Tarım sektörü de yeniliklerden, teknolojiden ve yapay zekâdan payını alıyor. Tarım girdilerinden (gübre, ilaç) tarım araçlarına (traktör ve donanımları, bilgisayar, tablet, GPS ve yapay zekâ donanımlı aletler) kadar her gün yeni uygulamalarla karşılaşıyoruz. Ancak her ülkede uygulamalar farklı. Amaç “Bu uygulamalarla tarımda verimliliği artırıp açlığa son vereceğiz” “yeşil etiketi” altında uygulamaların sahiplerine bol para kazandırmak mı yoksa almaşık, organik bir tarıma geçerek çiftçilere yaşanacak bir gelir sağlayarak hem dünyadaki açlığa çözüm bulmak hem de insan ve çevre sağlığına katkı sağlamak mı?
Tarım sektöründe olup bitenlere bakarak karar verebiliriz, özellikle tarım (zirai) ilaçları alanında.
ARN’li ilaçlar piyasaya sürülüyor (insanlardan sonra sıra bitkilere geldi). Genleri değiştiren, yok eden ilaçlar yakında piyasada, ki bunlara “genetik susturma” deniliyor. Almanya, Fransa, Belçika’da testleri yapılıyor. Ekime zarar veren böceğin yaşamına gerekli geni sonlandırıyorsunuz. Artık böcek, haşere, mantara, zararlı otlara karşı ilaç kullanmanıza gerek yok. Ayrıca bu yeni ARN’li ilaçlar biyoçözünür diyorlar. İki yolla ilaç kullanılıyor. Birincisi genetiği değiştirilmiş bitkiler ilacı üretiyor. Örneğin genetiği değiştirilmiş mısır ya da soya ARN yayar ve zararlı böcekleri öldürür. İkincisi ise ARN’li ürün köklere, ağaç gövdelerine püskürtülür ve zararlı böcekleri öldürür.
Yine genlerle oynuyorlar. Biyoçeşitliliğe, insan sağlığına ne gibi etkileri olacak, umursamıyorlar. Amaç bu ilacı satmak. “Kısa vadede ne kazanırsak o kadar iyi.”
Böceklere direnç gösteren genetiği değiştirilmiş ürünler (GDÜ) üretiyoruz. Peki sonra böcekler bu ürünlere direnç gösterebilir ve hayatta kalmayı başarabilirler mi diye sormuyoruz. Ürünlere gelip beslenen arılara, solucanlara, kuşlara ne olur diye sormuyoruz.
Türlerin kaybolmasında ilaçların ve bunları yoğun şekilde kullanan tarım-sanayi işletmelerinin payı çok önemlidir.
1950’li yıllarda başlatılan tarımda “yeşil devrim” ile üretkenlik artırılmaya çalışılır. Kimyasal gübrelerle, zirai ilaçlarla ve makineleşmeyle üretimde patlama yaşanır. Ama belirli bir süre sonra verimlilik azalmaya başladığı gibi insan ve çevre sağlığında sorunlar başlar.
Monsanto şirketi 1954 yılında Nabay adı altında 75 milyon litre yaprak dökücü “portakal gazı” üretir ve orduya satar. ABD ordusu da 1961-1971 yılları arasında Vietnam savaşında bu ilacı kullanarak ormanları ve ormanlarda saklanan kurtuluş savaşı askerlerini yok etmeyi amaçlar ve binlerce insanı öldürdüğü gibi sakat da bırakır. Bugün Vietnam’da 2 milyon kişi ve 500 bin çocuk bu gaz nedeniyle hastadır ve ölüme mahkûmdurlar.
1962 yılında Rachel Carson “Sessiz Bahar” adlı romanıyla tarım ilaçlarına dikkati çeker ve başarılı olur da. DDT yasaklanır.
1975 yılında ABD’de yasaklanan ve muz bahçelerinde çokça kullanılan klordekon ilacı Antilles, Guyan ve Güney Amerika’da bolca kullanılır ve insanları zehirler, sakat bırakır, öldürür.
