Gülen Cemaati ile Erdoğan merkezli AKP hükümeti arasındaki çatışma, hem devletin stratejik kurumlarına, hem de toplumun farklı sosyal tabakaları üzerine hâkim olma mücadelesi olarak karşımıza çıkıyor. Bu çatışma ve rekabet önce polis ve yargı üzerinde ortaya çıktı. Cemaat, AKP’nin özellikle Erdoğan’ın üzerinde baskı kurmak için iki temel noktada saldırı yaptı. Önce PKK ile Devlet arasında […]
Gülen Cemaati ile Erdoğan merkezli AKP hükümeti arasındaki çatışma, hem devletin stratejik kurumlarına, hem de toplumun farklı sosyal tabakaları üzerine hâkim olma mücadelesi olarak karşımıza çıkıyor.
Bu çatışma ve rekabet önce polis ve yargı üzerinde ortaya çıktı. Cemaat, AKP’nin özellikle Erdoğan’ın üzerinde baskı kurmak için iki temel noktada saldırı yaptı. Önce PKK ile Devlet arasında gerçekleştirilen Oslo görüşmelerini, uluslararası istihbarat güçlerinin desteğiyle kamuoyuna sızdırdı, sonra bunu gerekçe göstererek MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı savcılığa ifadeye çağırttı. Fidan ifadeye gitse muhtemelen tutuklanacaktı. Erdoğan, MİT Müsteşarı’nın ifadeye çağrılması kararının esasen kendisine yönelik bir hamle olduğunu belirterek çok açık tutum aldı ve birkaç gün içinde yasal değişikliklere giderek, MİT Müsteşarı’nın yargılanmasını bizzat Başbakan’ın iznine bağladı.
Son günlerde politik gündemi önemli oranda meşgul eden dershaneler üzerinde yürütülen tartışmalar, İslamcı hareketin stratejik yönelimleri bakımından oldukça önemli. Çünkü mesele AKP’nin eğitim sistemine yönelik yapmak istediği değişikliklerle ilgili olmayıp, Erdoğan’ın özellikle kendisine rakip gördüğü Gülen Cemaati’nin toplumsal ilişkiler ağının sınırlanmasına yönelik çok bilinçli ve planlı bir adımdır. Bu bakımdan mesele dershanelerin işlevinin ne olup olmadığı değil, 2014-2015 yıllarında Erdoğan’ın iktidar gücünü kendi elinde toplamasını ve cemaatlerin kendisine biat etmesini sağlamaya yönelik açık politik bir çatışmadır. Bir bakıma, iktidar ilişkilerinde söz sahibi olmak isteyen Gülen Cemaati’ne karşı belki de en önemli hamlelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
“Gerilim, rekabet ve çatışmayı üst boyuta çıkartan dershaneler neden bu kadar önemli?” sorusu gündeme geliyor. Bu soruya birçok yönden yanıt vermek mümkün. Bu bakımdan dershanelerin bu düzeyde bir güç olmasının ekonomik, politik ve sosyal arka planını birkaç yönüyle analiz etmeden, sorunun aslı anlaşılamaz. Bütün bu sürecin doğru okunması için, iktidarlaşma sürecinde dershanelerin oynadıkları rolün kavranması önemlidir.
Eğitimi ticarileştiren kurumlar olarak dershaneler:
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bulunan dershaneler, eğitim alanında en güçlü ticari kurumlardır. Herhangi bir özel okul gibi Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına göre faaliyet yürütüyorlar.
