Ankara Büyükşehir Belediyesi Encümeni tarafından alınan yıkım kararları ile, yeni bir hukuksuz saldırıyla karşılaşan Dikmen Vadisi Halkı; bu gelişmeler üzerine yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamanın tam metni şöyle: BASINA VE KAMUOYUNA İ.MELİH GÖKÇEK VE RANT ÇETESİNİN HUKUKSUZ YIKIM İŞLEMİNE KARŞI DİRENECEĞİZ! EVLERİMİZİ YIKTIRMAYACAĞIZ! Bizleri tanıyorsunuz; İ. Melih Gökçek’in rant projesine karşı insanca bir yaşam ve […]
Ankara Büyükşehir Belediyesi Encümeni tarafından alınan yıkım kararları ile, yeni bir hukuksuz saldırıyla karşılaşan Dikmen Vadisi Halkı; bu gelişmeler üzerine yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamanın tam metni şöyle:
BASINA VE KAMUOYUNA
İ.MELİH GÖKÇEK VE RANT ÇETESİNİN HUKUKSUZ YIKIM İŞLEMİNE KARŞI DİRENECEĞİZ! EVLERİMİZİ YIKTIRMAYACAĞIZ!
Bizleri tanıyorsunuz; İ. Melih Gökçek’in rant projesine karşı insanca bir yaşam ve barınma hakkı için aylardır dişiyle tırnağıyla onurlu bir mücadele veren Dikmen Vadisi Halkını tanıyorsunuz.
Bizler; sorumlusu değil mağduru olduğumuz ekonomik ve sosyal nedenlerle, insanca yaşayabilmek ve ekmeğimizi kazanabilmek için ülkenin dört bir yanından Ankara’ya gelip, 70 li yıllardan başlayarak Çankaya Dikmen Vadisi’ne yerleştik. Nice zorluklara katlanarak, alınterimiz ve emeğimiz ile bir avuç toprak üzerinde bir göz kondularımızı yaptık. Önceleri kimseler sormadı halimizi hatırımızı; ne su, ne yol, ne toplu taşıma, ne elektrik, telefon, ne de okul, hastane; Türkiye’nin başkentinde, uygarlığın nimetleri bizlerden esirgendi yıllarca. Ama küsmedik, darılmadık; biriketleri sırtımızda taşıyıp, elektrik tellerini çıplak ellerimizle çekip, kazma kürekle yollarımızı açıp; kuş uçmaz kervan geçmez bu sarp vadiyi kendi alınterimiz ve emeğimizle insan nesline barınak yaptık.
Geçen süreçte sokaklarımız, caddelerimiz oluştu; mahallemiz isim alıp, evlerimize kapı numaraları verildi; suyumuz elektriğimiz resmi olarak bağlandı. Yıllar geçti, diktiğimiz fidanlar büyüdü ağaç oldu, bu evlerde doğan çocuklarımız büyüdü meslek, aile sahibi oldu. Başkentimiz Ankara’nın gelişmesine tanık olduk bu süreçte; biz de onun gelişmesine katkı sunduk. Kendi hayatlarımızı tüketme pahasına, bu kente biz hayat verdik; sokakları biz temizledik, sütü ekmeği evlere biz dağıttık, bizler sürdük dolmuşları taksileri, bizler kardık harcı inşaatlarda, o soğuk gri devlet binalarında sıcak çayı beylere, hanım efendilere biz dağıttık. Mahallemiz büyüdükçe, biz kalabalıklaştıkça; bizi daha sık fark eder oldular, her seçim dönemi takım elbiseli beyler lüks arabaları ile gelip nutuklar çekti, vaadlerde bulundu, gelip oyumuzu aldı.
Ve tarihler 2006 yılını gösterdiğinde, fark ettiler ki; alınterimiz ve emeğimizle var edip güzelleştirdiğimiz vadimizin rantı pek yükselmişti. Bu nedenle, birilerinin cebini kasasını doldurmak için, bizleri sokağa atmanın ve bu vadiye sahip olmanın planları projeleri, kapalı kapılar ardında çizilmeye başlandı.
Bu kapsamda Ankara Büyükşehir Belediyesi, 17.02.2006 tarihli Belediye Meclisi toplantısında, “Dikmen Vadisi 4 ve 5. Etap Kentsel Dönüşüm Projesi Esasları”nı yeniden belirleyerek, gerçekte bir rant projesi olan kentsel dönüşüm projesini yaşama geçirme kararı aldı. Önceki yıllarda Dikmen Vadisi 1. ve 2. Etapta, yöre halkına sağlanan haklar ve önceki idari kararlar bir çırpıda yok sayıldı.
