Toplumsal muhalefeti görmeyen yandaş kanalları kapattığımızda milyonlara ulaşan bir damarı kesmiş reklamlar ve sonrasındaki tüketim akışını da durdurmuş oluyoruz. Daha net ifadeyle “kapitalizmin hızını” yavaşlatmak tüketim karşıtı daha fazla fikir ve renkli pratikleri kolektif deneyim ve tecrübeleri çoğaltarak mümkündür
Roma Cumhuriyeti döneminde İtalyan Galyası’nı İtalyadan ayıran bir ırmak vardır adı Rubicon. Sezar’ın kuvvetleri ırmağı geçip İtalya’ya girdiğinde çıkan savaş üç yıl sürmüş. Rubicon’u geçmek tabiri geri dönüşü olmayan bir adım atmak anlamında kullanılmıştır. 19 Mart sonrası Türkiye emekçileri sınıf savunucuları, Rubicon’u geçtiğine ve her akşam Saraçhane ya da başka bir meydanda toplanılıp dağılamayacağına göre “toplumsal muhalefet” önüne mutlaka gideceği hedefin mücadele haritasını koymak zorundadır. Bunlardan kitlelerin ilk akla geleni tüketim gücünü kullanarak “ kapitalist üretimi boykot” olduğu gibi, sınıfın ise kendi önderliğini bulursa üretim ve hizmet gücünden gelen genel grev gibi birleşik ve daha derinde biriken dip dalgalarıyla birlikte rejimin krizine karşı büyük proleter güç örgütlenebilir.
Dünya gazetesinde bir makalede on demand ekonomi modeli (sipariş üzerine getir) şöyle tanımlanıyor; on demand talep üzerine çalışma anlamına geliyor. Çalışanlara esneklik sağlıyor, şirketler de on demand ve hibrit işgücüyle birlikte daha dinamik ve verimli çalışabiliyor. Bu model kadın çalışanlar için önemli avantajlar sağlarken girişimciliği de destekliyor. (Ağustos 2017) Makale daha sonra ise “online tüketim” güzellemeleriyle devam ediyor. Dünya gazetesi yazarı yoğun emek sömürüsüne ve ücret kısıtlamasına elbette değinmiyor. On demand modeli en sık gördüğümüz alanlar; marketler, yemek, ulaşımdır. On demand insanların gitmek yerine bulundukları yere hizmet aldıkları bir modeldir. Daha da özetlersek; yeniden üretim için aşırı tüketimi teşvik etmek, ücretlerde daha fazla artık değere el koymak ve tüketiciyi bağımlı hale getirmekle birlikte “müşteriyi daha fazla tükettirerek üretime dahil etmek.”
Aynı ekonomik model üzerine Nisan 2021 de Monthly Review’de yayımlanan makale şöyle diyordu. “Amazon’un finansal piyasaları şaşkınlığa uğratan ve dijital ekonominin kitlelere erişimi ve ihtiraslarıyla ilgili yaygın düşünceyi sarsan bu satın alma açıklaması dijital ekonominin geleneksel fiziki mağazalara sadece kepenk indirmekle kalmayıp (bana göre onları işçileştirip) aynı zamanda geleneksel ekonomiden geriye kalanları kendi tarzını da yeniden yaratmak niyetinde olduğunu da gösterdi.” Amazon’un yenilikçi işgücü tasarrufu (aslında ücret tasarrufu) sağlayan teknoloji uygulamasına duyulan sevince rağmen, dijital ekonominin tüketici fiyatlarında yarattığı düşüş sadece maaşlardaki düşüşle değil “müşterilerin üretim sürecine sistematik olarak dahil edilmesiyle de dengelendi.” (Online işbirliğinin metalaştırılması Joshua Sperber Monthly Revıew Nisan 2021 )
Karl Marks’ın belirttiği gibi üretim ve yeniden üretim her zaman tüketime ihtiyaç duymuştur. Kapitalist ya da kapitalistin cebi parasının çıktığı ve geri döndüğü noktadır. (Kapital Cilt 1) Şimdi bizim sözümüze gelelim. Tüketimden gelen gücümüzü kullanarak genel bir boykot örgütlemek mümkün mü? Evet mümkün! “Tüketimden gelen gücümüzü” örgütlü ve bilinçli olarak kullandığımızda zorunlu ihtiyaçlar dışında “yeniden üretimin gönüllü birer parçası” olmadığımızda genel ve büyük bir boykot hareketini örgütlemek mümkündür.
Toplumsal muhalefeti görmeyen yandaş kanalları kapattığımızda milyonlara ulaşan bir damarı kesmiş reklamlar ve sonrasındaki tüketim akışını da durdurmuş oluyoruz. Kimi kitapevlerinden alışveriş yapmamak, alışveriş sitelerinin özellikle “getir” uygulamalarını telefonlarımızdan silmek, AVM’lere gitmemek, kullanım fazlası elbise, ayakkabı gibi eşyaları değiş tokuş etmek ya da ihtiyacı olana vermek gibi alışkanlıkları yeniden kazanarak “tüketimden gelen gücümüzle” gerçek bir tüketim karşıtı boykotu örgütlemek mümkündür. Tüketim mekanları yerine kolay ulaşılır yerlerde vakit geçirmek. Mahalle parkları ve benzerleri gibi yerleri tercih etmek. Kendi çayımızı kendi kahvemizi evde yapıp sokağa çıkmak gibi birçok alternatifleri yaratmak mümkündür. Temel ve zorunlu ihtiyaçlar dışında tüketmediğimiz her şey ama her şey kapitalizme ket koymaktır. Daha net ifadeyle “kapitalizmin hızını” yavaşlatmak tüketim karşıtı daha fazla fikir ve renkli pratikleri kolektif deneyim ve tecrübeleri çoğaltarak mümkündür.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.