Tablo 2. Özel dershanelerin, öğrencilerinin ve öğretmenlerinin sayısal dağılımı(1995-2011). | |||
Öğretim Yılı | Dershane Sayısı | Öğrenci Sayısı | Öğretmen Sayısı |
1995-1996 | 1.496 | 379.463 | 12.430 |
1996-1997 | 1.664 | 432.714 | 13.722 |
1997-1998 | 1.710 | 433.847 | 14.395 |
1998-1999 | 1.727 | 484.229 | 15.030 |
1999-2000 | 1.808 | 500.464 | 17.073 |
2000-2001 | 1.864 | 523.244 | 18.175 |
2001-2002 | 2.002 | 588.637 | 20.112 |
2002-2003 | 2.122 | 606.522 | 19.881 |
2003-2004 | 2.568 | 668.673 | 23.730 |
2004-2005 | 2.984 | 784.565 | 30.537 |
2005-2006 | 3.570 | 925.299 | 41.031 |
2006-2007 | 3.986 | 1.071.827 | 47.621 |
2007-2008 | 4.031 | 1.122.861 | 48.855 |
2008-2009 | 4.262 | 1.178.943 | 51.916 |
2009-2010 | 4.193 | 1.174.860 | 50.432 |
2010-2011 | 4.055 | 1.234.738 | 50.532 |
1995-1996 yılı verilerine göre dershane Sayısı 1.496, 2000-2001 yılında 1864 ve bu sayı 2010-2011 yılında 4.055’e yükselmiş. Aynı şekilde öğrenci Sayısı 379.463 iken 2000-2001 yılında 523.244 ve 2010-2011 yılında ise 1.234.738 olarak gerçekleşmiş. Aynı dönemlere ait öğretmen sayısı ise 1995-1996’da 12.430, 2000-2001’de 18.175 ve 2010-2011 yılında ise 50.532’dir. 2000-2011 yılları arasında 9.880.169 öğrenci dershanelere gitmiş.
Hazırlanan rapora göre, 4 bin 55 özel dershanenin 689’u İstanbul’da, 444’ü Ankara’da, 225’i İzmir’de bulunuyor. Hiç şüphesiz ki bunun temel nedeni, öğrenci nüfusun büyük bir kısmının büyük şehirlerde yoğunlaşması ve talebin çok daha yüksek olmasıdır. Bu nedenle dershanelerin yarıdan fazlası 12 büyük şehirde bulunuyor. Bölgelere göre hesaplandığında ise Marmara Bölgesi’nde 1.190, İç Anadolu Bölgesi’nde 792, Ege Bölgesi’nde 597, Akdeniz Bölgesi’nde 606, Karadeniz Bölgesi’nde 408, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde ise 462 dershane bulunuyor.
Dershanelerin sayısal olarak bu düzeyde yüksek olması ve 12 yıldır yaklaşık olarak 10 milyon öğrencinin bu merkezlere gitmiş olmasının temel nedeni eğitim sistemiyle ilgilidir. Devlet okullarında eğitim kalitesinin önemli oranda düşük olmasından dolayı aileler, çocuklarının bir koleje veya bir üniversiteye girmesinin yolunun dershanelere göndermekten geçtiğini düşünüyor. Bu bir bakıma zorunlu hale getirilmiştir. Ekonomik durumu iyi olan aileler çocuklarını genelde özel liselere ve üniversitelere gönderirken, ekonomik durumu zayıf olan ve toplumun büyük bir kesimini oluşturan aileler, çocuklarını devlet okullarına göndermek zorunda kalıyorlar. Başından beri eşitsiz bir eğitim sisteminin olması, öğrencilerin geleceğinde önemli bir rolü olan üniversite sınav sonuçlarını doğrudan etkiliyor. Dershaneler, üniversitelere girişte bir bakıma alternatif, geçici bir eğitim modeli olarak görülüyor.
Bugünkü eğitim sistemi içerisinde, önemli bir yer işgal eden dershanelerin oynadıkları roller de nispeten fraklılaşmaktadır. Dershaneler, eğitim alanında özel ticari şirketler olarak ön plana çıkıyor. Ancak son 30 yıldır, cemaatlerin dershanelere yönelmesiyle bunların rollerinde de belirgin bir değişiklik oluştu. Bu bakımdan dershaneler eğitim amaçlı görünmelerine rağmen ticari, sosyal ve politik örgütlenme faaliyetleriyle de oldukça dikkat çekiyorlar.
Tablo-3: Ticari Merkezli Dershaneler | ||
FİNAL DERGİSİ DERSHANELERİ | 217 | http://www.fdd.com.tr |
SINAV DERGİSİ DERSHANELERİ | 211 | http://www.sinav.com.tr |
UĞUR DERSHANELERİ | 187 | http://ugurdershanesi.com.tr |
BİREY DERSHANELERİ | 111 | http://www.birey.com |
ÇÖZÜM DERGİSİ DERSHANELERİ | 91 | www.cozumdershaneleri.com.tr/ |
AÇI DERSHANELERİ | 73 | http://www.acidershaneleri.com.tr |
KÜLTÜR DERSHANESİ | 60 | http://www.kulturdersanesi.com.tr |
FATİH DERSHANELERİ | 45 | http://www.fatihdersanesi.com.tr |
SEVİYE DERGİSİ DERSHANELERİ | 45 | http://www.seviye.com.tr |
KAVRAM DERSHANELERİ | 40 | http://www.kavram.com.tr |
BİL DERSHANESİ | 37 | http://www.bildershaneleri.com |
HEDEF DERSHANELERİ | 34 | www.manisahedefdershanesi.com.tr |
EKOL DERSHANELERİ | 19 | http://www.ekoldershanesi.com/ |
TOPLAM | 1170 |
Daha çok ticari olarak ön plana çıkan ve Türkiye’nin hemen her ilinde şubesi bulunan ve bu alanda tekelleşmiş bazı dershanelerin yaklaşık olarak 30 yıllık bir geçmişi bulunuyor. Final Dershanesi’nin 217, Sınav Dershanesi’nin 211, Uğur Dershanesi’nin 187 ve Birey Dershanesi’nin 111 şubesi bulunuyor. Yaklaşık olarak 1.170 şubesi bulunan 13 dershanenin tamamı birer ticari kurumdur.
