1498 yılında Vasco da Gama’nın ilk yolculuğu ve Ümit Burnu’nu aşarak Hindistan yolunu keşfiyle, Portekiz Avrupai dünya ekonomisini diğer kıtalara yayma hareketini başlatmıştır
15. yüzyıl sonunda, Lizbon 100 bin nüfuslu kozmopolit bir kenttir. Krallığın başkenti olan kent aynı zamanda Afrika mallarının bolca geldiği bir ticaret merkezi ve Avrupa alışverişinin merkezidir. Zenginliğinin işareti limanda görülebilir ve burada her ülkeden gelen yüzlerce ticaret gemisini, sürekli çalışan tersaneyi ve egzotik ürünlerin bulunduğu krallık depolarını görürüz. Bu bolluk kentin zengin evlerinde de, sokaklarında da görülür ve burada gezen biri, sayısı 5000 kadar olan siyah köleleri görünce şaşa kalır.
Oysa Lizbon Avrupa sınırında kalan küçük bir kentin başkentidir. Ekonomik ağırlığı İtalyan ya da Flaman kentlerinden uzaktır ve Portekiz’in Avrupa siyasi sahnesinde fazla bir ağırlığı yoktur. Ama iyi bir geleceğe sahip olacak özelliklere sahiptir. Fernand Braudel[1] “Portekiz’in modern bir devlet olduğunu söyleyemeyiz. Bununla birlikte, genelde bu yarı yarıya doğrudur” diyerek arada bir yerde kalır.
15. yüzyılın başından itibaren Asya’ya doğru deniz yollarını aramaya koyulan Portekizlilerdir. Afrika’nın batı sahili boyunca gözü pek seferler yaparlar. Yüzyılın ortasından itibaren altın, köle ve baharatın başarılı trafiği Gine Körfezi’nde yerini alır. 1488’de Afrika’nın güneyinde Ümit Burnu aşılır.
1498 Mayıs ayında, Doğu’nun efsanevi zenginliğinin toprağı olan Hindistan’a ulaşmak için Vasco da Gama Lizbon’dan yola çıkar. Arapların ve Venedik’in denetlediği Doğu ticareti tehlikeye girer. Sonraki yıl Vasco da Gama’nın filosunun dönüşünü bekleyen Floransalı tüccar Guido Detti ellerini ovuşturur, “Venediklilere gelince; Doğu ticaretini kaybedince balık tutmaya başlayacaklar” der.
Bu, Venediklileri hafife almaktır. Ama Portekiz genişlemenin işaretini vermiştir ve sonra İspanya ve diğer Avrupa güçleri de Amerika ve Asya’da 17. ve 18 yüzyılda devreye girerek Avrupa kökenli küreselleşmenin diğer kıtalara yayılmasına neden olurlar. 1492’de Amerika’nın keşfi gibi Atlantik ötesi devingenlik devreye girmeden önce ise Vasco da Gama’nın seferi Avrupa kökenli küreselleşmeyi başlatır.
Bunun için, Lizbon’da, siyasi mesiyanik bir politikaya sahip monarşi ile işleri, ticareti iyi bilen tüccarların erkenden karşılaşması gerekir. Yine bu serüveni başlatmak için insani, teknik ve entelektüel imkânlar da gerekir.
Dini askeri bir düzenden gelen Aviz hanedanı 1383 yılında iktidarı “burjuva devrimi” denilen devrimle ele geçirir. Çünkü kentin tüccar ve zanaatkârları tarafında desteklenir. Oysa toprağa sahip soylularının çoğu Kastilya ile işbirliği yapmak taraftarıdır. Bu soylular yola getirilir ve dini ve askeri düzen yoluyla Portekiz genişlemesine katılırlar. Ama kral özellikle, sadakatleri ödüllendirilerek soylu unvanı alan yeni bir hizmet soyluluğundan destek alır. İlk seferleri için seçilen kaptanlar bu soylular arasından seçilir. Monarşi giderek kendini gösterir ve krallığın yasa, gelenek-göreneklerini ve fermanlarını birleştirir. II. João (1481-1495) ve I. Manuel (1495-1521) döneminde ülkenin tüzel birleşmesi devam eder ve keşiflerin etrafında birleşme ve zenginliğin ülkeye akışının yardımıyla ulusal bir duygu doğmaya başlar.
