Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi, İstanbul ve Antalya’da Tarım İl Müdürlükleri önünde sokak hayvanları için eylemler düzenledi
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda kanunen yükümlülükleri olduğu belirtilen ve yasa tasarısında paydaş olan Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından TBMM’de görüşülmesi ve gelecek haftalarda meclise sunulması planlanan, toplu tecrit ve katliam yasa tasarısına karşı sokakta yaşayan köpekleri savunan Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi İstanbul, Erenköy’de bulunan Tarım İl Müdürlüğü ve Antalya İl Tarım Müdürlüğü önünde eylemdeydi.
Açıklamalarda şunlar söylendi:
Tarım ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile birlikte, Dünya Sağlık Örgütü’nün de benimsediği “Tek sağlık” “OneHealth” mottosuyla harekete geçtiklerini vurguladı. Yani hayvan, insan ve çevre sağlığını bir gören bu bütüncül yaklaşımla, komiteler kurup raporlar hazırladılar. İki bakanlık 2019’da “Zoonotik Hastalıklar Eylem Planı” hazırladı. Bu konuda toplumu bilinçlendirmek görevi de, hastalık ve tedavilerle mücadele etmek de bakanlığın görev tanımının içindeydi.
Ama bugün gelinen noktada görüyoruz ki Tarım ve Orman Bakanlığı, sokak hayvanlarına dair bir veri tutmamış. Toplumu bu konuda bilinçlendirmeye, kamu spotu yayınlamaya yönelik hiçbir aktif çalışma yapmamış. Bu rasyonelin olumsuz sonuçlarını, hayvanlara dair farklı kesimlerden yapılan her yorumda görüyoruz. Dezenformasyonun da etkisiyle kuduz vakalarının arttığına yönelik tetikleme ve algı çalışmalarında görüyoruz.
Asılsız saldırı ve kuduz haberleriyle yurttaşlar arasında korku salmaya çalışan, parayla tuttukları trol çeteleri ve derneklerle halkı kin ve düşmanlığa sevk eden, yalnızca hayvanları değil, hayvan severleri ve hak savunucularını da canavarlaştırıp hedef haline getiren iktidar, bakanlıklar ve valilikler cevap vermelidir: Bugüne kadar neredeydiniz?
Bu ülkede;
– Hayvana yönelik şiddet suçları hakkında iletilen binlerce şikayet başvurusu; kamuoyuna yansımadığı, sosyal medyada duyulmadığı sürece, yıllardır Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “keyfi” kararları sonucu “kovuşturmaya yer yoktur” ibaresiyle geçiştiriliyor, dosyalar davaya bile dönüşemiyor.
-Yargılama süreci başlatılan hayvan katilleri ve tecavüz/işkence failleri ise, yatarı olmayan, paraya çevrilebilen ve indirim uygulanabilen göstermelik hapis cezalarıyla art arda serbest bırakılıyor.
Ama yine bu ülkede;
– “Sözde kuduz riskinin” olduğu bölgeden 100 km uzaklıktaki bir ölüm kampından, yani barınaktan, yani yasaya göre “geçici bakımevi” olması gereken hayvan hapishanesinden, sözde kuduz riski ile ilgisi olmayan köpekleri “resmi izinle” açlık, susuzluk ve hastalıktan kurtaran, yani sizin “sistematik” zulmünüzden koruyan bir gönüllüyü tutukluyorsunuz, öyle mi? #BuketÖzgünlüYalnızDeğildir
Valilikler ise, bireysel silahlanma çağrıları yapan hayvan düşmanı dernekler ile adeta ele ele, halkı galeyana getirebilecek açıklamalar ile, Amerikan filmlerini aratmayacak bir harekat senaryosu yazarak gecenin bir yarısı, planlı hayvan katliamı amaçlarına uygun şekilde resmi açıklamalar yayımlıyor.
Yıllardır ihlal ve ihmaller karşısında harekete geçmeyen ve toplumsal şiddeti körüklemeyi kendine görev edinen tüm yetkili kurumlar, sıfır şeffaflık ve sıfır hesap verebilirlik ilkesizliğiyle, suni gündemlerle yaratılan sözde tehditler karşısında ilginçtir ki bir anda aksiyon alabiliyor.
Yıllardır Türkiye’nin damarlarına işlemiş olan bu sorumsuz, kurnaz ve tetikçi devletçilik anlayışını temizleyene kadar her birimiz ses çıkarmalı, gerçek faillerden hesap sormalıyız!
Zafer ezenlerin değil, direnenlerin oluncaya dek mücadelemiz sürecek. #SokaktayımYanındayım
Sendika.Org