İşçileri bir başkası ile vardiya ve sipariş üzerine yarıştırmak yerine uygulamalar kuryelerin kendileri ve kuryelerle sevk memurları arasındaki işbirliğine uygun tasarlanabilir. Eşitsiz güç ilişkilerini maskelemek yerine şirketler, uygulamalar ve diğer benzeri araçlar gerçekten eşit emek biçimi teşvik edecek biçimde düzenlenebilir
Telefon çalar ve tüyler ürpertici bir ses bir kadını taklit ederek şöyle der: “Vardiyanız başlamak üzere, lütfen oturum açın ve sizin için belirlenen başlangıç alanında olduğunuzdan emin olun.”
Vardiyayı zamanında başlatan bu otomatik hatırlatıcı, benim için, algoritmaların kontrol yoluyla çalışan Foodora’da ve benzer “platform kapitalizmi” şirketlerinde çalışan kuryelerin en somut hatırlatıcısı. Vardiyanıza başlamanız için sizi zorlayan bir robottan telefon almak bir acayipken, algoritmalar kuryelerin çalışmasını çok daha ince bir zekayla kontrol ediyor.
Foodora’da sevkiyat, yani kuryelere sipariş atanması otomatik olarak gerçekleştiriliyor. Kuryelerin siparişleri almak için kullandıkları aplikasyon yoluyla, algoritma kuryelerin lokasyonunu, ortalama hızını, kuryenin yemeği hangi hızda teslim ettiğini, müşteride ne kadar zaman harcadığının izlerini sürüyor. Bu faktörlerin bilinmeyen ağırlığına dayanarak, algoritma söz konusu kuryeye özel bir sipariş atıyor.
Siparişleri dağıtan sevk memuru, muhtemelen bir kuryenin işinde tek başına en önemli rolü oynuyor. Kuryeler kendi rotalarını planlıyor ancak sevk memuru siparişleri veriyor, tempoyu ayarlıyor ve kuryenin işini yapması için gerekli bilgileri veriyor. Bir kurye bisikletini ne kadar hızlı sürerse sürsün ya da şehirde istediği kadar iyi gidip gelsin, sevkiyat çalışmazsa hiçbir şey çalışmaz. Buna karşılık sevk memuru ve kuryeler birlikte iyi çalıştıklarında ve birbirleriyle iletişim halinde olduklarında siparişleri çabuk ve etkili bir biçimde teslim eder. Sevk memuru bir kuryenin kendisi olduğunda ise bu işbirliği genelde en iyisidir. Çünkü sevk memuru bir bisikletçiden neler beklenebileceğini, havanın, yükün, mesafenin kuryeyi nasıl etkilediğini bilir.
Foodora, verili bir şehirde kuryeleri denetleyen insan sevk memurlarına sahip. Ancak Foodora’nın tasarladığı çalışma sürecinde insan sevk memurları siparişleri otomatik olarak alması gereken kuryelerle tercihen etkileşimde bulunmuyor. Muhtemelen masraftan kısmak için alınan bir önlemle Foodora sevkiyatını Berlin’de merkezileştirmiş ve denetim yapan sevk memurları Helsinki’nin şehir hakkında hiçbir şey bilmediğini söylüyor. Böylelikle sevk memurları bir sorun anında kuryelere yardım edemiyor ve bazen sonuçlar düpedüz tuhaf oluyor. Örneğin, bir sipariş yanlışlıkla kapalı olan bir restorana verildiğinde kurye buna inanmayan Berlin’deki sevk memurlarını siparişi teslim alamayacağı söylemeye çalışıyor, e çünkü restoran kapalı.
Ne var ki en büyük sorun şeffaflık. Sipariş için ödenen karşılık, Foodora’da kuryelerin gelirin önemli bir kısmını oluşturuyor ve bu yüzden daha fazla sipariş alan daha fazla kazanıyor. Fakat kurye, algoritmanın nasıl ve neden bir kuryeye değil de diğerine dağıtım yaptığını bilmiyor. Görünüşe bakılırsa algoritma “işe yarar” kabul ettiği kuryelere siparişleri dağıtıyor. Mesaisi yeni başlayan ve oturup sipariş bekleyen kuryelerin olduğu ofise mesaisinin bitimine on dakika kalan ve yorgunluktan ölen hızlı bir kuryenin geldiğini gördüm. Sonra yeni bir sipariş geldi ve algoritma onu bu hızlı kuryeye atadı. Nedeni kimse bilmiyor ama Foodora’nın otomatik sistemine gelen sipariş bir kere atandı mı değiştirilemiyor.
Benzer bir biçimde algoritma Foodora’nın kuryelerini dört “parti” ya da (algoritma tarafından hükmedilen) performanslarına dayalı gruplar halinde sınıflandırıyor. Vardiyalar bu partilere ayak uydurarak hazırlanıyor, böylelikle en “iyi” kuryelerin olduğu birinci parti tüm vardiyalardan ilk seçilenler oluyor. Ardından sonrakiler ve son partidekiler geriye kalan vardiyalardan herhangi birini seçiyor. Bir kuryenin vardiyasını nasıl aldığı doğrudan gelirini etkiliyor. Eğer biri sadece kısıtlı saatler çalışıyorsa, aynı zamanda daha az kazanıyor. Bu doğrudan etkinin yanı sıra birinin ne kadar zaman ve ne kadar iyi çalıştığı onun “parti”deki pozisyonunu ve gelecekteki vardiyalarını da etkiliyor.
Kısacası bu algoritmalar doğrudan kuryelerin işini ve gelirini kontrol ediyor fakat sadece onların üzerine varsayımda bulunabileceği bir biçimde. Kurye kod okuma ve uygulamada tersine mühendislik konusunda uzman olsa da onları yöneten sistemler kişiye özel ve kurye tarafından bilinmiyor.
Otomatik sevkiyat birçok kuryeyle, sürekli yeni gelen ve hızla yapılan siparişlerle sağlam temellere dayandırılabilir olabilir. Bütün teknolojiler gibi algoritmalar da belli tür pratikleri cesaretelendiren belli kolaylıklara sahip, fakat bunu tanımlamıyorlar. Aksine algoritmalar yapmak üzere tasarlandıkları ve insan kararlarına dayanarak şekillenen sosyal ilişkiler içerisinde … şeyi yapıyorlar. Şeffaf olmayan algoritmalar, şu anda “platform kapitalizmi”nde olduğu gibi hiyerarşik ve eşitsiz emek biçimleriyle birleştiğinde işçiler tam tersi etkileniyor. Benzer biçimde işçiyi doğrudan etkileyen kararlar otomatik olduğunda işyerindeki esas hiyerarşi gizleniyor ve eşitsiz güç ilişkileri uygulamaların teknik özelliği olarak maskeleniyor.
Ancak bunun böyle olması gerekmiyor. İşçileri bir başkası ile vardiya ve sipariş üzerine yarıştırmak yerine uygulamalar kuryelerin kendileri ve kuryelerle sevk memurları arasındaki işbirliğine uygun tasarlanabilir. Eşitsiz güç ilişkilerini maskelemek yerine şirketler, uygulamalar ve diğer benzeri araçlar gerçekten eşit emek biçimi teşvik edecek biçimde düzenlenebilir. Uygulamaları değil, onların arkasındaki toplumsal ilişkileri değiştirmeliyiz. Avrupa’daki kuryelerin şu anda yaptığı şey de bu ve umarız diğer sektörlerdeki güvencesiz işçiler de bize katılır.
[notesfrombelow.org’daki İngilizcesinden Deniz Özge Gürsu tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.