Hanedanlığın siyasi-dini bir amacı vardır: Herkül Sütunları’nın (Cebelitarık) ötesinde Morolar’ı izlemek ve yeni bir sefer başlatmak. Bu da Portekiz’in Fas’a ayak basması demektir ve sonra ülkeyi güneyden çevirerek Afrika ile ticaret yapan Müslüman ticaretinin tekelini kırmaktır. 15. yüzyıl sonunda Asya ile ticarete başlamak ve Habeşistan’da olduğu varsayılan “Papaz Jean” denilen Hristiyan krallığında İslam’a karşı birlik oluşturmaktır. Yeni ticaretle krallığın zenginleşmesi bu amaçlara hizmet etmelidir. Ama ekonomik güdülerin de bir mantığı vardır. Gine, altını olmayan krallık ve kıtaya altın sağlayabilir. Diğer yönden, Atlantik adalarında yeni bir ekonomi gelişmektedir. Madeira şeker kamışının yeni toprağıdır. O halde, ekonomik ve siyasi-dini amaçlar iç içedir. Papa tarafından kutsanan genişleme Portekiz monarşisini, güç ve zenginlik sağlayarak güçlendirir.
Portekiz’in coğrafi keşifleri
Bu girişim 15. yüzyılda Lizbon’da bulunan önemli bir tüccar sınıfının varlığıyla kolaylaşır. Uluslararası ticarete pek girmeyen Portekizlilerden çok yabancı tüccarlar keşiflere yatırım yapar ve alacakları tüm kârı almaya çalışırlar. Finansal uygulamaları ve Müslüman ülkelerle olduğu kadar Avrupa ülkeleriyle de her tür mal konusunda ticaret yapan bu yabancılar Lizbon’da çok sayıdadır. Kimileri 13. yüzyılın sonundan beri, İtalya ile Flandre (Belçika) arasındaki ticaret gelişmeye başladığında buraya yerleşmişlerdir. En etkili olanlar İtalyanlardır. Spinola, Lomellini ve Grimaldi ile Cenevizliler; Giraldi, Sernigi ve Marchionni ile Floransalılar. Bu sonuncular Hindistan’a yapılan ilk seferlere etkin olarak katılırlar.
Flamanların da başını sokacakları bir yerleri vardır. 1494 yılında Lizbon’a uğrayan Nürnbergli kozmograf Jerôme Münzer bunları “en üst derecede zenginler” olarak tanımlar: “Neuve sokağında otururlar ve sokak Alman tarzında inşa edilmiştir ve sokağın önemli bölümü ticarete ayrılmıştır.” Münzer, Brugge’lü bir zengin olan Iodoco de Hurder’in evinde kalır. Fayal ve Pico adalarının (Azorlar takımadası) kaptanıdır. Almanlar da vardır ve Hindistan deniz yollarının seferlerine katılırlar ve Anvers yoluyla baharat dağıtımı yaparlar. Welser, Fugger, Augsburglu Hochstetter, İmhoff ve Nürnberg’den Hirschvogel 1503-1504 yıllarında gemilerin silahlanması konusunda krallıkla görüşmelere katılırlar. Dini zulüm ılımlı kaldığı sürece yani 1536’da Portekiz engizisyonunun kuruluşuna kadar Yahudiler de seferlerin finansmanına, dinlerinin 1496’da yasaklanmasına karşın katılırlar.
