“Diktatörlüğü durdurabiliriz! Bu memleket bizim!” şiarıyla düzenlenen Halkevleri Olağanüstü Genel Kurulu, Ankara Farabi Otel’de Türkiye’nin dört yanından yüzlerce Halkevci’nin katılımıyla gerçekleşti. Hınca hınç dolan salonda toplumsal muhalefet örgütlerinden ve sol siyasi partilerden çok sayıda davetli de yer aldı. Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, “Savaşa karşı duramayan diktatörlüğe karşı da duramaz” dediği konuşmasında dünyanın ve Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu şeyin “sol” olduğunu vurguladı. Ersoy eşitlik, özgürlük, barış, laiklik ve yurtseverliği kurucu siyasal ilkeler olarak tarifleyerek, “Yeni bir siyaset, yeni bir örgüt, yeni bir ülke kuracağız” dedi. Davetlilerin konuşmalarında da diktatörlüğe ve savaşa karşı mücadele ve dayanışma vurguları öne çıktı. Genel Kurul’un ikinci bölümünde diktatörlüğü durduracak bir direniş hareketi yaratma hedefi ortaya kondu. Yönetime aday olarak tek listenin oylamaya sunulduğu Genel Kurul sonucunda Dilşat Aktaş ve Nuri Günay eş genel başkan seçildi
Halkevleri’nin Olağanüstü Genel Kurulu 28 Ocak Pazar günü Ankara Farabi Otel’de başladı. Türkiye’nin dört yanından gelen Halkevciler, milletvekilleri, sol siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcilerinin doldurduğu salonda yer kalmadığı için çok sayıda kişi genel kurulu ayakta izledi.
Halkevleri’nin iki yıllık eylem ve etkinliklerinin görüntülerinden oluşan video gösterimi sırasında salondan alkışlar yükseldi. Daha sonra Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Nuri Günay’ın salonu selamladığı konuşmasının ardından saygı duruşu ve divan seçimi ile genel kurul programı başladı.
Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, konuşmasına AKP karşısında direnenleri ve mücadelede yitirdiklerimizi selamlayarak başladı. Salon “Faşizme karşı omuz omuza” sloganlarıyla yankılandı.
“Savaşa karşı duramayan diktatörlüğü durduramaz”
Savaşın diktatörlüğü inşa savaşı söyleyen Ersoy, “Savaşa karşı duramayan diktatörlüğü durduramaz” dedi.
Sağın herhangi bir çözümü olmadığını ve dünyayı felakete sürüklediğini belirten Ersoy, dünyanın ihtiyacının sol politikalar olduğunu vurguladı.
“Yeni bir siyaset, yeni bir örgüt, yeni bir memleket kuracağız”
Diktatörlüğü durdurmak ve ülkeyi yeniden kurmak için gerekli sol ilkelerden bahseden Ersoy, “2019 bugündür. Eşitlik, özgürlük, laiklik, yurtseverlik ve barış ilkeleriyle bu memleketi yeniden kurmanın zamanıdır. Yeni bir siyaset, yeni bir örgüt, yeni bir memleket kuracağız” diyerek sözlerine son verdi.
Ersoy’un konuşmasının tamamı için:
HALKEVLERİ GENEL BAŞKANI OYA ERSOY: YENİ BİR SİYASET, YENİ BİR ÖRGÜT, YENİ BİR ÜLKE KURACAĞIZ!
Halkevleri Onursal Başkanı Abdullah Aydın, kuşaklardan bu yana süren mücadelenin toplumsal muhalefetin bütün güçleriyle omuz omuza diktatörlüğü yıkma hedefine varacağını söyleyerek Halkevcileri ve konukları selamladı.
KESK Genel Sekreteri Ramazan Gürbüz Halkevleri Genel Kurulu’nu selamladı. AKP ile mücadelede emekten, demokrasiden, barıştan, eşitlikten yana tüm kesimlere görev düştüğünü ifade eden Gürbüz “Savaşta emekçiler, kadınlar, çocuklar kaybeder. Savaşa karşı barışı savunmada hepimize görev düşüyor” dedi.
