Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, ilkokul üç ve dördüncü sınıf öğrencilerine Diyanet gençlik hizmet mekanları ve camilerde manevi danışman ve din görevlilerinin “değerler eğitimi” vereceğini açıkladı
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, ilkokul öğrencilerine yönelik, “Genç Gönüller, Çocuk Gönüllerle Buluşuyor Projesi” düzenleneceğini bildirdi.
AA’nın haberine göre, Diyanet İşleri Başkanlığı ortaokul, lise, üniversite düzeyindeki öğrencilere yönelik gerçekleştirdikleri çalışmalara ilkokul öğrencilerini de ekleyerek “Genç Gönüller, Çocuk Gönüllerle Buluşuyor” projesini hayata geçirecek
Erbaş açıklamasına göre, proje kapsamında üniversite ve lise öğrencisi Diyanet genç gönüllüleri ilkokulda öğrenim gören öğrencilere yönelik etkinlikler düzenleyecekler. İlk olarak pilot olarak belirlenen 10 ilde gerçekleştirilecek proje ile 2 bin örenciye ulaşılacak.
Proje kapsamında, ilkokul 3 ve 4’üncü sınıf öğrencilerine yönelik olarak Diyanet gençlik hizmet mekanları ve camilerde manevi danışmanlar ve din görevlileri nezaretinde değerler eğitimi faaliyetleri düzenlenecek.
Adana, Afyonkarahisar, Bursa, Konya, Manisa, Samsun, Şırnak, Tekirdağ il merkezlerinin yanı sıra İstanbul’un Ümraniye, Beykoz ve Sarıyer; Ankara’nın ise Yenimahalle ve Keçiören ilçelerinin pilot bölge olarak belirlendiği çalışma kapsamında, en az 2 bin çocuk ve gence ulaşılması planlanıyor.
Sömestir tatilinin bitiminde başlaması planlanan projede, genç gönüller ilkokul öğrencilerine haftalık programlar ve etkinlikler düzenleyecek. Haftada bir gün çocuk gönüllerin ev ödevlerini yapmalarına yardım edecek olan genç gönüller, sonunda da haftalık programa göre kamp yapma, cemaatle öğle namazı kılma gibi çeşitli etkinlikler gerçekleştirecek.
Pilot illerdeki deneyimlerin değerlendirilerek, projenin 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılında tüm il ve ilçelerde yaygınlaştırılması planlanıyor.
Diyanet’in ilkokul öğrencilerine yönelik, “Genç Gönüller, Çocuk Gönüllerle Buluşuyor Projesi”ne tepki gösteren Eğitim Sen eğitim sisteminin en temel bilimsel ilkelerden ve laik eğitim anlayışından hızla uzaklaşırken, okullarda dinselleşme hızla artarak kaygı verici boyuta ulaştığını belirterek mücadele çağrısı yaptı.
“Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi adı altında okullarda imam, vaiz ve din görevlileri ‘manevi danışman’ ve ‘öğretici’ adı altında etkinliklere katılırken, öğrencilerin camilere götürülmeye, imamların okullarda ‘konferans’ vermeye devam ettiğine işaret edilen açıklamada; “MEB tarafından eğitim müfredatının dini değerler çerçevesinde biçimlendirilmesinden okullarda dini etkinlikler üzerinden somut uygulamalara kadar hemen her alanda dini öğeleri eğitim sürecine adım adım yerleştirilmektedir. Bu durumun son örneği Geçtiğimiz 22 yıl içinde, eğitim biliminin en temel ilkeleri ve öğrencilerin gelişim süreçleri yok sayılarak hayata geçirilen dinselleştirme adımları, öğrenciler ve veliler üzerinde yoğun psikolojik baskı oluşturmaya başlamıştır” denildi.
Her türden dini inancı istismar ederek çocukları ve toplumu ‘tek din, tek mezhep’ anlayışı üzerinden ‘tek tip’ hale getirmeye çalışma girişimlerinin kabul edilemez olduğu ifade edilen açıklamada şöyle denildi:
Türkiye’de yaşanan yoğun dinselleşme, eğitim sürecinde dinsel sömürüye kaynaklık eden kimi pratik uygulama ve söylemlerin yaygınlaşması, son yıllarda eğitimin bütün kademelerinde yaşanan temel bir sorun olarak dikkat çekmektedir. MEB, Diyanet, dini vakıf ve derneklerin iş birliği ile okul içinde ve dışında öğrencilere yönelik olarak hayata geçirilen dini faaliyetler, eğitim sisteminin adeta belli bir inanç ve mezhebin kuralları ve uygulamaları ile kuşatılması anlamına gelmektedir.
Eğitim sistemi en temel bilimsel ilkelerden ve laik eğitim anlayışından hızla uzaklaşırken, okullarda dinselleşme hızla artarak kaygı verici boyuta ulaştığına dikkat çekilen açıklamada, “Eğitim alanında yaşanan dinsel kuşatmanın son yıllarda belirgin şekilde yoğunlaştığını söylemek mümkündür. Eğitim sisteminde ve genel olarak toplumsal yaşamda iktidarın kendi dünya görüşüne ve yaşam tarzına uygun nesiller yetiştirme yönündeki uygulamaları tüm topluma yönelik fiili bir baskı ve dayatma haline gelmiş durumdadır” denildi.
Hiçbir toplumun birbirinin aynı ve tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı ‘manevi değerleri’ benimsemiş insanlardan oluşmadığının altı çizilen açıklamada, “Laiklik anlayışı gereği farklı, inanç, düşünce ve değerler karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inancın benimsediği manevi değerleri öğrencilere ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması farklı inançtan öğrencilere yönelik ayrımcılık yapmak anlamına gelmektedir” ifadelerine yer verildi.
“Değişik din, mezhep, inanç ve dünya görüşünden insanların gerçek anlamda eşit olarak kabul edilmesi, devletin bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız yaklaşmasına, günlük yaşamın her alanında okulda, üniversitede, iş yerinde, sokakta, farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayırım yapılmamasına bağlıdır” denilen açıklamada ÇEDES projesi başta olmak üzere, öğrencilere yönelik olarak sadece belli bir inancın benimsemiş olduğu dini değerler üzerinden etkinlik düzenlemenin, hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırı olduğu vurgulandı.
“Türkiye’de yıllardır bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik her türlü uygulamadan derhal vazgeçilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, dini vakıf ve derneklerin okullardaki faaliyetlerine son verilmelidir” denilen açıklamada okulların dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün eğitim ve bilim emekçilerine, öğrenci ve velilere birlikte mücadele çağrısı yapıldı.
Sendika.Org