Mersin’de geçtiğimiz ay önünde tecavüz girişimi iddiasıyla gündeme gelen Müfide İlhan Kız Yurdu, yurdun önünde eylem yapan çok sayıda öğrenciye “yurttan atma” istemiyle soruşturma açtı. Tecavüz girişimi sonrasında alınan önlemler ise ne güvenliği artırdı ne tacizi engelledi. Konuştuğumuz öğrenciler önlemlerin tacizi değil, protestoları engellemek amacıyla yapıldığını ifade etti
9 Ekim’de Mersin’de Kredi Yurtlar Kurumu’na (KYK) ait Müfide İlhan Kız Yurdu’nda bir kadın öğrencinin yurda giriş yapmadan hemen önce cinsel saldırıya uğradığı ve yaralandığı iddia edilmişti. Konuyla ilgilenen avukatlar söz konusu iddiaları doğrularken, pek çok öğrenci de 9 Ekim gecesi yurt önünde kadın cinayetlerini ve söz konusu tacizi protesto etmişti.
MERSİN’DE KYK YURDU ÖNÜNDE İKİ ÖĞRENCİYE TECAVÜZ GİRİŞİMİ İDDİASI
Bunun ardından pek çok öğrenciye “yurttan çıkarılma” istemiyle soruşturma açıldığı öğrenildi. Soruşturmalar jet hızıyla açılırken, “Güvenli yurtlar istiyoruz” diyen öğrencilerin bu talebi ise ya görmezden gelindi ya da cezayı andıran önlemler getirildi. Erkeklerin rahatça giriş çıkış yapabildiği yurtta, alınan güvenlik önlemi yurda yemek siparişi getirmek için gelen kuryelerin içeriye alınmaması ve taksilerin yurt yakınlarına girişine izin verilmemesi oldu. Bu durum, yurtta kalan kadınların tacizin gerçekleştiği yolda sürekli yaya olarak yürümek zorunda kalmasına neden olurken, güvenlik endişesini açığa çıkardı.
Mersin’de yaşanan bu güvenlik açığının tarafımıza iletilmesinin ardından söz konusu Müfide İlhan KYK ve Mersin Üniversitesine ait kız yurtlarında kalan 16 öğrenci ile konuştuk. Öğrenciler halihazırda tehdit edildiği ve yurttan atılma ihtimalleri olduğu için isimlerini kodlayarak verdiğimiz bu haberde, sözü öğrencilere bırakıyoruz.
İlk olarak konuştuğumuz öğrencilerden A.E., yurtta büyük bir güvenlik endişesinin olduğunu söyledi. Yurdun önünde gerçekleşen taciz olayına ilişkin çokça şikayette bulunulmasına rağmen hiçbir önlemin alınmadığını belirten A.E., “İkinci kapı öğrencileri korumak için değil, protestoları engellemek amacıyla yapıldı. Bizim protestolarımızı engellemeyi güvenliğimizi sağlamaktan daha çok umursuyorlar. Bizi tehdit eden, eylemlerde itip kakan polisler kaç haftadır yurdumuzun önünde bekliyor. Yanlarından geçerken sokağın sonuna kadar bizi takip ettikleri de oldu. Birkaç arkadaşımız daha bunu yaşadı. Tüm bunlar yurttaki protestolardan sonra oldu” diye konuştu.
Yurt meydana gelen protestolar öncesinde de taciz olaylarının olduğunu söyleyen B.Y. ise bu durumu güvenliklere bildirdiklerini ve “yurdun dışında olan bir şey. Ben bu yurdun kapısından ve içerisinden sorumluyum” cevabını aldıklarını söyledi. Bunun “Bu yurdun kapısının önünde olan şeyden sorumlu değilim” anlamına geldiğini söyleyen A.E. şöyle devam etti:
Zamanında bu tacizlerin daha da büyüğü yaşanmıştı ama protestolar olmadığı için polis gelmemişti. Geçen yılarda öldürülen, silahla vurulan arkadaşlarımız oldu. Yurtta güvenlik olmasına rağmen yurdun içine silahlı birisi girmişti. Bu taciz boyutunu geçti ve insanların yaşama hakkını elinden alan bir hal aldı.