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, Rosa Luxemburg’un “Ya sosyalizm ya barbarlık!” sözüyle başladığı konuşmasında şunları söyledi: “OHAL’e ve OHAL’in kalıcılaştığı bir tek adam rejimine karşı çıkarken, bu rejimin kurumsallaşmasını durdurabiliriz derken, yeni rejimin sınıfsal karakterini görerek, sermayeye sağladığı olağanüstü sömürü olanaklarına, olağanüstü işsizliğe, olağanüstü güvencesizliğe ve hak gasplarına karşı tepkileri örgütleyerek başarıya ulaşabiliriz. Bu bilinçle ben buradaki her arkadaşımın, işyerinde bir direnişçi olacağına, mahallesinde, bölgesindeki direnen, mücadele eden işçilerle dayanışmayı, işçilerin mücadelelerini beraber büyütmeyi ve ortak bir hedef doğrultusunda birleştirmeyi asli bir görev olarak önüne koyacağına inanıyorum. Eşitliğin, özgürlüğün, yurtseverliğin, barışın ve laikliğin bayrağının taşıyıcısı ve güvencesi örgütlü bir işçi sınıfıdır. Bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenler bugün direnişçiler olarak ya da sendika olarak, yarın parti olarak, elbet bir gün mutlaka ve mutlaka devlet olarak örgütlenecektir. Eşitliğin, özgürlüğün, yurtseverliğin, barışın ve laikliğin Türkiyesi, mutlaka ve mutlaka emeğin Türkiyesi olarak kurulacaktır.”
Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Vedat Bulut Halkevleri Genel Kurulu’nu selamlayarak “Sadece hekimlerin değil; açlık grevinin ardından Dışkapı Hastanesi’ne kaldırılan Nuriye ve Semih’in de selamını getirildim” dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun TTB’ye savaş karşıtı açıklamasını bahane göstererek açacağı dava ile ilgili “TTB’ye karşı barış dediğimiz için saldırı başlatıldı. Ya ne diyecektik! Tabipler her yerde, her zaman barışı savunur. Savaş çığırtkanlığı yapmak anayasaya aykırıdır, barışı savunmak değildir” dedi.
Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan: “Bir yıkımla karşı karşıyayız. Bizim savunduğumuz yıkılan boş binalar değil içindeki değerlerdi. Önümüzdeki bu değerleri yeniden kurmak için yola çıkanları selamlıyorum.”
10 Ekim Derneği adına Sinan Ok: “Korksunlar bizden! Yine buradayız! Barış demeye, emek demeye, demokrasi demeye devam edeceğiz” dedi. Ok, 31 Ocak ve 1 Şubat tarihlerinde devam edecek olan 10 Ekim Katliamı davası için dayanışma çağrısı yaptı.
HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, salonu Kürtçe selamlayarak başladığı konuşmasını “Siyasi soykırım operasyonuna rağmen direnmeye devam eden tutuklu Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel ve Selahattin Demirtaş’ın selamlarını getirdim” diye sürdürdü. “Demokrasi safında yer tutması gerekenler Kürt sözcüğünü duyunda hemen hizalanıyor” diyerek ad vermeden AKP’nin savaşına soldan destek verenleri eleştiren Önder, Pir Sultan’ın “İlle dostun bir tek gülü yaralar beni” sözlerini hatırlattı ve eleştirilerin bu şekilde değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Demokrasi söyleminin yanında duranların “Kürt” sözcüğünden kaçınmaması gerektiğini söyleyen Önder, şöyle konuştu: “Batıda olunca barikat, doğuda olunca hendek olmuyor. Direniş direniştir. Hepsinin zalimi aynıdır.” Önder konuşmasını “Eşitliğe, demokrasiye, barışa inananlar bu ülkeye baharı getirecek” diye bitirdi.
Veli Saçılık, sözlerine Nuriye ve Semih’i anarak başladı. “Nuriye ve Semih yaşayacağı, gülüşleri solmayacağı için mutluyum” diyen Saçılık Yüksel Direnişi’yle OHAL karanlığına rağmen direnmeye devam ettiklerini belirtti. Salonda bulunan Metin Lokumcu fotoğrafına atıfta bulunan Saçılık, “Elinde bir limonla zulme karşı direnenler mi yoksa bizlere tüfeklerle, gazlarla saldıranlar mı? Ben Metin Lokumcu olmayı tercih ettim. Yüksel cesarettir. Demirtaş’ın da dediği gibi cesaret de bulaşıcıdır. İnsan Hakları Anıtı tutuklu, biz işimizi arama mücadelesine devam edeceğiz. Bu memleket bizim ve biz sizi durdurabiliriz” dedi.
