Özgürlük ve sevginin cellâdıdır kapitalist devlet. Çünkü kendi başına bir sınıfın baskı aracıdır. Onun bekası demek, mensubu olduğu sınıfın bekası demektir. Bireylerin mülkiyetini ve özgürlüğünü korumak için kurulur, ancak bireye kendi mülkiyetini dayatır. Bu bağlamda John Locke, hayal kırıklığına uğramıştır. Bir şeyin koruyucusu aslında o şeyin hırsızıdır. Tıpkı Lenin’in yazdığı gibi “Devlet varsa özgürlük ortadan […]
Özgürlük ve sevginin cellâdıdır kapitalist devlet. Çünkü kendi başına bir sınıfın baskı aracıdır. Onun bekası demek, mensubu olduğu sınıfın bekası demektir. Bireylerin mülkiyetini ve özgürlüğünü korumak için kurulur, ancak bireye kendi mülkiyetini dayatır. Bu bağlamda John Locke, hayal kırıklığına uğramıştır. Bir şeyin koruyucusu aslında o şeyin hırsızıdır. Tıpkı Lenin’in yazdığı gibi “Devlet varsa özgürlük ortadan kalkar.” Dolayısıyla devlet, özgürlüğün hırsızıdır.
Devlet, süte bulaşmış sinek gibidir. Hayatı pislemek için vardır. Kargaşa, uzlaşmazlık, yoksulluk, yolsuzluk, gasp, talan ve savaş üzerine kuruludur. Sınıfsız toplum, temiz su gibidir. Lakin devlet, sınıfsız toplumu ifna eder. Zira bulanık suya müpteladır. Bilindiği gibi temiz su, balığı beslemez. Baskıcı-ötekileştirici-imha edici ideolojik aygıtlarıyla bir şiddet örgütlenmesidir devlet. Hele Türkiye gibi Asya ülkelerinde bir weltgeistdır (dünya tini). Mistiktir, salttır, totemdir ve bir nevi Tao gibidir. Tıpkı Çinli yazar Dung Cung Şu’nun yazdığı gibi “Tao gökten gelir; gök değiştirilemezdir ve Tao da değiştirilemezdir.”
Devlet Hegelcidir, sınırsız itaat ister ve gücünü Tanrı’dan alır. Tanrının yeryüzündeki ayak sesleridir. Bu yüzden dokunulmazdır. Devlet öldürürse haklıdır. Çünkü kutsaldır. Nitekim Gezi olaylarında, polis tarafından katledilen 5 kişinin ve yaralanan 10 bin kişinin egemenler ve devlet için bir önemi yoktu. Devlet ricali için bireyin hak ve özgürlükleri bir teranedir. Ancak bu tip devlet modelinin diyalektik birey için bir anlamı ve güvenirliği de yoktur. Ne diyor Kürtler “Devlet eşek de olsa binme”.
Devlet, kendi maliklerinin egosuna hizmet eder. Azınlığın saldırganlığını meşrulaştırma aracıdır. Suriye, savaş, müdahale, operasyon naraları atan sahte pehlivanların gözyaşlarına anlam yükler. Medyasıyla, ordusuyla, eğitim kurumlarıyla, allame-i cihan aydınlarıyla halkı topyekun haksız bir savaşa ikna eder. Turancı-İslamcı hülyalar içinde pembe düşler kuran o savaş baronları ve maceraperest efendilerin sonu tıpkı Enver Paşa gibi olacaktır. Zira Fergana Vadisi’nde ve Türkistan’ın bozkırlarında Turan hayalleri peşinde koşan, kâğıttan kaplan, şecaatli halk kahramanı Enver Paşa Tacikistan’dan bir daha geri gelememişti.
Devlet atomlaştırır, örgütlü toplum istemez, bencil bir hayatı zerk eder. İnsan sağlığı onun için çok önemlidir. Çünkü daha uzun süre ve sorunsuz çalışacak kölelere ihtiyacı vardır. İçki yasağı, sigara yasağı bunun içindir. 3 çocuk iniltisinde o şeytanca düşünce yatar. Devlet, sömürü üzerine kurulu farklı sermaye gruplarının çeteleşme sürecidir. Bu bakımdan kendi çocuklarını dahi yemeye eğilimli bir ejderhadır. Bu ejderha, Mevlana’nın şu önerisiyle berhava edilebilir: “Yolda ejderha varsa sevgi de zümrüt gibidir, bu zümrüdün ışıltısı ile ejderhayı defet”
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.