Cemaatlerin Ticari ve Toplumsal Örgütlenme Ağları Olarak Dershaneler
Cemaat dershanelerinin işlevi çok yönlüdür. Ticari kuruluşlar olarak işlev görmesine paralel olarak aynı zamanda, sosyal ağlar ve örgütlenme modelleri olarak da ön plana çıkıyor.
Tablo-4: Cemaatlere Bağlı bulunan Ticari-Politik Dershaneler | ||
Fem | 280 | Türkiye Geneli |
Anafen | 213 | Türkiye Geneli |
Körfez | 126 | Ege ve Ak Deniz Bölgesi |
Pi Analitik | 85 | Türkiye Geneli |
Zirve | 66 | İstanbul ve Bazı Diğer Şehirler |
Maltepe-Yenirenk | 54 | İç Anadolu Bölgesi |
Sabah | 21 | Aksaray, Konya ve Karaman |
Işık | 15 | Adana, Osmaniye, Mersin, Kocaeli, Manisa |
Sakarya | 11 | Samsun, Ordu |
Sur | 8 | Diyarbakır, Mardin |
Feza | 7 | Şanlıurfa |
(Yeni) Serhat | 8 | Niğde, Kırşehir, Kayseri |
Zaferfen | 3 | Trabzon, Rize |
Ahi Modern Fen | 3 | Amasya, Çorum |
Aral Fen | 6 | Kastamonu, Sinop |
Hügem | 4 | Malatya |
Selçuk Fen | 6 | Sivas, Tokat |
Nehir | 1 | Tunceli |
Kocatepe | 1 | Afyonkarahisar |
Yeşilırmak | 1 | Bursa |
Zağnos | 1 | Balıkesir |
Meltem | 1 | Denizli |
Nilay | 1 | Kars |
Menba | 1 | Kocaeli |
Aksu | 1 | Kahramanmaraş |
Vefa | 1 | Siirt |
İpekyolu | 1 | Şırnak |
Çağlayan | 1 | Van |
Merkür | 1 | Zonguldak |
TOPLAM | 928 |
Cemaatlere yakın olduğu tespit edilen dershane sayısı 928 görünüyor. Gerçek sayının bunun çok üstünde olduğu biliniyor. Gülen Cemaati’ne yakınlığı ile bilinen Fem Dershanesi’nin 280, Anafen Dershanesi’nin 213 ve Körfez Dershane’sinin 126 şubesi bulunuyor. Özellikle Doğu ve Güney Doğu’yu kapsayan Kürt illerinde bulunan yaklaşık 470 dershanenin yüzde 80’i Gülen Cemaati tarafından açılmış.
Ayrıca dikkat çeken önemli bir nokta, cemaatlere yakın olan dershanelere giden öğrenci sayısının, doğrudan ticari amaç günden dershanelere giden öğrenci sayısından çok fazla olması. Mevcut veriler dikkate alındığında dershanelerin yaklaşık olarak yüzde 30’unun cemaatlerin denetiminde olduğu görülüyor. Dershanelere giden yıllık öğrenci sayısının 1,3 milyon olduğu dikkate alındığında, cemaat dershanelerin öğrenci kapasitesinin de yaklaşık 400 bin olduğu anlaşılıyor. Özellikle genç nüfus bakımından muazzam bir potansiyeli oluşturuyor.
