Uluğ Enerji’de DİSK/Enerji-Sen ile sürdürülen toplu sözleşme görüşmelerinde dayatılan düşük ücrete karşı Ankara’ya yürümeye başlayan Uluğ Enerji işçisi ve DİSK/Enerji-Sen Bursa Şube Başkanı Ayhan Özdemir’le mücadelelerini ve taleplerini konuştuk
Çanakkale, Yalova, Balıkesir ve Bursa’da elektrik dağıtımını yapan Limak Holding’e bağlı Uluğ Enerji’de DİSK/Enerji-Sen ile işveren arasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde işveren sefalet ücretini dayatınca işçiler önce şirket önünde oturma eylemine başladı. Ardından da Ankara’ya yürüyüşe geçti. İşçiler Yüksek Hakem Heyeti’ne sevk edilen görüşmeden taleplerinin çıkmasını istiyor.
Toplu iş sözleşmesi sürecini, işçilerin taleplerini işverenin tavrını ve eylem sürecini DİSK/Enerji-Sen Bursa Şube Başkanı Ayhan Özdemir’le konuştuk. Özdemir, çıplak maaşlarının asgari ücretin altında olduğunu, şirketin son teklifinin de bu senenin sonunda belirlenecek asgari ücretin altında kalacağını ifade etti. Şirketin kendi taleplerine kulak tıkadığını anlatan Özdemir, mücadelelerinden umutlu olduğunu da ekledi.
Kendinizi tanıtır mısınız?
Ayhan Özdemir: Ben Ayhan Özdemir. 2005 yılından beri Bursa Yıldırım Arıza Servisi’nde arıza personeli olarak çalışıyordum. 5 Nisan’da görevimden ayrılıp sendika yöneticiliğini profesyonel olarak yürütmeye başladım.
Toplu sözleşme görüşmeleri başlarken sizin çalışma şartlarınız nasıldı?
Enerji-Sen’in daha önce iki örgütlenme atağı olmuştu Bursa’da. 2015’te de 2018’de örgütlenme atakları oldu. Ancak işverenin tehditleri ve baskıları nedeniyle bu ataklar başarısız oldu. 2022’ye gelindiğinde toplu sözleşme görüşmeleri öncesinde mevcut sendika TES-İŞ’le işçilerin talepleri üzerine bir görüşme yaptığımızda “Becerebiliyorsanız başka sendikaya geçin” cevabını aldık. O zaman zaten kopuş başladı. Topluca Enerji-Sen’e geçtik. Yetki de aldık.
Bu süreçteki durumumuzu da anlatayım. 2022’de asgari ücret 5 bin 500 lirayken bizim çıplak maaşımız 5 bin 400 liraydı. Yemek, sosyal yardım gibi yan ödemelerle asgari ücretin üzerine çıkıyorduk. Asgari ücret 8 bin 500 olunca da yine çıplak maaşımız asgari ücretin altındayken yan ödemelerle 9 bin 600 liraya kadar çıkıyordu.
Yemek ücreti olarak günlük 70 lira veriyorlardı. Devletin 2023 için belirlediği yemek 119 lira. Şoförlük yapanlara günlük verdikleri fark sadece 1 liraydı. Onu da 5 lira yapınca “Yüzde 500 zam yaptık, daha ne istiyorsunuz?” diyorlardı.
Böyle olunca arkadaşlarımızın bir kısmı tazminat haklarını bile yakıp istifa etti. Bu paraya çalışmak istemediler. Böyle bir ortamda toplu sözleşme masasına oturduk biz.
Nasıl bir beklentiniz vardı? Ne talep ettiniz?
Biz çıplak maaşın 12 bin liranın altında olmamasını talep ettik. Yemek ücreti hariç yan ödemelerle birlikte ortalama 16 bin liraya çıkıyordu. Yemek ücretinin de günlük 100 lira olmasını talep ettik.
Nasıl karşıladılar?
Zaten görüşmelerin başlangıcı çok kötüydü. Şirket masaya oturmak istemiyordu. Sendika olarak başvurunca 30 gün içinde bir görüşme tarihi vermesi gerekirdi. 30 günlük sürenin dolmasına 1 saat kala randevu verdiler. Görüşmede dalga geçer gibi sorular soruyorlar. “Evraklarınız tam mı, yetkinizi aldınız mı?” gibi sorular. Toplu sözleşmeyi hiç konuşamadık neredeyse. 60 günlük süreci böyle oyalamayla geçirmeye çalıştılar.
