Hastanelerin haftalardır çektiği malzeme sıkıntısının yanına bir de koordinasyon problemi eklendi. İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan bir sağlık emekçisi sağlık çalışanlarının günlük olarak yer değiştirmesinin hasta takibini zorlaştırdığını, torpille gelen liyakatsiz yönetici kadroların ceremesini çektiklerini anlattı
Türkiye’de ilk COVID-19 vakalarının resmi olarak açıklandığı tarihten bu yana hastanelerdeki koruyucu ekipman eksikliği sorunu varlığını koruyor. Koruyucu malzeme eksikliğinin yanı sıra kurumlardaki koordinasyon eksikliği de kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı.
İstanbul’da çoğu birimiyle COVID-19 vakalarına bakan hastanelerden biri olan İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden bir sağlık çalışanı içinde bulundukları durumu Sendika.Org’a anlattı. Hastane çalışanlarının aktarımlarına göre, hastanedeki koordinasyon eksikliği hem çalışanlara hem de hastalara bir hayli olumsuz yansıdı.
Yıllardır işinin ehli kişilerin, sorumluluk alan kişilerin idareci olmadığını aktaran sağlık çalışanı, yandaş sendikalara üye oldukları için idareci olanların yönetemediği bir durumla karşılaştıklarını ifade etti. Herhangi bir ciddi hazırlık sürecinin yaşanmadığını da ekleyen sağlık çalışanı, böylesi dar bir zamanda kimin hangi gün nerede çalışacağının bile belirsiz olduğunu söyledi.
Ciddi bir durum yaşandığında sürekli telefonlarla işlerin halledilmeye çalışıldığına dikkat çeken sağlık çalışanı, bir sürü whatsapp grubunun kurulduğunu öyleki hasta takibinin bile yazışmalarla yapıldığını ifade etti.
Hemşirelerin günlük yer değiştirdiğini bunun da hasta takibini oldukça zorlaştırdığını ifade eden sağlık çalışanı sözlerine şöyle devam etti:
Bu hafta tüm ayarlamalar telefon üzerinden gerçekleşti. Normalde aylık listenin yapılması herkesin nerede ne zaman çalışacağını bilmesi gerekir. Bugün birinci kattasın, yarın beş, ertesi gün üç… Sürekli bir yer öğreniyorsun, bir ekiple uyumlu çalışmak için çaba sarf ediyorsun. Bunların çoğu bir stres faktörü. Doktorlara bir telefon açıyorlar yarın buradasın, bakıyorsun öbür gün Sarıyer’desin. Bize nisan ayında durumun düzeleceğini söylediler ama bekliyoruz. Hastaya acil bir şey olduğu zaman ilaçların yerini bilmen, malzemeye en kısa sürede ulaşman gerekir. O an işini en hızlı şekilde yapman gerekir ki herkesin gergin durumda olduğu koşullarda bu oldukça zor ve ciddi bir durumda kimse sana 10 dakika vermez. Kliniklerde sürekli bir şeyler aramakla geçiyor zaman.
Görev yerlerine gider gitmez ilk yaptıkları işin hangi malzemenin nerede olduğunu öğrenmek olduğunu da ifade eden sağlık çalışanı “Ancak bu şartlarda insanın aklında da kalmıyor, her gün yerin değiştiriliyor” dedi.
Doktorların da sürekli değiştiğini, acil olan ameliyatların tek tük yapıldığını kaydeden sağlık çalışanı, önünde birilerinin telefonunun olduğunu ve sürekli birilerini araması gerektiğini ifade etti.
Yeşil alanların (acil olmayan) COVID-19 pandemisinde çok büyük tehlikeler arz ettiğinin altını çizen sağlık çalışanı, “Bizim karantinaya alınan arkadaşlar hep oradan alındı. Hastayı takip ediyorlar saatler boyunca sonra bakıyorlar ki hasta pozitifmiş” dedi.
Enfeksiyon hastalıklarında çalışan hemşirelerin de gün aşırı çalıştıklarını, hepsinin çökmüş durumda olduğunu “Çoğuna yaklaşamazsın” kelimeleriyle ifade eden sağlık çalışanı, koruyucu kıyafetlerle çalışmanın zorluğunu da şöyle anlattı:
O kıyafetlerle çalışmak inanılmaz zor, gözlüğün lastiği vs. Sonra maske takıyorsun, kendi nefesini solumaktan inanılmaz bir baş ağrısı çekiyorsun. İş bittikten sonra kendini bir yere atıp nefes almak istiyorsun. Baş ağrısı gerçekten çok büyük sıkıntı. Her yer dezenfektan tabi bir yandan. Virüs kapmazsak astım olarak çıkacağız.
Mevcut malzeme sayısının ne kadar idare edeceğini bilmediğini, gözlüğü kullanan personelin nöbet değişiminde dezenfekte edip arkadaşına verdiğini ifade eden sağlık çalışanı “Malzeme olmadan nasıl çalışacağım?” diye soruyor ve şöyle devam ediyor:
Gerçekten karşında bir insan yatınca şeyi düşünemiyorsun. “İyi ben de bakmam, o malzeme vermezse ben de bakmam” diyemiyorsun tabi. Bu vicdan sömürüsü. Aslında bizim meslekte yıllardır da böyle. İşte merhametlidirler, fedakardırlar… Ben işimi yapmak istiyorum ne merhametli ne de fedakar olmak amacındayım. En nihayetinde işi düzgün yapmak hasta sağlığına da ülke sağlığına da iyi geliyor. Yani malzeme sıkıntılarını gündeme getirmesek çözmeyecekler. Küçük iyileşmeler var ama örneğin aciller ve ASM’ler hala büyük tehdit altında.
Sendika.Org