Konuştuğumuz bir başka öğrenci H.G. de yurtta büyük bir güvenlik açığının olduğunu söyleyen öğrenciler arasında. Daha önce yaşanan taciz olaylarına dikkat çeken H.G., tacize göz yuman ve gerektiği gibi davranmayan güvenliklerin, konu kadınların yurda giriş saati olunca farklı bir tutuma büründüğüne işaret etti. H.G. şunları söyledi:
Şu anda kadın öğrenciler denetleniyor. Yurdun önünden geçen herhangi bir erkeğe bir şey sorulmazken, taciz olayının ardından yurdun önünde bekleyen polisler, yine kadın öğrencilere soru soruyor. Yine onları denetliyor. Biz buna defalarca şahit olduk. Önümüzden yürüyen erkeklere hiçbir şey sormayan polisler, kaç defa bizi sorguladı. Kapıya dikilen polislerin amacı tacizi önlemek veya azaltmak değil. Erkekleri denetlemek de değil. Yine bir protesto olmasın, bir şey yaşanmasın diye kadınları denetlemek.
Güvenlik endişesi duyduğunu söyleyen bir diğer öğrenci R.B. de yurtta alınan önlemlerin kadın protestolarını denetlemek amacıyla alındığını dile getirdi. Polisin kimi zaman yurdun etrafında tartışan kişileri görmezden geldiğini söyleyen R.B. şahit olduğu bir olayı şöyle aktarıyor:
Geçenlerde yurdun etrafında bir kadın bir adamla tartışıyordu. Ben de şahit oldum. Yurda giriş yapan kadınlardan biri bunu görünce gidip polise haber verdi. Haber verdikten sonra siren çalındı ama olaya müdahale eden olmadı. Bu kişinin yurdun önünden ayrılmasını beklediler. Ama tek bir kişi bile oraya gidip protesto yapsaydı, sadece siren çalmazlardı.
Yurtta yaşayan başka bir öğrenci Y.S. de, bir arkadaş grubuyla yaşadığı olayı şu sözlerle aktardı:
Bizim yurdun yokuşunda -ki sadece yurt var. Etrafında başka bir şey yok- iki erkek arabalarıyla geldi. Yurdun önünde de drift attılar. O esnada 5-6 kişi de yurda giriş yapıyorduk. İki erkeğin drift atması sonucunda neredeyse kaza geçiriyorduk. Araçlar drift atarken bize çarpıyordu. Bu olay tamamen güvenliğin görebileceği bir yerde gerçekleşti ama müdahale olmadı. Biz tepki gösterdik. Bununla da kalmadı, biz yurda girdiğimiz esnada, güvenlik bizi uyardı. ‘Yurdun önünde böyle bağırmayın’ diye. Yani yurdun önünde erkekler olarak drift atabilirsiniz ama kendini korumak isteyen kadınlar olarak bağıramazsınız. Böyle bir durumla karşı karşıyla kaldık.
Bir kadının tacize uğramasının ardından yurdun önüne pek çok kadın öğrenci bir araya geldi ve yaşanan durumu protesto etti. Protestoya ulaştığımız kadınlardan S.T., bu tepkinin tek bir olaya karşı açığa çıkmadığını dile getirdi. S.T. şunları söyledi:
O yurtta ve aşağıdaki yurtta kalan her kadın en az bir kere o yurdun etrafında tacize uğramıştır. Kadınlar, kendi uğradıkları tacizin hesabını sormak için de habersiz bir şekilde bir araya geldi. Orada var olan ve doruk noktasına ulaşan bir tepki protestoyu güçlendirdi. Ben de böyle katılan kadınlardan biriyim. Yani olay gerçek mi değil mi diye sorgulamadan, ‘muhtemelen yaşanmıştır’ diyerek çıktım. Çıktığımda pek çok kadının da çıktığını gördüm. Bir kişinin taciz edildiğinin duyulması bile bu kadar etki yaratıyorsa bu, başka kadınların da bu durumla karşı karşıya kaldığını gösterir.
F.G. de protestonun meydana geldiği bir haftada birçok kadının katledildiğini, bunlardan ikisinin ise vahşice katledildiğini belirterek şunları söyledi:
Orada tacize uğrayan kadını tanımasak da bilmesek de bir şey yapmamız gerekiyor dedik. Gruplarda paylaşılan bu durum çok ciddi boyuttaydı ve bir kadın cinayeti daha yaşanmadan bir şey yapmalıyız dedik. Herkes bundan etkilenerek harekete geçmişti. Yurt gruplarına mesajlar geldikçe dışarıdan çığlık sesleri yükseliyordu. Yurt memurları da daha tedirgin davranıp kadınları baskılamaya çalışıyorlardı. Buna karşı bir refleks oluştu.