Yoksul aileler çocuklarını cemaat dershanelerine gönderiyor
Fem, Anafen, Uzay, Feza, Serhat, Körfez, Yamanlar gibi şirketleşmiş yüzlerce dershane, özellikle üniversiteye ve kolejlere hazırlık kursları, İslamcılaştırma faaliyetinin bir parçası haline gelmiş bulunuyor. Cemaatlere yakın olduğu bilenen dershanelerde yüzlerce öğrenciden para alınmazken, diğer dershanelere göre fiyatları çok daha ucuzdur. Cemaatler, dershaneleri, sadece bir eğitim merkezi olarak görmüyor aynı zamanda, gençliğin İslamcılaştırılmasının en önemli halkalarından biri olarak değerlendiriyor.
Tansel ve Bircan tarafından yapılan bir araştırmada, 2002 yılında sınava giren 1,5 milyon öğrenciden rastgele seçilen 120 bin öğrencinin 53 bin 240’ı (%44,37) dershaneye gitmiş. Dershaneye giden öğrencilerin % 27,5’nin ailesinin gelirinin 250 TL’den az, % 41,7’sinin ailesinin gelirinin 250-500 TL arasında olduğu tespit edilmiş. Yani dershaneye giden örgencilerin % 68,2’sinin ailesinin aylık geliri 500 TL’nin altında bulunuyor. Tersine dershaneye öğrencilerin % 1,3’nün ailesinin aylık gelirinin 1500-2000 TL, ayrıca % 1,6’sının ailesinin aylık geliri 2000 TL’den fazla olduğu tespit edilmiş.[4] Ailesinin ekonomik durumu iyi olan çocuklar, daha ortaokul ve lise yıllarından itibaren yeterli ve iyi bir eğitim aldıklarından özel kurslara gitme ihtiyacını pek hissetmiyorlar. Buna karşılık yoksul aile çocuklarının ise ciddi bir eğitim sorunuyla karşılaştıkları ve bu nedenle üniversite sınavlarında yeterince başarılı olamadıkları için dershanelere gitmek zorunda kaldıkları anlaşılıyor. Ayrıca, ailelerin çok önemli bir kısmı, daha ortaokuldan itibaren çocuklarını yabancı dil eğitimi veren kolejlere ya da özel okullara göndermek istiyorlar. Bunu başarmak, sınavlara çok daha güçlü bir şekilde hazırlanmayı zorunlu kılıyor. Bunun için de aileler çocuklarını dershanelere gönderme zorunluluğu hissediyor. Cemaatler ve özellikle Gülen Cemaati, toplumun bu sosyal gerçeğinin fakında olduğu için yoksul aile çocuklarına yönelik özel bir politika geliştirdiler. Birçok öğrenci için dershanelerin bünyesinde ücretsiz kurslar düzenleniyor ve ayrıca öğrencilerin düşük ücretlerle gelmelerine olanak sunuluyor. Ekonomik olarak düşük yaşam standartlarına sahip olan aileler, çocuklarını doğal olarak bu merkezlere gönderiyor. Çocuğun geleceği için cemaatle ailenin ilk yakınlaşması başlamış oluyor. Dershaneler sadece sınava hazırlık alanı olarak değerlendirilmiyor, aynı zamanda, hem çocuğu yaşam tarzı ve politik olarak yönlendirme, hem de çocuğun ailesiyle ilişkilerini geliştirebilecek bir mekân olarak görülüyor.
Bu politika ile cemaatler özellikle yoksul ailelerle doğrudan veya dolaylı bir iletişim kurmaktadırlar. Çocuğunu parasız olarak kurslara gönderen ve manevi bir bağlılık hissetmeye başlayan aileler ve çocukları, İslamcıların örgütlenme alanı içerisine giriyor. Bu bakımdan dershaneler sadece eğitim merkezleri olmayıp özellikler dershane yurtlarında günlük yaşam biçimi İslamcı kurallara göre organize ediliyor. Buralarda kalan öğrencilerin namaz kılmak, toplantılara katılmak, oruç tutmak gibi bir kısım kurallara uymaları zorunludur. Çocuğu başarılı olan aileler de, cemaate karşı manevi bir bağlılık duymaya başlıyor. Ayrıca üniversite veya özel bir liseyi kazanan öğrencinin gittiği şehirde de cemaatle yakın ilişki kurulması sağlanıyor. Özellikle barınma sorunu olan gençleri kendi yurtlarında ikamet ettirerek ilişkinin sürekliliğini sağladıkları gibi aile için de çocuk güvenli bir mekânda kalmış oluyor. Böylece dershanede başlayan ilişki gelişerek çok yönlü devam ediyor. Hem çocuğu yetiştirme, hem de aileyi cemaatle buluşturmada önemli bir halka oluşuyor. Böylelikle aile de, çocuk da cemaatin sosyal ilişki ağının içerisinde girmiş oluyor.
