Kadıköy’de bulunan Koşuyolu Mahallesi’nin Muhtarı Eylem Bilir, beş yıllık çalışmalarına ve yeni dönemdeki hedeflerine dair Sendika.Org’a konuştu. İstanbul’un neredeyse tamamının gündemi olan depreme dair, mahalle ölçeğindeki eğitim ve hazırlık çalışmalarını, pandemi sürecindeki kurulan dayanışma ağlarına değinen Bilir, yeni dönemde bu hazırlık sürecini ve dayanışma ağlarını daha da olgunlaştırmayı hedeflediklerini ifade etti
Kadıköy’de bulunan Koşuyolu Mahallesi’nin Muhtarı Eylem Bilir, beş yıllık çalışmalarına ve yeni dönemdeki hedeflerine dair Sendika.Org’a konuştu. İstanbul’un neredeyse tamamının gündemi olan depreme dair, mahalle ölçeğindeki eğitim ve hazırlık çalışmalarını, pandemi sürecindeki kurulan dayanışma ağlarına değinen Bilir, yeni dönemde bu hazırlık sürecini ve dayanışma ağlarını daha da olgunlaştırmayı hedeflediklerini ifade etti.
Sizi tanıyarak başlayalım.
Ben Eylem Bilir. Koşuyolu Mahalle Muhtarıyım. 2019 yerel seçimlerinde ilk defa aday olmuştum. Buradaki dayanışma meclislerinin bir adayıydım. O zaman buradaki beş mahallede çok uzun tartışmalar yapıp öyle başlamıştık çalışmalara. O tartışmalardan ilkeler çıkarmıştık. Birlikte yöneteceğimiz bir mahalle, çevreye, yeşile, kadın haklarına, çocuk haklarına duyarlı bir muhtarlık olması gerektiğini konuşup, öyle ilkeler çıkarmıştık. O ilkeler çerçevesinde de adaylar belirlemiştik. Koşuyolu Mahallesi adayı bendim. Bu ilkelerle birlikte bir çalışma, kampanya yapmıştık. O kampanyanın sonucunda da seçildim. 5 yıldır bu görevi sürdürüyorum. Ne yaptıysam bu çerçevede, belirlediğimiz ilkeler çerçevesinde yapmaya çalıştım.
Nasıl geçti bu 5 yıl? Ne hedeflediniz, ne yaptınız, ne yapamadınız?
Hedeflerimizden bir tanesi mahallemizi birlikte yönetmekti. Sonuçta bu mahalle hepimizin, mahallede aynı sorunları yaşıyoruz. Bu sorunların çözümü konusunda da birlikte bir şeyler yapabiliriz diye düşündük. Bunun sonucunda da bir mahalle meclisiyle birlikte yönetmeyi hedefledik.
Sadece resmi makamlarla ilişki kurup onların duyurusunu yapan değil, sorunları da çözümleri de bir mahalle meclisi ile tartışarak birlikte yönettiğimiz muhtarlık hayal etmiştik. Bunun ilk adımlarını attık. Mahalle meclisi toplantılarını yaptık. İyi de gidiyordu. Sonra iki yıllık bir pandemi dönemi yaşadık.
Herkesin evlere kapandığı, herkesin her şeyden uzaklaştığı bir dönem yaşadık maalesef. O yüzden biraz ara vermiş olduk; ama bu fikrimizden, bu idealimizden, yani kendi kendimizi yönetme, birlikte yönetme, mahallemizin sorunlarını birlikte tartışma fikrimizden vazgeçmedik.
Tekrar birlikte yönetelim fikrini örgütlemek, örgütlü bir mahalle yaratmak o kadar da kolay bir şey değildi. İnsanları ikna etme, tanıma süreçleri, bunlar uzun zaman alacak şeylerdi. Pandemiden sonra da bu adımları attık. Ama istediğimiz olgunlukta bir mahalle meclisini oluşturamadık. Yapamadıklarımızdan bir tanesi bu oldu. Ama mahallede birlikte bir yönetim oluşturmaya yönelik çalışmalar yaptık.
Ne gibi çalışmalar bunlar?
2019’da seçilmiştik. Haziran ayında komşuların birbirini tanıdığı, kaynaştığı bir şenlik yaptık. Koşuyolu Mahallesi eski, insanların birbirini tanıdığı bir mahalle; ama son 10 yılda çok hızlı değişen, dönüşen, insanların birbirinden uzaklaştığı, taşındığı, yeni insanların, yeni komşularımızın geldiği bir dönem oldu. Bunlar da o komşuluk ilişkilerinin epeyce yıprandığı, uzaklaştığı, insanların birbirini tanımadığı bir mahalle yarattı. İstanbul’un bütün mahalleleri böyle. Hatta bütün şehirler hemen hemen böyle.