Başka bir öğrenci E.E. ise, taciz olayına ilişkin eylem yapan öğrencilerin sorgulandığına işaret ederek şunu söyledi:
KYK cinsel tacizi soruşturacağına protestoya katılan kadınları soruşturuyor. Müfide İlhan’dan pek çok kadına soruşturma açıldı. İfade verenlere pasif agresif davranıldı. Bu tarz protestoların öğrencileri kötü yola çektiğini, açık kadınların, kapalı kız öğrencileri kötü yollara çektiğine dair bir konuşma yapıldı.
“Korumak için mi korkutmak için mi?”
KYK yönetiminin birtakım önlemlerinin olduğunu söyleyen bir başka öğrenci G.S., “Burada amaç kadın öğrencileri korumak mı, korkutmak mı çözemedik” dedi. Söz konusu durumun protestolardan sonra daha da arttığını belirten G.S. yurt içinde sürekli olarak erkeklerin dolaştığını dile getirdi. G.S. şunları söyledi:
Bu erkekler güvenlik tarafından da korunuyor. Geçen yıl yurt terasında bir erkek oturup püfür püfür sigara içiyordu. Kız öğrenciler ihbar ettikten sonra adamın yurttan olmadığını anlayıp çıkarttılar. Yani bizim parmak basmadan giremediğimiz yurda erkekler istediği gibi girip çıkıyorlar.
Yurda ilk yerleştiğinde güvenliğin iyi olduğunu düşündüğünü söyleyen H.B. son zamanlarda yurtta sürekli erkeklerin dolaştığını dile getirdi. Tadilat ve tamirat işleri için yurda gelen erkeklerin daha önce anons edilmediğini söyleyen H.B. bunun yurtta pijamayla gezen kadınlar ve başörtülü kadınlar için özellikle sorun yarattığına işaret etti. H.B. yaşadığı bir olayı şu sözlerle aktardı:
Geçen gün arkadaşlarımla odadaydık. Kimi çıkmaya hazırlanıyordu kimi de sabah dersi olmadığı için uyuyordu. Odaya bir anda bir erkek girdi ve yanında refakatçi yoktu. O odada yatan kişi herhangi birimiz olabilirdi. Herhangi birimiz odada tek başınayken, uyurken, giyinirken bu kişi odaya girseydi ne olurdu kestiremiyoruz.
Kolluk kuvvetlerinin ve yurdun önlem olarak yurda yemek siparişi girişine ve yurt yakınına taksi ve araç girişine izin vermediğini söyleyen öğrenciler, bu önlemlerin kadın öğrencilere yönelik bir ceza olduğunu dile getirdi. Öğrencilerden A.A., şunları söyledi:
Yemek siparişini almak için indiğimiz yol ıssız. Müfide İlhan’a açılan ikinci kapı kız yurdu ile erkek yurdunu tek bahçede birleştiriyor. Artık yurt kapısının önüne kadar taksi gelmediği için yolda iniyor, erkek yurdunun önünden geçip kız yurduna geçiyorsunuz. Bu yol da oldukça ıssız bir yol. Bu geç saatte sorun yaratıyor. Yani güvenlik sağlanmıyor ceza veriliyor.
Polislerin protesto esnasında pek çok öğrenciye baskı yaptığını, fotoğraflarını çektiğini, gözaltı ve tutuklamayla tehdit ettiğini söyleyen öğrenciler, baskıların yurt güvenlikleri tarafından halen devam ettirildiğini dile getirdi.
Protestoların ardından yurtta “terör ile mücadele” ile “sosyal medya ve KADES kullanımı” ile ilgili olarak iki etkinlik gerçekleştirildi. Konuştuğumuz kadın öğrencilerden pek çoğu etkinliklerde, kadın örgütlerinin “terör örgütlerinin siyasi uzantıları” olarak tanımladığına işaret etti. Buna dair söz söyleyen öğrencilerden P.A. şunları söyledi:
Etkinlikte protesto yapılmadan nasıl hakkını savunursun onu anlattılar. İşte öğrenci olmayan, yurtta kalmayan kişiler sizi eyleme çekiyor. Çağrı yapan insanlar, terör örgütlerinin siyasi uzantısı ve sizi bu şekilde olaylara alet etmeye çalışıyorlar dediler. Bir kadın mesela biber gazının neden yasaklandığını ‘bir otobüsün içinde biber gazı sıkarsanız başka insanlar da bundan etkilenir’ diyerek anlattı ama öğrenci protestolarında istedikleri gibi biber gazı sıkıyorlar. İki eylem yapıldı. İlkinde haklı olduğumuzu söyleyenler ikincisinde haksız olduğumuzu, yurtta kalmayan kişiler neden geliyorlar dediler.
Sendika.Org/Mersin