Önemli bir rant kaynağı olarak dershaneler
Dershanelere giden örgenci sayısı her yıl artıyor. 2000 yılından beri dershanelere olan talep de hızla artıyor. 2000 yılında 500 bin olan öğrenci sayısı 2013 yılında 1,3 milyona ulaşmış bulunuyor. Bir çocuk için yıllık dershaneye ödenen miktar 3-5 bin TL arasında değişiyor.[5] Dershanelerin resmi yıllık cirosu 5 milyar TL’yi aşmış bulunuyor. Gayri resmi rakamlar ise bunun çok üstünde. Ticari şirketlerle, cemaatlere yakın ticari-politik şirketlerin, dershane rantından aldıkları pay birbirine yakın bulunuyor. Özellikle 2002 yılından bu yana, cemaatlerin payı çok daha arttı. Böylelikle özellikle Gülen Cemaati, ekonomik alanda da çok önemli bir kaynağı elinde bulundurmuş oluyor. Ayrıca sadece dershaneler değil, yurtlar, özel kolej ve liseler, üniversiteler de hesaplandığında cemaatin, denetim altında tuttuğu toplumsal alan oldukça geniştir. Bu sosyal alanın getirdiği, yarattığı ekonomik güçte, dershaneler önemli bir yer işgal ediyor. Gülen Cemaati’ne yakın dershaneler yıllık olarak 1,2 milyar TL’nin üzerinden bir iş hacmine sahip bulunuyorlar.
AKP’nin belirlemiş olduğu yeni eğitim politikası da esasen ‘özelleştirmeye’ dayanıyor. Bunun önceliklerinden biri de özel kolejlerin, liselerin ve üniversitelerin açılmasıdır. Türkiye’de hızla artan genç nüfus dikkate alındığında bu alanda müthiş bir rant bulunuyor. Erdoğan, özellikle politik olarak kendisine yakın bulunan işadamlarının ve şirketlerinin bu muazzam ranttan yararlanması için gücünü ve olanaklarını kullanıyor. Ekonomik olarak güçlenmeyi, politik iktidar mücadelesinin önemli bir halkası olarak da görüyor.
Dershanelerin özel kolejlere dönüştürülmesi politikasını yaşama geçirmek istemesinin bir yönü de, bu alandaki 5 milyarı TL’yi aşan iş hacmini kendi denetimine almaktır. Bu bakımdan, dershaneler üzerinden cemaatle çatışmasının bir nedeni de budur. Ekonomik gücü elinde tutarak, cemaatin bu alandaki etkisini zayıflatarak ekonomik ilişkiler üzerindeki ağını sınırlamak istiyor.
Erdoğan’ın politika tayin eden anketleri
Her hafta birkaç anket yaptıran Erdoğan, toplumun genel taleplerine dair söylemleri çok bilinçli olarak ön plana çıkartıyor. Cemaat’e dair yaptırdığı anketlerde, cemaatin sanılan kadar güçlü ve etkili bir tabanı olmadığı ve yaklaşık olarak % 6-8 civarında oy potansiyeline sahip olduğu ve bunların çok önemli bir kısmının da tercihlerini İslamcı bir partiden, bugün için AKP’den yana oy kullanacağı tahmin ediliyor. Türkiye’de çok sayıda İslami cemaat bulunuyor, ancak bunlar içerisinde Erdoğan merkezli AKP iktidarıyla rekabet halinde olan Gülen Cemaati’dir. Süleymancılar, Nurcular, Işıkçılar, İskender Paşa Dergâhı gibi birçok cemaatten farklı olarak Gülen Hareketi, güçlü uluslararası ilişkilere sahip bulunuyor. Bu bakımdan Erdoğan merkezli AKP ile iktidar/güç ilişkisine girebilecek tek harekettir. Erdoğan’ın hedefi cemaatler üstü olmaktır. Bunun önündeki tek engel Gülen’dir.
Gülen Cemaati’nin oy potansiyeli tartışmalıdır. Ancak Erdoğan’ın yanıldığı nokta, Cemaatin uluslararası ilişkisi, ekonomik gücü, medya ağları ve psikolojik üstünlüğüdür.
