İnternetteki arama motorları işimiz kolaylaştırıyor. Çoğu zaman hafızamızın tazelenmesine yardımcı oluyor. Bir -iki anahtar kelime ile merak ettiğimiz konuya ilişkin onlarca, yüzlerce hatta binlerce haber, yazı, veri ve görsel malzemeye ulaşmış oluyoruz. Örneğin ‘Barack Obama-Tayyip Erdoğan telefon görüşmesi’ yazıp ve ‘görsel’ bölümünü tıkladığınızda karşınıza sol eliyle telefonun avizesini, sağ eliyle de sıkıca bir beyzbol sopası […]
İnternetteki arama motorları işimiz kolaylaştırıyor. Çoğu zaman hafızamızın tazelenmesine yardımcı oluyor. Bir -iki anahtar kelime ile merak ettiğimiz konuya ilişkin onlarca, yüzlerce hatta binlerce haber, yazı, veri ve görsel malzemeye ulaşmış oluyoruz. Örneğin ‘Barack Obama-Tayyip Erdoğan telefon görüşmesi’ yazıp ve ‘görsel’ bölümünü tıkladığınızda karşınıza sol eliyle telefonun avizesini, sağ eliyle de sıkıca bir beyzbol sopası tutan bir Obama ile karşılaşıyorsunuz.
BEYZBOL SOPALI OBAMA
Obama’nın bu meşhur pozu öyle kendiliğinden internet ortamına düşmüş bir fotoğraf değil. Fotoğraf 30 Temmuz 2012 günü Beyaz Saray’ın internet sitesinde yer aldı. Fotoğraf ‘başkan Obama Türk başbakanı Erdoğan ile telefonda görüşürken’ alt başlığıyla sunuldu. Suriye konulu görüşme bir gün önce gerçekleşmiş ve ABD yetkilileri telefon görüşmesi için Obama’nın beyzbol sopalı fotoğrafını uygun görmüşlerdi. Ne garip, öyle değil mi?
Türk tarafına göre görüşme sıcak bir atmosferde, güven ve karşılıklı fikir alış-verişi içinde geçmiş, hatta Obama Suriye politikası için Türk yönetiminden yardım talep etmişti(!) Ancak Beyaz Saray’dan yapılan açıklama ve kullanılan görsel malzeme bunun tam tersini söylüyordu. Beyaz Saray Erdoğan’ın izlediği Suriye politikasından duyduğu rahatsızlığını dile getirmiş, hatta Obama açıkça Erdoğan’ın uyarmıştı. Bu uyarının daha net anlaşılması için ise Beyaz Saray sitesine Obama’nın beyzbol sopasıyla çekilen fotoğrafı konulmuştu. Bundan daha açık ve anlaşılır bir mesaj diplomasi tarihi şahit olmamıştı. Herkes bunu böyle okudu. Ancak Türk tarafı her zaman olduğu gibi, kamuoyunu aldatmak için işi pişkinliğe vurdu. Obama’nın beyzbol sopasıyla verdiği mesajı savuracağını düşündü.
OBAMA BİR KEZ DAHA ERDOĞAN’I İKAZ ETTİ
Obama-Erdoğan en son geçtiğimiz günlerde bir kez daha telefonda görüştüler. Görüşme AKP ve Türk medyasında her zaman olduğu gibi şatafatlı sözlerle aktarıldı. Gazete ve televizyonlar görüşmeye ilişkin cumhurbaşkanlığından yapılan şu açıklamaya yer verdiler:
“Görüşmede, yaklaşık 180 bin Kobanilinin de aralarında bulunduğu 1,5 milyonu aşkın Suriyeliye kucak açan Türkiye’nin, bu insanlara yaptığı yardımlara değinildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Obama, IŞİD’e karşı ortak mücadeleyi güçlendirmek için yakın işbirliği yapmayı sürdürme konusunda mutabık kaldılar. İki lider, Afganistan’da barış ve istikrarın güçlendirmeye yönelik çaba harcama konusunda yakın işbirliği içinde olmanın önemli olduğunu da vurguladılar.”
Fakat Türk tarafı bir kez daha yaptığı bu açıklama ile kamuoyunu aldatmaya ve gerçekleri halktan gizlemeye çalıştı. Çünkü görüşmede ne karşılıklı ilişkiler, ne de ‘IŞİD’e karşı mücadeleyi güçlendirmek için yakın işbirliği’ gündeme geldi. Görüşme çift taraflı bir diyalogdan çok terk taraflı bir uyarıyı içeriyordu. Keza çok geçmeden görüşmenin Kobanê ulaştırılması gereken askeri ve inansı yardımın yanı sıra, açılması istenilen koridorla ilgili olduğu, ABD başkanının bu nedenle Türk meslektaşını ciddi manada uyardığı ortaya çıktı.
