Hakkımızda

Kapitalist dünya “işçi sınıfı öldü” çığlıkları arasında “tarihin sonu”nu ilan ederken, sendika.org “merhaba proletarya” deyip neoliberal akıntıya karşı kürek çekerek yayın hayatına başlamıştı. Şimdiyse artık dediklerinde haklı çıkmanın gururu ve yeni görevinin bilinciyle kapıyı gümbür gümbür çalan güvencesiz işçiler hareketinin, yoksul halkın hak mücadelelerinin, tüm dünyayı saran halk isyanlarının, yeni sömürgelerden gelişmiş kapitalist ülkelere doğum sancılarını hissettiğimiz 21.yüzyıl sosyalizminin sesi, ulağı, militanı olarak yoluna devam ediyor.

Yola çıkarken, 10 Nisan 2001’de, “Hakkımızda” şunları yazmıştık:

“Son yirmi yıllık dünya tarihine damgasını vuran gelişmeler, kapitalizmin krizi, krizi aşmak için geliştirilen yeni sermaye politikaları, ‘küreselleşme’, yeni işçileşme dalgası, sermaye politikalarına tepkiler, ‘küreselleşme karşıtı’ hareketler ve yeni emek hareketleri olarak göze çarpıyor.

“Emekçilerin bugüne kadar kullana geldikleri mücadele araçlarının geleneksel biçimleri sermaye politikaları karşısında yetersiz kalıyor; bu durum emek hareketinin genel krizi biçiminde yaşanıyor. Sermayenin yeni politikaları, emekçi sınıfları mücadeleyi yükseltecek her türlü aracı yenileme, hatta baştan yaratma ihtiyacıyla yüz yüze bırakıyor.

“Öte yandan çalışan işçi kitleleri dünya ölçeğinde nicel olarak büyüyor; işçi sınıfı nitel olarak da değişiyor. Özellikle bağımlı (azgelişmiş, yeni sanayileşen, üçüncü dünya, çevre vb.) ülkelerde nicel olarak hızla büyüyen bir yeni işçi kitlesi tarih sahnesine çıkıyor. Bu yeni işçi kitlesi, kendisiyle birlikte yeni mücadele ve örgütlenme deneyimleri de yeşertmeye başlıyor. Aynı zamanda işçi hareketlerinin dışında da toplumsal muhalefet hareketleri ortaya çıkıyor ve etkili oluyor.

“Dünya çapında yeşeren bu yeni sınıf mücadelesinin en önemli zeminlerinden birisi, sendikal mücadele alanıdır. Sendikal harekette yeni yeni uç vermeye başlayan dönüşüm, emek hareketinin bütünü için önemli ipuçları ve olanaklar sunuyor.

“Bugün emek hareketi açısından bir dönüm noktasında olduğumuz görülüyor. Bu dönüm noktası emeğin tarihsel mücadelesini bütün düzeylerde yeniden yapılandırma tartışmalarını gündeme getiriyor. Bu tartışmalar aynı zamanda pratik mücadelelerle birlikte sürüyor ve sürecek.

“Sendikal harekete ilişkin tartışmalar da, emek hareketinin genel krizinin çözümüne ilişkin tartışmalar içinde önemli bir yer tutuyor. Emek hareketinin bütünü, sendikal harekete indirgenemeyecek kadar kapsamlı sorunlar içerse de, sendikal hareketin krizinin çözümüne ilişkin tartışmalar, emek hareketinin genel olarak yeniden yükselişine dair imkanlar barındırıyor.

“Sendikalar tarih boyunca işçi sınıfının hareketi içinde, sınıf mücadelesinde önemli bir yer tuttular. Bugün de sendikaların bu özelliklerini yeniden kazanabilecekleri bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Bu site kendisini, tüm dünya, ama özellikle Türkiye işçi sınıfının mücadele süreçleri içinde yeşerttiği deneyim ve birikimlerin takipçisi sayıyor ve işçi sınıfı mücadelesi içinde kısa ama etkili bir yeri olan 1946 sendikacılığını; 1946 ruhunun yeniden ve daha ileri bir düzeyde canlandığı 1960’lardaki Kavel, Alpagut, Paşabahçe, Zonguldak direnişlerini; Türkiye işçi sınıfının 1970’lerdeki emekçi eylemlerini; 15-16 Haziranları, 1 Mayısları, sayısız grev ve eylemi;1980 sonrasındaki işyeri komite ve konseyleri girişimlerini, bağımsız sendikal örgütlenme girişimlerini; 1989 Bahar Eylemleri’ndeki işçi inisiyatiflerini; 1990’lı yıllarda kamu çalışanlarının fiili, meşru ve demokratik sendikal mücadelesini ve bugün de irili ufaklı işyerlerinde, atölyelerde, fabrikalarda, organize sanayi bölgelerinde, bürolarda devam eden örgütlenme çabalarını, hak alma eylemlerini, süregiden direnişleri sahipleniyor.

