Emek tarihi yazınında Türkler’i anlatan metinlerin hemen hepsinde bu döneme ilişkin yazılanlar eksik ve hatalarla dolu. Biri Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı’nın (TÜSTAV) arşivinde bulunan diğer ikisi kızı Nilgün Türkler Soydan tarafından saklanıp korunan Türkler’in bu dönemde tuttuğu günlükler ve yine Soydan tarafından saklanan belgeler bu yıllara ışık tutuyor ve ancak yıllar sonra bugün doğru bir kronoloji oluşturabilmemizi sağlıyor
Maden-İş Genel Başkanı, DİSK’in kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler’in yaşamının ilk otuz yılına ilişkin bugüne kadar bilinenler oldukça sınırlı. Özellikle 1947-1956 tarihleri arasındaki dönem emek tarihi açısından özellikle önem taşıyor. Emek tarihi yazınında Türkler’i anlatan metinlerin hemen hepsinde bu döneme ilişkin yazılanlar eksik ve hatalarla dolu. Biri Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı’nın (TÜSTAV) arşivinde bulunan diğer ikisi kızı Nilgün Türkler Soydan tarafından saklanıp korunan Türkler’in bu dönemde tuttuğu günlükler ve yine Soydan tarafından saklanan belgeler bu yıllara ışık tutuyor ve ancak yıllar sonra bugün doğru bir kronoloji oluşturabilmemizi sağlıyor. TÜSTAV’da bulunan günlük, yıllar önce Kemal Türkler’in eşi Sabahat Türkler tarafından TÜSTAV’a verilmişti. Nilgün Türkler Soydan da elindeki iki günlüğü yakın zamanda TÜSTAV’a armağan etti.
Günlükler Kemal Türkler’in henüz gençliğinin ilk yıllarındaki duygu ve düşünce dünyasının kapılarını aralıyor. Türkler’in bu yıllarda şiirler, hikâyeler yazdığını, klasik dünya edebiyatının önemli yapıtlarını okumuş ve okumakta olduğunu öğreniyoruz. Hayata bakışını ortaya koyan deyişler de kaleme almış bu yıllarda Türkler. Meraklı, araştırıcı, çok yönlü bir genç adamla karşılaşıyoruz bunları okuduğumuzda. Türkler’in daha ilk gençliğinde çok belirgin olan yaratıcı ve girişimci yanları, geleceği okuyabilen sezgi gücü sonraki yıllarda onun sendikacılık yaşamına da yansıyan ayırıcı özellikleri.
…
Kemal Türkler’in yaşamının 1947-1956 dönemine ilişkin kronolojiyi yine Türkler’in kaleminden izleyelim:
– Türkler, askerliğini yedek subay olarak Van’da yapmıştır. 19 Ekim 1947’de yedek subay hizmetini bitirir terhis olur. 18 Ekim 1947’de terhis olduğunu bir gün sonra Tatvan’da yazdığı nottan anlıyoruz.
“Defterime 9 aydır bir şey yazmadığım için mahcubum, ama kime karşı bilmiyorum, her halde gene ona karşı olacak. Yedek Sb. bitirdim. Ve ondan sonraki 3 ayı ne maceralı bir hayat olarak geçirdim. Bu üç ayı ifade edebilmek için ciltler lâzım.” (Van, 7 Ağustos 1947).
“Dün terhis haberini aldığımız zaman çökmüş deve gibi duran baba Nemrut’a tekrar baktım. Başına beyaz bulutlardan örülmüş beyaz kalpağı sanki hiç durmadan şekil değiştiriyordu. Kim bilir kaç asırdır böyle çökmüş duran bu koca Nemrut şimdi tamamen ihtiyarlamış, bir deveye benziyor. Geniş bir çanak şeklini alan kraterindeki üç küçük gölünü düşününce insan, masallardaki tepesinden gözlü devleri hatırlıyor.” (Tatvan, 19 Ekim 1947)
– Yaklaşık bir yıl sonra Tavas’tadır. 1948 Ekim ayında İstanbul’a gider:
“Derler ki sayılı günler çabuk geçer. Benimki sayılı günler değildi ama o gibi bir şey olduğu için çabuk geçmiş. Geçen sene bu vakitler Tatvan denen o muhteşem yerde bulunuyormuşum. Şimdi de gelecek sene bu vakitler nerede bulunabilirim diye düşünüyorum. Tahmininiz gibi o zaman terhisimiz çıktı ve ben Denizli’ye avdet ettim. Dört ay sonra da Tavas’a geldim. Bu aralık İstanbul’a da bir haftalık bir seyahatim var. Mani çıkmazsa bir ay sonra bu vakitler, bu vakitler diyorum; yani şimdi saat 6,00 suları, inşallah İstanbul’a varıyor bulunacağım. Bu temelli gidişim olsaydı. Niyetim o ama talihin çizdiği yoldan ayrılmaya imkân yok ki.” (Tavas, 5 Eylül 1948)
“Denizli’den ayrılalı on yedi gün oldu. Ailem, zavallı babam ve annem, kardeşlerim şimdi benim için kim bilir ne kadar üzüntüdedirler. Fakat, elbet bir gün olur onların da üzüntüleri sıfıra iner. Ama bu belki pozitif ve belki negatif olur. Pozitif olması için ulu Tanrı’dan her zaman için duacıyım.” (İstanbul, 21 Ekim 1948)
Kemal Türkler’i anlatan yazılarda geçen, Türkler’in 1947’de İstanbul’a geldiği söylemi verilen tarih açısından yanlıştır. Türkler 1947’de yedek subay olarak Van’da, Tatvan’da ve ardından Tavas’tadır.
