Çünkü Sendika.Org, Can Yücel’in Demokrat’ın 5 Eylül 1980 tarihli nüshasında yazdığı gibi, “düzen denen ana yanlış’ı, ortadan kaldırmaya kalkmışım” diyenlerin tarifsiz fedakârlıklarla devamını sağladığı “söz gerillası” platformudur
Çünkü Sendika.Org, Can Yücel’in Demokrat’ın 5 Eylül 1980 tarihli nüshasında yazdığı gibi, “düzen denen ana yanlış’ı, ortadan kaldırmaya kalkmışım” diyenlerin tarifsiz fedakârlıklarla devamını sağladığı “söz gerillası” platformudur
Sol tarih aynı zamanda inatlaşmanın tarihidir. Elbette bu kuru kuruya bir inatlaşma değildir; “dediğim dedik, çaldığım düdük” hiç değildir. Bu, daha çok devrimden vazgeçmemektir; yani şaire, “boşuna çekilmedi bunca acılar” dedirten ne varsa hepsinin toplamıdır.
Acının, hüznün, gözyaşının ve tabii ki direncin öyküsü yazılsa, kahramanı hiç şüphe yok ki bizim mahalleden çıkacaktır. TKP’nin kurulduğu 1920’den günümüze, 1927 TKP tevkifatında hapis cezasına çarptırılan Hikmet Kıvılcımlı ve Şefik Hüsnü’den laiklik istediği için hapse atılan Halkevciler Ayşegül Başar ve Hamit Dışkaya’ya kadar bu hiç değişmemiştir.
1946 yılında Sabahattin Ali ve Aziz Nesin’in öncülüğünde çıkan ve yasaklandıkça isim değiştirerek yoluna devam eden Markopaşa’dan bugün yasaklana yasaklana 25’i bulan Sendika.Org’a kadar medya üzerindeki baskının envanteri çıkarılsa, yine bizim mahallenin sokaklarını kolaçan etmek gerekmektedir ki sokaklarda Merhumpaşa, Malumpaşa, Hür Markopaşa, Yedi-sekiz Hasanpaşa, Bizim Paşa, Ali Baba ve Kırk Haramiler’le karşılaşmak şaşırtıcı olmayacaktır. Bir üst sokağa çıkıldığında ise bu kez Sendika.Org’la başlayan, ilkin sendika.tv, sonra Sendika1.Org’la devam eden ve kısa sürede Sendika25.Org’a ulaşan direniş selamlanacaktır.
Çünkü sendika.org, günümüzün Markopaşa’sıdır.
Çünkü bu memlekette “zulüm” ve “direniş”, sadece “eskiyi” özetleyen iki kavram değildir; dönem dönem ağırlığı azalan-çoğalan ve ancak kesintiye uğradığına tanık olunmayan gerçekliği ifade eder.
Zulüm sürekli faşizmi, direniş devrimi anlatır.
Sendika.Org direnişinin dayanağını merak edenler sadece Markopaşa’ya değil, solun matbuat serüvenine bakabilirler.
Çünkü Sendika.Org, isminin altında “sosyalizm efkârının mürevvicidir” (sosyalizm yandaşı) yazan, ilk sosyalist dergi olarak kayıtlara geçen, ilk sayısı 1910’da yayınlanan, “Divan-ı Harbi Örfi” (sıkıyönetim mahkemesi) tarafından yasaklanan İştirak’in günümüz katılımcısıdır.
Çünkü sendika.org, ilk sayısı 1 Ocak 1925’te çıkan, logosunda “Haftalık Siyasi Amele ve Köylü Gazetesi” yazan, Takrir-i Sükûn Kanunu’nun (Huzurun Sağlanması Kanunu) ilan edilmesinden sonra kapatılan Orak Çekiç’in bugünkü anlamıdır.
Çünkü Sendika.Org, “bütün ülkelerin işçileri birleşiniz” alt başlığı ile 1927’de yayınlanmaya başlayan Lenin Risalesi dergisi, 1930’larda çıkartılan Kızıl İstanbul, Kızıl İzmir, Kızıl Eskişehir dergilerinin izlerini sürenlere kapılarını açmakta tereddüt göstermemiştir.
