Dünyanın değişik ülkelerinde yapılan araştırmalar kar yağışının özellikle alt ve orta rakımda (2000 metre altı) önemli ölçüde azaldığını gösteriyor. Yağış azaldığı gibi yağış süresi de azalıyor
Adamo 1976 yılında söylediği “Her yerde kar var” şarkısını bugün söyleseydi herhalde artık “Hiçbir yerde kar yok” diyecekti.
Torunlarımız kar topu oynamasını ve kardan adam yapmasını unutacak ya da daha doğrusu bunların ne anlama geldiğini bilemeyecek. Temiz karı alıp içine biraz pekmez döküp dondurma niyetine yemek tarihe karışacak. Zaten karıştı da kirlilik nedeniyle. Buna da “sanayi karı” adı veriliyor.
Uludağ’da ya da Erciyes’te kayak yapmak olanaksız hale gelecek ya da yapay kar ile (ki kimi Avrupa kentlerinde bol enerji harcayarak yapay karla kayak pistleri dolduruluyor) kayak yapacaksınız. Çocukluğumuzun neşe kaynağı ve kış aylarının unutulmaz oyunu kızaklarla kaymak sadece görüntülerde ve anılarda kalacak.
Noel’de, yeni yılın ilk günlerinde yağan kar artık görülmüyor ve “geciktim, kusura bakmayın” diyor. Karın yerini yağmur alıyor ve sel, baskın artıyor.
Sıcaklık artışı ovalardan çok dağlık kesimleri etkiliyor.
Mevsimlerle ilgili bilgi ve kavramları da kaybediyoruz. Biraz kar yağdı mı medya soğuktan, kar fırtınasından söz ediyor. Oysa kış demek kar, soğuk demektir.
Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) göre 1922-1970 yıllarıyla 1970-2010 yılları karşılaştırıldığında kar yağışı yüzde 8 azalmıştır.
Ocak ayının üçüncü pazarı “kar günü”dür.
Kuzey ve güney kutbunda sıcaklığın artması ve az kar yağışı nedeniyle buzulların eridiğini biliyoruz.
Dünyanın değişik ülkelerinde yapılan araştırmalar kar yağışının özellikle alt ve orta rakımda (2000 metre altı) önemli ölçüde azaldığını gösteriyor. Yağış azaldığı gibi yağış süresi de azalıyor. Aralık ortasından şubat başına kadar ve hatta kimi yerlerde ocak ortasında kayboluyor. Yağan kar da uzun süre artık doğada kalmıyor ve hemen eriyor. Kar kalınlığı azalıyor. Kar yağışının değişkenliği gelecek öngörüsünü de zorlaştırıyor.
Önce kimi örnekler verelim ve sonra da kar yağışının azalmasının ne gibi sonuçlar doğuracağını görelim.
Cenevre Üniversitesi Çevre Enstitüsü’nün yaptığı araştırmaya göre ve uydulardan son 22 yılda alınan görüntülerde 1995-2005 arası yüzde 0 ila 20 arası kar alan bölgelerin yüzölçümünde payı yüzde 36 iken bu sayı 2005-2017 arası yüzde 44’e ulaşır. Bir başka deyişle 5200 kilometrekarelik bir alan kar yağışı dışında kalır ya da kar yüzü görmez. Karın yüzde 80 ila 100 düştüğü ve adına “sonsuz kar alanları” denilen yerlerin alanları, yani 2000 metre üstü yüksek rakımlarda aynı tarihler arasında kar yüzde 27’den yüzde 23’e düşer. Buraların yüzölçümü 2100 kilometrekare. Kar kalınlığı da azalır. Ünlü Mont Blanc dağında 1900 yılından beri azalış yüzde 30’dur.
İsviçre Alp Dağlarında 10 yıldan beri buzul ve kar kaybı yüzde 10 düzeyinde olup 1900 yılından beri kaybolan buzul sayısı 500’dür. 2100’de kalmayacağı söyleniyor.
1970’den beri İsviçre’de kar 3 gün geç gelir, 6 gün erken kaybolur.