“Bu site, geçtiğimiz on yılda işçi sınıfı hareketinde hissedilmeye başlayan ağır sorunlar karşısında, sınıfsal bakış açısına sahip çıkan bir taraflılıkla köklü çözümler aramaya yönelen sendikal kadroların oluşturdukları zihinsel ve pratik birikimlere dayanıyor.

“Bu sitenin oluşum süreci bakımından 1980 sonrasının kaotik ortamında bu perspektifi ifade etmiş olan ‘İşçilerin Sesi’ gazetesinin işyeri örgütlenmelerinin dinamizmini öne çıkaran yayınlarının; DİSK’in yeniden faaliyete geçmek üzere olduğu dönemde ‘çağdaş sendikacılık’ adına ortaya konan yeni sınıf uzlaşmacılığı tezlerinin karşısına emek-sermaye mücadelesinin gerçeklerini koymayı başaran ve ‘Dinazorların Krizi’ kitabında somutlaştırılan fikirlerin; ‘Sınıf Hareketinde Yön’ dergisinde ifade edilen sendikal alternatif arayışlarının özel bir yere sahip olduğunu söylemeliyiz.

“Elbette aynı dönemde farklı konumlardaki sendikal kadroların aynı amaç doğrultusundaki sendikal arayışlarının da bütün bu çalışmalar üzerinde olumlu etkilerinin olduğu, katkı sağladığı ve geçmişten bugüne doğru bakıldığında, bütün bu çabaların aynı ırmakta birleşmeye yönelen derelerin suları gibi birbirine karışmakta olduğunu da vurgulamalıyız.

“Arkasında bu tarihsel birikimin desteğini hisseden www.sendika.org; ülkemizde emekçilerin güncel ve tarihsel sorunlarının çözümüne, sendikaların kendilerini yenilemeleri ve demokratikleştirmelerine,birleşik bir sendikal hareketin yaratılmasına ve nihai olarak uluslararası emek hareketinin bir parçası olan yeni bir emek hareketinin inşasına katkı sunmayı, bu amaçla elektronik ortamda temel bir referans, bilgi-belge kaynağı ve bu sürece katkı vermek isteyen bütün aktivistler için bir tartışma platformu olmayı hedefliyor.

“Bu amaçla bu site sayfalarını her tür katkıya açık tutuyor. Haber, yorum, araştırma, çeviri, eleştiri, tartışma notu ya da dilediğiniz başka biçimlerde, görüşlerinizi, katkılarınızı bizimle paylaşabilir; www.sendika.org aracılığıyla başkalarına iletebilirsiniz…”

İnternetin toplumsal muhalefet tarafından henüz çok sınırlı bir şekilde kullanıldığı bir dönemde yola çıkarken, amacımızı yukarıdaki gibi özetlemiştik.

Nisan 2001’den bu yana tümüyle özveriyle yürütülen bu çalışma, yukarıda da belirttiğimiz gibi İşçilerin Sesi ve Sınıf Hareketinde Yön gibi, işçi sınıfının düzene karşı sesini yükseltmeye yönelik çabalardan edinilen kolektif birimin üzerinde yükseliyor.

1 Mayıs 1989’da yayına başlayan İşçilerin Sesi; “esas olarak tek tek işyerlerinde, maden ocaklarında, kırsal kesimde, tüm işkollarında yani hayatın her alanında işçilerin bir arada sürdürdükleri çok yönlü mücadelede” yükseleceğini ilan ediyordu.

42 sayı devam eden İşçilerin Sesi, bir yönüyle işçi sınıfının farklı alanlarda gelişen mücadelesini ortaklaştıran diğer yönüyle düzenin hegemonyasını kendi alanında kırmaya çalışanların sesi oldu.

