yeni teknolojilerle: Akıllı sınır yaratılması. Bunun için robot köpeklerden kameralara, alıcılardan insansız hava araçlarına (İHA), yapay zekâdan yazılımlara, yolcuların otomatik denetiminden akıllı kapılara kadar yeni teknolojiler kullanılıyor. Sınırla ilgili bilgiler merkezileştiriliyor.
Sınırlar özelleştikçe sınır denetimi de bulanıklaşıyor (özel-devlet) ve dolayısıyla sınır konusunda sorumluluklarda kayboluyor. Kayboldukça da suiistimal, mafyayla işbirliği, yolsuzluk, para karşılığı sınır geçişi artıyor ve göçmenlere karşı davranış değişip şiddet artıyor. Şiddet arttıkça da sınır inşa eden şirketler ellerini ovuşturuyor ve lobiler sınır güvenliği ve Ar-Ge projelerinde yer alarak yeni teknikleri pazarlıyorlar. Akıllı sınır paketleri (smart border package) hazırlanıp sunuluyor.
Sınır güvenliği ve savunması Devlet’in işi. Bunun içinde kuruluşlar var. Avrupa Birliği’nin sınır ve kıyı güvenliği kuruluşu Frontex. Merkezi Polonya’nın Varşova kentinde. Yıllık bütçesi 2005 yılında 6,3 milyon avro iken 2016 yılında bütçesi 239 milyon avroya çıkarıldı. 2021-2027 yılları arasında bütçesinin 1 milyar avroya çıkması bekleniyor. Elinin altında 22 uçak, 26 helikopter, 114 gemi, 477 teknik araç bulunmakta.
1999 yılında kurulan Europol’ü unutmayalım. Interpol’ün Avrupalı kardeşi.
2002 yılında Avrupa Birliği ayrıca SIVE’yi kurar. Yani Système İntegré de Vigilance Extérieur.(Bütünleşmiş Dışsal teyakkuz Sistemi). Merkezi İspanya’nın Cebelitarık Boğazı’na yakın olan Algeciras kentindedir. Denizlerin Big Brother’ı adı veriliyor.
Ayrıca Fransa’nın SPATIONOV, İsveç ve Finlandiya’nın ortak kurduğu SUCFIS, İspanya ve Portekiz’in ise SIVICC kuruluşları var.
Havayolu ile gelenler için PNR (Passenger Name Record-Yolcu İsim Kaydı) sistemi kurulmuş.
2013 yılında gerçek zamanda sınır gözetimi için EUROSUR kurulur. EURODAC ise parmak izi kütüğüdür.
Avrupa’dan örnekler verdik. Tüm dünyada sınır denetimi ve güvenliği için kamu kuruluşları mevcut.
Silah sanayi şirketlerinin lobileriyle sınır güvenliği için projeler üretilir. Örneğin 2004 yılında kurulan “Avrupa Savunma Ajansı” (European Defence Agency – EDA) 40 kadar şirketin kurduğu “Güvenlik için Avrupa Örgütü” (European Organisation for Security – EOS) ile birlikte çalışır. FP7 ise EDA’nın bir programıdır ve lobilerin etkisiyle kurulmuş olup 1,4 milyar avro bütçeye sahiptir.
EFFISEC (Efficient Integrated Security Checkpoints – Etkin Entegre Güvenlik Kontrol Noktaları) projesi ise havalimanlarıyla ilgili olup 10 milyon avro destek almıştır. Akıllı kapı (e-Gate) ile 20 saniyede yolcunun kimliği saptanır.
Lobiler kuruluşların komisyonlarında yer alarak danışmanlık hizmeti verirler ve gerekli altyapının kurulması için teklifte bulunurlar. 2007-2013 arasında sınır güvenliği için 321 adet proje desteklenir. Parasal desteklerin kime gittiğini belirtmeye gerek yok.
Şirketler sınır güvenliği dışında göçmenlerin taşınması, sığınma yerleri ve denetimi içinde hizmet verirler. İngiltere’de G4S şirketi göçmenlerin kaldığı yerleri denetler.
