Yoksulluğa ve Hayat Pahalılığına Karşı Bir Aradayız Platformu’nun 17 Aralık’ta Ankara’da yapacağı buluşma öncesinde platform bileşenlerinden üketici Hakları Derneği’nin Genel Başkanı Turhan Çakar ile konuştuk. Çakar, yoksulluğa karşı mücadelenin halkın örgütlü gücünü ortaya çıkarmaktan geçtiğini vurguladı
Yoksulluğa ve Hayat Pahalılığına Karşı Bir Aradayız Platformu 17 Aralık’ta “Yoksulluğa ve hayat pahalılığına karşı büyük halk buluşması” düzenliyor. Eylem öncesinde platform içerisinde yer alan Tüketici Hakları Derneği’nin Genel Başkanı Turhan Çakar ile eylemin gündemlerini ve önümüzdeki döneme dair hedeflerini, programlarını konuştuk.
Çakar, yoksulluğun artık herkesin gündemi olduğunun altını çizerken etkili mücadelenin de halkın örgütlü gücünü ortaya çıkarmaktan ve bu güçle ekonomik-sosyal politikaların değiştirilmesi için basınç oluşturulmasından geçtiğini ifade etti. Dernek olarak halkın, demokratik kitle örgütlerinin ve sendikaların birlikte hareket edebileceği zeminleri kuvvetlendirmek için çalışacaklarını söyleyen Çakar, tüm Ankaralıları 17 Aralık’ta Sakarya Caddesi’nde yapacakları buluşmaya davet etti.
17 Aralık Pazar günü “Yoksulluğa ve hayat pahalılığına karşı büyük halk buluşması” yapılacak. Nasıl bir eylem olacak, gündemleri ve talepleri ne olacak?
Eylemin başlığından da anlaşılacak üzere pazar günü yoksulluğa ve hayat pahalılığına karşı büyük halk buluşması yapacağız. Bu konuyu; yoksulluğa ve hayat pahalılığını buna dair çözüm önerilerini, bu yoksulluk ve hayat pahalılığı karşısında halkın sorun yaşayan ezici çoğunluğunun yaşadığı sorunları gündeme getireceğiz. Ve o sorunu yaşayan kesimlerin temsilcilerine de söz vereceğiz. Bunlar en düşük maaş alan emekliler, asgari ücretli bir işçi, yoksul ailenin çocuğu olan bir öğrenci, ev kadını, engelli bireyler. Bu kesimler toplumun en çok sorun yaşayan kesimleri, ve toplumun ezici çoğunluğunu oluşturuyor.
Bu belirttiğim grupların yaşadıkları sorunları gündeme getirmelerini sağlamak ve tabii ki bu sorunlar konusunda kamuoyu oluşturmak, yetkililere ve ülke yönetimine duyurmak, ülke yönetiminin bu konuda önlem almasını sağlamak, yani hayat pahalılığı ve yoksulluğun önlenmesi için gerekli olan önlemleri almalarını sağlamak için bir miting bir eylem bir halk buluşması yapacağız.
Yaşanan yoksulluk hakkında ne söyleyebilirsiniz? Bu konuda bir çalışmanız, sayısal verileriniz var mı?
Tüketici Hakları Derneği olarak çok uzun yıllardan beri bu sorunları gündeme getirdik, getirmeye çalışıyoruz. Her ay Türk-İş 4 kişilik hanenin açlık ve yoksulluk sınırını açıklıyor. Kasım 2023 tarihi itibariyle 4 kişilik hane için açlık sınırı 14 bin 25 TL. Yeterli ve dengeli beslenmeyle birlikte eğitim, sağlık, kira, eşya, giyim, çocukların giderleri, enerji giderleri gibi diğer giderleri de eklediğinizde 4 kişilik hanenin 2023 Kasım ayındaki yoksulluk sınırı 45 bin 686 TL.
Türkiye’de hanelerin yüzde 55’inden fazlası açlık sınırının altında yaşıyor. Yüzde 35’ten fazlası da yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Yüzde 90’dan fazlası açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşıyor.
Türkiye’de 8 milyon üzerinde işsiz var. Bunun dışında üniversiteyi bitirmiş yüz binlerce insan kendi mesleğinde bir iş bulamıyor. Yani bu 8 milyonun insan içerisinde bir milyonundan fazlası üniversiteyi bitiren kişiler. Dolayısıyla tüm bu sorunlar Türkiye’de açlığa ve yoksulluğa neden oluyor. Bu açlığın ve yoksulluğun temel nedeni de Türkiye’de uygulanan ekonomik ve sosyal politikalar.
Yoksulluğa karşı nasıl bir mücadele programınız var?
Bu herkesin sorunu artık. Bir örgütün, bir derneğin, bir sendikanın altından kalkabileceği bir gündem değil. Yani bu sorunu yaşayan halkın temsilcilerinin, sendikaların birlikteliği gerekiyor ki çözüm için güçlü bir talep ortaya koyulabilsin. Bunun çözümü bir halk iktidarından geçiyor. Neoliberal politikalardan vazgeçecek, işsizliği, yoksulluğu hayat pahalılığını giderecek ekonomik ve sosyal politikaları uygulayacak bir yönetimden geçiyor.
Bunun oluşması için de bu doğrultuda çok güçlü bir halk birlikteliği, halkın örgütlü gücünün açığa çıkması gerekiyor. Biz dernek olarak önümüzdeki dönem bu birliktelikler için uğraşacağız. Diğer demokratik kitle örgütlerinin de sendikaların da bu noktada mücadele etmesini bir araya gelmesini öneriyorum, çağrı yapıyorum.
Olayın yalnızca ekonomik boyutu yok. Sorunların çözümünün bir siyasi boyutu da var. Çünkü ülke yönetimini değiştirmek bir siyasi anlayışı gerektiriyor. Halktan yana olmak, olan bu planlı sorunların çözümü için planlı demokratik bir ülke bir ekonomik politika sağlamak. Dolayısıyla tüm ekonomik sosyal politikalar tepeden tırnağa halk yararına değişmelidir.
Yani çözüm önerilerimiz ülke yönetiminin değişmesi, halktan yana bir yönetimin gelmesi. Bunun dışında halkın aleyhine olan işsizliğin ve açlığın nedeni olan ekonomik-sosyal politikaların tamamen değişmesi gerekiyor. İşsizliğin yoksulluğun açlığın çaresizliğin giderilmesi için düşük ücretlerin giderilmesi ve halkın, ailelerin mutlu yaşayabilmesi için yeterli ve dengeli beslenebilmesi için bir ekonomik ve sosyal politikaların baştan sona tepeden tırnağa değişmesi gerekiyor.
Bu sorunu yaşayan emekçilerin, işçilerin, emeklilerin, yoksulların, çaresizlerin, açların, engellerin, sorun yaşayanların birlikteliği gerekiyor. Toplumun ezici çoğunluğu zaten bu kesim. Zenginlerin sayısına baksanız Türkiye’de yüzde 5 bile değiller. Yani toplumun ezici çoğunluğu yoksul. Bu kesimin çok güçlü bir birlikteliği gerekir ki bu dediklerimiz hem halktan yana bir yönetim sağlasın hem de var olan ekonomik ve sosyal politikalar halkın, işsizlerin, yoksulların, emekçilerin lehine değiştirilsin. Yoksulluk, işsizlik, çaresizlik de ortadan kalsın.
Sendika.Org/Ankara