Konur Sokak’ta oluşturulmaya çalışılan şeyin adını mikro-OHAL bölgesi koyabiliriz. Bunun geçici bir süreç olduğunu düşünmek ve bu işi oluruna bırakmak, yani meselenin zamanla çözüleceğine güvenerek kendiliğindenciliğe düşmek büyük bir hata olacaktır Konur Sokak’ta bir haftadır bir haller var. Bu “bir hal”i tanımlamaya çalışsak adını OHAL koyabilirdik. Bu OHAL bölgelerinden birisi Güvenpark’tı. Şimdi bu alanı Konur […]
Konur Sokak’ta oluşturulmaya çalışılan şeyin adını mikro-OHAL bölgesi koyabiliriz. Bunun geçici bir süreç olduğunu düşünmek ve bu işi oluruna bırakmak, yani meselenin zamanla çözüleceğine güvenerek kendiliğindenciliğe düşmek büyük bir hata olacaktır
Konur Sokak’ta bir haftadır bir haller var. Bu “bir hal”i tanımlamaya çalışsak adını OHAL koyabilirdik. Bu OHAL bölgelerinden birisi Güvenpark’tı. Şimdi bu alanı Konur Sokak’a doğru ilerletmeye çalışıyor.
Neden Konur Sokak? Ankara’da yaşayanlar bilir… Konur Sokak muhalif insanların yaşam alanlarından birisidir. Sokak sanatı en güzel burada icra edilir. Müzisyenini, tiyatrocusunu, ressamını bir arada görürsünüz. Akşam olup ilerleyen saatlerde aradığınız fakat bulamadığınız kitapları bir sergide görüverirsiniz. İkinci el giysileri ve eşyaların arasında gezersiniz. Sokak siyasetinin can damarıdır. Muhalefetin, yaşamın içinden yaşama dair sözlerini yükselttiği yerdir. Eylemlerde polis saldırılarına karşı toplanılan, polisin tekrar saldırması halinde her kafenin kapısının açık olduğu yerdir. Konur Sokak devrimcileri, aydınları ve çalışanlarıyla bir tarihtir özetinde!
Bu tarihe yönelik olarak saldırılar yeni değil. Daha geçtiğimiz senelerde Lice’de indirilen bayrağı bahane ederek toplanan bir grup faşist Konur Sokak’a saldırmaya çalışmış fakat Konur sakinleri tarafından kovulmuştu. Buna benzer olaylar güncelliğini koruyor ve gelecekte de güncelliğini korumaya devam edecek gibi duruyor.
Silvan’da keskin nişancılardan korunmak için asılan beyaz bezleri hatırlarsınız. AKP’nin 7 Haziran sonrası ilan ettiği savaşla beraber, keskin nişancılardan canını kurtarmaya çalışan insanların bulduğu çözümdü o beyaz pankart bezi. Yüksel’de bir pankartta “Bu gördüğünüz bez hayat kurtarıyor” yazıyordu. Polis, “hayat kurtarmak”tan pek hoşlanmıyordu herhalde.
Son bir haftada birkaç olaydan birden bahsetmek mümkün, tam olarak ne demeye çalıştığımızı anlatmak açısından da önemli. İlk önce Melih Gökçek tarafından hukuksuzca ve polis coplarıyla, TOMA’larıyla, akrepleriyle kurulan Ankara Bulvarı’nın kapatılmasına ilişkin Mimarlar Odası’nın açtığı davanın sonuçlanması… Sonuç Mimarlar Odası’nın açtığı dava lehineydi ve yol kapatıldı. Melih Gökçek, Mimarlar Odası’nı hemen hedef göstermekte gecikmedi tabii ki. Sonrasında ise şoförler bir yürüyüş düzenlemiş, Mimarlar Odası’na yumurta atmışlardı. Pankartlarında “yol medeniyettir” yazıyordu – bugün yolun nasıl bir “medeniyet” olduğunu Hopa’da görmekteyiz!
Bu olay gerçekleşirken bir yandan da polis Suruç’ta AKP’nin yaptığı katliamı görünmez kılmaya çalışıyordu. Suruç’ta katledilen arkadaşlarımızın fotoğraflarının bulunduğu masa polis tarafından kaldırıldı, aynı şekilde Suruç Katliamı’nın 30. gününde anma etkinliği için asılan, üstünde arkadaşlarımızın fotoğrafları bulunan pankartı indirdi. Yetmedi. Konur Sokak’ta bulunan her pankartı indirip Konur Sokak’tan çıktı.
Birkaç gün ileri aldığımızda AKP’nin çıkardığı savaşta ölen gençler için Türkiye’nin her meydanında toplanma çağrısı yapılmıştı. Güvenpark da bunlardan birisiydi. Çağrı 18.00’da olmasına rağmen, bir grup öğlen 13.00 gibi toplanmış ve Konur Sokak’a yürümeye çalışmıştı. Attıkları slogan ise “Emniyet çekilsin, Konur Sokak s…..n”di. Polis grubun yürümesine izin vermemişti vermesine ama dağılmalarını söyledikleri gruba Yüksel’den dağılma yolunu gösteren de yine kendisiydi. Bu olaydan 20 dakika sonra ise 20 kişilik bir grup bayrak açarak, slogan atarak Konur Sokak’tan geçmiş, bir provokasyon yapmaya çalışmış fakat Konur Sokak durumun farkında bir şekilde provokasyona gelmeyerek geçmelerine izin vermişti.
Tarih 27.08.2015’i gösteriyor. Hopa halkıyla dayanışma mesajının olduğu pankart yine polisler tarafından indiriliyor. Aslında görüyoruz ki AKP’nin Hopa seferberliği devam ediyor, her yerde Hopa’nın, aynı Suruç gibi, görünmez olmasına çalışıyorlar.
Sadece 1 hafta üzerinden Konur Sokak’ta oluşturulmaya çalışılan şeyin adını mikro-OHAL bölgesi koyabiliriz. Bunun geçici bir süreç olduğunu düşünmek ve bu işi oluruna bırakmak, yani meselenin zamanla çözüleceğine güvenerek kendiliğindenciliğe düşmek büyük bir hata olacaktır. “Akışına” bıraktığımız takdirde Konur Sokak önce “pankartsızlaştırılacak” sonrasındaysa “namuhalif” bir yer haline getirilecek. Sanılmasın ki şaka yollu adını “mikro-OHAL” koyduğumuz bu durum, sadece Konur Sokak’a has ve Konur Sokak’la kısıtlı kalacaktır. AKP ve polisi, muhalefetin alanını daraltmak, savaş hükümeti olarak varlığını sürdürmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Bunun için daha öncesinde farklı biçimlerde denediği gibi insanların yaşam alanlarını deforme etmek için elindeki her türlü imkanı kullanacaktır.
AKP de AKP’nin maşası polis de emin olsun ki bu abluka, bu kuşatma uzun sürmeyecektir. Konur Sokak her zaman Ankara’nın muhalif sokağı olarak kalacak ve Konur’un sakinleri her sokağı Konur Sokak yapmak, özgürleştirerek özgürleşmek için mücadelesine devam edecektir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.