Keza görüşmeden saatler sonra ABD kendi müttefiki Türkiye’nin itirazlarına rağmen Kobanê’ye sembolikte olsa askeri ve tıbbı malzeme yardımında bulundu. Karadan koridor açmayan Türkiye’ye posta koyarcasına bu işi havadan yaptı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Obama’nın Erdoğan’a telkinlerde bulunduğunu v e‘’IŞİD’e karşı savaşan bir halka sırtımızı dönmek sorumsuzca ve ahlaki açıdan zor bir durum olurdu” dedi.
Bu açıklamalardan bir gün sonrada Beyaz Saray Sözcüsü Eric Schultz, “Türkiye ABD’nin Kürtlere yönelik hava yardımını kabul etti mi veya onayladı mı?” şeklindeki sorusuna “Bu hafta sonu Başkan Obama ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinin içeriğini hep birlikte okuduk. Türkiye’nin cevabının detaylarına girmeyeceğim ama size şunu söyleyebilirim ki Başkan Obama, bunu yapmaya niyetimizi ve gördüğümüz aciliyeti açıkça kendisine bildirdi. Yönetimden diğer yetkililerin yaptığı gibi” dedi.
Ve nihayetinden bütün bunların toplamı olarak ABD Dışişleri Sözcü Yardımcısı Marie Harf Günlük basın brifinginde “PYD’nin desteklenmesi gerektiğini Türklere anlattık” ifadesini kullandı.
ERDOĞAN DAİŞ LİDERİ GİBİ GÖRÜNÜYOR
Halbuki DAIŞ Kobanê’ye istila seferine çıktığında Türkiye ve Kürdistan’da her aklı selim insan Erdoğan-Davutoğlu ikilisine yanlış politikadan vazgeçmeleri için çağrı yapıyor ve Kobanê halkının kendisini savunma hakkına saygı göstererek askeri ve insanı yardım için koridoru açmasını istiyordu.
Erdoğan ve Davutoğlu Kobanê’nin düşeceğine o kadar kendileri kaptırdılar ki, bu sağduyu çağrılarına bütün duyu organlarını kapattılar ve yangını bir anlamda kendi evlerine davet ettiler. Kobanê’de YPG-YPJ savaşçılarının, halkın direnişini, Kürdistan’da patlayan son isyanı ve onun dünya çapındaki etkilerini de doğru okuyamadılar. Bir anlamda Kobanê’yi DAIŞ çeteleri aracılığıyla kuşatarak Kürtlere tarihsel bir yenilgi tattırmak isterken kendileri bölgesel ve küresel güçlerin siyasi kuşatmasına maruz kaldılar. İnisiyatifi kaybettiler. Sahada DAIŞ ile aynı cephede olmanın faturasını şimdi ödemek zorundalar. Erdoğan’ın dünya kamuoyunda DAIŞ’in lideri gibi algılanması bu faturanın ne kadar kabarık olduğunu da gösteriyor.
DİRENİŞ BELİRLEYİCİ OLDU
Elbette ki, ABD ve Avrupa Birliği devletlerinin Kobanê’ye yardım etmelerine yol açan neden bu devletlerin ‘vicdanı’ veya insanlara karşı ahlaki tutumları değildir. Kobanê, Kürdistan halkının ve dünyadaki özgürlük güçlerinin bu destansı direnişi olmasaydı ne ABD, ne de AB güçleri Kobanê için harekete geçmeyeceklerdi. Şimdi Türkiye’ye rağmen PYD-ABD ilişkilerinden yeni bir aşmaya geçildi. Sahadaki zorunlu ilişki ve yan yana durma giderekten siyasal bir çerçeve almaya doğru hızla ilerliyor.
Türkiye ise kaybediyor. Kürt düşmanı politikasından dolayı DAIŞ’ı destekleyerek ve halen Kobanê’nin düşeceğini hayal ederek açmazını derinleştiriyor. Türk yönetimi gerçekleri halktan da saklanıyor. Çözüm süreci başta olmak üzere Koabenê direnişini, DAIŞ ile olan sıkı-fıkı ilişkisini, ABD ile yaşanan son krizi ve dünyada dibe vuran imajını medya eliyle yaptığı algı operasyonlarıyla gizlenmeye çalışılıyor.
Türk yönetimi PYD’nin, Kobanê direniş güçlerinin ve Kürdistan halkının uzattığı el yerine kanlı, soysuz bir çetenin elini tutuyor. Bu nedenle Türkiye üzerinde de operasyonlara kapıyı aralamış oluyor. Yani Erdoğan PYD yerine, Obama’nın beyzbol sopasını tercih ederek hayatının en büyük hatasını yapıyor.
Çünkü ABD’nin YPG’ye yaptığı silah yardımından sonra artık hiç kimse Obama’nın Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinin içeriğini merak etmiyor. Erdoğan için vakit tükeniyor: ya PYD’nin temiz ve barışçıl eli, ya da DAIŞ’la yol arkadaşlığı ve sonunda Obama’nın beyzbol sopası. Tercih kendisinindir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.