Biz Dikmen Vadisi halkına bilgi dahi verilmeden ve biz yöre halkının görüşü sorulmadan alınan bu tek yanlı karar ile, gerek tapulu veya tapu tahsis belgeli, gerekse hiçbir belgesi olmayan konut ve toprak sahibi bizlerin, Anayasal güvenceye sahip “barınma hakkı” başta olmak üzere en temel hakları yok sayıldı, yaşamlarımız ve geleceğimiz karartıldı. Çoğumuz düzenli bir işe ve gelire sahip olmadığımız, kalanımız ise asgari ücretle yaşam kavgası veren yoksul emekçi insanlar olduğumuz halde; hiçbir şekilde yerine getiremeyeceğimiz son derece adaletsiz koşulları ve ağır bir mali yükü içeren sözleşmeler önümüze kondu, bu sözleşmeleri imzalayıp evlerimizi yıkmamız, vadiyi terk etmemiz istendi.
Oysa biz yöre halkını mağdur etmeyecek daha makul, adil ve insani ölçütlerin belirlenmesi mümkündü; bir çok benzer projede vatandaşın mağdur edilmeden çok daha avantajlı koşullarla konut sahibi yapıldığı, haklarının gözetildiği bilinmekteydi.
Ancak Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek ve rant çetesi, sahip olduğumuz topraklar ve konutlar üzerinden, başkalarının cebini, kasasını dolduracak, başkalarına rant sağlayacak bir projeyi yaşama geçirmek istemekteydi. Amaçlanan; bizim ve mahallemizin daha nitelikli bir kentsel yaşama kavuşturulması, kentin ve kamunun yararının gözetilmesi değil, başkalarına rant sağlamaktı.
Bu nedenle mücadele etmeyi seçtik. Mağduriyetimizi ve taleplerimizi belirleyip, yetkililere iletmek amacıyla bir araya gelip, yöremizde Barınma Hakkı Büromuzu açtık. Gerçekleştirdiğimiz eylem ve etkinliklerle, yalnız kendi menfaatimize değil, bütün bir kentin menfaatine olacak adil ve kamusal bir çözümün yaşama geçirilmesi için çabaladık.
Ancak her defasında İ. Melih Gökçek ve rant çetesinin; tehdit, şantaj ve baskıları ile karşılaştık; ya hiç muhatap alınmadık ya da muhatap alındığımızda da tehdit ve hakaretlere maruz kaldık.
Yine de, gerek örgütlü gücümüz, gerekse dost kişi ve kurumların haklı ve meşru mücadelemize verdiği destek ile, gelinen noktada fiilen bu rant projesini durma noktası getirdik. Ekim ayı itibariyle 1000 e yakın yöre sakini sözleşmeleri imzalamadı, baskı ile veya kandırılarak imzalayanlardan büyük çoğunluğu ise, evlerini tek etmedi. Hatta Belediye ile sözleşme imzalamış olan bir çok yöre sakini, daha sonra noter kanalıyla bu sözleşmeleri fesih etme yolunu seçti.
Bunun üzerine baskılar daha da arttı. Bu gün yöredeki belediye hizmetleri fiilen durdurulmuş durumdadır. İçme suyu ve kanalizasyon şebekesinin arızaları onarılmamakta, kanalizasyonlar yollarda akmaktadır; sokak lambaları yanmamaktadır; belediye kamyonları sokaklara moloz dökmekte, yollardaki bozukluklar onarılmamaktadır. Belli ki amaçlanan, yöre halkını yıldırmak, vadiden kaçırmaktır! Ancak yılmadık, evlerimizi, topraklarımızı terk etmedik!
Şimdi de, evlerimiz hakkında yıkım kararı aldılar!
Ankara Büyükşehir Belediyesi Encümeni tarafından, mücadelemizde önde gelen 7 arkadaşımızın gecekondusu hakkında yıkım kararını alındığını, bu arkadaşlarımıza evlerini boşaltmaları için 15 gün süre verildiğini, aksi takdirde bu süre sonunda polis refakatinde zorla evlerinin boşaltılıp yıkılacağını öğrenmiş bulunmaktayız. Encümenin bu yıkım kararlarının, bu günlerde bu 7 arkadaşımıza tebliğ edilmesi beklenmektedir. Bu kararlardan biri ise, şifai kanallardan elde edilmiş olup, ekte bilginize sunulmaktadır.
Bu yıkım kararları hukuksuzdur, keyfi ve siyasidir !
Belediye Encümeninin 12.10.2006 tarihli bu kararında, kentsel dönüşüm projesi alanı içerisinde bulunan bu 7 gecekondunun, yapılan inceleme sonucu mevzuata aykırı olarak kaçak yapıldığının tespit edildiği söylenmektedir. Sormak gerekir; 10-20 yıldır varolan ve belediye tarafından yıllar önce kapı numarası, resmi su ve elektrik bağlantısı tesis edilen bu 7 gecekondunun kaçak olduğu, neden birden bire bu gün fark edilmiştir ? Üstelik vadide aynı durumda (belgesiz) 1000 e yakın gecekondu bulunduğu halde, neden yalnızca bu 7 gecekondu hakkında böylesi bir işlem tesis edilmiştir ? Belediye bir yıkım kararı almak için, neden kış mevsiminin başladığı, okulların açıldığı yani mağduriyetin daha da yükseleceği bir tarihi seçmiştir ?
