TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Kahramanmaraş Depremleri’nin ardından yaptığı ön değerlendirmeyi kamuoyu ile paylaştı. Raporda “Eğer bu yapılarda malzeme zafiyeti göçme nedenlerinden birisi olarak tespit edilirse yapı denetim sistemi çalışmamış demektir” denildi
İnşaat Mühendisleri Odası ’nın (İMO) yayımladığı Ön Değerlendirme Raporu’nda, 1999’da yaşanan Kocaeli ve Düzce depremlerinin ardından inşa edilen yapıların depreme daha dayanıklı olduğu düşüncesi hakim olsa da deprem bölgesinde toptan göçen veya hasar alan binaların bir kısmının 2000 yılı sonrası yapılmış olduğuna dikkat çekildi ve “Hatta birkaç yıl öncesi gibi çok yakın geçmişte yapıldığı ifade edilen ve 2019 yönetmeliği ile dahi tasarlanmış olabilecek binalarda da toptan göçmeler olmuştur” ifadeleri kullanıldı.
Deprem hasarlarının yaygın olduğu bölgelerin, verimli tarım arazileri üzerinde planlanmış şehirler olduğuna dikkat çeken İMO, raporda şu ifadelere yer verdi:
Her türlü zemin koşullarında yapı yapmak elbette mümkündür ancak bir bedeli vardır. Zemin, üstyapı yüklerini güvenle taşıyacak şekilde iyileştirilmeli, koşullara uygun doğru temel sistemi ve üstyapı taşıyıcı sistemi seçilmeli ve bu tasarım sürecinin titiz bir mühendislik yaklaşımı ile gerçekleştirilmesi ve tasarımın uzman mühendisler tarafından denetlenmesi gerektiği unutulmamalıdır. Tüm inşaat uygulamalarında da gerektiği gibi nitelikli bir denetim gerçekleştirilmelidir. Ancak tarif edilen bu zincirin bazı halkaları çeşitli nedenlerle ülkemiz koşullarında eksik kalabilmektedir.
Sorunun toplumsal olduğunu ifade eden İMO, “Ülkemiz koşulları dikkate alınarak Şehir Planlama faaliyetleri gözden geçirilmelidir” ifadelerini kullandı.
İMO, yayımladığı raporda malzeme zafiyetleri üzerine “80’li ve 90’lı yıllarda, hatta 2000’li yılların başında yapılan binaların beton kalitesinin, tasarıma esas olan proje beton sınıfının altında olduğu ve bu durumun yaygın olduğu maalesef beklenen ve bilinen bir durumdur. Yine aynı tarihlerde inşaat demiri olarak düz demir kullanılmakta idi” açıklamasını yaptı.
2000 yılı öncesinde inşa edilmiş yapıların hasar nedenleriyle ilgili tahminde bulunmanın daha kolay olduğunun belirtildiği raporda yakın zamanda inşa edilmiş olup depremde yıkılan binalarla ilgili şu ifadeleri kullandı:
Yakın zamanda inşa edilmiş yapıların neden göçtüğünü veya ağır hasar aldığını tahmin etmek o kadar kolay değildir. Eğer bu yapılarda malzeme zafiyeti göçme nedenlerinden birisi olarak tespit edilirse yapı denetim sistemi çalışmamış demektir. Çünkü yapı denetim kanunu ve uygulama yönetmeliğine göre, malzemenin üretimi ve yerine yerleştirilmesi esnasında yapılması gereken, örnekleme, teste tabi tutma, testler sonucunda tespit edilen mukavemet sonuçlarının proje kabulleri ile uyumsuz olması durumunda inşa edilmiş bölümün kırılarak yenilenmiş olması gibi kanuni zorunluluklar yerine getirilmemiş demektir.
İMO’nun raporunda afet yönetimi ile ilgili ise “Afet Risk Azaltma çalışmaları yeterince yapılmadan ‘Afet Kriz Yönetimi’nde başarılı olmak asla mümkün değildir” vurgusu yapıldı. Bu aşamadan sonra “Risk/Zarar Azaltma, hazırlık, müdahale, iyileştirme” aşamalarının da iyi yönetilmesi gerektiğinin ifade edildiği raporda şu ifadeler yer aldı:
Yıkılan bina sayısının 10 binin üzerinde olması, her olay yerine yetişmeyi ve enkazları yönetmeyi fazlasıyla zorlamıştır.
Bu da ardışık meydana gelen Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan depremlerinde oluşan bu yıkımı ‘yönetilemez’ bir boyuta taşımıştır. Bu yönetilemez yıkım riskinin zamanla bölgede oluşmasına müsaade edilmiş olması inanılmaz bir hatadır.
Raporun sonuç bölümünde öne çıkan kısımlar ise şöyle:
Bölgenin büyük bir kısmı zayıf zemin yapısına sahiptir ve bu sebeple özel (özenli) mühendislik hizmetleri görmüş olması gerekmektedir.
Bu deprem ile, konunun tüm paydaşları tarafından, unutulan, görmezden gelinen, ihmal edilen, bilime rağmen kabul edilmeyen tüm konular hatırlanmalı, ele alınmalı, hukuki eksikler giderilmeli, yapı üretim sürecinin tüm aşamalarının uygun şekilde işlemesini sağlayacak kanunlar, yönetmelikler bir an evvel çıkarılmalı, var olanların eksikleri tespit edilmeli ve yenilenmelidir. Çözümün tüm tarafları bir araya gelmelidir. Liyakat, yetkinlik bir an evvel yapı üretim sürecinin bir parçası haline getirilmelidir. Yetkin Mühendislik için 3458 sayılı kanun bir an önce değiştirilmelidir. Yetkinlik şarttır.
Sendika.Org