Onları bir araya getiren ortak dertleriydi. Yüksek kiralar, evden çıkarmaya zorlayan ev sahipleri ve daha nicesi… Kendi dertlerine derman ararken birbirlerini bulan ve Kiracı Dayanışması’nı kuran Antalyalı kiracılara mikrofonumuzu uzattık
Onları bir araya getiren ortak dertleriydi. Yüksek kiralar, evden çıkarmaya zorlayan ev sahipleri ve daha nicesi… Kendi dertlerine derman ararken birbirlerini bulan kiracılar, benzer dertleri yaşayanlarla bir araya gelmeye ve birlikte mücadele etmeye karar verdi. Kiracı Dayanışması böyle kuruldu.
Antalya’da kurulan Kiracı Dayanışması, yaptıkları eylemlerle, bilinçlendirme toplantılarıyla, talepleriyle gündeme geldi. Kiracı Dayanışması hem Antalya’da büyümeye devam ediyor hem de Ankara, İstanbul, İzmir, Afyon ve Mersin’den gelen katılımlarla yurt genelinde genişliyor.
Sorularımızı Kiracı Dayanışması’nın kuruluşuna ön ayak olanlardan olan Cengiz Kul yanıtladı. Kul, Halk Ekmek fabrikasında asgari ücretle çalışan bir işçi. Kiralara üst sınır getirilmesini, bunun da asgari ücretin baz alınarak yapılması gerektiğini söylüyor.
Ortak mağduriyetten ortak mücadeleye açılan yolu gelin Cengiz Kul’dan dinleyin.
Kendinizi tanıtarak başlayabilir misiniz?
Ben Cengiz Kul. Antalya’da ikamet ediyorum. Halk Ekmek fabrikasında asgari ücretle çalışıyorum. Üç çocuk babasıyım.
Kiracı Dayanışması’nı ne zaman kurdunuz ve sizi bunu kurmaya iten neydi?
Kendi yaşadığımız mağduriyetten ötürü bir arayış içindeydik. Çıkış kapısı arıyorduk. Benim ev sahibim yurt dışındaydı. Bir buçuk sene önce evden çıkarmak istedi bizi. Kirayla bir problemimiz yoktu. Biz çıkmak istemedik evden. Ben çalışırken eve tehdit amaçlı 7-8 kişilik bir grup gönderdi. Evde çocuklar da korktu tabii. Çocuklar hâlâ o olayın travmasını yaşıyor. Zil çaldığında korkuyorlar.
Bu olaydan sonra yaşadıklarımızı sosyal medyada paylaştık. Sonradan Antalya’da kiralık ev ilanlarının olduğu bir grupta yüksek kiralara dair serzenişler de gördük. Biz de yazmaya devam ettik. O gruptaki paylaşımlarımızı Şerife Yavuz hanımefendi görmüş. İstek attı bize. Kabul edip iletişime geçtik.
2023’ün Ocak ayında ben ve eşim, bir de sonradan sosyal medya üzerinden tanıştığımız Şerife abla sosyal medyadaki tanışmamızın ardından bir kafede buluşup neler yapabileceğimizi konuştuk. Bir grup kurma fikri orada ortaya çıktı. Whatsapp ve Facebook grupları, Instagram ve Tiktok sayfaları kuruldu. Benzer sorunlar yaşayanları alırız diye düşündük ama bu kadar ilgi göreceğini düşünmemiştik.
İlgi yüksek miydi?
İkinci günü grup 30 kişi oldu zaten. Bir paylaşım ya da etkinlik gibi bir şey de yapmamıştık. Ama çevreden duyan, gören geldi. Sonradan ilgi de arttı. Geçen baktığımda 4 bin kişi vardı grupta. Antalya dışından da katılım başladı.
Antalya Attalos Meydanı’nda yapılan bir basın açıklaması
Peki Kiracı Dayanışması olarak ne yapıyorsunuz?
Grubu kurduktan sonra Antalya’da toplantılar yaptık. Ne yapacağımıza, nasıl bir yol izleyeceğimize, kimlerin kapısını çalabileceğimizi tartıştık. Bu süre zarfında iktidarda olanından muhalefette olanına siyasi partileri de dolaştık.
