Yeni Demokrat Kadın'dan Sinem Özkan "Erkek devletin kadınların beyanı ve iradesi olmadan hazırladığı bir yasa bizlere özgürlük getiremez" diyor
Kamuda başörtüsü serbestliğini güvenceye alan ve aile kurumunu yeniden tanımlayan Anayasa değişikliğine ilişkin tartışmalar yoğunlaşıyor.
AKP, “din ve vicdan hürriyeti”ni ve “aile ve çocuğun korunması”nı içeren Anayasa maddelerini değiştirmekle neyi hedefliyor? Bu değişiklik kadın özgürlük mücadelesi açısından ne ifade ediyor? Kadınların meclisteki muhalefet partilerinden beklentisi ne? Kadın hareketi ne yapacak? Kadın örgütleri Sendika.Org’un sorularını yanıtladı.
Yeni Demokrat Kadın’dan Sinem Özkan “Erkek devletin kadınların beyanı ve iradesi olmadan hazırladığı bir yasa bizlere özgürlük getiremez” diyor.
Önümüzdeki günlerde Meclis’e Anayasa değişikliği geliyor. Bu Anayasa paketiyle AKP sizce neyi hedefliyor?
AKP-MHP iktidarı millet ittifakıyla arasındaki iktidar savaşının bir politikası olarak anayasa değişikliğini gündeme getirdi. Ve iki klik arasındaki iktidar savaşı kadın ve LGBTİ+’ların kazanımlarına dönük yeni bir saldırının habercisidir. Anayasa değişikliği gündemiyle birlikte cumhur-millet ittifakının ortaklaşan ideolojisi, erkek devlet bütünlüğünde kadın bedenine yönelik özel saldırı politikasının dışavurumudur.
“Erkek devletin kadın bedeni üzerinden kadınların iradesini tanımayarak Anayasada yaptığı her değişiklik bizlere bir güvence, özgürlük getirmeyecektir”
Bu paket geçerse artık bir dini buyruğun gereği olarak başörtüsü Anayasal güvence altına alınmış olacak. Buna kadınların özgürlük mücadelesi açısından nasıl yaklaşmak gerekir?
Anayasa değişikliği maddelerinden biri olan başörtüsü gündemi, erkek devletin anayasada kadınları başörtülü-başörtüsüz ayrımını derinleştirerek kadınların çeşitli inanç, milliyet ve kültürleri üzerinden ayrıştırarak kadın bedenine yönelik saldırı politikasını yaşama geçirme hedefidir. Devletin tek din-ulus-dil üzerinden tekçi faşist erkek anlayışı bu anayasa maddesiyle birlikte kadın ve LGBTİ+’lara dayatılmaktadır. Kadınların iradesi yok sayılarak, kadın bedeni üzerinden tahakküm kuran erkek devlet, bu değişiklikle özgün saldırı politikalarından birini yaşama geçirme hazırlığındadır. Erkek devletin kadın bedeni üzerinden kadınların iradesini tanımayarak Anayasada yaptığı her değişiklik bizlere bir güvence, özgürlük getirmeyecektir.
Bir başka konu ise evlilik ile ilgili olan maddeyle birlikte evlilik birliği kadınla erkek arasında tanımlanmış olacak. Bu maddenin kadınlar ve LGBTİ+’lar açısından ne ifade ettiğini ve sizin görüşünü belirtir misiniz?
Değişikliği tanımlanan bu maddeyle sınırları çizilmiş bir aile yapısı dayatılmaktadır. Kadın ve LGBTİ+’ların sahip olduğu cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimleri yok sayılarak, heteroseksist bir bakış açısıyla cinsiyet atamaları yapılarak bir aile formatı yaratılmakta. Geçtiğimiz dönemlerde İstanbul Sözleşme gündemiyle aile birliği-bütünlüğü üzerinden LGBTİ+’lara yöneltilen saldırılar, örgütlenen nefret yürüyüşleri bugün aile yasası olarak karşımıza çıkarılmakta. Sınırları çizilen, cinsiyet kimlikleri atanan bir aile formatı LGBTİ+’ların varoluşuna dönük bir saldırı politikasıdır.