Demokrasi İçin Birlik’ten KHK’li akademisyen Necla Kurul, “Görevimden uzaklaştırılalı 1,5 yıl oldu. O zamandan bu yana ilk defa bu kadar coşkulu, genç katılımlı bir etkinlikte bulunuyorum” diyerek salonu selamladı. Kurul, toplumsal muhalefet güçlerinin ortak mücadeleyi öne çıkarması gerektiğini söyledi.
“Metroda, kahvelerde laikliği anlatan; sarayın önüne dikilen Halkevcileri selamlıyorum. Hak, hukuk, adalet diyenler kazanacak!” diyen CHP Milletvekili Veli Ağbaba, 16 Nisan sürecinde ve Adalet Yürüyüşü’nde yaşanan mücadelede ortaklaşma deneyimini hatırlatarak önümüzdeki süreçte de ortak mücadele etmek gerektiğini vurguladı.
Ankara Demokratik Kitle Örgütleri platformu temsilcisi Mahmut Arslan “Referandum sürecinde yan yana gelmeyi öğrendik” diyerek AKP karşısında laiklik, barış, demokrasi ilkelerinden taviz verilmeyeceğini söyledi.
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan: “Savaş Türkiye’nin ezilen halklarını vuruyor. Dünyanın her yerinde diktatörler karşısında ‘hayır’ diyenler hep çıkmıştır. Bugün demokrasi ve özgürlük ve savaşa karşı mücadele için yan yana gelmeliyiz!”
ESP Genel Başkan Yardımcısı Fadime Çelebi: “Diktatörlüğü durdurmak için ezilenlerin, direnenlerin cephesini kurmalıyız!”
OHAL koşullarında böyle bir genel kurul örgütlemenin önemli olduğunu vurgulayan SYKP Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları: “Tek Adam rejimi demokrasi talep edenlerin üzerine, kapkara bir toz bulutu saçmaya çalışıyor. İnsanca yaşanacak bir ülkeyi inşa edene kadar mücadelemiz sürecek.”
EHP Ankara İl Başkanı Can Ersoy Erdoğan’ın ülkenin yüzde 50’sinin direnmesini engelleyemediğini söyleyerek “Diktaya giden bu iktidarı birlikte durdurabiliriz” dedi.
Politeknik Derneği Başkanı Ersin Kiriş: “Sermayenin karşısında halkın mimar mühendisleri olarak kent, doğa ve yaşam düşmanlarını durduracağız!”
Öğrenci Kolektifleri’nden Tuana Uğuz, “Saray savaş gençlik barış istiyor” dedikleri için İzmir’de gözaltına alındıklarını ve gözaltından çıkıp Genel Kurul’a geldiklerini belirterek, “Diktatörlüğü durdurabiliriz diyenlerin tarafı hiçbir zaman korkunun tarafı olmadı. Bugün Devrimci Gençlik’in ödevi üniversitede özgürlüğü, bilimi, laikliği, barışı savunmaktır” dedi. “Savaşa hayır, gençlik barış istiyor” demeye devam edeceklerini belirten Uğuz, konuşmasını “’Ferman devletin üniversiteler bizimdir’ sloganını tozlu raflardan indirmenin vaktidir. Ferman sarayın, üniversiteler de memleket de bizimdir” diyerek bitirdi.
HDP Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Yurdusev Özsökmenler, CHP Milletvekilleri İlhan Cihaner, Şenal Sarıhan, Ali Şeker, Selin Sayek Böke, Veli Ağbaba, Orhan Sarıbal, Niyazi Nefi Kara, Necati Yılmaz, Nihat Yeşil, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, KESK Genel Sekreteri Ramazan Gürbüz, KESK MYK Üyesi İlhan Yiğit, KESK MYK Üyesi Elif Çuhadar, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, SYKP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, ÖDP Parti Meclisi Üyesi Hasan Hayır, ESP Genel Başkan Yardımcısı Fadime Çelebi, EHP Merkez Komite Üyesi Can Ersoy, Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut, Kaldıraç ve Aka-Der yöneticileri, Yüksel direnişçisi Veli Saçılık’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda toplumsal muhalefet temsilcisi genel kurula katıldı.
Konuk konuşmalarının ardından Halkevleri Genel Sekreteri Dilşat Aktaş, Halkevleri’nin son iki yılda yürüttüğü mücadeleleri özetleyen bir konuşma yaptı.
Zonguldak Eren Enerji işçilerinden Özer, direnişlerini anlattığı konuşmasını sonlandırırken, kısa süre önce savaşı eleştiren sosyal medya paylaşımları nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklanan Zonguldaklı Halkevci Yasemin Çakıcı Kolçak’a selam gönderdi.