Savunma sanayi lobileri fuarlarda boy gösterirler. Sınır güvenliği siyasi, toplumsal projenin ötesinde özellikle bir sanayi projesidir.
ABD’de Border Infrastructure Task Force, DRS Technologies, Raytheon Corp, İngiltere’de EADS; BAE, G4S, Güney Kore’de LG Technologies, İsrail’de Kollisman, İspanya’da Amper, İndira, Fransa’da Thales, Safran, İtalya’da Leonardo, ülkemizden Otokar, Aselsan bu konuda çalışan şirketlerden bazılarıdır.
EADS Suudi Arabistan’ın sınır güvenliği için gelecek on yılda 20 milyar dolar kazanacaktır. Bunun içinde 225 radar istasyonu, 400 sınır kapısı kuracak ve 20 bin kişinin eğitimini sağlayacaktır.
AB üyelerinin 2000 yılından beri sınır güvenliği için harcadığı para 11 milyar avrodur.
ABD’de sınır devriyesinin yıllık bütçesi 2009 yılında 1,5 milyar dolardır. Görevli sayısı 16 bindir.
İspanya’nın Fas’ta bulunan Melilla ve Ceuta bölgelerinin sınır güvenliğini sağlayan duvarlar için her yıl 154 bin avro bakım için harcanır. Ayrıca AB, 250 milyon avro yardımda bulunur.
Fransa-İngiltere arasında göçmen geçiş yeri olan Calais bölgesinde 40 şirket çalışmaktadır. Calais’de yapılan duvara 2,7 milyon avro para harcanmıştır.
ABD her bir kilometre sınır için 1-4,5 milyon dolar para harcar. İsrail ise 2 milyon dolar.
Duvardan tel örgüye, radarlardan İHA’ya, personelden devriye araçlarına kadar sınır güvenliği için yapılan yatırımlar özel şirketler tarafından yürütülür.
Merkezi İsviçre/Cenevre’de bulunan Uluslararası Göç Örgütü ise sınır güvenliği konularına pek el atmamaktadır.
Ancak duvarların hangi ölçüde göçü önlediği ve güvenliği sağladığı konusunda güvenilir sayılar yoktur. Akıllı sistemlerde sınırlarda kuyruklarda azalmadı, tasarruf da pek yok. Ayrıca sistem arızaları da çok sayıda.
Duvar örmekle, “akıllı sınır” yapmakla sadece göç yolunu değiştirirsiniz. Göç yolunda engel çıktıkça yol değişiyor ve duvarlarda kullanımdan düşüyor!
Siyasi, toplumsal, ekonomik çözümlerden çok güvenlikçi çözüm arayan ülkeler sınırları da özelleştirerek yeni kâr kapıları açıyorlar.
Dipnot:
[1] Bu konuda bkz. İsmail Kılınç: Korku ve utanç duvarları, sendika.org, 9 Mayıs 2015 ve 23 Haziran 2015
Kaynaklar:
Erinç Yeldan: Küresel Riskler raporu, Cumhuriyet gazetesi, 23 Ocak 2019.
Stafano Bartolini: Manifeste pour le bonheur, les liens qui liberent, 2010.
Marie-Laure Basilien Gainche: Securité des frontìères et/ou protection des droits, Puf cites, 2011/2 (cairn.info)
Denis Duez: Libre circulation, Contrôles aux frontères et citoyenneté, belgeo, 2015/2 (journals.openedition.org).
Emmaneul Texier: Mexique/Etats-Unis, Dela frontière intelligente au mur intérieur, Politique etrangère, 2010-4, kış (cairn.info).
Evelyne Ribine: La barrière et le check-point; mis en politique, l’asymetrie, culture et conflits, 2009 (journals.openedition.org)
Multinationales.org; lelanceur.fr; touteleurope.eu; lefigaro.fr; migreurop.org; mondialisation.ca; ritimo.org; cncd.be;
Bir kitap:
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.