2022 yılının aralık ayında 100 bilim insanı genetik biyoteknolojinin ve dolayısıyla ilaçların tozlaşmaya ve tozlaşmayı yapan canlılara karşı zarar verdiğini ve ekosistemlerin dengesini ve küresel gıda güvenliğini tehdit ettiği konusunda bir bildiri yayınlarlar.
- Yapılan hesaplara göre tozlanma, döllenmenin doğaya yararı yılda 153 milyar dolardır.
- Kimi zaman tarım ilaçları “bitki sağlığını koruma (fitosaniter) ürünleri” adı altında pazarlanırlar.
- Dünyada kullanılan yaklaşık 1000 kadar tarım ilacı vardır. Her birinin özellikleri ve zehirlilik derecesi farklı olduğu gibi doğada kalış süreleri de farklıdır. Üretimleri çok enerji ve fosil enerji gerektirir. Sadece tarım alanlarında değil, uzun süre raflarda kalsın diye taşımada ve stoklamada da (depo, hangar, silo) kullanılan ilaçlar bulunmaktadır.
- Her tarım ilacı için Maksimum Kalıntı (ilaç kalıntısı) Sınırı vardır. Yönetmeliklerle belirlenir ve bu sınır ara sıra yapılan tahlillerle mercek altına alınır.
- İlaçları en çok kullanan ülkeler sırasıyla ABD, Brezilya, Japonya ve Fransa’dır. İlaçların yüzde 70’ni büyük tarım işletmeleri kullanır. Doğaya egemen olan kimyadır.
- En çok üretilen ilaçlar kötü otların imhası (%50), zararlı böceklerin imhası (%30) ve mantarlara karşı (%17) olanlar olup piyasası 85 milyar dolardır. 2023 yılında ise piyasa 130,7 milyar dolara ulaşmıştır. FAO’ya göre ilaç üretimi 1990’da 1,7 milyon iken 2020 yılında 4 milyon tona ulaşmıştır. İklim değişikliği nedeniyle zararlı böceklerde artış görülmektedir ve dolayısıyla ilaç üretimi daha da artacaktır.
- En büyük dört ilaç şirketi piyasanın yüzde 70’ini ellerinde tutarlar. 25 yıl önce payları yüzde 29 idi. Sygenta 10 milyar dolar ile ilk sırada olup sonra sırasıyla Bayer 9,8 milyar, Corteva 5,7 milyar ve Basf 5,5 milyar dolar ile gelir. Aynı şirketler genetiği değiştirilmiş tohum sattıkları gibi bu piyasanın da %60’ını ellerinde tutarlar. Yerel tohumlara kapıları kapatırlar ya da lisanslarını satarlar. Bu şirketlerin yanı sıra çok sayıda sahte tarım ilacı da üretildiğini belirtelim.
- Sygenta tiyametoksam (arıları öldürür), FMC klorantraniliprol (su canlılarına zarar verir), Basf glifosat (cinselliğe, üretkenliğe zarar verir ve kansere yol açar), Corteva siprokonazol (su canlılarına zarar verir) üretirler. Neonikotinoid ilacı arıları öldürür ve DDT’den 7000 kat daha zehirlidir. İlaçların karışımı daha da tehlikelidir.
- Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Bölümü ve Dünya Sağlık Örgütü çok tehlikeli olan ilaçların (Highly Hazardous Pesticides) insan ve doğaya ağır ve süreğen zarar verdiğini belirterek ve geri dönüşün imkânsızlığından söz eder. Bu tür ilaçlarla zehirlenenlerin yüzde 95’i Güney ülkelerindedir. Çok tehlikeli olan bu ilaçların Mali’de kullanılma oranı yüzde 40, Kenya’da yüzde 43, Nijerya’da yüzde 63’tür. İlaç elle karıştırılır. Eldiven, gözlük, maske, özel giysi pek kullanılmaz. İlaç çöpleri ise ayrı bir sorundur.
- Dünyada her yıl 385 milyon kişi ilaçlar nedeniyle zehirlenmektedir ve çoğunluğu Güney ülkelerindedir. Her yıl ölenlerin sayısı ise 20.000 kişidir ama etkileri uzun dönemde ortaya çıkar ve parkinsona, lösemiye, beyin tümörün, prostata, bilişsel bozukluklara, değişik kanser türlerine, alerjiye, astıma, şekere, düşüklere, doğuştan bozukluklara, otizme vb. neden olurlar. Dolayısıyla sağlık harcamaları da artış gösterir. Sağlıklı yaşam süresi de kısalmaya başlar. Doğaya verdiği zarar ise daha önemlidir. Toprağın can damarı olan solucanlara, mikro-organizmalara, mantarlara zarar verirler.