Erdoğan, Cemaatin Toplumsal Dayanaklarını Kesmek İstiyor
Gülen-Erdoğan çatışması kişisel olmaktan çok, iktidara hâkim olma mücadelesidir. Erdoğan, yapılan araştırmalardan güç alarak, Cemaatin toplumsal damarlarını kesme kararı aldığı anlaşılıyor. Cemaat ile toplum arasındaki en önemli bağlardan biri dershanelerdir. On binlerce öğrenci cemaat dershanelerine gidiyor. Hem öğrencilerin, hem de ailelerin cemaate manevi bir bağlılıkları gelişiyor ve doğal olarak cemaatin toplumsal etki gücü artıyor. On binlerce öğrenci buralarda yetiştirildi ve bugün devletin stratejik kadroları olarak cemaat faaliyeti içerisindedirler.
Milli Görüş geleneğinden gelen Erdoğan, geçmişten beri Cemaate karşı mesafeli oldu. Bugün ise tek başına iktidar gücü olmak için cemaati çok yönlü etkisizleştirmesi gerekiyor. Bu bakımdan Gülen’in elinde sosyal bir güç haline gelen ve örgütlenme alanın en önemli halkası olan Dershanelerin kapatılması ve statüsünün değiştirilmesi, geçmişten bugüne kadarki geçen süreçte, belki de Gülen cemaatine vurulmuş en büyük darbe olacaktır.
Arınç-Erdoğan çatışması cumhurbaşkanlığı sorunudur
Arınç’ın AKP’nin Demirel’i olarak ‘bir bilen’ sıfatıyla belirli bir etkinliği var. Gül-Arınç-Gülen ittifakına karşı, Erdoğan, gelecek yıl yapılacak olan iki seçimde de çok daha güçlü çıkmak istiyor. Özellikle cumhurbaşkanlığı hayalini kuran bir başbakan için süreç tahmin edilenden çok daha karmaşıktır. Gülen Cemaati, A.Gül’ün ikinci kez cumhurbaşkanı olmasından yana, aynı şekilde Arınç’ın da Gül’den yana tutum takındığı biliniyor. Bu bakımdan AKP içerisinde saflaşma giderek belirginleşiyor. Erdoğan, Cemaati kast ederek “kendilerinin de bizi anlayışla beklemeleri lazım, sürdürdükleri propagandayı bitirmeleri lazım ve bizden bir geri dönüş bekliyorlarsa bunun olmayacağını bilmeleri lazım.” Bu açık tutum, çatışmanın çok daha sertleşeceğini gösteriyor. Buna karşılık Arınç da şöyle konuşuyor: “Dershanelerin, kursların, okuma salonlarının, etüt merkezlerinin eğitimimiz açısından, öğrencilerimiz açısından faydalı olduğunu, kapatılmaması gerektiğini Muhterem Hoca efendi söylüyor. Bu çok doğru bir gerekçe olabilir…”
Gülen Cemaati’nin bu süreçten itibaren boş durmayacağı, Erdoğan’a karşı farklı araçlar kullanarak mücadele edeceği biliniyor. Bugünkü güç dengeleri içerisinde ibre Erdoğan’a dönmüş de olsa, dershaneler konusunda bir uzlaşıya da varılsa, iki grup arasındaki iktidar çatışması devam edecektir. Devletin kurumsal yapıları içerisinde belirli bir denge oluşmuş bulunuyor. Ancak bunların ötesinde, gelecekte iktidar gücü olmanın önemli halkalarından biri, toplumla cemaat arasındaki organik bağların mutlak bir şekilde azaltılması ve izole edilmesidir. Toplumsal ilişkilerden izole edilmiş bir cemaatin ne iktidar gücü, ne de ekonomik gücü kalır. Her iki taraf da bu gerçeği bildiği için, Erdoğan, cemaatin ana damarını kesmeye, Cemaat ise çok daha güçlendirerek Erdoğan karşısında çıkmayı hedefliyor.
[1] MEB. (2000-2011). Milli eğitim istatistikleri: Örgün eğitim. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı
[2] MEB. (2000-2011). Milli eğitim istatistikleri: Örgün eğitim. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı
[3] MEB. (2000-2011). Milli eğitim istatistikleri: Örgün eğitim. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı
[4] Tansel, A. & Bircan, F. (2006). Demand for education in Turkey: A tobit analysis of private tutoring expenditures. Economics of Education Review, 25(3), 303-313.
[5] SETA,Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırma Vakfı, www.setav.org. Mart 2011 raporu
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.