İşçiler fiili bir durum yaratınca durum değişti. İş yavaşlatma gibi eylemler sonucu ciddi teklifler yapmak zorunda kaldılar. Ama yaptıkları teklifler de 5 bin 400 lira maaş üzerinden yüzde 50 zamdı. Yine asgari ücretin altında kalacaktık yani. Yemek ücreti olarak 70 liradan fazla vermeyeceklerini söylediler.
Sonrasında bu görüşmelerin dışında bizimle gayrı resmi görüşmeler de yaptılar. Son yaptıkları teklif şöyleydi: Çıplak maaş olarak ilk yıl asgari ücretin 1,35 katı, ikinci yıl 1,40 katı, üçüncü yıl 1,45 katı. Asgari ücretin 1,35 katı 11 bin 475 liraya tekabül ediyordu. İkramiye olarak da ilk yıl 50 yevmiye, ikin yıl 55 yevmiye, üçüncü yıl da 60 yevmiyeydi. Buna da kabul etti.
İşçi arkadaşlarımıza ilettik. Bizim teklifimize yakın bulunduğu için kabul gördü. Resmileşmesi için oturduk masaya. Bu sefer o teklifi sanki hiç yapmamışlar gibi asgari ücretin 1,20 katını verebileceklerini söylediler. Bu da 10 bin 600 liraya tekabül ediyor. İkramiye olarak da TES-İŞ’le yapılan sözleşmeyi işaret edip en fazla o kadar, yani 43 yevmiye kadar, verebileceklerini söylediler.
Son görüşmede bize kendilerinin bir İngiliz şirketine bağlı olduklarını ve onların verdiği bütçeyi aşamadıklarını ifade ettiler. Dediklerine göre İngiliz şirket, deprem bölgesine yatırım kararı almış. O yüzden buradaki bütçeyi de kısmış. Bütçe kesintisini de işçi maaşından yapacaklarmış. İşçinin parasından nasıl kesersin? Biz yapacağımız yardımı zaten yapıyoruz. Mesela banka promosyon ücreti aldık 20 bin lira. Ben de dahil olmak üzere çok sayıda arkadaşımız parayı olduğu gibi deprem bölgesine gönderdik.
Sizin tepkiniz nasıl oldu?
Teklifi tekrar arkadaşlarımıza ilettik. Birlikte konuştuk. Çoğu kişi kabul etmedi. Zaten bu teklifleri de bu seneki asgari ücretin altında kalacak. Önce Merinos’taki Genel Merkez önünde oturma eylemi yaptık. 4 gün boyunca kimse çıkıp bakmadı bile. Böyle olunca biz de bu yürüyüşü yapmaya karar verdik. Çanakkale’den başladık. Bugün Balıkesir’de, yarın Bursa’da olacağız. Perşembe günü de Ankara’da Çalışma Bakanlığı önünde olacağız.
Her ilde vardiyada olmayan, hastası veya mazereti olmayan arkadaşlarımız katılıyor eyleme. Zaten eylem kararı da arkadaşlarımız arasında olumlu karşılandı. Katılamayan da destekliyor.
Bu yürüyüşe başladıktan sonra işverenden bir adım geldi mi?
Biz yürüyüşe başladığımızda şirket, müdürlerini işletmelere gönderip hakkımızda yalan söyletti. Akılları sıra sendikayla işçinin arasını açacaklar. “100 lira yemek parası verdik”, “Asgari ücretin 1,25 katını verdik” demişler. Bizim yokuşa sürdüğümüzü iddia etmişler.
Ama Enerji-Sen’in TES-İŞ’ten şöyle bir farkı vardı. Biz toplu sözleşme görüşmelerine giderken seçilmiş işçi temsilcileriyle gidiyoruz. Sendika yöneticileri ve avukatların yanı sıra 4 ilden 5 temsilciyle katılıyoruz. Görüşmenin ardından temsilciler illerine gidip arkadaşlarımıza görüşmeyi detaylı şekilde aktarıyor. Dolayısıyla şirketin yalanları arkadaşlarımız arasında karşılık bulmadı. Arkadaşlarımız temsilcilerin kendilerine aktardığı teklifi detaylıca müdürlere de söylediler. Biz de gittiğimiz yerlerde bu yalanları anlatıyoruz.
Peki eylemler ve sözleşmeye dair beklentiler nasıl?
Sözleşme şu an hakemde. Sendikaya güven ve destek yüksek. Her kararı birlikte aldık. Bu yürüyüşün sonunda iyi bir toplu sözleşme imzalamak istiyoruz.
Söyleşi: Tankut Serttaş