Antalya Finike’de taş ve mermer ocaklarına karşı yaşamı savunan Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu katledilişlerinin sekizinci yılında İzmir ve Antalya’da anıldı
Antalya Finike’de taş ve mermer ocaklarına karşı yaşamı savunan Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu katledilişlerinin sekizinci yılında Antalya’da Muratpaşa Andızlı Mezarlığı’nda mezarları başında ve İzmir’de yapılan basın açıklamasında anıldı.
Antalya’da Muratpaşa Andızlı Mezarlığı’nda yapılan anmaya kızları Emine Büyüknohutçu, demokratik kitle örgütleri ve siyasi parti temsilcileri katıldı. “Söz veriyoruz, Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu’nun anı ve mücadelesini yaşatacağız” pankartı açılırken “Azmettiriciler yargılansın”, “Reşit Kibar için adalet”, “Her ağacı tek tek savunacağız” dövizleri taşındı.
Mezarlarına çiçek bırakılırken konuşmalar yapıldı. Yapılan konuşmalarda 3 Eylül 2024’de Artvin Cankurtaran Mevkii’nde ağaç kesimini engellemeye çalışırken öldürülen Reşit Kibar için adalet talebi yinelendi.
İzmir’de Büyüknohutçu Dostları’nın çağrısıyla Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde bir araya gelindi. Basın açıklamasına “Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu mücadelemizde yaşıyor” pankartı açıldı. Yapılan basın açıklaması şöyle:
Antalya’nın Finike İlçesi Kızılcık Yaylası’nda, canlı cansız tüm doğayı mahveden taş ve mermer ocaklarına karşı mücadele verip, bölge insanında ekolojik bir bilinç oluşturmaya çalışan Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu 9 Mayıs 2017’de katledildi. Ölümlerinin üzerinden geçen 8 yıla rağmen, organize bir cinayet olduğu apaçık belli olan bu olayın azmettiricileri yargılanmadı.
Cinayetin arkasından tutuklanan Ali Yamuç, yaşam savunucuları Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu’yu para için öldürdüğünü söyledi. Arkasından ise, eşi Fatma Yamuç’un üzerinde, Bahçeci Mermer’in ortaklarından Necmi Bahçeci’ye hitaben yazılan “10 gün içerisinde param gelmezse görüşürüz. İpleriniz cebinizde haberiniz olsun” ifadeleri bulunan bir mektup yakalandı. Bu mektuba ve cinayet delillerini saklamasına dayanarak Fatma Yamuç cinayete iştirakten tutuklandı. Ancak tüm bu süreçler, derinleştirme ve etkili bir soruşturmadan yoksun işletildi. Deliller yeterince toplanmadı ve telefon kayıtlarına bakma ihtiyacı bile duyulmadı. Ve cinayet sonrası Jandarma, cinayet sanığı Ali Yamuç’u olay yerine götürüp, “Cinayeti nasıl gerçekleştirdiğini anlat” dediğinde Yamuç “Tel örgüden atlayıp daha sonra ateş ettim” diyor. Ancak bacağı protezli olan birisinin o yükseklikte bir tel örgüden nasıl atlayabildiği de konu edilmiyor, peşine düşülmüyor ve azmettiricinin ismi mektupta açıkça anılmasına rağmen yargılanması gerçekleşmiyor yıllardır.
Daha sonra, Ali Yamuç, can güvenliği gerekçesiyle Elmalı Cezaevi’nden, Alanya L Tipi Cezaevi’ne sevkedildi. 20 Eylül 2017’de ise Ali Yamuç cezaevinde ölü bulundu. Alanya Savcılığı’nın hazırladığı rapora göre, Ali Yamuç’un kaldığı koğuşun banyosunun penceresine eşofman lastiğiyle kendini astığı belirtildi. Oldukça şüpheli olan bu ölüm, intihar olarak kayıtlara geçti ve dosya kapatıldı. Ali Yamuç, öldüğü için hakkındaki dava düşerken, 17 Kasım 2017’den itibaren Fatma Yamuç cinayete yardım etme içerikli iddianameyle yargılanmaya başladı. Ancak Fatma Yamuç, yargılandığı Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi’nde cinayete yardım etmek suçundan beraat etti. Mahkeme, dosyanın durumuna göre, olası azmettiriciler hakkında ve Fatma Yamuç da delilleri kararttığı için suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
Bunun ardından Büyüknohutçu Ailesi, mahkeme kararına dayanarak soruşturmanın derinleştirilmesi için Finike Cumhuriyet Savcılığı’na ihbarda bulundu. Ancak Finike Cumhuriyet Savcılığı, eski görüşlerini tekrarlayarak, soruşturmayı derinleştirmeyip, yeni delil toplamayarak azmettiriciler yönünden “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verdi.
Ailenin itirazı üzerine dosya, Elmalı Sulh Ceza Mahkemesi’ne gitti. Mahkeme maalesef azmettiriciler hakkında hiçbir değerlendirme yapmadan bu kararı onadı ve itirazı reddetti. Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi’nin daha önceki suç duyurusu kararına rağmen azmettiriciler yönünden yeni soruşturma yapılmadı ve böylece dosya tamamen kapatılmış oldu. Şurası bizce çok açıktır ki Büyüknohutçu davasının üstü örtülmek istenmiştir.. Baştan beri adeta “gizli bir el” delilleri karartmaya çalışmıştır. Bütün bu gelişmeler sonucunda aile davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşımak zorunda kaldı ve AYM süreci halen devam etmektedir.
Tam 8 yıldır Aysin ve Ali ulvi Büyüknohutçu davasında doğru düzgün hiçbir yol alınmamış, azmettiriciler yargılamaya dahil edilmemişken, Artvin Cankurtaran’da doğasını savunurken 3 Eylül 2024 günü silahlı saldırı sonucu katledilen yaşam savunucusu dostumuz, kardeşimiz Reşit Kibar’ın 18 Nisan 2025’te görülen davası teknik yetersizlikler ve salonun küçüklüğü gerekçesiyle 30 Mayıs tarihine ertelendi. Peki siz bilmiyor musunuz bu davaya olacak ilginin büyüklüğünü? Neden Ona göre bir hazırlık yapmıyorsunuz? Yoksa bu davada mı yıllarca sürecek ve azmettiriciler elini kolunu sallayarak gezecek? Bakın her iki davada da birer piyon olan tetikçilerin tutuklanması adaletin gerçekleştiğine dair en ufak bir gösterge sayılamaz. Herkes içten içe bilir ki asıl katiller azmettiricilerdir. Ve bu bilgi adalet duygusunu örseleyen en önemli şeydir. Şu günlerde başka konularda da sıkça tanık olduğumuz hukukun iyice ayaklar altına alınması ve adalet mekanizmasının durma noktasına gelmesi, insan ruhuna yapılan en büyük saldırıdır. Ve hesabı sorulmayan her adaletsizlik vicdanları durmadan kanatan bir yaradır. Ama biz bu sorulacak hesabı, belirsiz bir geleceğe bırakmayacağız. Buradan ahdımız olsun ki aktivisti, halkı, köylüsü, kentlisi, siyasetçisi, öğrencisi bir araya geleceğiz ve aydınlık sabahların gerçek sahipleri sevgili Aysin ve Ali Büyüknohutçu’nun, Reşit Kibar’ın, Metin Lokumcu’nun ve adını anamadığımız daha nicelerinin adalet çığlıklarını büyütmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Adalet tam anlamıyla gerçekleşene kadar durmayacağız, yılmayacağız, susmayacağız…
Sendika.Org