Konunun, Özel’in, her mağdurun yanında olmasıyla ilgili olduğunu düşünmüyorum, ki her iki dava da ülke gündeminin en önemli davaları ve oldukça da popüler dosyalar, tabii bir de üstüne, şu ana dek adalet derdi hiç olmadığı kadar artmış bir CHP var elde…
Açıkçası, Özgür Özel’in asıl gündemi de başlığı da bu mu, çok emin değilim ama 30 Aralık 2022’de öldürülen, Ülkü Ocakları eski Başkanı Sinan Ateş’in adalet arayışında, mahkeme salonunda görmüştük kendisini, “Cinayetin üstünün örtülmesine sessiz kalmayacağız” deyişiyle! Haklısınız, normal şartlarda, mensubu olduğu MHP’nin lider kadrosundan isimlerin o mahkemede olmasını ve adalet diye haykırmalarını beklerdik, o kurt sembolleriyle de dinamikler bu defa farklı işledi gibi, özellikle de parti içinde! Yok, bu kısmı henüz hiç kimse anlamadı! Anladığımız noktalarda da karanlıktan göz gözü görmedi! Diğer taraftan, anlaşılan o ki, Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu olan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ için de aynısını yapacak, Özür Özel, yine adalet deyip ayağa kalkacaklar arasında olacak!
Konunun, Özel’in, her mağdurun yanında olmasıyla ilgili olduğunu düşünmüyorum, ki her iki dava da ülke gündeminin en önemli davaları ve oldukça da popüler dosyalar, tabii bir de üstüne, şu ana dek adalet derdi hiç olmadığı kadar artmış bir CHP var elde…
Demem o ki, adalet ihtiyacı da son yıllarda üstlendiği savunma avukatlığı da artan bir ivme göstermiş CHP adına mahkeme salonlarını arşınlayıp “biz de buradayız” diyen Özgür Özel, ben gibi birçok kişi için çok inandırıcı değil açıkçası!
Kürt siyaseti içinde yer alan birçok dostumun da dediği gibi, bugün en fazla şikayet ettikleri kayyum meselesi, HDP ve DEM başlıklarında o kadar yoğun yaşandı ki, hatta konu artık “sen kazan ben senden alayım”a döndü, ama tüm bu dönüşler tek tek yaşanırken ne CHP ne de liderliği, bugünkü gibi ayağa kalkmadı, durumu siyaset için tehlike olarak görüp meydanlara on binleri taşımadı, ama sadece eleştirdi olanı biteni, çokça da sustu…
“Ekrem İmamoğlu ve daha bir çok belediye başkanının yaşadığı kayyum meselesinde Kürt siyaseti neden yanımızda olmadı” hikayesinin özeti, tam olarak bu!
Sadece bu mu?
27 Mayıs 1995’ten bu yana her Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri’nin kaç kere yanında durdu CHP lideri Özgür Özel, CHP yönetimi? Anneler, eşler, kardeşler, yakınlarını/sevdiklerini ararken gözaltına alınırken, kaç kere “dur” dedi? Sahi, aynı CHP, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala davalarında mahkeme salonunda mıydı, resmi kurumsal kimliğiyle, hani aynen bugün Sinan Ateş ve Ümit Özdağ’da olduğu gibi?
Hangi savunduğu şey için sonuna kadar gitti?
FETÖ denenin siyaset ayağını konuşuyor mu hala?
15 Temmuz’a dair iddialarının arkasında durabildi mi?
“Kandırıldım”la aklananların peşinden gidebildi mi?
Güçlenen cemaati yapılara karşı bir duruş sergileyebildi mi?
6 küsurluk depremin ölüm korkusunda “İstanbul’u kaybedersek eğer” diye başlayan bir senaryonun tozu dumanı içinde yürürken, isterdim ki, bugün kayyum ve cumhurbaşkanlığı için milyonlarla doldurulan o meydanlar, bu soruların cevapsızlığında doldurulsun… Tüm o sorulardan köşe bucak kaçanlar için doldurulsun… Bolu’da yanarak ölenlere rağmen istifa etmeyenler için doldurulsun… 6 Şubat’ın 11 şehrinde enkaz altında kalırken, interneti bile isteye kesenler için doldurulsun… Gezi’den 13 sene sonra, hala o dönemin hesaplaşması içinde olanlara karşı doldurulsun… “Ne istediler de vermedik” diyenlerin “ne verdiklerini” tek tek listeleyip, “Niye verdin” suçlamasıyla doldurulsun… Mafya babalarının Ankara siyasetine dair ellerinde biriktirdikleri kasetlere bile sığmadığı söylenen o kirin pasın içinde, yeter artık demek için doldurulsun… Kızılay çadırlarının satıldığı bir felaketin içinde bile çalışmayan istifa mekanizmasını zorlamak için doldurulsun… Kendi bakanlığına, kendi şirket üzerinden satış yapıp kar edenler için doldurulsun…
Yok, hiçbir zaman o meydanlar bunlar için dolmadı!
O yüzden konu Özgür Özel’in adalet için sıra sıra ziyaret ettiği mahkeme salonları değil ama es geçtiği salonlar ve meydanlar!
Bence, bu defa biz değil, o düşünsün, çok iyi düşünsün!
Çünkü iktidarın kilidi, düşünmediklerinde, es geçtiklerinde!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.