Fransa’da durum aynıdır. 1900-2017 arası kar kalınlığı 39 santimetre azalır. 1 derece sıcaklık artışı ile karda azalma yüzde 40 civarındadır. En son soğuk kış 1956 yılında gerçekleşmiş olup 3 hafta soğuk yapar ve Paris’te sıcaklık eksi 15’e kadar iner. 2012 yılında ise soğuk denilen kışta sıcaklık eksi 8,5’tir.
Güney Amerika’da And Dağlarında 10 yılda kar yağışı azalışı yüzde 10’dur. Yüksek rakımda kar yağsa da düzenli değildir. Bir yıl çok ertesi yıl ise çok az kar görülür. .
Himalaya Dağlarında, ki üçüncü kutup olarak anılır, ekim-kasım aylarında kar artık yok. Hindistan, Pakistan ve Afganistan’da 2 milyar insanı besleyen 10 nehrin kaynağı azalmaktadır kar eksikliği nedeniyle. IPCC’nin araştırmasına göre 2080-2100 yıllarında buzul azalışı Karakurum’da yüzde 35, Pamir Dağlarında yüzde 45, Doğu Himalaya’da yüzde 60-95 arası olacaktır. Hindistan Kaşmir’de Gulmarg köyü 4000 metre rakımda olup 31 Ocak’ta 2 gün kar yağar ve 20 yıldır giderek azalmaktadır. Sular azaldığından halk pirinç dikemiyor ve meyve ağacına yöneliyor.
Kanada’da 1975 yılından beri kar 15 gün geç geliyor. Montreal ve Quebec kentlerinde Ekim sonundan kasım ortasına gelinceye kadar bir kez kar yağar. 2019 yılı Kanada Araştırma Enstitüsüne göre (Kanada’da iklim değişikliği üzerine yapılan araştırma) karın yerde kaldığı günler 1981’den beri yüzde 5-10 azalır. Gelecek 10 yılda yine yüzde 5-10 olacağını ama her on yılda bir olacağını ifade ediyor.
Finlandiya’da aralık-ocak ayı yağışların yüzde 58’i kar olup bu oranın 2050-2100 yıllarında yüzde 42 olacağı öngörülüyor.
Güney İsveç’te kar yağışı yüzde 23’ten 9’a geriler. Fransa Alsace bölgesinde ise yüzde 21’den 14’e gerileceği öngörülüyor.
Kimi yerlerde, Pireneler ve Alp Dağlarının belirli kesimlerinde yüksek rakımda kar yağışının ve fırtınasının arttığı da görülüyor.
1 Nisan 2015’te yapılan resmi ölçümlere göre ABD’de Sierra Nevada’da kar yıllık ortalamaya göre yüzde 95 azalmıştır. Bu da tarımı etkiler. Kar yerine yağmur yağması su tutma havzalarının stoklama kapasitelerini aşarak ve tarımın sulama ihtiyacını karşılamadan akarsularla deniz ve okyanuslara gitmesine sebep oldu. Yaz ortasında karın eriyip su sağlaması gerçekleşmez.
Kışlar nemli ve az soğuk geçiyor. Soğuk dalgası ender olup gücü azalıyor ve kısa sürüyor.
Karın azalması çığ olaylarının gerileyeceği anlamına gelmeyecek. Kimi zaman aniden bastıran kar ile çığ olayı daha fazla etkilenecek.