Dikmen Vadisi Barınma Hakkı direnişçisi Hacı Ali Bayram: “Ömrünü yettirmeyeceğiz buraya demiştik. Gökçek gitti, biz direniyoruz. Halkevleri orada bir akademi kurdu. Benim için orası bir akademiydi. Benim oğullarım da o akademiden yetiştiler, bunu asla unutmayacaklar.”
Özge Ozan, diktatörlüğü durdurmak ve bir toplumsal kurtuluş projesi ortaya koymak için bir direniş hareketi kurmanın gerekliliğinden ve olanaklarından söz ettiği konuşmasında, böylesi bir hareketin olanaklarının geride bıraktığımız mücadele deneyimlerinde açığa çıkan potansiyel ve derslerde yattığını belirtti. Böylesi bir hareket yaratmanın gerekliliğini herkesin kabul ettiğini ancak yapılabilirliği konusunda şüpheler dile getirildiğini belirten Ozan, “Bunun yapılabilir olduğunu gösterecek olan bizleriz. Yapabiliriz. Durdurabiliriz” dedi.
BİR DİRENİŞ HAREKETİ KURACAĞIZ!
Kadınlar hep bir ağızdan “Olur olmaz” şarkısını söyleyerek sahneye çıktı.
Nebiye Merttürk kadın direnişinden söz ettiği konuşmasında, “Kadın mücadelesi hem özerk bir mücadele olarak sokaktan, eylemden çekilmedi, hem de karma mücadele konularında da eylem bakımından öncülük yaptı. Toplumsal muhalefet bugün iki yıl öncekine kıyasla daha fazla kadın suretindedir” dedi.
Geçen yıl Reina Katliamı sonrası İstanbul Okmeydanı’nda bir kahvede yapılan “laiklik” konuşması nedeniyle tutuklanan Halkevcilerden Ayşegül Başar, laiklik mücadelesinin eğitimden kadına pek çok mücadelenin belirleyeni olan ortak bir ilke haline geldiğini söyledi.
İzmir Halkevleri’nden Evrim Çakır, geçtiğimiz yıl “Müslüman yılbaşı kutlamaz” diyerek kent meydanlarında nefret söylemi saçan ve katliamlara davetiye çıkaran gericileri nasıl engellediklerini anlattı. Çakır “Bu eylemin ardından aynı tarikatın şehrin farklı yerlerinde bildiri dağıtmasına tek başına direnen insanları da gördük. Yapmamız gereken cesareti yaymak” dedi.
Artvin Borçka Halkevi Başkanı Temel Kılıç, Borçka’da Ensar Vakfı’na, Hopa’da İHH’ya karşı yürüttükleri mücadeleleri ve bu gerici yapılanmaları ilçelerinden nasıl uzaklaştırdıklarını anlattı.
Çiğdem Çidamlı, “feminist laiklik” üzerine yaptığı konuşmada kadın mücadelesinin laiklik mücadelesinde özel bir yer tuttuğu ve özel bir içerik kattığına dikkat çekti. Çidamlı, “Bundan bir yıl önce ‘Diyanet kapatılsın’ talebi aşırı bir talep olabilecekken bugün halkın ortalama talebi oldu” dedi.
Halkevleri Eğitim Sekreteri Betül Öztürk, bir direniş ekseni olarak eğitim hakkı mücadelesini ve Bilimsel Laik Eğitim Hareketi’ni anlattı.
KHK ile mesleğinden uzaklaştırılan hekim Mihriban Yıldırım, “Mücadeleden ihraç olunmaz, mücadeleye ihraç olunur. Ne sarayın ne cemaatin doktoru oldum; halkın doktoruyum, halkın doktoru olmaya Doktor Che’nin yolunda yürümeye devam edeceğim” diyerek başladığı konuşmasında Trabzon’da yürüttükleri kadın sağlığı atölyesinden bahsetti.
Furkan Bircan, “Yönetemezsiniz!” kampanyası ile Erdoğan’ın halkın iradesini hiçe sayan yönetme tarzına hiçbir alanda izin verilmeyeceğini ifade eden bir itirazı dile getirmeye çalıştıklarını söyledi.
İbrahim Kara, diktatörlüğe karşı aşağıdan bir cephe kurma çabasının ilk adımlarından biri olarak Ankara’da direniş odaklarının ve aydınların katılımıyla örgütlenen “Memlekete Sözümüz Var” forumundan söz etti.