Genişleme insan ve gemilerin işidir. Kırdan çok yüzü denize dönük olan Portekizli (bir milyon nüfus) az çok serüvene katılır. Lizbon limanlarında ya da deniz ötesi gemilerde askerdir, gemicidir, zanaatkârdır. İlk sırada deniz bilgileriyle balıkçılar, denizciler, haritacılar bulunur. 15. yüzyılda denizciliğin ilerlemelerinden yararlanırlar. İki direkli ve üçgen yelkenli karavela gemisi seferlerin gemisidir. Büyük keşif yolları bulununca üç direkli (üçgen ve kare yelkenli) gemiler yerlerini alır. Çoğu kez Yahudi bilginler yoluyla ilişkiye geçtikleri Arap dünyası, Portekizlilere matematik ve astronomi konusunda bilgiler sağlar. Pusulayla yola giden gemiciler öğle vakti güneşin yüksekliğini yeni araçlarla ölçerler. Afrika kıyısı boyunca enlem tabloları yerleştirilir. Rölöveler deniz haritalarına işlenir ve enlem olarak çok belirgindirler.
Lizbon’da yeni bir bilgi gelişir. Avrupalı gemici ve haritacılar buluşurlar, bilgilerini Portekiz deneyimiyle zenginleştirirler. Kristof Kolomb haritacı kardeşini 1476 yılında Lizbon’da bulur. Nürnbergli Martin Behaïm bu kentte 1492’de bilinen en eski dünya küresini yapar. Yine bu kente İspanya’dan kovulan bilgin Yahudiler yerleşir.
Evet, Lizbon’da Rönesans vardır Avrupa’da olduğu gibi. Eski metinler keşfedilir. Batlamyus’un “Coğrafya El Kitabı” gibi. Ama matematik, ölçü duygusu, deneysel doğrulama ve keşifler ve ticaret dünya ölçeğinde geliştikçe ampirik bilginin kurulması da gelişir[2]. Gerçek; gözlem ve ölçüm üzerine kendini inşa etmek için olağanüstülüğün, dinselliğin ve eski yazarların tartışmasız otoritesinin tortusundan kendini kurtarmıştır. Henüz modern bilim yoktur ama yol açılmıştır.
Aynı şekilde, Vasco da Gama’nın Portekiz’inde henüz merkantilizm yoktur. Ulus-Devlet daha işin başındadır ve ekonomik etkinlik diğer Avrupa devletlerine karşı yürütülen ulusalcı bir amaca sahip değildir. Ama ticari bir imparatorluğun kuruluşu önce ülkenin birleştirici gücünün politikasının hizmetine girer, Devlet’in politikasıyla ekonomik çıkarlar birleşir ve tüm bunlar 17. ve 18 yüzyıl merkantilist devletlerin önemli özellikleri arasında yer alır.
1505’de I. Manuel Lizbon’un tepesinde bulunan ortaçağ kalesinden iner ve limanlarda bulunan Ribeira Sarayı’na (Paço da Ribeira) yerleşir. Sarayın bir kanadında Casa da Índia’nın mağazaları Afrika mallarını ve altınını depolar. Burada Hint baharatları, Brezilya’nın ahşap boyası da bulunur. Liman ve depolar iki adım ötededir. Sarayın arkasında, simgesel olarak uluslararası ticaretle uğraşan tüccarların sokağı, Neuve sokağı bulunur.
18. yüzyılda Ribeira Sarayı (Kaynak: publico.pt)
Dipnotlar:
[1] Civlisation matérielle, économie et capitalisme – XVe-XVIIIe siècles. Le temps du monde, Cilt II, Armand Colin, 1979.
[2] Bu konuda bkz. Les découvertes, XVe-XVIIe. Siècle: une révolution des mentalités, Vitorino Magalhaes Godinho, Autrement, 1990.
[Alternatives Economiques dergisinde 31 Temmuz 2019 tarihinde yayımlanan Fransızca orijinalinden İsmail Kılınç tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir.]
İlgili yazılar:
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.