- İlaçlardan zehirlenenlerin başında kadınlar ve çocuklar gelir. Dünyada bunların payı yüzde 43’tür. Güney Asya ve Afrika’da kadınların yüzde 60-70’i ilaçlardan zehirlenir. Örneğin Kenya’da ihracata bağlı çiçek sanayi çok gelişmiş olup ilaç kullanımı, çiçek kesme ve ambalaj işlemlerinde çoğunlukla kadınlar istihdam edilir. Kadınlar aynı olanaklara sahip olsalardı (finans, kaynak, yardım) verimlik ve üretim yüzde 4 artar ve yetersiz beslenme yüzde 12-17 oranında azalırdı ama göğüs kanseri, kısırlık, düşük, hastalıklı çocuk doğurma kadınların emperyalist kaderidir.
- Doğada böceklerin azalması nedenleri ise sırasıyla yüzde 46,6 ile tarım ilaçları ve azotlu gübreler, 16,4 ile zararlılar ve istilacı türler, yüzde 10,7 ile kentleşme, yüzde 8,8 ile ormanların yok edilmesidir. Küresel ısınma ve ışık kirliliği de rol oynar.
- Doğayı ve bitkileri koruyan canlılar vardır ve ilaca gerek duyulmaz. Uğur böceği, arı, örümcek, peçeli baykuş (kemiricilere karşı), kulağa kaçan (yaprak bitine karşı) vb. almaşık yöntemlerdir ve bu canlılar yetiştirilir, ticarete konu olur ve çiftçilere satılır. Tarımın da bu tür canlılara uygun olması gerekir, yani tarım arazisi çitle, ağaçla çevrili olmalıdır. ABD’de tarım için yetiştirilen böceklerin piyasası 4,5 milyar dolardır.
- 2015 yılında Avrupa’da topraklarla ilgili yapılan incelemede toprakların yüzde 85’inde ilaç kalıntısı olduğu ortaya çıkmıştır. Toprakların yüzde 45’inde 2-5, yüzde 25’inde 1, yüzde 13’ünde 6-10 ilaç kalıntısı saptanmıştır. Yüzde 17’sinde ise kalıntı bulunmamıştır.
- Hayvanlar yedikleri otlarla ilaç kalıntılarını da yutarlar. Kalıntılar sonra hayvan gübresine geçer ve yeniden toprağa ulaşırlar.
- Fransa’da tarım arazisinin yüzde 4’ü üzüm bağlarıyla kaplıdır. Ama tarım ilaçlarının yüzde 20’si kullanır.
- Tarım ilaçları dereye, suya, denize karışır. Tarım sanayiden çok suyu (yer altı, yer üstü) kirletir. Gübreler (azotlu, nitratlı), ilaçlı otları yiyen hayvanların dışkısı ve gübresi, gübre suyu sulara karışır. Kumsallarda insan ve canlılar için tehlikeli olan yeşil yosunlar ortaya çıkar. Fransa Brötayn bölgesinde her yıl 40-70 bin ton yeşil yosun toplanır. Küresel ısınmayla tehlikeye giren deniz yaşamı ilaçlarla da tehlikeye girer. Sonra da kirlenen suyu temizlemek için milyonlar harcanır. Tarlalar ile dere, deniz arasında mutlaka ama mutlaka mesafe koyulmalıdır.
- İlaçlar ayrıca rüzgârla başka yerlere taşınır. Buharlaşma ile de taşınır. Uzaklık ise 100-1000 kilometre arasında değişir. Organik (biyolojik) tarım da zarar görür. Fransa’da kullanılan tarım ilaçları evlere en az 20 metre uzaklıkta atılmalıdır.
- Tarım ilaçlarını atan makinelerde ilaç kalıntıları kalır ve sonra temizlenir ve doğaya atılır. Bu makinelerde kalan ilaç atıklarının miktarı örneğin Fransa’da 80 bin ton/yıldır.
