LÖSEV, Ereğli’deki lösemi vakalarının Zonguldak’ın yüzde 60’ını oluşturduğunu söylüyor. Anketler, her iki aileden birinde astım, KOAH, nefes darlığı ve kansere varan üst solunum yolu hastalıklarının olduğunu açığa çıkarıyor. Tüm bunlara rağmen, Erdemir’in bacası kahverengi bir dumanla tütmeye devam ediyor
“Türkiye’de madencilik: Yağma ve direniş panoraması” dosyasındaki diğer söyleşi ve yazılara erişmek için tıklayınız.
Büyük bir maden sahasına dönüşen Türkiye’nin her kentinde ya yeni bir maden açıldığı veya var olan madenlerin kenti talan ettiği haberleri medyaya yansıyor. Karadeniz’de bulunan Zonguldak’ın Ereğli ilçesi de bu talandan nasibini alan kentler arasında.
İlçe, uzun yıllardır maden şirketlerinin gözdesi konumunda. Borcam Madencilik Anonim Şirketleri’nin (A.Ş.) 2011 yılından bu yana bölgede gösterdiği faaliyetleri daha önce, “Zonguldak’ta hem doğanın hem insanın canına okunuyor: Hastalıklar baş gösterdi” başlıklı haberimizde derlemiştik. “Zonguldak’ta neler oluyor?” diye sorarak çıktığımız yolda AKP ile köklü bağları olan Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) Şirketler grubuna bağlı Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları (Erdemir) Maden ile karşılaştık. Peki bu bağlantılar, Zonguldak’ın Ereğli İlçesinde nelere yol açıyor, Zonguldak’ta neler oluyor?
OYAK Yönetim Kurulu Başkanı Necati Özbahadır 7 Mayıs, 16 yıllık Genel Müdürü Coşkun Ulusoy ise 12 Mayıs 2013’te istifa etmişti. Bu iki istifanın ardından, istifalar peşi sıra gelmeye başladı. OYAK’ın göreve getirilen yönetim kurulu başkanı, Maliye Bakanı, Sayıştay, Umumi Murakabe Heyeti, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Türkiye Barolar Birliği Başkanlarından oluşan bir heyet tarafından atanıyor. 2013 yılında Ulusoy’un istifasından hemen sonra OYAK Yönetim Kurulu Başkanlığı koltuğuna Süleyman Savaş Erdem oturdu. Tabii yaşanan süreç, “jet hızıyla oturtuldu” yorumlarını da beraberinde getirdi.
Bu söylemin temel nedeni ise Erdem’in geçmişi. Erdem, TOKİ Başkanlığı döneminde 17-25 Aralık’ta 2013 yılında Büyük Yolsuzluk Operasyonu ile gündeme gelen eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında haksız kazanç ve yolsuzluk iddialarını örten Başbakanlık müfettişiydi.
Hal böyle olunca Erdemir, Türkiye’nin pek çok yerinde adeta at koşturdu. Zira karşılarına ne denetleyecek bir mekanizma ne de hesap soracak bir yargı çıktı. 2024 yılının ilk çeyreğinde Ereğli halkı kirli hava ve cürufla boğulurken, Erdemir paraya boğuldu. OYAK grubuna bağlı Erdemir, Ağustos ayında yayınladığı faaliyet raporunda, 2024 yılının ikinci çeyreğinde 4,39 milyar lira kar ettiğini açıkladı. Erdemir’in 2024 yılının ilk çeyreğinde ise 5,60 milyar lira olarak gerçekleşmişti. Böylelikle şirketin sadece 2024 yılının ilk yarısında elde ettiği karın 9,98 milyar lira olduğu görüldü.
OYAK Maden Grubuna Bağlı Erdemir Maden, 2019 yılında Alacağız’da kömür işletmeleri yatırımlarına başladı. Bunun yanı sıra, kentte bulunan Erdemir Demir Çelik Fabrikalarında da faaliyetlerini yürütmeye devam etti. 2020 yılından bu yana, Erdemir’in bacalarından gökyüzüne kahverengi bir toz yayılıyor. Bu durum Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Hava Kalitesi İndeksi’ne de yansıyor yansımasına ancak bakanlık 4 yıldır, kör ve sağır. Arada para cezaları veriliyor, verilmiyor değil. Ancak bu miktar, 1960 yılından bu yana faaliyet gösteren ve Türkiye’nin en büyük demir-çelik entegre tesislerinden biri olan Erdemir için devede kulak kalıyor.
Erdemir, 2020 yılından bu yana Ereğli, Alpalı ve Akçakoca bölgesinde üretim esnasında açığa çıkan cürufu fabrika sahası dışına çıkarmak için küçük firmaları kullanıyor. Bu firmalardan bir tanesi de Kılıçlar Madencilik. Bu firmalar ise atıkların içerisinde bulunan eriyik metali ayrıştırıp yeniden kullanıma sunuyor. Tabii bu şirketlerin ruhsatının olmamasından kaynaklı sıkıntıların giderilmesi için de İl Özel İdarelerinden aynı alanda çalışan ve isim değiştiren şirketlere “geçici faaliyet için” ruhsat tanzim ediliyor. Ermaden bu yolla yarattığı atığı fabrika alanının dışına taşırken, geniş bir bölgede atık höyükleri ortaya çıkıyor. Bu höyüklerin içinde bulunan kimyasallar suya karışma, tozuma ve yağışlarda açığa çıkması durumunda orada bulunan bitki ve hayvanlar yok olma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Söz konusu durum, İl Özel İdaresi’nin Kılıçlar Madenciliğe verilen ruhsatın Erdemir tarafından paravan olarak kullanıldığı ve bu yolla şirketin çalışmalarına göz yumduğu iddialarını gündeme getiriyor.