“Bu değişiklik üzerinden hedeflenen saldırı politikasını teşhir etmeye, kendi sözümüzü kurmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz”
Bu anayasa düzenlemesi karşısında nasıl tutum alınmalıdır?
Kadın bedeni üzerinden yürütülen bu düzenleme bizim kazanımlarımıza bir güvence değil, erkek devletin kazanımlarımıza dönük bir saldırı politikasıdır. Buradan hareketle bulunduğumuz her yerde, platformlarda ve mücadelemizde bu değişiklik üzerinden hedeflenen saldırı politikasını teşhir etmeye, kendi sözümüzü kurmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz.
“HDP’nin anayasa değişikliği gündemi üzerinden daha fazla geç kalmadan bir tutum belirlemesi önemli bir nokta”
Meclis içerisinde bulunan partilerin büyük bir çoğunluğu henüz anayasa paketine dair nasıl tutum alacağını ifade etmedi. Muhalefet partilerinin nasıl tutum alması gerekir?
Millet ittifakı bileşenleri iktidara muhalif de olsalar söz konusu erkek devletin hedeflediği kutsal aile söz konusu olduğunda bu düzenlemeye bazısı açık kapı bırakarak, bazılarının da doğrudan destek vereceği bir gerçeklik. Millet ittifakının kodlarında bu gerçeklik söz konusu. Buradan bir beklentimiz yok. Fakat HDP’nin anayasa değişikliği gündemi üzerinden daha fazla geç kalmadan (geç kaldığını düşünüyoruz) bir tutum belirlemesi önemli bir nokta. HDP kadın mücadelesi içerisinde ciddi kazanımlar yaratan bir parti olarak bu anayasa değişikliğine karşı tavizsiz “hayır” sesini yükseltmesini bekliyoruz. Bu değişikliği gündemimize getirenler faşist erkek devletin kodlarını aile üzerinden yaşama geçirmek istemekteler. Tam da buradan hareketle bizleri hapsetmeye çalıştıkları sınırları ve hedefledikleri değişiklikleri de tanımadığımızı ifade etmek ve buna karşı tutum almak önemli bir yerde durmakta.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?
Bizler İstanbul Sözleşmesi’ni sadece yasalar üzerinden tanıyan, uygulamayan ve sonrasında sözleşmeden çıkan erkek devlete karşı mücadelemizle sokaklardaydık. Sözleşme’den çıkılsa dahi kadın ve LGBTİ+ mücadelesi sözleşmeyi sadece yasalar çerçevesinde değil sokakta büyüttüğü mücadeleyle uygulatmaya, savunmaya devam etti. Bugün de seçim gündeminin aracı haline getirilerek anayasa değişikliği özgürlük ve güvence vaatleriyle önümüze sunulmaktadır. Bizler bu değişikliğin kadın ve LGBTİ+’ların kazanımlarına bir güvence olmadığını ve bu maddelerle gelecek özgürlüğü istemiyoruz.
Erkek devletin kadınların beyanı ve iradesi olmadan hazırladığı bir yasa bizlere özgürlük getiremez. Bizler tıpkı İstanbul Sözleşmesi’nde olduğu gibi haklarımızı, kazanımlarımızı sokaklarda mücadele ile var ettiğimiz gibi, yine mücadelemizle güvence altına alacağız. Erkek devletin yargısı, yasaları bizleri korumadığı gibi yaşamlarımıza, mücadelemize de göz dikmiş durumda. Tam da bu sebeple özgürlüğümüz kendi ellerimizde. Kadınların büyüttüğü mücadeleyle gerçek özgürlüğü kazanacağız. Kadınların kurtuluşu ve özgürlüğünü ancak birlikte, birbirimizden güç alarak kendi ellerimizle yaratacağız.
Sendika.Org