- 2022 yılının temmuz ayında Fransa Meclisi’nden 26 sosyalist milletvekili saçlarından bir parça vererek tahlil için toxSeek şirketine yollarlar. Şirket 1800 organik kirletici ve 49 metali inceler. Saçlarda tarım ilacı dışında cıva, mikroplastikler ve hatta nadir toprak cevherleri bulunur. Tahlilin bir ilginç yanı ise 2008 yılında Avrupa’da yasaklanan tarım ilacı karbofüranın saçlarında bulunmasıdır.
- Viyana Tıp Fakültesi Avrupa Adalet Divan’ının isteği üzerine ilaçlarla ilgili yapılan yayınların incelenmesini talep eder. Fakülte 53 araştırmayı inceler. 34 ilaç güvenilir olmayıp OECD direktiflerine uygun değildir. 17’si kısmen güvenilirdir. 2 araştırma ise güvenilir bulunmuştur.
- İlaç şirketleri diğer tüm şirketler gibi lobi etkinlikleri yürüterek ilaçlarını satmaya çalışırlar. Bayer 4,5 milyon, BASF 3,2 milyon, Syngenta 1,7 milyon, Corteva 1 milyon avroyu bu etkinlikler için harcarlar. Şirketlerin amacı yapılan araştırmaları etkilemek, gerekirse bilim insanlarına para ödeyip tarım ilaçlarının zararlı olmadığına dair araştırma yaptırmak, kamuoyunu ve medyayı oyalamaktır. İlaç kurbanlarına ödeme yaparak olayı kapatmak, davalarda mahkemeyi ayarlamaktır. Bill Gates ilaç şirketi Monsanto’ya ortak olur. Bilim suçludur ve giderek körleşmeye başlamıştır. İlaçlar bilimi de zehirler.
- Mısır, buğday, soya, pirinç insan ve hayvan beslenmesinin yüzde 60’ını oluşturur ve bu dört ürün beslenmeye yüzde 90 katkıda bulunur. İşte en çok ilaçlanan ve gübreyle beslenen bu ürünlerdir. Oysa insanlığı besleyecek 30 bin (belki de 80 bin) ürün vardır ama tekelleşme ile ve yerel ürünleri canlandırma etkinliklerine karşın kaybediyoruz.
- İlaçlardan en çok etkilenen sebze ve meyveler çilek, ıspanak, elma, üzüm, şeftali, lahana, biber, kiraz, yeşil fasulye, armut, tüysüz şeftali, avokado, domates, kaysı, erik, havuçtur. İlaç dışında ağır metaller de sebze ve meyvelerde bulunur. Havuç, salata ve ıspanak yapraklarında kadmiyum bulunur. Lahanada nikel, mısırda çinko, pancarda bakır kalıntıları bulunur. Patates, pırasa ise hiçbirini sevmez. Tarım ilaçlarını kullanma sıklığı Fransa’da kullanılan bir ölçüt olup bu sıklık üzümde 13, meyvelerde 16 ve elmada 36’dır.
- İlaçlardan etkilenen toprak üstü ve toprak altı canlıları başka yere göç edebilir ve böylece toprak can damarını kaybeder. Ekosistem ve biyoçeşitliliği kaybolunca da bir daha geri gelmesi çok zordur.
- 2021 yılında Sri Lanka tarım ilaçlarını (ve ithalatını) yasaklayan ilk ülke olmuştur ama çiftçilere ve tarım kesimine belirli bir süre tanımaksızın yüzde 100 organik tarıma geçiş sorunlar yaratmış ve yeniden yasaklara ara verilmiştir.
- Kimi ülkeler kentlerde parklarda, yeşil alanlarda, spor alanlarında tarım ilacı kullanılmasını yasaklamıştır. Lüksemburg ise tarımda tümüyle yasak getirmiştir. Kırgızistan ise 2028 yılında tümüyle organik tarıma geçmeyi planlamaktadır.