Hem görsel hem de içerik yönünden tam anlamıyla olgunluğa ulaştığı bir dönemde, dönemin siyasal çalkantıları nedeniyle yayınına son vermek zorunda kaldı.

1990’lı yılların ortalarında işçi sınıfının ve özellikle kamu çalışanlarının gelişen mücadelesi, İşçilerin Sesi’nin yarattığı boşluğun doldurulmasını gündeme getirdiğinde, Sınıf Hareketinde Yön yayın hayatına atıldı.

Şubat 1995’te yayınlanan ilk sayıda, “Yön yeni bir çıkış, yeni bir başlangıç değil, yalnızca yeni bir adım! Sınıf Hareketinde Yön, işçi sınıfı hareketinde uzun yıllar sürdürülen yürüyüşün yeni adımı” denilerek, geçmişten devralınan mirasa vurgu yapılıyordu.

İşçi hareketi yayıncılığında, gerek tasarımıyla gerek konulara yaklaşımıyla yeni bir soluk getirse de koşullar, bu yayının fazla uzun ömürlü olmasını engelledi.

İşte sendika.org, tam da klasik yayıncılığın sürdürülebilirliğinin zorlaştığı koşullarda, Türkiye’nin internetle daha henüz yeni tanıştığı bir dönemde yayına başladı. Hangi işçinin internet bağlantısı var, Türkiye’de kaç kişide bilgisayar var eleştirileri göğüslenerek, işçi sınıfının devrimci ruhuna, yeniliklere açık gelişimine inanılarak yola çıkıldı.

Dakikalarca uğraşılarak internete bağlanılan bu süreçte bile işçi sınıfının bilgiye ihtiyacının ne kadar güçlü olduğu, sesini duyurabilmek için zorlukları nasıl aştığı, mücadelesini geliştirmek için ne kadar istekli olduğu sendika.org’a yönelen ilgiyle bir kez daha açığa çıktı.

Sendika.org, işçi sınıfıyla işçi sınıfının, ezilen halkların, yoksulların kendi özgüçleriyle kendi iktidarlarını kurabilmeleri için mücadele eden devrimcilerden akademisyenlere geniş bir kesimin ortak zemini oldu.

Sendika.org zamanla emek hareketinin, solun ve toplumsal muhalefetin geniş kesimlerini içeren, düşünsel üretim adına harekete geçiren ve besleyen bir site olmayı başardı. Teknik altyapısından yazınsal üretimine kadar bütünüyle gönüllü emekle ve öz finansmana dayalı bir bütçeyle var olan sendika.org, emek hareketi ve sol içinde anonim bir karakter kazandı. Profesöründen lisans öğrencisine, sendika uzmanından yalnızca “ekmeğinin derdinde” olan örgütsüz işçisine sayısız yazarı, gönüllü çevirmenleri, gönüllü muhabirleri ve kolektif editörlüğü ile günlük on binlerce kişinin ziyaret ettiği bir başvuru kaynağına dönüşerek gerek basın dünyası gerek akademi açısından bir referans kaynak olarak kabul edildi.

İngilizce sayfası ile Türkiye toplumsal muhalefetinin gündemini dünyaya taşımaya çalıştı. On yılda binlerce telif makale, binin üzerinde çeviri, yüz elliyi aşkın söyleşi ve on binlerce haber yayımladı. Latinbilgi.net, 5deniz.net, sendika.tv, Çapul TV gibi kardeş sitelerle yayın alanını zenginleştirdi.

Kimi zaman sempozyumları, işçi eylemlerini canlı yayınla okuruna aktaran bir televizyona dönüştü, teknolojinin olanaklarını işçi sınıfı mücadelesi için seferber etti.

Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nin örgütlenmesini yürüten temel kurumlardan biri oldu.

Forum sayfaları, işçiler için pratik bilgiler içeren kılavuz metinleri, internet üzerinden hukuki destek hattı ile kimi zaman emekçilerin gündelik sorunlarında bir destek, kimi zaman da grevlerin, direnişlerin ve dayanışma kampanyalarının örgütlenmesine katılan bir platform oldu.

Bugün hala yarı amatör bir ruhla, özgücümüzün, akçesiz üretimin ve gönüllü emeğin paha biçilmezliğine inancımızla, her zaman daha fazlasını ve daha iyisini yapmamız gerektiğinin bilinciyle yolumuza devam ediyoruz.