Depozitolu bir şişe ile geri dönüşümde enerji ve hammaddede tasarruf sağlanır. Örneğin cam toplandıktan sonra kırılmaz, öğütülmez ve yeniden şişe üretimi için kullanılmaz. Sadece yıkanarak yeniden kullanıma girer
“İnsan ve doğa ilişkisinde üç evre vardır: İlk evre biyosenoz(bir yaşam alanında canlıların etkileşimli organizmaları) olup doğa ile insan arasında kendiliğinden olan ve insanın doğaya uyum sağladığı ve boyun eğdiği evredir. İkinci dönem boşanma olup giderek güçlenen maddi olanaklarla insan doğayı bozar, yağmalar ve ırzına geçer. Üçüncü evre ise uzlaşma ve barışma olacaktır ve insan sadece doğanın geçici yararlanıcısı olacak ve bunu gelecek kuşaklara aktaracaktır”.
Theodore Monod, L’homme contre la nature, sortie de secours, Paris, 1991
T. Monod’un dediği gibi henüz ikinci evredeyiz ve doğayı yağmalıyoruz. Daha doğrusu piyasanın metalaştırdığı doğa, özellikle çok uluslu şirketlerce tarumar ediliyor. Uzlaşma ve barışma evresi zor görünüyor ve insan doğayı mahvedip kendisini de mahvettiğini anladığında vakit çok geç olacaktır.
Konumuz 1990’lı yıllardan sonra tümüyle kaybolan depozito.
Eskiden Atatürk Orman Çiftliği’nin süt şişelerini ya da Tekel biralarını (cam şişeler) alırken şişenin ya da kabın geri getirilmesi için bakkala bir ücret öderdik. İşte buna depozito diyorduk. Tüketim sonrası şişelerin bakkala iadesi sonrası depozito parasını bakkal bize öderdi. Böylece şişe çöpe gitmez, yola, parka atılmaz ve yeniden kullanılırdı.
Pazara giderken file ile gidilir, satıcı kese kağıdına sebze ve meyveleri koyup tartardı. Şimdi varsa yoksa plastik poşet. Ayrıca çok da pahalandı!
Sokaklarda satılan damacana su kayboldu! Şehir suyu sağlıklı mı değil mi tartışması için de daha sağlıklı diye sunulan ve el değmeden doldurulan plastik şişeli suya ağırlık verdik.
Sadece şişeler değil, örneğin satın aldığınız pil için de depozito öder ve kullanım sona erdikten sonra belirli noktalara geri götürür ve depozito paranızı alabilirsiniz. Kimi elektronik aletler için de geçerli olabilir. Ama kim, nasıl, ne zaman götürecek?
Ama 1950’li yıllardan beri uygulanan depozito, piyasa ekonomisinin harika buluşu kullan-at kaplarla, plastik şişe ve teneke kutularla geçmişte kaldı. Sular plastik kaplara, bira, soda, meyve suları teneke kutulara girdi ve sonrasında da çöp kutularını ve çöplükleri doldurdular. Cam şişeye göre on kat daha hafif olan ve nakliyesi de kolay olan plastik cam şişenin yerini aldı. Hafif olduğundan 3-5 litreye kadar su doldurmak kolay oldu. Teneke ise tek kullanımlı idi.
Neden ve nasıl kaldırıldığını öğrenmek için bir önceki yazımızı okumakta yarar vardır.[1] Bir örnek verelim: 1950’li yıllarda cam şişelerin yüzde 100’ü, bira şişelerinin ise yüzde 85’i depozito kuralıyla geri dönerken bu oran 1970’de soda şişesinde yüzde 50’ye, birada yüzde 25’e kadar düşer ve 1990 yıllarından sonra iyice kaybolur.
Şimdi de tüketim çılgınlığı karşısında depozito geri gelsin diyen kuruluşlar olduğu gibi yeniden uygulamaya koyan ülkeler var. Sadece cam ya da plastik değil kimi diğer ambalajlar da (teneke, karton, naylon gibi) söz konusu. Kimi satış noktalarında evden götürdüğünüz şişe, kese kağıdı, kutulara istediğiniz tüketim malzemelerini (süt, yağ, deterjan, un, şampuan gibi) döküp doldurma olanakları da sunuluyor. Kimi konser ve festivallerde depozito sistemi uygulanıyor. Almanya, Finlandiya, Danimarka ülkelerinde depozito büyük ölçüde ( yüzde 80-90 oranlarında) kullanılmaktadır. Kimi kentlerde yerleştirilen makinelere plastik şişenizi atarak size bir ücret ya da otobüs, metro bileti ödenmektedir. Para iadesi yerine alışveriş, hediye kuponu gibi uygulamalar da var.
Kimi ülkeler yeniden depozito uygulamasına geçmek istiyor ama nedense hep erteleniyor. 2025-2030 yıllarında aşamalı olarak geçilecek denilip popülist yaklaşımlar sunuluyor. Üretimden tüketime kadar yeniden altyapıyı kurmak kolay değil ama çevreyi kurtarmanın yollarından biri de bu. Altyapı içinde kimi harcamalar ve yasal düzenlemeler de gerekli.
O halde depozitonun bize getirdiği ve yeniden getireceği yararları ve bunun yanında kimi zorluklarını ele almakta yarar vardır.
Alışkanlıkları değiştirmek zor. Sürdürülebilir olmayan kullan-at gibi ambalajlara alıştıktan sonra plastik ya da cam şişeleri kaç kişi yeniden kullanım için aldığı yere götürecek? Ayrıca yasal düzenlemeler de gerekli. Yeşil, geri dönüşen ambalajlara da fazla aldanmayalım. Ne kadar yeşil, ne kadarı geri dönüşür konusu çok tartışmalı.
Depozitonun yarar ve zorluklarını dile getiren modeller de var. Porter Modeli (1998), Moore ve Scott modeli (1983), Lesser-Madhaven modeli (1989) bunlardan birkaçı. Ele aldıkları konuları ve dolayısyla depozitonun yararlarını özetleyelim.
Depozitoya geçiş zor ama en azından cam şişeler için gerekli. Tüketicinin davranışı kadar piyasanın bu konuda tavrı da önemli ki bu sistemi kabul etmekte zorlanacaktır. “Biz üretelim, siz geri dönüştürün” ya da “Depozito ile alın” diyerek son yıllarda elde ettiği kullan-at piyasasını kaybetmek istemeyecektir. Geri dönüşümlü “yeşil ambalaj” adı altında sistem devam edecektir. Oysa depozito bu geri dönüşümü büyük ölçüde azaltacaktır. Geçiş zor olsa da özellikle çöp miktarını azaltmak için, doğa için, sağlığımız gereklidir.
Her zaman söylediğimiz gibi yazıyı okuduktan sonra düşünün. Depozito çevremiz için yararlı olabilir mi ve niye kaldırıldı?
Evet, alışkanlıkları değiştirmek zor.
[1] İsmail Kılınç, Geri dönüşüm yalanı: “Biz çöp üretelim, siz geri dönüştürün”, Sendika.Org, 6 Ekim 2019.
https://sendika.org/2019/10/geri-donusum-yalani-biz-cop-uretelim-siz-geri-donusturun-563864
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.