“Çukur” dizisinde “şarap” sözcüğünün sansürlenmesini yazan Tayfun Atay, “şiddeti teşvik”in iktidar politikası halini aldığını, popüler kültür üzerinde iktidarın böyle kurulduğunu söyledi
“Çukur” dizisinde öpüşme sahnesine cezanın ardından Ömer Hayyam’ın şiirindeki “şarap” sözcüğünün sansürlenmesini yazan Tayfun Atay, “şiddeti teşvik”in bir iktidar politikası halini aldığını, AKP’nin popüler kültür üzerinde iktidarını böyle kurduğunu söyledi
RTÜK’ün televizyon dizilerine yönelik sansür ve ceza uygulamalarının aldığı ibretlik hal, Show TV’de yayımlanan “Çukur” dizisinde ibretlik bir hal almış, önce Yamaç ve Sena karakterlerinin öpüşme sahnesine 260 bin lira para cezası kesilmiş, dizinin son bölümünde ise sözleri Ömer Hayyam’a ait Mehmet Güreli’nin seslendirdiği “Kimse Bilmez” şarkısındaki “şarap” sözcüğü sansürlenmişti.
Cumhuriyet gazetesinden Tayfun Atay, RTÜK’ün yayın ve sansür politikasını “Şarap, bira, rakı, öpüşmek yasak… Silah, şiddet, cinayet, işkence serbest” başlıklı yazısında eleştirdi.
RTÜK’ün daha birkaç yıl önce başlattığı “kurgu komiserliği”nin en hassas konusunun “şiddeti teşvik” olduğunu, bunun uygulamada gittiği abartılı noktalara söyleyecek söz bulamadıklarını anımsatarak yazısına başlayan Atay, şiddetin bugün aldığı hali şöyle aktardı:
O günler çok gerilerde kaldı. Şimdi ‘şiddeti teşvik’ dizilerin normali, neredeyse ‘olmazsa olmaz’ı.
Dinbaz iktidar öyle bir siyasal kültürel iklim yarattı ve yaygınlaştırdı ki memlekette, ‘şiddeti teşvik’ artık zımnen resmi kabullere mazhar bir kurgusal tematik dizilerde. En dişe dokunur, içeriği ilgiye, dikkate, analize değer örneklerde bile hem bireysel, hem kitlesel ölçekte şiddeti, silahı, silahlı çatışmayı merkezileştirmeden yol alınamıyor.
Savaş hikâyelerinin, terör/karşıterör kurgularının, etnofobik, sosyal ırkçı, şoven içeriklerin güncel ve tarihi dizi formatında özgürce serpilip gürbüzleştiği, tam anlamıyla altın çağını yaşadığı bir dönemdeyiz. Hatta neredeyse ‘yasallaştığı’ dönemdeyiz.
Atay, “Sevişmek ve şarap yasak, savaşmak ve şiddet serbest” diye özetlediği popüler kültür iktidarı içinse şöyle dedi:
Hayattan, aşktan ve kadından kendi korkularını emzire emzire alabildiğine korkunçlaştığı söylenebilecek bir iktidarın ölümcül siyaseti, kurgusal yansımalarını böyle buluyor.
Şiddeti yücelten, savaşı fetişleştiren, silahı idealize eden politik kültür, popüler kültür üzerinde böyle yönlendirici oluyor.
“Kültürel iktidar” olamadılar, doğru, ama kültür, popüler kültür “üzerinde” böyle iktidar oldular.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Sendika.Org