İlk eylemimizi siyasi partileri dolaştıktan sonra yaptık. Şubatın son haftası olması lazım. Sayımız da o kadar çok değildi. Grubumuzda 200-300 civarında insan vardı. Ama yaptığımız toplantılarda sokağa inip sesimizi duyurma talebi baskındı. O zaman basına nasıl ulaşacağımızı da pek bilmiyoruz. Sonra eylem yapınca basın da bizi buldu. Basın bize yer verince bilinir olduk. Grubumuz da büyüdü.
İkinci eylemimizi yaptığımızda grubumuzdaki insan sayısı 2 bine çıkmıştı. Eylemimiz ilkine göre kalabalıktı. 300-350 civarında kişi katılmıştı bu eyleme.
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum bir açıklama yapmıştı. Yüzde 25 kira zam sınırının devam edeceğini söylemişti. Onun akabinde bir basın açıklaması yapmıştık. Bu zam sınırının bir çözüm değil, yara bandı olduğunu söyledik. Kiracılar olarak bu geçiştirmeyi kabul etmeyeceğimizi söylemiştik.
Dördüncü basın açıklamamıza ulusal yayın geldi. DHA gelmişti eyleme. Televizyonlara da çıktık. Televizyona çıkmasıyla Türkiye genelinde ilgi alaka arttı.
Eylem dışında peki?
Evden atılan vatandaşlar olmuştu. Gidip ziyaret ettik onları.
Bilinçlendirme toplantıları yapıyoruz. Tahliye taahhütnamesi zorlaması durumunda ne yapılabilir, hukuki süreç nasıl işler, hakları neler gibi konularda bilinçlendirme toplantıları yapıyoruz. Belediyelerin çeşitli semtlerde kültür merkezleri var, oraları kullanıyoruz bu toplantılar için. Hem bilgilendirme toplantısı oluyor, hem de insanlar birbirini tanıyor.
Kiracılar Dayanışması Antalya’nın çeşitli mahallelerinde bilinçlendirme toplantıları yapıyor
Talepleriniz nedir?
Tahliye taahhütnamesi uygulamasının derhal durdurulması gerekiyor. İlk ve acil talebimiz bu. Nedir bu, açıklayayım. Ev sahipleri kiracılara eve girerken zorla tahliye taahhütnamesi imzalatıyorlar. Tarih kısmı boş olacak şekilde. Böylece ev sahibi istediğinde o tarih bölümünü doldurup kiracıyı kolay şekilde çıkarıyor. Antalya’da çok yaygın bir uygulama bu. Evden çıkarılanların büyük bir bölümü bu taahhütnameyi önden imzaladığı için çıkarılıyor. Kiracı ne kadar haklı olursa olsun, isterse aidatını, kirasını hiç aksatmasın, bunu imzaladığı için evden kolayca çıkarılabiliyor. Bu davaların da bir an önce bu durumu gözeterek karara bağlanması gerek. Yoksa ev sahibi ve kiracılar arasında cinayet vakaları yaşanacak.
Kiralar çok arttı. Kiracıların adeta sabrı sınanıyor. Bıçak kemiğe dayanmış durumda. 1+1 evler 8 bin liradan başlıyor. 2+1 ve 3+1 evler 10, 12, 13 bin lirayı buluyor. Üstelik bu fiyatlar sadece merkezde değil, kırsalda, merkeze uzak yerlerde de bu fiyatlar geçerli. Buna karşı şöyle bir öneri sunuyoruz. İl il, ilçe ilçe, bölge bölge rayiç bedel üzerinden düzenleme gelsin. Tavan ve taban fiyatları belirlensin.
Sözleşmelerimizin e-devlet üzerinden yapılmasını talep ediyoruz.
Göç politikasının düzenlenmesi gerekir. Yabancı göçün durdurulması gerek. Bununla birlikte yabancılara konut satışının da durdurulması gerek.
Emlakçı komisyonunun kiracı ile ev sahibinden yarı yarıya alınmasını talep ediyoruz. Şu anda sadece kiracıdan alınıyor.
Arabulucu istemiyoruz. Arabuluculuk bizim sorunumuza çözüm olmayacak. Oturtacaklar masaya bir ev sahibini, bir kiracıyı. ‘Anlaşın’ diyecekler. Bu süreçler de zorbalığa dönecek. Daha da sarpa saracak. Sadece oyalayacak. Biz yasa istiyoruz.
Deprem sonrasında en çok göç alan illerden biri de Antalya oldu. Bu durum Antalya’daki barınma sorununa etki etti mi?