Çünkü Sendika.Org, 1939’da çıkan, Nazım Hikmet’in Nurettin Eşfak mahlasıyla yazı yazdığı, Attila İlhan, Aziz Nesin’e sayfalarında yer açan, 1941’de İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından kapatılan Yeni Ses’in yankısıdır.
Çünkü Sendika.Org, sanatın s’si, edebiyatın e’si, sosyolojinin s’sinin yan yana getirilerek 1939’da çıkartılan, 10. sayısından sonra İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından yasaklanan derginin günümüzdeki taşıyıcısıdır.
Çünkü Sendika.Org, Mayıs 1943’te ilk adımını atan, yayınlanmasına DTCF’nin ilerici hocalarının önayak olduğu, Behice Boran, Sebahattin Ali, Zeki Baştımar, Niyazi Ağırnaslı, Orhan Kemal, Rıfat Ilgaz’ın yazılarıyla zenginleştirdiği Adımlar’ın izini takip etmektedir.
Çünkü Sendika.Org, 1945’te Sabiha Sertel yönetiminde yayınlanmaya başlayan, gericilerin Tan matbaasını tahrip etmesinden sonra kapanan Görüşler’in, günümüz savunusudur.
Çünkü Sendika.Org, basıldığı matbaa 4 Aralık 1945’te gericiler tarafından yerle yeksan edilen ve bu nedenle yayınına devam edemeyen Tan’ın izdüşümünü taşımaktadır.
Çünkü Sendika.Org, 1945’te yayın hayatına başlayan, 1946’da sıkıyönetim tarafından kapatılan, sahipliğini Esat Adil Müstecaplıoğlu’nun üstlendiği Gün’ün güne uyarlanmış halidir.
Çünkü Sendika.Org, 1946 yılında İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından kapatılan, Enver Gökçe’nin, Adnan Cemgil’in, Behice Boran’ın yazı ve şiirleri nedeniyle soruşturmaya uğradığı Söz’ün bugünkü sözüdür.
Çünkü Sendika.Org, henüz beşinci sayısındayken İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından kapatılan, İlhan Berk, A. Kadir, Orhan Kemal, Cahit Irgat’ın yazı ve şiirlerinin yer aldığı, ayrıca, Nazım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı Destanı’nın imzasız yayınlandığı Yığın’ın, günümüze aktarılan yığınağının adresidir.
Çünkü Sendika.Org, sahipliğini Ataol Behramoğlu, yazı işleri müdürlüğünü ise Ümit Hassan’ın yaptığı, ilk sayısı 22 Nisan 1965’te yayınlanan sosyalist gençlik gazetesi Dönüşüm’ün Kızılay’da elden satışını yaparken gericilerin saldırısına uğrayan Uğur Mumcu’nun arkadaşlarının omuzlarındadır.
Çünkü Sendika.Org, Dev Genç’in yayın organı İleri’nin, FKF’nin yayın organı Kavga’nın, 12 Mart döneminde kapatılan Ant’ın, Devrim’in, Emek’in devamıdır.
Çünkü Sendika.Org, doğru bildiğinden şaşmadığı, muktedire el pençe divan durmadığı, “tek yanlılığın zincirlerini kırdığı” için 12 Eylülcüler tarafından kapatılan Demokrat gazetesinden öğrenmiştir yayıncılığı.
Çünkü Sendika.Org, Can Yücel’in Demokrat’ın 5 Eylül 1980 tarihli nüshasında yazdığı gibi, “düzen denen ana yanlış’ı, ortadan kaldırmaya kalkmışım” diyenlerin tarifsiz fedakârlıklarla devamını sağladığı “söz gerillası” platformudur.
Çünkü Sendika.Org, tıpkı öncülleri gibi Türkiye solunun yüz akıdır; ayla aydınlanan, güneşle, bilimle ve devrimle ışıyan, aydınlık yüzlü insanlarla büyüyen umuttur.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.