O halde, o “bugüne kadar verdik” ama “şimdi alma zamanı” diyen o yatırım, sadece Emevi Camii’nde namaz kılan bir zafer fotoğrafından ibaret değil, ama Şam’ı da kontrol edenleri kontrol eden bir aile albümü bir bakıma…
Suriye’nin fiili lideri konumundaki, Heyet-i Tahrir’uş Şam (HTŞ) lideri Ahmed eş-Şara’nın şık bir takım elbise ve yoğun bir pazarlama faaliyeti öncesi halini paylaşanlar var şimdilerde, ki aslında onun dün hikayesini hepimiz biliyoruz, El Kaide ve El Nusra geçmişini de, sabıka dosyasındaki kana bulanmış karanlık sayfaları da…
O bahse konu fotoğrafta, arkasında, “La ilahe illallah” ibareli, IŞİD’e ait siyah bir bayrak, silahlı örgüt üyeleri, üzerinde ise Taliban savaşçılarından bozma bir kıyafet ve bildik hikayesi var…
Bilmediğimiz şey, Taliban’a bile yapıl-a-mayan şeyin nasıl oluyor da HTŞ liderine bu kadar çabuk uygulanabildiği!
Bu, aynı şeye benziyor, şu “Beni baştan yarat” yarışmalarında oluyor ya, aynen o! Durum öyle ki; saçlar özenle düzeltilmiş, sakala şekil verilmiş, şık bir takım elbise giydirilmiş, ama kravat da asla unutulmamış… Peki, ismi bile alelacele değiştirilen ve örgüt ismi gündemden aynı hızla düşürülen Ahmed eş-Şara’nın imaj ekibinde kimler, hangi ülkeler var?
Hazır, konu ülkeler madem, bir şeyin altını da özenle çizelim mi?
Hangi dilde paylaşıma denk gelsem, ortak bir sloganı var herkesin, Suriye adına…
Suriye’nin toprak bütünlüğü, denen slogan!
Slogan diyorum, çünkü, bugün hiç kimse, “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı”dan bahsedecek durumda değil! Çünkü bunu söyleyen hemen herkes, bir parça Suriye toprağını öyle ya da böyle kontrol ediyor! Haklısınız, toprak tamam da, Ahmed eş-Şara kimin kontrolünde? Buna istemeden de olsa cevap veren isim, Türkiye Dışişleri Bakanı, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) eski Başkanı Hakan Fidan oldu… Fidan, Suriye’de, HTŞ’nin, yıllardır IŞİD konusunda kendileriyle işbirliği içinde olduğunu söyledi…
Eski sorularımızı çöpe atıp yenilerini soralım o halde!
MİT eski Başkanı Hakan Fidan, Ankara ile yakın diyalog içindeki HTŞ noktasında geliştirdikleri bu işbirliği denen şeyi, tam olarak kaç senedir sürdürüyor? Bu işbirliği ve İŞİD’e karşı mücadele, HTŞ’nin İdlib’de tutunmasına yardım ve kollanması anlamına da mı geliyor? Rusya’nın ve Esad yönetiminin yıllar içinde bu bölgeye askeri operasyon yapmasının Ankara tarafından engellendiği söylemleri de buna mı karşılık geliyor? Bugün, Ahmed eş-Şara ile aynı araca binilip, Şam’a karşı çay ve kahve içilen samimi sohbetlere şaşıranlara karşın, eldeki asıl hikaye, “Biz aslında birbirimizi biliriz” mi? Peki, yıllardır sürdüğü söylenen bu işbirliğine karşın, Ankara’daki AKP ve MHP yönetimlerinin de açık açık bilip onayladığı bu sürece rağmen, HTŞ, neden Ankara’nın terör örgütleri listesinde ısrarla tutuldu ya da o listeye alındı? Bu da o işbirliği sürecini kapatacak bir detay olarak mı kullanıldı?
Tabii asıl soru da şu;
Mayıs 2010’dan Şubat 2015’e kadar Milli İstihbarat Teşkilatı’na başkanlık ettiğini bildiğimiz Hakan Fidan, eğer bu işbirliği sürecini kendi döneminin başlarından itibaren başlattıysa, 10 seneyi aşkındır süren bir ortaklıktan bahsetmemiz gerekiyor! O halde, Suriyeli isyancıların liderliğini yapan HTŞ’nin Şam’a yönelik yürüyüşünde de Ankara oradaydı, diyebilir miyiz? Ekranlarda, Ankara’nın Esad’la yeniden görüşme ve diyalog haberlerini servis edenlerin aksine, perde gerisinde süren o işbirliği, Şam’a karşı yürüyüşe zaten geçmişti, öyle mi?
Final sorumuz da şu olsun mu?
MİT’in, 10 seneyi aşkındır sürdürdüğü sanılan bu işbirliği sürecini bir “yatırım” olarak ele alırsak eğer, kazanmayı umduğumuz asıl şey nedir burada? Bugün Suriye’de yapılan bazı atamalara bakıldığında, Ankara’nın desteklediği SMO/ÖSO kimliği, önemli yerlere kendi desteklediği kişileri getirmeye başladı bile! HTŞ de Ankara’nın bir şekilde kontrol ettiği bir başka grupsa eğer, Şam’ı elinde tutan bir Ankara’dan da bahsedebiliriz, yanlış mı? O halde, o “bugüne kadar verdik” ama “şimdi alma zamanı” diyen o yatırım, sadece Emevi Camii’nde namaz kılan bir zafer fotoğrafından ibaret değil, ama Şam’ı da kontrol edenleri kontrol eden bir aile albümü bir bakıma…
Ankara’nın, dünün MİT Başkanı, bugünün Dışişleri Bakanı eliyle Suriye’de ilmek ilmek ördüğü yol haritasının Şam’da biten ya da bittiği sanılan yürüyüşünü izleyen ve takım elbiseli Ahmed eş-Şara’nın aldığı son hali takip edenler olarak, aslında görünen hiç bir şeyin gerçek olmadığını anlıyoruz galiba! Servis edilenlerle gerçekleşenlerin birbirinden bu kadar farklı olduğu bir Türkiye’de hele ki!
Sahi, PKK lideri Abdullah Öcalan için de perde gerisinde bir tür yol haritası hazırlanıyor, hatta hazırlanmış olabilir mi, diye düşünüyor insan… Ülkücü/milliyetçi cephenin lideri konumundaki MHP’nin, onu ve kitlesini ayakta tutan en önemli gerçeği sıfırlama gayretine bu kadar istekle sahip çıkmasını izlerken en çok da…
Düşünün…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.