Toplumsal huzursuzluk şimdilik pandemi öncesi seviyelere göre düşük kalsa da pandemi dönemi kısıtlamalarının kaldırılması ve devam eden yaşam maliyeti baskısı, protestoların artabileceği anlamına geliyor
Bu yazı IMF’nin kendi sitesindeki blog bölümünden seçilerek çevrilmiştir. Çevirmemizin sebebi yazıda geçen tartışmaların ve tezlerin toplumsal hareketleri ve emek hareketini geliştirecek bir niteliğinin olması değil, bir itiraf niteliği taşımasıdır. Emperyalist kapitalist sistemin en simge kurumlarından birinden çıkan bu yazıdaki tartışma gösteriyor ki mevcut sistemin toplumsal sorunlara dair bir çözümü yok. Bu tespitin sisteme karşı mücadele eden güçlerden değil de bizzat sistem içi otoritelerden gelmesi ayrı bir önem arz ediyor. (Sendika.Org’un notu)
Pandeminin ilk yılında yaygın protestolara ara verildikten sonra insanlar sokaklara dönüyor. Bu yıl, Kanada ve Yeni Zelanda gibi huzursuzluğun nispeten az olduğu bazı gelişmiş ekonomilerde büyük ve uzun süren hükümet karşıtı gösteriler gerçekleşti. Ve birkaç yükselen ve gelişmekte olan ekonomide, darbeler ve anayasal krizler yaygın protestolara yol açtı. Yakın tarihli bir IMF çalışması, bu tür huzursuzluğun ekonomik itici güçlerini ve maliyetlerini anlamayı amaçlıyor.
Toplumsal huzursuzluğu tutarlı bir şekilde ölçmek zordur. IMF’nin Rapor Edilen Toplumsal Huzursuzluk Endeksi, 130 ülkede huzursuzlukla bağlantılı kelimelerin medyada ne kadar yer aldığını sayarak bunu yapmaya çalışıyor. Tipik olarak büyük huzursuzluk olaylarını yansıtan bu endekste sivrilen ülkelerin oranı şubat ayında yaklaşık yüzde 3’e yükseldi. Haftanın Grafiğinin[1] gösterdiği gibi, bu, pandeminin başlangıcından bu yana en yüksek seviyelerine yakın.
Pandemiden önce dünya çapında huzursuzluk arttı. Belki de en belirgin olanı, Şili’de başlayan ve Ekim ve Kasım 2019’da Latin Amerika’nın bazı kısımlarını kasıp kavuran bir protesto dalgasıydı. Aynı zamanlarda Ortadoğu’da, özellikle Cezayir, İran, Irak ve Lübnan’da önemli huzursuzluklar meydana geldi.
Hem gönüllü hem de zorunlu olarak sosyal mesafenin artmasıyla birlikte pandeminin başlangıcında huzursuzluk keskin bir şekilde azaldı. IMF araştırması, bunun geçmiş pandemiler sırasındaki deneyimlerle tutarlı olduğunu gösteriyor. Bu, toplumsal huzursuzluğun tamamen durduğu anlamına gelmiyor. Irka dayalı ayrımcılığa karşı eşitlik ve adalet talep eden büyük protestolarının görüldüğü Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere 2020’nin ikinci ve üçüncü çeyreğinde bazı önemli huzursuzluk olayları meydana geldi: Etnik gruplar arası gerilimler daha belirgin hale gelen Etiyopya; Brezilya, Lübnan ve Belarus’ta büyük hükümet karşıtı protestolar.
Toplumsal huzursuzluk, pandeminin sonraki aşamalarında hem gelişmiş hem de yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerdeki olaylarla devam etti. Önce Kanada, Yeni Zelanda, Avusturya ve Hollanda da dahil olmak üzere, genellikle hükümet karşıtı veya karantina uygulamaları karşıtı saiklerle, büyük toplumsal huzursuzlukların genellikle nadir olduğu yerlerde protestolar patlak verdi. Yükselen piyasalarda ve gelişmekte olan ekonomilerde, son zamanlardaki huzursuzluğun belirgin nedenleri, Kazakistan ve Çad’daki hükümet karşıtı protestolar; Burkina Faso’da bir darbe; Tacikistan’da bölgesel protestolar ve Sudan’da anayasa krizi.
Önümüzdeki aylarda, iki önemli faktör gelecekteki huzursuzluk riskinin artmasına neden olabilir. Birincisi, hükümetler kısıtlamaları gevşettikçe ve halkın COVID’e kalabalıklarda yakalanma konusundaki endişeleri azaldıkça, protestolar için pandemi ile ilgili caydırıcı faktörler azalabilir. İkincisi, artan gıda ve akaryakıt fiyatlarıyla halkın hayal kırıklığı artabilir. Toplumsal kargaşanın ekonomik nedenleri karmaşık ve huzursuzluğu tahmin etmek son derece zor olsa da gıda ve yakıt fiyatlarındaki ani artışlar geçmişte daha sık protestolarla ilişkilendirildi.
Sosyal huzursuzluktaki herhangi bir artış, ekonomik performans üzerinde kalıcı bir etkisi olabileceğinden, küresel ekonominin toparlanması için bir risk oluşturabilir. Geçen yılki bir makalede, IMF personeli, tüketicilerin belirsizlikten korkması ve üretim ve hizmetlerde üretim kaybı nedeniyle huzursuzluğun olumsuz bir ekonomik etkisi olabileceğini gösterdi. Sonuç olarak, en ciddi huzursuzluk olaylarından 18 ay sonra, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH), normalde olacağından yaklaşık yüzde 1 puan daha düşük.
Toplumsal huzursuzluk şimdilik pandemi öncesi seviyelere göre düşük kalsa da pandemi dönemi kısıtlamalarının kaldırılması ve devam eden yaşam maliyeti baskısı, protestoların artabileceği anlamına geliyor. Bu, önemli ekonomik maliyetler getirebilir.
Dipnot:
[1] Haftanın Grafiği, IMF’nin blogunda yaklaşık haftada bir yayımlanan ve küresel düzeyde farklı konulardaki çeşitli göstergelere dikkat çeken grafiklere verilen ad.
[IMF Blog’daki İngilizce orijinalinden Tankut Serttaş tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.