Yıkılmak istenen bu gecekondularda yaşayanların, vadi halkının direnişinde öteden beri en önde gelen simalar olması, söz konusu Encümen kararının gerçek nedenidir. Amaç, bu 7 gecekonduyu yıkarak vadi halkının haklı ve meşru mücadelesini sona erdirmektir!
Nitekim daha 2-3 hafta önce, şimdi yıkılmak istenen bu 7 gecekondundan bir kısm
ının sahiplerine, mücadeleyi bırakmaları karşılığında daire teklif edilmiştir!
Bu yıkım kararının hukuksuz, keyfi ve siyasi yönünü ortaya koyan başka gerçekler de vardır;
Hatırlanacağı üzere vadi halkı olarak, yaşadığımızı mağduriyeti ve taleplerimizi iletmek üzere, 02.08.2006 günü Kızılay Güvenpark’da bulunan Büyükşehir Belediyesi önüne gitmiştik. Bu eylemimizde içimizden seçtiğimiz bir heyet, Büyükşehir Belediyesi Emlak İstimlak Dairesi Başkanı Mehmet Pamuksuz ile makamında bir görüşme yapmış; ancak Mehmet Pamuksuz bu görüşmede, bizleri dinlemek ve soruna bir çözüm üretmek yerine; bizlere tehdit ve hakaretler bulunmuş, bu nedenle görüşme kesilmişti. Bunun üzerine Mehmet Pamuksuz hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir suç duyurusunda bulunmuştuk. İşte bu suç duyurumuz sonucu Savcılık makamı, Türk Ceza Kanunu’nun 125 inci maddesinde tanımlanan “hakaret” suçundan cezalandırılması istemiyle Büyükşehir Belediyesi Emlak İstimlak Dairesi Başkanı Mehmet Pamuksuz hakkında bir ceza davası açmıştır.
İşte evleri Encümen kararı ile yıkılmak istenen arkadaşlarımız, aynı zamanda bu ceza davasının müştekisi veya tanığı durumundadır. Yani bu yıkım kararları aynı zamanda, yasal hakkını kullanan bizlere karşı bir intikam alma çabasıdır.
Dikmen Vadisi halkı, mülki ve adli makamlara, duyarlı kişi ve kurumlara, kent ve ülke kamuoyuna, akıl ve vicdan sahibi herkese sesleniyor ! Bu hukuksuzluğa, keyfiyete; rant çetesinin bu çirkin saldırısına karşı sessiz kalmayın !
Bu yıkım kararlarına karşı, gerek hukuki gerekse fiili, kararlı bir direniş sergileyeceğimizden kimsenin şüphesi olmamalıdır. Yıkılmak istenen bu 7 ev, hepimizin evidir ! Vadide bulunan binlerce insan olarak, dişimizle tırnağımızla bu hukuksuz, keyfi yıkımları engellemek için her türlü fiili direnişi sergileyeceğiz ! Her birimizin bedeni, yıkıma gelen belediye dozerleri tarafından ezilmedikçe, bu 7 arkadaşımızın evinin bir tuğlasına dahi dokunulmasına izin vermeyeceğiz !
Bu hukuksuz, keyfi ve siyasi yıkım kararları ile İ. Melih Gökçek ve rant çetesi, gerek yaşadığımız yörede gerekse bütün bir kentte, toplumsal barışı ve huzuru da dinamitlemiştir. Sırf birileri cebini kasasını doldursun diye, kadın çocuk erkek binlerce insanı bir infiale sürüklemenin, toplumu çok daha büyük gerilim ve tahribatlara yöneltmenin, akıl ve vicdanla bir ilgisi olabilir mi?
Bilinmesini isteriz ki; eğer yıkım ekipleri vadiye girerse, yaşanacakların tek sorumlusu, gözünü para ve rant hırsı bürümüş olan İ. Melih Gökçek ve rant çetesi olacaktır !
Bizler ne saray ne villa, yalnızca insanca bir yaşam özlemimize ve barınma hakkımıza saygı istedik; bu ülkenin vatandaşları olarak, sokağa atılıp evsiz yurtsuz bırakılmamızın her şeyden önce bu ülkenin utancı olacağının bilinciyle; bizleri mağdur etmeyecek, adil ve hakkaniyetli bir çözümü savunduk. Ekonomik-sosyal olanaklarımız ve taleplerimiz bilinsin, dikkate alınsın istedik. Rant için, bir avuç seçkin azınlık için değil, gerçek anlamda bu kentin ve kamunun yararı için adım atılsın istedik.
Eğer şimdi bize verilen yanıt “evlerinizi yıkarız” ise, gelsinler ve görsünler diyoruz.
Yıkılan, evlerimiz değil; İ. Melih Gökçek ve rant çetesinin iktidarı olacaktır !
Kamuoyuna ve değerli basınımıza saygı ile duyururuz.
Dikmen Vadisi Halkı
Kaynak: Halkevleri Basın Bürosu