Kendi “tok”luklarını bizlerin “açlığı” üzerine inşa edenler, 12 bin 500 TL ile nasıl geçinildiğini, geçinebilmek için neler yapıldığını, bir sonraki güne uyanmak bile istemeyenlerin yalnızlığını, 22 bin 104 TL’ye yükseltilen ve alkış beklenen o asgari ücretin eldeki yamalı hayatlara çare bile olmadığını anlamıyor…
Dünyanın birçok ülkesinin birçok şehrinde bulunmuş biri olarak, 50’ye dayanan ömrü hayatımın hiçbir döneminde bu kadar sigara içen bir şehir görmedim! “Ankara, niye bu kadar çok sigara içiyor” diye sorarken kendi kendime, şaşırmıyorum aslında! Yok, cevap da beklemiyorum!
22 yıldır yönettiği ülkenin yoksulluk hikayesini her dönem “biraz daha sabır” diyerek servis edenlerin ülkesinin başkenti, kim bilir, belki de diğer tüm şehirlerin de prototipi!
Farklı değiliz aslında…
Herkesin iliklerine kadar işlemiş bir yoksulluk, seçim meydanlarının geleneksel mezesi olmuş bir geçim sıkıntısı, artık ödenemeyecek hale gelmiş kiralar, o kiralara bile yetememiş maaşlar, daha az ödemek için kombiyi kapatıp soğukta uyumaya çalışan çaresizliğimiz, biraz daha ucuza et için sıraya giren parasızlığımız, alınan eti 100’er gram 100’er gram bölen aç mecburiyetimiz, “dindar nesil” sloganıyla herkesi “imam hatipli” yaparak çözüm ürettiğini sanan bir yönetim, din elbisesi giydirilmiş bir siyaset, siyasetin içinde boğulmuş bir din, azalan demokrasi, hakkını arayamayanlar, aradıkça susturulanlar, adalet deneni beklemekle ömrü geçenler…
Var mı eklemek istediğiniz, istedikleriniz?
Bizler, bunları yazıp çizerken, siz okuyanlarsa tüm bunları birebir yaşarken, birilerinin çıkıp da yeni asgari ücretin 22 bin 104 TL’lik hali için AKP grup toplantısında coşkuyla kutlama yapmasına şahitlik ediyoruz… Yetmiyor, başka birileri, açlık ve yoksulluk sınırının çok altında kalan bu paranın bir ay için ne kadar yeterli olduğuna dair formüller paylaşıyor, bizlerle alay edercesine…
Şükretmemizi istiyorlar…
Porsiyon küçültmemizi…
En çok da sabretmemizi…
Geçen gün, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Külliye”, bizlerin “Saray” dediği o 1150 odalı yerden bir yemek servisi anını gösteren bir video paylaşmış bir tanesi… Özenle hazırlanmış onlarca masa arasında, servis için ahenk içinde ilerleyen onlarca garsonun aynı anda hareket edip masalara ve misafirlere hizmet ettiği, o “itibardan tasarruf olmaz” denilen yerdeki hayatı paylaşmış…
“İtibar” denen şey, terk edilen Çankaya Köşkü sonrası mı artmış, orada o “itibar” niye sağlanamamış, bilmiyoruz ama bir konuda haklılar!
Asla “tasarruf” edilmiyor!
“İtibar” denenden asla “tasarruf” edilmiyor!
Yetmiyor…
Ülke insanı, belediyelerin açtığı “ucuz” lokantaların menüsünden yiyebilmek için kuyruğa girerken, TBMM lokantasının benzer ucuzluğunda misafirlerini ağırlayan halkın vekilleri, buradan çıktıkları o “tok” halleriyle, dışarıdaki “aç” halkın önünde “aynı gemideyiz” sloganları atıyor!
Atmasınlar…
Aynı gemide değiliz!
Aynı gemideysek bile, bizim bulunduğumuz yerde kurtarma filikaları yok, bunu da çok iyi biliyoruz!
Ha bu arada, 22 bin 104 TL için “yaşamaya yeter mi” diye soran bizlerle kendi “yandaş” hikayelerini paylaşanlar, bu ülke emeklilerinin, bu paranın neredeyse yarısıyla yaşamaya çalıştığını da hatırlar mı? İktidar yanlısı gazeteciler, yorumcular, aynı sefaletin bu noktasında biriken bu yaşlı kalabalık için de “ucuz hayat” önerilerini sıralarlar mı?
Haklısınız…
Tok, açın halinden anlamıyor…
Kendi “tok”luklarını bizlerin “açlığı” üzerine inşa edenler, 12 bin 500 TL ile nasıl geçinildiğini, geçinebilmek için neler yapıldığını, bir sonraki güne uyanmak bile istemeyenlerin yalnızlığını, 22 bin 104 TL’ye yükseltilen ve alkış beklenen o asgari ücretin eldeki yamalı hayatlara çare bile olmadığını anlamıyor…
Peki, biz anlıyor muyuz?
Bizi anlamadıklarını en çok da…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.