“Bizler meslek onurumuz ve yurttaşlarımızın sağlığı için mücadele ediyoruz. Sağlık meslek örgütleri olarak ‘Eziyet Yönetmeliği’ geri çekilene ve bizden gasp edilen haklarımızı alana kadar kasım ayında başlatmış olduğumuz hak mücadelemize devam ediyoruz”
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF), Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN), Aile Sağlığı Çalışanları Ebe ve Hemşire Dernekleri Federasyonu (ASEF), Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası (BDS), Birlik Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Birlik Sağlık-Sen), Genç Sağlık Sendikası(Genç Sağlık Sen), Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş), Hürriyet Sağlık ve Sosyal Hizmetler Çalışanları Sendikası (Hürriyet Sağlık Sen), Sağlık Çalışanlarına Hak ve Mücadele Derneği (SAHADER), Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİMSEN), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (TÜMRAD-DER), Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından ortak bir açıklama yaptı.
Sağlık emek-meslek örgütleri, “Eziyet Yönetmeliği”ne karşı üç ayı geride bırakan mücadele programı kapsamında bir çevrimiçi basın toplantısı düzenledi.
TTB Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Sibel Uyan’ın açılış konuşmasıyla başlayan toplantıda ilk sözü TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Pınar Saip aldı. TTB’nin 14 Mart sürecinde üst başlık olarak belirlediği “Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün” sloganının en önemli ayağının birinci basamak sağlık hizmetleri olduğunu söyleyen Saip; bu alanda görev yapan hekimler ve sağlık çalışanları için eziyete dönüşen uygulamalara tepki gösterdi, buna karşı mücadele eden tüm sağlık emekçilerinin yanında olduklarını dile getirdi. TTB’nin 25 Şubat 2025 günü İstanbul’dan “Beyaz Yürüyüş” başlatacağını ve 1 Mart 2025 günü yürüyüşün noktalanacağı Ankara’da “Büyük Hekim Buluşması” düzenleyeceğini aktaran Saip, tüm hekimleri ve sağlık emekçilerini taleplerini daha yüksek sesle dile getirmek üzere Ankara’ya davet etti.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Ayşegül Ateş Tarla’nın ortak basın açıklamasını okumasının ardından sağlık emek-meslek örgütlerinin temsilcileri kısa sözler aldı. Yapılan konuşmalarda Sağlık Bakanlığı’nın sağlık emek-meslek örgütlerine kulak vererek birinci basamak sağlık hizmetlerindeki mevcut sorunları çözmek yerine; yeni sorunlar yaratan yönetmelikler dayatmasına tepki gösterildi. Konuşmalarda güvencesizliğin, baskıların, ücret kesintilerinin, çalışma yoğunluğunun arttığı; personel, altyapı, aşı gibi eksikliklerin giderilemediği; meslek onurunun ve çalışma barışının zedelendiği; aile sağlığı merkezlerinin birer “muayenehane” olarak tanımlanmasıyla birinci basamak sağlık hizmetlerinin de ticarileştirilmeye çalışıldığı düzenlemelerin sistemi tümüyle sürdürülemez hale getirdiği vurgulandı. Sağlık emekçilerinin mücadelesini büyüterek 14 Mart’ta üretimden gelen gücünü kullanacağı ve Ankara’da buluşacağı duyurulan konuşmalarda, topluma da bu mücadeleye destek verme çağrısı yapıldı.
Dr. Ayşegül Ateş Tarla tarafından okunan “Eziyete dönüşen aile hekimliği performans ve ödeme yönetmeliği derhal geri çekilmelidir” başlıklı ortak açıklama şöyle:
Bir ülkenin sağlık sisteminin iyi koşullarda işlemesinin temelini oluşturan birinci basamağın yükünü çeken hekim, ebe, hemşire ve sağlık emekçileri; mesleği için, hastaları için, toplumun sağlığı için büyük bir emekle çalışmaktadır. Bizler “Aile Hekimliği Türkiye Modeli” denilen yamalı bohça haline dönen bu sistemde üç aydır bize dayatılan “Eziyet Yönetmeliği”ne karşı mücadele ediyoruz.
Değerli yurttaşlarımız, biliyoruz ki bu üç ayda destekleriniz ile aile hekimliğinde çalışan hekimlerinizin, hemşirelerinizin ve ebeleriniz yanındasınız.
Bu üç ayda 20 yıllık Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın hızlı bir özetini yaşıyoruz. Sağlık Bakanlığı ise sessizce tüm olan biteni izliyor.
“Sağlıkta performans sisteminiz ölüm getirdi” dedik! “Sağlıkta ticarileşme ölüm getirir” dedik!
Bu üç ayda taşeronlaşmış sağlık sisteminin çarkları arasında yenidoğan bebeklerin ölümlerini gördük.
“Sağlıkta şiddeti önleyin” dedik! “Aile hekimlerinin, hemşirelerin gırtlağına sarılın” diyen milletvekili gördük.
Bu üç ayda sağlığı korumak için mücadele ederken aşıların temin edilemediğini, bilim karşıtlığından topuk kanı alınmadığını, K vitamini yapılmadığı için bebeklerin beyin kanaması geçirdiğini gördük.
