Bu konuşmaların içinde Ankara da yok, Erdoğan da, AKP’nin MHP destekli iktidarının Suriye’deki satranç hamlelerinin maliyeti de, şu ana kadar güvenlik başlığı altında Suriye’de askeri anlamda denetim altına alınan topraklar da, bu topraklardan göç edenlerin/ettirilenlerin yerlerine gelenler de, bölgenin değişen/değiştirilen demografik yapısı da, yıllarca yanlış yönetildiği söylenen sığınmacı politikası da
54 yıl süren Esad ailesi liderliğindeki rejimin son temsilcisi Beşar Esad’ın ülkeden kaçması ve başkent Şam’ın düşmesiyle beraber, hemen herkes konuşuyor, hatta Ortadoğu üzerine tez üzerine tez yazmışçasına konuşuyor…
Özgürleştirilen hapishanelerdeki işkencelerden…
Şam’ı teslim alanların arkasındaki ülkelerden…
Esad ailesinin lüks içindeki yaşamından…
Tek adam rejiminin baskılarından…
Amerika ve İsrail etkisinden…
İran ve Rusya’dan…
Yıkımdan…
Ama!
Bu konuşmaların içinde Ankara da yok, Erdoğan da, AKP’nin MHP destekli iktidarının Suriye’deki satranç hamlelerinin maliyeti de, şu ana kadar güvenlik başlığı altında Suriye’de askeri anlamda denetim altına alınan topraklar da, bu topraklardan göç edenlerin/ettirilenlerin yerlerine gelenler de, bölgenin değişen/değiştirilen demografik yapısı da, yıllarca yanlış yönetildiği söylenen sığınmacı politikası da, Esad’ın düşmesine endekslenmiş dış ve iç politik dinamiklerin başarısızlığı da, “Emevi camiinde namaz kılacağız”la başlayan ve 10 yılı aşkın süren inatlaşma da, şu ana kadar Şam için izlenen politikanın çıkmazı da, bugün Şam’ı ele geçirenlerin arasında bir adım öne çıkan HTŞ’nin neden yıllarca İdlib’de güçlenmesinin önüne geçilmediği de, Kahire’nin darbeci generalleriyle bile barışan aynı Ankara’nın Şam için neden bu denli geciktiği de…
Haklısınız,
…konuşuyoruz, hem de çok!
Ama konuştuklarımızın arasında biz yokuz!
Dikkatimi en çok da emekli generallerin sosyal medya üzerinden paylaşılan, gazete köşelerine yansıyan, televizyon ekranlarından izlenen yorumları çekiyor, yandaşın kalabalık gazeteci kitlesi bir tarafa!
Amerika’nın Kürt kartından petrol bölgelerine olan ilgisine, yıllardır ülkedeki silahlı grupları eğiten askeri anlayışından Türkiye ile çelişen PKK tavrına, her şeye dair bir yorumları var. Hatta şimdilerde, İsrail’in Şam’a yaklaşan ilerleyişini, Şam’ı ele geçiren gruplardan HTŞ’nin Tel Aviv’e olan yakınlığını da konuşuyor, bir zamanlar apoletlerinde bolca yıldız olanlar… Rusya ve İran’ın on yıllardır desteklediği bir rejimin geride kalan yıkıntıları arasından yükselecek olası yeni devlet yapısının kimler tarafından şekillendirileceği de masaya yatırılırken, CIA ve MOSSAD da açılan kartlar arasında sayılıyor…
Yok, herkes var ama biz yokuz o konuşmalarda!
Eleştirmekten korkuyorlar, anlıyorum ama…
Türkiye gibi, bölgedeki politikalardan bağımsız düşünülemeyecek bir ülkenin dinamiklerini o masadan ve dağıtılan kartlardan uzak tutunca, ne oluyor sahi?
Bu, aynı neye benziyor, biliyor musunuz?
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP’li belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) olan borçlarını ödemeleri için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a, ‘muhalefet belediyelerini biraz silkeleyin talimatı’ vermesine ve aynı Bakan’ın bunu tamam dercesine, kafasını sallayarak onaylamasına!
O da soramıyor, niye diye!
Sorgulayamıyor, nasıl olur diye!
Hareket alanının farkında, ona göre davranıyor!
Emekli generaller de öyle mi? Belki! Konu, “Hadi Türkiye’yi eleştirelim” olayı değil! “Gündeme, TSK ve askeri de alalım da yıpratalım”, hiç değil! Hatta durumu geleneksel Erdoğan karşıtlığı formuna sokmak asla değil ama…
Konuşanların, eleştirenlerin ve yazanların hep aynı isimler, kesimler ve gruplar olduğu bir ülkede, konuşan sayısının artmasını istemek, konuşanların da ezber repliklerini bir kenara bırakmasını beklemek, bizimkisi! Bu ülkede milyarlarca dolarlık bir maliyet yaratan, bu da yetmezmiş gibi, gizli sığınmacı anlaşmalarıyla ülkeyi adeta bir göçmen ülkesi haline getirenlerin yanlış Suriye politikalarının suçlular terazisine koyulmasını istemek en çok da!
O zaman, o teraziye, Türkiye adına,
…Ankara’daki siyasileri de,
…siyasilerin yönlendirdiği askerleri de,
…o politikaları şekillendiren istihbaratı da koyma zamanı!
Artık rahat, dağılabilirsiniz…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.