Zonguldak’ta kaçak ocakta yanmış cesedi bulunan Afgan madenci Vezir Mohammad Nourtani’nin ölümüne ilişkin davada aile avukatının yaptığı reddi hakim başvurusu üst mahkeme tarafından oybirliği ile reddedildi. Av. Kerim Bahadır Şeker, mahkeme heyetinin adil yargılama yapmadığını ifade ediyordu
Zonguldak’ta kaçak ocakta yanmış cesedi bulunan Afgan madenci Vezir Mohammad Nourtani’nin ölümüne ilişkin 3’ü tutuklu, 6 sanığın yargılandığı davanın beşinci duruşmasında, Nourtani’nin ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker, mahkeme heyetinin adil ve tarafsız yargılama yapmadığı gerekçesiyle reddi hakim talep etmişti. Mahkeme bu talebe yönelik “somut delil olmadığı ve yargılamayı uzatma amacı taşıdığı” gerekçesiyle reddetti. Duruşma, üst mahkemeye itiraz süreci için 11 Nisan’a ertelenmişti.
Avukat Kerim Bahadır Şeker’in, 35 sayfalık dilekçesinde, “Duruşma salonunda yargılama gerçekleştiği esnada, adil yargılamayı ihlal edecek şekildeki tarafsızlık ilkesine aykırı hareketlerinden, hukuki bilgi ile müktesebattan yoksun bulunmalarından mütevellit duruşmayı yönetecek kabiliyete haiz olmamalarından, gergin geçen ve yüksek güvenlik önlemleriyle yürütülen her duruşmada kontrolü sağlayamamalarından, psikolojik olarak avukat-hakim arasında sözlü, ayrıca davranışsal boyutta da husumete sebebiyet verecek hal ve hareketlerinden ötürü” ifadeleri yer aldı.
Avukat Kerim Bahadır Şeker’in itirazını değerlendiren Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi, “Katılan vekilinin heyetin reddini gerektirecek delilleri dilekçesinde göstermemiş olduğu, ret isteminin tüm dosya kapsamından duruşmayı uzatmak amacı ile yapıldığının anlaşıldığı, katılan vekilinin dilekçesinde bahsettiği hususların heyetin reddini gerektirecek mahiyette olmadığı, bu nedenlerle katılan vekilinin heyetin reddi talebinin ve itirazlarının reddine karar vermek gerekmiş” ifadelerini kullanarak ”yerinde görülmeyen itirazın reddine” kararını oybirliği ile verdi.
Davanın altıncı duruşması, 11 Nisan günü saat 14.00’te Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Olay, 10 Kasım 2023’te Kırat Mahallesi Koca Osman Sokak’ta meydana geldi. Yoldan geçenler, yandaki ormanda yanmış cesedi fark edip, ihbarda bulundu. Gelen ekiplerce benzin dökülerek yakıldığı belirlenen ceset, otopsi için Atatürk Devlet Hastanesi’nin morguna götürüldü. Cesedin kaçak olarak işletilen maden ocağında çalışan 3 çocuk babası Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani’ye ait olduğu belirlendi. Otopside Nourtani’nin 9 Kasım’da öldüğü tespit edilirken, ailesinin 10 Kasım sabahı kayıp başvurusunda bulunduğu öğrenildi. Afgan madencinin cenazesi, 11 Kasım’da toprağa verildi.
Soruşturma kapsamında Nourtani’nin çalıştığı kaçak maden ocağının sahipleri Hakan Körnöş (46), Enver Gideroğlu (34) ve Körnöş’ün kuzeni Ahmet Aydın (52), ocak çalışanları S.K. (28), E.D. (22) ve kömür ticareti yapan A.Ç. (46) gözaltına alındı. Körnöş, Gideroğlu ve Aydın tutuklanırken, diğerleri adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ayrıca, kaçak ocağın jandarma tarafından 4 gün önce kapatıldığı ancak sahiplerince tekrar açıldığı belirlendi. Kaçak ocak, olayın ardından imha edilerek kapatıldı.
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı, Afgan madencinin cesedinin kaçak ocaktaki kazayı gizlemek ve ocağın kapanmasını engellemek için öldükten sonra yakıldığı belirtilen iddianameyle 6 şüpheli hakkında “iştirak halinde kasten öldürme” suçundan müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Müşteki avukatının talebi üzerine dosyayı inceleyen Koç Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdullah Coşkun Yorulmaz ve ekibi, bilimsel mütalaa raporu hazırladı. Raporda, Afgan madencinin soluk borusunda is ve kanında karboksihemoglobin bulunmamasının, ölüyken yakıldığı anlamı taşımayacağı, benzin kullanıldığı için yalancı negatiflik durumunun olabileceği de ifade edildi.
Kamergul Maliki, oğulları yürüme engelli Sayid Mohammad (22), Pir Mohammad (16), işitme engelli Ali Rıza (13), Said Riza Nourtani (2) ve gelini Şaziye Mohammadi (19) ile 2 odalı sobalı evde yaşayan Afgan madencinin kaçak maden ocağında çalışarak ailesinin bakımını üstlendiği ve ailede çalışabilecek durumdaki tek kişi olduğu ortaya çıkmıştı.
Davada verilen mütalaada sanıklar hakkında sanki “iş kazası” olmuş gibi “bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan 9 yıla kadar, “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçlarından 5 yıla kadar ayrı ayrı cezalandırılmaları istendi. Mahkeme bu yönde karar verirse sanıklar 2 yıl hapis yattıktan sonra tahliye olabilecekler.
Sendika.Org