Kocaeli Halkevleri’nden Zeynep Çelik, bütünüyle susturulmaya çalışılan bir kentte iktidarın ve yerel yönetimin yolsuzluklarına, halkı hiçe sayan yönetme tarzına ve baskılara karşı geri çekilmeyi reddedip ısrarlı bir mücadele ettiklerini belirterek bu şekilde “kentin ana muhalefeti” haline geldiklerini söyledi.
Kutay Meriç hak mücadelelerinin Halkevleri’nin iradi müdahaleleriyle temel bir mücadele hattına dönüştüğünü belirtti. Antalya Konyaaltı Sahili için yürütülmekte olan mücadeleye dikkat çeken Meriç, halkın kentini ve doğasını savunmak için yürüttüğü mücadelelerin yurtseverlik ilkesinin doğrudan bir yansıması olduğunu vurguladı.
Dursunali Koyuncu, Artvin Cerattepe’de yürütülen direnişi ve “Sadece Diktatör” oyununun yasaklanması ile tiyatro hakkını savunmak için sokağa çıkan Artvinlilerin bu direniş ruhunu kaybetmediklerini gösterdiklerini söyledi.
Halkevleri Kültür Sekreteri Volkan Yosunlu, salondaki yüzlerce kişiyi peş peşe yasaklarla sahnelenmesi engellenmeye çalışılan Barış Atay’ın “Sadece Diktatör” oyunundan kısa bir bölümü birlikte seslendirmeye çağırdı. “Cesaretin yoksa hep kaçarsın. Cesaret sadece atılım gücü değil, aynı zamanda direnme yeteneğidir.”
Sendika.Org’dan Deniz Özge Gürsu, sansüre karşı direnişi ve direnişin medyasını anlattı. Gürsu, 25 Temmuz 2015’ten bu yana süren sansürü ve baskıları kanıksamadan yayını da mücadeleyi de sürdürdüklerini belirtti ve “Yeni sürprizlerimizi bekleyin” dedi.
Toplumsal Hukuk adına konuşan Avukat Sercan Aran “Adliyeleri, iktidarı yargılayacağımız yerler haline getireceğiz. Tarih bir kez daha isyanın hukukunu yazacak” dedi.
Halkevleri Vakfı’nın bu yıl başlattığı Benim Kızım Okuyacak Kampanyası’nı anlatan Özgür Onur Kanmaz, bu yıl İstanbul Maratonu için yaklaşık altı yüz koşucu bulduklarını ve kampanya kapsamında 300 bin TL’ye yakın bağış topladıklarını söyledi. Herkesi, önümüzdeki yıl devam edecek kampanyaya destek vermeye çağırdı.
Buse Uçer, “Biz devrimciler insan merkezciliğimizden kurtulmalıyız. Sömürünün her türüne karşı olmanın, hayvan özgürlüğünü savunmanın başlangıcı vegan olmaktır” diyerek herkesi vegan olmaya çağırdı.
Sendika.Org Editörü Ali Ergin Demirhan savaş gündemine dair yaptığı konuşmada “Bu savaş ancak yalan ve şiddetle yönetebileceğini bilen gayrimeşru bir iktidarın asıl olarak bizlere karşı açtığı savaştır. Bu nedenle hakikati ve kendimizi savunmakta bir an tereddüt etmeden bu savaşı durdurmalıyız” dedi.
Kadıköy Halkevi’nden Özcan Danışman, Hayır Meclisleri deneyimini aktardığı konuşmasında “Sokakta karşılaştığımız her ‘Hayır’cı aynı zamanda ‘Hayır’ın örgütleyicisiydi” dedi. Danışman, hayırcıların heterojen olduğunu ancak solun savunduğu eşitlik, özgürlük gibi taleplerin hayır mücadelesinin talepleri haline geldiğini ifade etti.
Hadi İskit, Ankara’da ‘Hayır Meclisleri’nin referandumun ardından 1 Mayıs’ta alanlara nasıl çıktığını anlattı. Batıkent Hayır Meclisi’nin 1 Mayıs’ta kortej kurmasını örnek gösterdi. ‘Hayır’ cephesini şimdi toplumsal muhalefetin direniş cepheleri olarak örgütlemek gerektiğini ifade etti.
Cumhur Yavuz, Anadolu kentlerini gezerek insanlara neden referandumda ‘Hayır’ oyu vermeleri gerektiğini anlatan Hayır Kervanı’nın yolculuğunu anlattı. “Sağın baskın olduğu kentlerde çok güzel tepkiler aldık. Hepimiz yeniden umut dolduk” dedi.