Biz de özellikle sitelerde yaşayan insanların birbirini tanıyacağı, birbirlerinin sorununa çözüm bulacağı, sonrasında da mahallenin sorunlarına çözüm bulacağımız, birlikte tartışacağımız ilişkiler kurmaya çalıştık. O amaçla bir şenlik yapmıştık.
Bu şenliklere iki yıllık bir pandemi arası verdik. Sonra şenliklerimize devam ettik. Geçen sene yaptık. Bu sene de yaptık mahalle şenliğini.
Pandemi sürecinde de biliyorsunuz, 65 yaş üstü insanlar 3 ay eve kapatıldı, hiç çıkamadı, gençlerimiz yine öyleydi. Biz o dönemde yaşlılarımızla röportajlar yapmıştık. Ne istediklerini, nelerin yapılmadığını, o üç aylık süreci nasıl geçirdiklerini sorduk. Bu çalışmaları da Mahalle Yaşam Dayanışma Derneği (Maya-Der) ile birlikte yaptık. 200’e yakın komşumuzla birlikte yaptığımız bu çalışmanın ardından sonuç bildirgesini çıkarttık. Yaşlı hakları bildirgesi de var içinde. Onları da yaşlılarımıza ulaştırdık.
Pandemide yaşlı ve yalnız yaşayan komşularımızın alışverişini yapmaya çalıştık. Fatura ödemeleri, bankadan para çekme, neye ihtiyaç duyuyorlarsa onları gidermeye çalıştık. Bunları da pandemiden önce kurmaya çalıştığımız halk meclisinin öncül grubu ve seçim çalışmalarını da birlikte yürüttüğümüz muhtarlık çalışma grubumuz ile yaptık. Tabii gruplardaki herkes de dışarı çıkamıyordu ama çıkabilenlerle böyle bir dayanışma yarattık.
Deprem İstanbul’da herkesin gündemi. Bu yönde bir çalışmanız var mı?
6 Şubat depremi olmadan önce, pandemi döneminde, “Afet için ilk 72 saat” broşürünü zaten çıkarmıştık. Muhtarlık kampanyasından önce başladığımız bir çalışmaydı, sonrasında da bu çalışmayı kapı kapı gezerek büyüttük. Onun dışında da afişler yapıp bir de bu ilk 72 saatte müdahale edecek müdahale ekipleri kurmaya çalıştık. Onun için eğitim çalışması başlattık. Zoom’dan eğitim çalışması yaptık.
KOŞUYOLU MAHALLESİ’NİN DEPREMDE İLK 72 SAATİ PLANLI: “MAHALLENİ TANI, KOMŞUNU TANI, AFET PLANI YAP”
Mahalle Afet Gönüllüleri’nden eğitim aldık. Mahalle Afet Gönüllüleri pandemi döneminde izin alabiliyordu. Pratik eğitimini de Beylikdüzü’ndeki yerlerinde aldık. Hatta buradan eğitim alan arkadaşlarımız depremde Hatay’a gidip yardım ettiler. Mahallemizden yetiştirdiğimiz ya da katkı sunduğumuz arkadaşlarımızın oradaki vatandaşlarımıza yardım etmesinden de gurur duyduk.
İlk 72 saat eğitimini de muhtarlık çalışma grubuyla organize ettik. Tabii bu sınırlı bir grup, 20-30 kişilik bir grup. Çalışmayı daha genişletmeye çalıştık. Şimdi hedeflediğimiz tek tek site, apartman, sokak afet planları ve sonrasında da mahalle afet planı yapmak. Esasında bunu örgütleyerek mahalleyi afete hazırlıklı ve örgütlü hale getirmeye çalışıyoruz.
Mahallemizde 7 bini aşkın kişi yaşıyor. 45 tane sokağımız var. Bu 45 sokağın en azından belli başlılarının temsilcilerinin olduğu, o sokakların sorunlarını da tartıştığımız, mahallenin genel sorunlarını da tartıştığımız, “İlk 72 saat” broşürünü sahiplendirdiğimiz ve dağıttığımız bir meclis kurmaya çalışıyoruz.
Depremden sonra duyarlılık arttı biliyorsunuz. Depreme hazırlık da o duyarlılıkla birlikte pik yapıyor. Çok fazla talep oluyor. İkinci eğitimleri de verdik.
Onun dışında bir çalışmada deprem konteynırları. Daha önceden afet konteynırları vardı. Parklara, bahçelere konulmuştu. Sonra onlar çalındı, dağıldı. Çoğu yerden de çalındı, bakımı yapılamadı diye kaldırıldı.