– Kemal Türkler, 1 Aralık 1948 tarihinde daha sonra Madeni Eşya Saç ve Emaye Fabrikaları T.A.Ş. (Emayetaş) unvanını alacak olan M. Sıtkı Bütün Madeni Eşya ve Emaye Fabrikası’nda 60 lira aylık ücretle işe başlar. Emek tarihi yazınında karşılaştığımız Türkler’in 1947’de Emayetaş’ta işçi olarak çalışmaya başlamış olduğu söylemi verilen tarih yönünden hatalıdır.
1 – 1 Temmuz 1951’de Demir-İş’e üye olur. Bakırköy Şubesi tarafından verilen hüviyet cüzdanında Türkler’in sendikaya giriş tarihi 1 Temmuz 1951 olarak kaydedilmiştir.
Emek tarihi yazınında Türkler’in Demir-İş’e üyeliğine ilişkin hatalı tarihler verilmektedir.
2 – 16 Haziran 1952’de Bakırköy Semt Şubesi kurucuları arasında yer alır, 20 Haziran 1952’de Şube Sekreteri olur.
3 – 2 Kasım 1952’de Demir-İş Genel Sekreteri olur. Demir-İş’in ilk şubesi olan Bakırköy Semt Şubesi, 16 Haziran 1952’de kuruldu. Şube Başkanı Ruhi Yümlü’dür. Kemal Türkler, Bakırköy Semt Şubesi kurucuları arasındadır ve 20 Haziran 1952’de yapılan toplantıda Şube Sekreteri olur.
4 – Kemal Türkler, Demir-İş’in 2 Kasım 1952’de toplanan 7. Genel Kurulu’nda Genel Sekreter seçilir. 8 Mart 1954’te toplanan 8. Genel Kurul’da da aynı göreve seçilir.
5 – Yusuf Sidal 16 Ekim 1954’te istifasının ardından Genel İdare Kurulu toplantısındaki görev dağılımı sonunda Kemal Türkler Demir-İş Genel Başkanı olur.
Yusuf Sidal: “Ben iyi yazıyordum ama hitabetim pek yoktu. Oysa topluluk iyi hatipler istiyordu. Kemal Bey de bunu iyi yapıyordu. Ona, ‘Bana müsaade et’ dedim ve onursal başkan olarak sendikacılıkla her gün ilgilendim. Sendikacılığı hiç bırakmadım.”[1]
Türkler, Nisan 1954’te Demir-İş’in ilk yayını oran İstanbul Demir ve Madeni Eşya İşçileri Sendikası Haber Bülteni’nde yazılar yazar, karikatürler çizer. ‘50’lerde işçi ve sendika hareketi hakkında detaylı ve doğrudan haber veren en önemli yayınlardan biri, Kemal Sülker’in çıkardığı Gece Postası gazetesidir. Türkler de bu dönemde yayıncılık faaliyetlerinde her zaman Sülker’den destek görecektir.
6 – 24 Ocak 1955 tarihine kadar Emayetaş’ta çalışır.
7 – İstanbul Hukuk Fakültesi’ne giriş tarihi, kendisine verilen kimlikte (şebeke) 15 Kasım 1956 olarak kaydedilmiştir. Bu tarihte Kemal Türkler, Maden-İş Genel Başkanı’dır.
7 Ekim 1956 tarihinde toplanan 10. Genel Kurulu’nda sendikanın adı, “Türkiye Maden, Madeni Eşya ve Makine Sanayii İşçileri Sendikası”, kısa adı ise “Türkiye Maden-İş” olarak değiştirilmiştir. Sıklıkla yazılan Türkler’in işçilikle öğrenciliğin bir arada götürülmesinin imkânsız olması nedeniyle Hukuk Fakültesi’nden ayrılmak zorunda kaldığı savı hatalıdır. Türkler, “sendika çalışmalarının yoğunluğu” nedeniyle Hukuk Fakültesi’ni bırakmıştır.
…
Kemal Türkler, Türkiye sendika hareketini en fazla etkilemiş olan tarihi bir şahsiyettir. Öyle ki, bu etki bugün de sürmektedir. Belgelerle ortaya koymaya çalıştığım kronolojinin emek tarihine düşülmüş çok önemli bir not olduğuna inanıyorum.
Kemal Türkler’in Günlük Defteri’nden 7 Ağustos 1947 tarihli not.
Kemal Türkler’in Günlük Defteri’nden 2 Ekim 1948 tarihli not.
Dipnot:
[1] Avni Erakalın-Barış Öz, Yusuf Sidal ile görüşme, İstanbul, 2003; Aktaran, Maden İş Tarihi Çalışma Grubu, Derinden Gelen Kökler Cilt 1, Birleşik Metal-İş Sendikası ve Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) yayını, Sosyal Tarih Yayınları İşçi Hareketleri Dizisi: 13, İstanbul, Temmuz 2017, s. 117.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.