Orkun Zengin, on yılı aşkın süredir devam eden Halkevleri Yaz Okulu’nun Trabzon’da Bilimsel ve Laik Eğitim Hareketi’yle nasıl birbirlerini destekler hale getirildiğini aktardı. “Mahalle mahalle, kahvehane kahvehane, ev ev gezerek insanları eğitim hareketine kattık” dedi.
Ali Çerkezoğlu, Halkevleri’nin köklü bir devrimci çizgisi olduğunu ve bugün solda açığa çıkan boşluğu doldurma göreviyle karşı karşıya olduğunu belirterek, diktatörlüğe karşı güçleri seferber edecek bir direniş kurultayını örgütlemek gibi tarihsel bir görevi omuzlarında hissettiğini söyledi.
Ferda Koç, diktatörlüğün karşısında olanların birkaç kişiden değil milyonlardan oluştuğunu söyledi ve “Biz çoğunluğuz. Bunun özgüveniyle hareket etmeliyiz” dedi. Halkevleri’nin bir direniş hareketi kurma hedefini başaracak potansiyele sahip olduğunu belirten Koç, bu ülkede tek başına kalsa bile faşizme karşı direnecek binlerce insan olduğunun hatırda tutulması gerektiğini söyledi.
Halkevci Gençlik adına konuşan Burcu Bozdoğan Ankara’daki Turuncu Kuvvetler’den ilham aldıklarını belirterek “Faşizme karşı direnişten bahsediyorsak gençliğin örgütlenmesi bunun en önemli ayaklarından biridir” dedi.
Dilara Doğanbaş, iki ay önce kanser nedeniyle yaşamını yitiren Mamak Halkevi kurucularından Salih Yıldırım adına Mamak’ta bir kültür merkezi kurmak için çalışmalara başladıklarını söyledi. Gençlere uyuşturucudan başka seçenek bırakılmayan mahallelerde Salih Yıldırım Kültür Merkezi ile başka bir seçeneği gençler olarak hep birlikte kuracaklarını ifade etti.
Trabzon’dan Berna Demirdaş, bağımsız kadın örgütlenmesi sayesinde kadınlara yönelik çok yönlü saldırılara karşı pek çok kadının her alanda, politikleşen bir tutum sergileyebildiğini söyledi. Diktatöre karşı bağımsız kadın mücadelesi vermenin önemine değindi.
Eren Özmen, Okmeydanı ve Sarıyer’de Halkevi’ne yönelik faşist saldırılara karşı mahallelinin hem kendi mahallelerini hem de Halkevi’ni nasıl savunduklarını anlattı. Özmen, mahallelerde özsavunma ağları kurabilmenin önemini belirtti.
Eskişehir Halkevi’nden İzzet Emre Can örgütlenmede teorik eğitimin önemine vurgu yaptı.
Onur Karakaş Halkevleri’nin önümüzdeki dönemde mahallelerde daha etkin şekilde örgütleneceğini, olası faşist saldırılara karşı mahallelerde özsavunmaya hazırlıklı olunacağını, halktan gizlenmek istenen gerçekleri her yerde halka anlatmak ve sansürü kırmak için daha fazla çaba harcayacağını söyledi.
Rüya Kurtuluş “2019 bugündür. Diktatörlüğü durdurmak için bir direniş hareketi kuracağız” dedi.
Yönetime aday olarak tek listenin oylamaya sunulduğu Genel Kurul sonucunda Dilşat Aktaş ve Nuri Günay eş genel başkan seçildi.
Genel Yönetim Kurulu’na şu isimler seçildi: Dilşat Aktaş, Nuri Günay, Özge Ozan, Onur Karakaş, Nebiye Merttürk, Mustafa Eberliköse, Betül Öztürk Gülhan, Kutay Merinç, Sercan Aran, Oya Ersoy, Ali Çerkezoğlu, Ferda Koç , Volkan Yosunlu, Ali Şeker, Niyazi Nefi Kara, Orhan Sarıbal, Taylan Kaya, Fatma Girgin, Gürkan Çelik, Rüya Kurtuluş, Candaş Türkyılmaz, Cihan Uyanık, Zeynep Çelik, Dursun Ali Koyuncu, Berna Demiryaş, Mehmet Yördem, Şeyma Özberk, Mehmet Öztürk, Çiğdem Serin, Uğur Göçmüş
Sendika.Org