Metal veya metal içeren maddeleri işleyen fabrikalar, bu ürünleri elde etmek üzere madenleri işlerken bu esnada “cüruf” adında bir yan ürün elde eder. Bu ürün, maddelerin eritilmesi sonucunda oluşan, metalden daha hafif oksitler ve silikatlar kompleksidir. Madenlerdeki yoğunluk farkı nedeniyle oluşan cüruf Türkiye’de cüruf höyüklerinin oluşmasına neden olmaktadır. Bu cürufun havaya, toprağa ve suya karışması durumunda canlı yaşamı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya karlamaktadır.
Kılıçlar Madencilik, ilçe halkı ve çevrecilerden yükselen tepkiler üzerine Çevre Bakanlığı’ndan ‘Çevre ve Etki Değerlendirmeye (ÇED) gerek yoktur’ kararı almıştı. Çevreciler ve Ereğli halkı bu kararın üzerine Zonguldak İdare Mahkemesi’ne iptal davası açmış, mahkeme heyeti Şubat 2023’de cüruf tesisleri ve civarında keşif yaparak, Kılıçlar Madencilik tarafından işlenen cüruftan numuneler alıp Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’ndan (TÜBİTAK) tehlike ölçeği istedi.
TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi’nin Erdemir cürufu üzerinde yaptığı incelemeler neticesinde cürufun bazik ve inorganik olduğu, R41(H318) risk özelliğini içeren bileşik miktarının bu risk ibaresi için Atık Yönetimi Yönetmeliği’nde (AYY) verilen sınır değerini aştığı belirtildi. Balıklar üzerinde yapılan ‘Zehirli Seyretme Faktörü’ (ZSF) deneyi, cürufun suyla birleştiğinde balıklar üzerinde ölümcül etkisi olduğu ortaya çıktı. Raporda, cürufun “Tehlikeli maddeler içeren inorganik atıklar”dan oluştuğu değerlendirmesi yapıldı.
Madenlerin etkisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Hava Kalitesi İzleme İndekslerine de yansıyor. Sağlıklı bir yaşam için hava kirliliğinin yılda en fazla 35 gün 50 mikrogram üzerine çıkması gerekiyor. Karadeniz Ereğli Çevre Platformu’nun (KERÇEP) Bakanlığın verileri doğrultusunda düzenlediği rapora göre, Zonguldak halkı, 2021 yılının 220 gününde, 2022’nin 143 gününde, 2023 yılının 149 gününde, 2024 yılının ilk 8 ayında 78 günde kirli hava soludu. Yani Ereğli halkı, 3 yılda 590 gün sağlık sınırlarının üzerinde kirli hava soludu.
KERÇEP’in bölgede 2 yıl boyunca yaptığı anketlerde açığa çıkan sonuçlar da oldukça dikkat çekici. Sağlık emekçilerinin de düzenleyici olarak yer aldığı ankette ortaya çıkan sonuçlara göre, Ereğli’de yaşayan iki aileden birinde astım, KOAH, nefes darlığı ve kansere varan üst solunum yolu hastalıklarının olduğu açığa çıktı. Anket sonuçları Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sitesinde yer alan AirQ programına yüklendiğinde, Ereğli’de hava kirliliği nedeniyle 2022 yılında 76, 2023 yılında ise 83 kişinin yaşamını yitirdiği sonucuna ulaşılmakta. LÖSEV verileri de 180 bin nüfuslu Ereğli’deki lösemi hastası sayısı Zonguldak’taki toplam vakaların yüzde 60’ını oluşturuyor.
KERÇEP tarafından 2023 yılında yapılan anket sonuçlarına göre, ankete katılan 150 kişiden yüzde 99’u Ereğli’de bir hava kirliliğinin olduğunu, yüzde 98’inin ise bunun ana nedeninin Erdemir olduğunu düşünüyor.
Zonguldak’ta bulunan çevre örgütleri, ortaya çıkan bu durum karşısında uzun süredir mücadele yürütüyor. Ereğli’de eylemler, basın açıklamaları ve yaptıkları araştırmalarla ve hukuken mücadele yürüten KERÇEP, geçtiğimiz cumartesi günü yaptığı açıklamada mücadeleyi sürekli hale getireceklerini duyurdu. Açıklamada, “Bundan sonra her cumartesi Erdemir’i konuşacağız. Havamız, suyumuz, toprağımız için burada olacağız” ifadeleriyle her cumartesi günü Ereğli sahilinde bir araya geleceklerini duyurdu.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.