Bu üç ayda acilde beklerken, hastaneden taburcu edilirken ölen yurttaşlarımızı gördük. Anjiyo masasında stent pazarlığı gördük. Bunlar hepimizin gördükleri, hepimizin yaşadıkları. Biz, sağlık emekçileri tüm bunlara karşı mücadele ediyoruz. Sağlık Bakanlığı ise sadece izliyor. Kanser tarama yapıyoruz, hastalarımıza aylar sonraya mamografi, kolonoskopi, ultrason, MR randevusu veriliyor. Hastalarımızın tedavileri için gerekli ilaçlara müdahale ediliyor. Hastalarımız tedavileri için gereken ilacı bulamıyor, buldukları ilacı almaya paraları yetmiyor.
Nefes alamıyoruz!
Daracık koridorlarda, bodrum katlarında, deprem güvenliği olmayan binalarda sağlıksız ortamlarda çalışıyoruz. Aile sağlığı merkezi (ASM) yapmak hükümetin aklına yirmi sene sonra geliyor. Aklına geldiğinde de bir milletvekili çıkıp temel atma töreninde hekimlerin, hemşirelerin gırtlağına sarılın diyor.
Nefes alamıyoruz!
Ay sonunda ne ücret alacağımızı bilemiyoruz. Bu ay bebeklerimize yapacağımız aşılar gelecek mi, bilemiyoruz. Hastalarımızı tedavi etmek için yazdığımız reçeteler nedeniyle ceza alacak mıyız, bilemiyoruz. Hastalarımız tedavilerine ulaşabilecek mi, bilemiyoruz. Günde 60-70 hasta bakmazsak işimizden olacak mıyız, bilemiyoruz. Sağlık Bakanlığı elinde sopa ile bizi ve toplumun sağlığını tehdit ediyor.
Bu üç ayda yenidoğan yoğun bakım merkezlerini, anjiyo pazarlıklarını denetleyemeyen Sağlık Bakanlığı’nın isterse 7.000 ASM’yi bir günde iki defa denetleyebileceğini öğrendik.
Sağlığı hak olarak gören, dağ başlarına şehir hastaneleri değil mahallemize ASM’ler yapabilen, hastalıklardan bizi koruyan, hastalanınca “Paran yoksa ne halin varsa gör” demeyen, “Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün!” Bunu biliyoruz. Ülkemizin kaynakları da sağlık çalışanları da buna imkan veriyor.
Bizler meslek onurumuz ve yurttaşlarımızın sağlığı için mücadele ediyoruz. Sağlık meslek örgütleri olarak “Eziyet Yönetmeliği” geri çekilene ve bizden gasp edilen haklarımızı alana kadar kasım ayında başlatmış olduğumuz hak mücadelemize devam ediyoruz. Aile hekimleri, ebe, hemşire ve sağlık emekçilerinin iş bırakma eylemlerine vermiş oldukları mücadele için teşekkür ediyoruz. Hastalarımızın ve kamuoyunun desteğini her daim hissettik. Onlara da bu mücadelemizi destekledikleri için ayrıca teşekkür ederiz. Aşağıda yer alan sağlık meslek örgütleri ile birlikte hazırladığımız eylem planımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bizim için mücadele günü olan 14 Mart Tıp Bayramı’nda üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakıyoruz. Sağlık meslek örgütleri olarak halkımızdan ve demokratik kitle örgütlerinden aldığımız güç ile Ankara’da bu mücadelemizi kitlesel bir eylemle yapacağımız çadır eylemimizi başlatacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.
Tedavimize karışan, hastalarımızın sağlığını yok sayan “Eziyet Yönetmeliği”ne karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Odalarımızla, derneklerimizle, sendikalarımızla, hep birlikte bu Eziyet yönetmeliği geri çekilene dek mücadeleye devam edeceğiz.
Beş temel talebimiz ve hepimiz için güvenli bir sağlık ortamı sağlanana kadar mücadeleye devam edeceğiz.
Buradan bir kere daha hatırlatıyoruz:
- Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve ASM’ler kamu tarafından sağlanmalıdır.
- Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar ASM sayısı hekim başına 2.000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır.
- Aile hekimliğinde güvencesiz ve kadrosuz istihdamı kabul etmiyoruz. ASM’lerde nüfus yapısına göre yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir. Ebe ve hemşirelerin maaş ve teşvik ödeme kriterleri, aile hekiminin çalışma kriterleri ile değil kendi mesleki sorumluluklarına göre düzenlenmelidir. ASM çalışanlarının kanun değişikliği gerektiren teşvik ücreti katsayısı en az iki katı ve tavan ücreti en az üç katı oranında artırılmalıdır.
- ASM’lerde çalışan hekim, ebe, hemşire ve sağlık emekçilerine emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.
- Sağlıkta şiddeti artıracak düzenlemeler değil şiddetin önlenmesini sağlayacak etkin ve caydırıcı tedbirler alınmalı, etkili şiddet yasası çıkarılmalı ve sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmalıdır.
Taleplerimiz sadece kendi haklarımız için değil; halkımızın eşit, ücretsiz, erişilebilir ve daha nitelikli bir sağlık hizmeti alması için önemlidir. Bu nedenle eylemlerimize halkımızın da desteğini bekliyoruz. Taleplerimiz gerçekleşene kadar çeşitli eylem ve etkinliklerle sağlık otoritesini harekete geçme konusunda zorlamaya devam edeceğimizi, sonuç alıncaya kadar vazgeçmeyeceğimizi tüm kamuoyuna bildiriyoruz.
Sendika.Org