Depremzedeler buraya geldiklerinde bizzat ben de gezdim onlarla. Ev bulmalarına yardım etmeye çalıştım. Evimizde de ağırladık. Gördüklerimden yola çıkarak şunu söyleyebilirim: Emlakçılar da ev sahipleri de depremzedelere ev vermedi. Geneli otellere ve pansiyonlara geçici olarak yerleştirdiler. Ama sığmayan da çok oldu. Memurlara dahi ev verilmedi. “Bir sonraki kirayı ödeyip ödemeyeceğini, bir ay sonra tekrar taşınıp taşınmayacaklarını bilmiyoruz” diyerek ev vermediler hiç. Bu konuda da basın açıklaması yapmıştık.
Bundan sonra nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Biz bütün siyasi partilere çözüm önerilerimizi dosya halinde sunduk. Son eylemimizde taleplerimizi tekrarladık. Meclis’ten çıkacak ilk kararın barınma sorununa ve yüksek kiralara dair olması gerektiğini ifade ettik.
Neden ilk kararın bu olması lazım? Çünkü bu durum artık toplumun sorunu oldu. Antalya’daki turizm sektöründe çok sayıda asgari ücretli çalışan var. Lojistik firmalarını yine asgari ücretliler sürdürüyor. Tarımda, seralarda yine aynı durum. Maaşlarımız 8 bin 500 lira. Kendi işimden örnek vereyim. 500 kişinin çalışması gereken bir fabrika ama 200 kişi çalışıyoruz. Etrafımıza iş diye söylediğimizde bize ‘Burada sadece ev kirasına mı çalışacağım?’ diyorlar. 10 yıllık çalışanlar kenti terk ediyor. Ankara’ya giden var, Konya’ya giden var, Amasya’ya, Tokat’a, Çorum’a gidenler var.
Böyle olunca diğer illerin kira fiyatları da etkileniyor. Örneğin ben geçen sene Ankara’ya taşınmayı planlıyordum. Çubuk’ta bir ev bulmuştum. 1350 liraya ev bulmuştum, geçen hafta baktığımda 7-8 bin liradan aşağı ev yok şu an. Çünkü oraya göçen de çok.
Bu sorunun çözümü için biz taleplerimizi her yere sunduk. Bir süre bekleyeceğiz. Ama adım atılmazsa dernekleşeceğiz. Sonrasında Ankara’ya yürüyeceğiz. Bunu yapmak zorundayız. Artık geleceğimiz söz konusu. Bu eylemi yapmazsak ev sahipleri ve kiracılar arasındaki cinayetler çoğalacak.
Kimsenin ne parası kaldı ne sabrı kaldı ne de huzuru kaldı. Eskiden “evimizde bir ekmeğimiz olsun, huzurumuz olsun, yeter” diyorduk. Ne ekmeğimiz var ne huzurumuz ne sağlığımız ne geleceğimiz var. Böyle sağlıksız bir evde biz geleceğimize, çocuklarımıza, öğrencilerimize ne verebiliriz?
5 aydır mücadele ediyoruz. Vali beyden görüşme talep ediyoruz. Kesinlikle dönüş olmuyor. Burada domates üreticileri yol kapattı. Vali hemen yanlarına gitti. Ertesi günü ihracat yasağı kalktı.
Başka şehirlerden de katılımın olduğunu söylemiştiniz. Onlarla iletişiminiz nasıl, ne yapıyorlar şu an?
Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de, Afyon’da ve Mersin’de de Kiracılar Dayanışması Platformu’nu kurduk. Bir ay olmadı kurulalı ama o gruplarımız da büyüyor. İstanbul’da grubu kuralı 15-20 gün oldu. 1000 kişinin üzerine çıktık. O illeri de organize edeceğiz. Eş zamanlı eylemler organize edeceğiz.
Bu süreçte siyasiler de ilgisizdi. O kadar parti gezdik. Bir Allah’ın kulu gelip de çalışmalarımız konusunda bir öneride bulunmadı. Ne yapıyorsak kendi çabamızla yaptık. Gecemizi gündüzümüze kattık. Yavaş yavaş öğrendik.
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Facebook’ta, Instagram’da, Twitter’da Kiracı Dayanışması sayfaları var. Buralardan bize ulaşabilirsiniz. Bizim tüm kiracılara diyeceğimiz şu olur: Birlik olmamız lazım. Bu sorunları hep birlikte çözelim. Bir olursak diri oluruz, bölünürsek yok oluruz. Bireysel hiçbir şeyi yapamayız.
Söyleşi: Tankut Serttaş