Deprem konteynırlarının standart malzemeleri var. Eldiveninden kazmasına, küreğine, jeneratörüne kadar. Çeşitli yerlerden talep ettim ben; belediyelerden, valilikten, kaymakamlıktan. Onlardan sağlayamadık. O zaman biz kendi konteynırımızı kendimiz yapalım dedik.
Kazım İşmen Lisesi var hemen yan tarafımızda. Kazım İşmen Lisesi bize bir oda verdi. Afet anında kullanabileceğimiz malzemeleri depolayabileceğimiz bir odamız var şu anda. Yavaş yavaş da mahalle dayanışmasıyla, mahalle olanaklarıyla o afet odasına malzemelerimiz gelmeye başladı. Bir tane şirket ufak tefek katkı sağladı.
Deprem dışında bir gündem var mı?
9 Kasım’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, kısaca ‘rezerv alan yasası’ diye bilinen kentsel dönüşüm yasasında değişiklik yapıldı. O haberler Kadıköy’de çok yankı buldu. “Kadıköy Sultanbeyli’ne mi taşınıyor?”, “Tapularımızın hiçbir garantisi yok mu?” diye özellikle sosyal medyaya, basında, televizyonlarda böyle haberler çıktı. Kadıköy’ün 21 mahallesi var. 21 muhtar arkadaşımızla birlikte biz hemen bu 6306 sayılı yasaya karşı önce kendimizi bilgilendirmek için Mimarlar Odası eski başkanı Esin Köymen’i ve bir gazeteci arkadaşı çağırdık. Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde yaptık toplantıyı. Katılım çok yüksekti. Salona sığılamadı neredeyse. Sonrasında ne yapacağımızı konuştuk.
Koşuyolu’nda tekrar yaptık bu rezerv alan yasasına karşı bir bilgilendirme toplantısını. İnsanlar gerçekten çok kaygılı. Ne olacağını bilmiyorlar. Bir yandan evler gerçekten eski, dönüşmesi gerekiyor. Ama dönüştüğü zaman, bizim de edindiğimiz bilgiye göre hak gasplarına neden olacak bir yasa.
Tekrar aday oldunuz. Ne hedefliyorsunuz?
Evet, yeniden adayım. Zaten buradakiler de bir daha aday olmamı istiyor.
İlkelerimizden biri de en fazla iki dönem muhtarlık yapmak. İlk seçildiğimizde başladığımız çalışmaların oturması için ikinci dönemi de kattık. Biliyorsunuz muhtarlar çok uzun yıllar seçilebiliyor, 30-40 yıl muhtar olanlar oluyor. Böyle olmasını da istemedik.
Afet planı çalışmasına ilk 72 saat ile başladık ve bir yere kadar da yol aldık. Bunu daha ileri bir yere getirmeyi hedefliyoruz. Mahalle meclisini kurmayı hedefliyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Muhtarlara şöyle bir eleştiri çok geliyor; artık muhtarlar ne yapıyor ki diye soruluyor. Eskiden kayıt işlemleri muhtarlıklardan yapılıyordu. İnsanlar muhtarlıkla evrak işleri üzerinden bir ilişki kuruyorlardı. Muhtarlığı öyle bir şey olarak düşünüyorlar. Oysa ben de muhtar olduktan sonra gördüm ki muhtarlık sadece evrak işi değil.
Mesela kaldırımdaki bozukluklar, alınmamış çöpler, yapılmamış herhangi bir şey. İnsanlar belediye başkanına ulaşamıyorlar ama bize ulaşıyorlar. Biz onu direkt ilgili makamlara iletiyoruz. Daha çabuk yapılmasını sağlamış oluyoruz. Bir yerde su patlıyor mesela. İSKİ’yi arıyorlar, dönüş yok. Ama bize 7/24 ulaşabiliyorlar. Biz direkt İSKİ ile üst düzeyden iletişim kurup sorunu giderebiliyoruz.
İnsanların kişisel sorunları da oluyor, anlattığı, çözüm istediği o kadar değişik sorunlar geliyor ki. Çocuğunu kaydettiği okulu da sorabiliyorlar. Eşiyle tartışmalı oluyor, onlar da geliyor bize. Çocuklarıyla problemli olanlar da geliyor. Bir yandan insanların birbiriyle eskisi gibi komşuluk ilişkileri olmadığı için bu dertlerini anlatacakları yerler de yok. Bir sorunla baş başa kaldığı zaman, iyi bir ilişki kurduysanız size anlatabiliyor. Bu sorunları da dinliyoruz. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Sendika.Org (Derya Saadet, Tankut Serttaş)