- Tarım ilacı kullanmayan organik tarımın Kuzey Amerika’da payı yüzde 1, Okyanusya’da yüzde 1, Avrupa’da yüzde 14, Afrika’da yüzde 14, Güney Amerika’da yüzde 16 ve Asya’da yüzde 40’tır. Organik tarım yanında farklı ürün ekme, uzun rotasyon, birleşik ekim, ağaç-tarla iş birliği, çit geliştirme, bitkisel örtü gibi almaşık yöntemlerle ilaç kullanımı azaltılmaktadır. İlaçsız tarım mümkündür.
- Her ülke tarım ilaçlarıyla ilgili yönetmeliklere başvursa da ilaç kullanımını ileride bir tarihte yasaklamaya çalışsa da ilaçların doğa ve insan sağlığına verdiği zarar sonucu sağlık harcamalarını azaltmaya çalışsa da, tekelci firmalar ve lobilerinin etkisiyle tarih ertelenir ya da ilaç başka adla ya da yeni bir ilaç piyasaya sürülür. Kimi kez “yeşil kapitalizm” ile ilaç da yeşillenir.
Tarım ilaçlarından büyük ölçüde vazgeçmek mümkün. Bunun için organik tarıma geçip tüm insanlığı beslemek ve doğayı, canlılarını korumak ta mümkün.
Organik tarım ile sanayi gübresi, tarım ilacı, GDÜ kullanmıyorsun. Antibiyotik yok. Toprağı verimlileştiren kompost, yeşil gübre var. Yardımcı böcekler kullanılır. İtici ve çekici bitkiler kullanır. Toprağa azot sağlayan bitkileri (fasulye, mercimek, yonca) dönüşümlü olarak eker. Ağaç diker, çit yapar, hayvanları serbest bırakır. İçinde olduğu sistemi öğrenir, bilir. Karşılıklı etkilerini öğrenir. Bilge topraktır. Eski bilgileri, tohumları kullanır ve destekler, kaybolmalarını önler. Bilimsel araştırmalara katkıda bulunur. İnsanları sağlıkla besler ve sağlık harcamalarını azaltır.
Toprakla, altı ve üstüyle uyum içinde çalışacak ve koruyacaksın. İlaçla katletmeyeceksin. Toprak beslenmenin, barışın anasıdır ve O’nu ilaçla boğmayacaksın. O’nu dinleyecek, anlayacak ve doğal yollarla yardımcı olacaksın ki O da sana yardımcı olsun.
Toprak köylünün ruhudur ama zehirlenmektedir. Toprağı incelemek tarihi de incelemektir.
Toprağın doğasını korumak ve köylünün seçimine yardımcı olmak gerekir. Köylü ilaçları kullanmamakla hem toprağı korur ve hem de kendi sağlığını. Böcekler uçuşur, toprak rengarenktir. Toprak kirliliği tutar, filtredir, sıcaklığı ayarlar. Kendi kendini besler, geri dönüşüm sağlar.
İlaçlarla zehirlemeyelim, doğal işleyişini bozmayalım ve toprağın can damarı, mühendisleri solucanın, mantarın heykelini dikelim.
Topraktan kopmayalım, ortak malımız olsun. Özenle bakalım. İlaç çöpleri içinde boğulmayalım.
Kaynaklar:
- Fabrice Nicolino: Lettre à une petiote sur l’abominable histoire de la bouffe industrielle, Les Echappés, 2017.
- Falaminia Paddeu: Sous les pavés, la terre, Seuil, 2021.
- Frédéric Denhez: Cessons de ruiner notre sol, Flammarion, 2014.
- Marc Dufumier: 50 idées reçues sur l’agriculture et l’alimentation, Allary, 2014.
- Odile Robert: Clonage et OGM, Larousse, 2010.
- Gilles Eric Seralini: Nous pouvons nous dépolluer, J.Lyon, 2009.
- İsabelle Saporta: Le livre noir de l’agriculture, Fayard, 2011.
- Gilles Eric Seralini – Jerôme Douzelet: Affaire Round-up à la lumière des Monsanto papers, Actes Sud, 2020.
- Atlas des pesticides, 2023.
- Le fil vert, Libération, 9 Haziran 2023.
- Reporterre.net; latribune.fr; inrae.fr; pollinis.fr; caminteresse.fr;