Sonuçlar çok sayıda ve akla ilk olarak alçak ve orta rakımda yer alan kayak istasyonlarının ne olacağı geliyor. Dünya’da kayak istasyonlarının yarısı Avrupa kıtasındadır ve yıllık ciroları 30 milyar avrodur. Turizm gelirinin yüzde 3’üdür. Yerel ekonominin can damarıdır. 2023 Nature Climate Change’e göre istasyonların yüzde 53’ünün kapanma riski yüksektir. Sıcaklık 4 derece artarsa riskli tesis oranı yüzde 98’e çıkacaktır. Önlerinde birkaç seçenek var. Birincisi kayak dışında diğer etkinliklere yönelip -yürüyüş, spor, bisiklet, şenlikler, yörenin tanıtılması, evlerin kiraya verilmesi ya da satılması gibi, kısacası yeşil turizm- az da olsa gelirlerini koruyacaklar. İkinci olarak da buralara kimse gelmeyince istasyonlar “hayalet istasyonlara” dönecek ve bir kısmı kapanacak. Buralarda ev ya da dairesi olanlar para kaybedecek ya da buralar yarının kentleri olacak. Az yüksekte olan ve ulaşımı kolay olan kimi istasyonlar yeni bir kent kimliğine bürünecekler. Dolayısıyla istihdam kaybı yaşanacak ve buralarda çalışanlara yeni iş olanakları bulunmaya çalışılacak. Üçüncüsü ise bu yörelerde tarım ya da hayvancılık yapılacak. Eğer kişiler meslek değiştirmek ve yatırım yapmak isterlerse yeni iklime uygun tarım yapabilirler ya da hayvancılıkla uğraşabilirler. Yakın çevredeki çiftçilere topraklarını devredebilirler. Dördüncü olarak da az kar yağışı olan yerler bir ay etkinlik dışında yapay kara başvuracak ki bu da maliyeti yüksek olan bir çözümdür. Su ve enerji açısında tam bir çıkmazdır.
Bir başka sonuç ise doğayla ilgili. Bitki ve hayvan örtüsü etkilenecek. Kimi bitki ve hayvanlar daha kuzeye göç etmeye çalışacak ki son yıllarda bu olay sıklıkça yaşanıyor ya da uyum sağlamazsa kaybolup gidecek. Mevsimlerin az çok değişmesi kar ve yağmurun farklı zamanlarda yağması bitkileri etkileyecek ve kimileri erken çiçek açacak ve sonra da don ile vurulacak. Don bile yavaş yavaş kaybolmakta. Kış uykusuna yatan hayvanlar erken uyanacak ve yaşam döngüleri etkilenip yani iklime uyum sağlamaya çalışacaklar. Ren geyiğinin yiyeceği bitki azalacak, kutup aysısı evini kardan yapamayacak.
Pirene Dağlarında zigen gece kelebeği 50 yılda 430 metre yukarı çıkmıştır ve dolaştığı alanın yüzde 70’i kaybetmiştir.
Kar örtüsüyle saklanabilen kimi hayvanlar yırtıcı hayvanlar tarafından kolaylıkla görülecek. Ak baykuş, kar kekliği, kutup tavşanı, tilkisi bu hayvanlardan birkaçı. Gizlenmeleri zorlaşacak.
Kar panteri nereye gidecek?
Toprak nemliliği, ormanlar etkilenecek ve orman yangınları daha sık görülecek. Parazitler artacak ve kimi hastalıklar, virüsler ortaya çıkacak.
Kar yağışının azalması akarsu ve barajları da etkileyecek ve doluluk oranları azalınca kentlere su sağlama zorlaşacak ve kimi kent ve köyler su kıtlığı ile karşı karşıya gelecek. Dolayısıyla tarım da büyük ölçüde etkilenecek. Kuraklıkla sıkça karşılaşacaklar. Şimdiden kimi barajların doluluk oranının azalmasıyla suya büyük ölçüde bağlı olan tarımsal etkinlikler etkilenmiştir ve suya az bağımlı olan bitkilere yönelim başlamıştır. Deniz suyundan içecek ya da sulama suyu elde etme ise çok pahalı olup enerji ve salım açasından tam bir fiyaskodur.
Kar yağışının azalmasını bir olumlu yönü ise ısınma, enerji konusunda petrol ya da kömüre olan bağımlılığın azalması olup karbonmonoksit salımı açısından azalma beklenebilir. Isınma bütçesini etkiler.
Sonuçta şimdiden kar yağışının azalmasıyla etkilenecek olan yerlerin saptanarak gerekli önlemlerin alınması şarttır. Doğa ile oynayınca varılacak sonuç budur ve doğa her zaman kazanır. Uyum içinde yaşamak yerine kâr hırsıyla doğayı mahvetmenin sonucu geri dönüşü olmayan bir yoldur.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.