Mart ayında İstanbul Pendik'te terk edildiği arazide bulunması sonrasında Acil Tıp Teknisyeni Büşra Durmaz'ın süt annelik yaptığı ve Nisa Mihriban ismi verilen bebeğin annesi E.S.'nin tutuklu yargılandığı davanın duruşmasında tahliye kararı verildi. Mor Çatı'nın yaptığı açıklamada "Devlet kadınları seçeneksiz bırakıyor" denildi
Geçen Mart ayında İstanbul Pendik’te terk edildiği arazide bulunması sonrasında Acil Tıp Teknisyeni Büşra Durmaz’ın süt annelik yaptığı ve Nisa Mihriban ismi verilen bebeğin annesi E.S. tutuklanmıştı. Bugün görülen davanın duruşmasında 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istenen E.S.’nin tahliyesine karar verildi.
Anadolu 42. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanık E.S. getirildi. Duruşmada taraf avukatları da yer aldı. Söz verilen sanık E.S. “Önceki mahkemede her şeyi söyledim. Savunmam hala geçerlidir. Tekrar ederim” dedi.
Sanık avukatları, E.S.’nin bebeği 29 Mart günü bıraktığını, bebeğin bırakıldıktan 3 gün sonra bakım evinde rahatsızlandığını öne sürerek, bebeğin rahatsızlanmasıyla E.S.’nin bebeği terk etmesi arasında illiyet bağı olmadığını öne sürdü. Sanık avukatları, bebeğin ilk bulunduğunda sağlık durumunun iyi olduğu yönünde raporlar olduğunu da öne sürerek sanığın tahliyesini talep etti. Duruşma savcısı, sanığın tutuklulukta kaldığı süre ile delillerin büyük oranda toplanmış olduğunu ve sanığın alacağı ceza miktarı dikkate alınarak tahliyesini talep etti.
Tahliye edildi
Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık E.S.’nin tutuklulukta geçirdiği süreyi dikkate alarak tahliyesine karar verdi. Dava eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.
“Devlet kadınları seçeneksiz bırakıyor”
Mor Çatı davanın ardından açıklama yaptı:
E.S.’nin adını, sokağa bıraktığı bebeğinin öldüğü haberi ile duyduk. Hikayesi
hakkında daha fazla bilgi edindikçe, bebeğin yoğun bakımda olduğunu ve süreç boyunca E.S.’nin bir dizi ihlale maruz kaldığını öğrendik.Bugün burada E.S. ile dayanışmak için bir aradayız.
Erkek şiddetinden korunmak için sığınağa başvuran E.S., burada aylarca kalmasına rağmen kendisi ile nitelikli sığınak çalışması yapılmadı.
Doğan bebeğe bakacak durumu olmadığı halde, kendisine süresi dolduğu gerekçesiyle sığınaktan ayrılmasının söylendi, bebeği sosyal hizmetlere bırakma seçeneği E.S.’ye anlatılmadı ve gerekli yönlendirmeler yapılmadı.
Sokağa bırakılmasının ardından, kısa süre içinde bulunan bebeğin, bulunduğu sırada herhangi bir sağlık sorununun olmadığı tıbbi raporlara yansıyor. Bebeğin, günler sonra kurum koruması altındayken rahatsızlanarak yoğun bakıma kaldırıldığı resmi belgelerle ortada.
Buna rağmen, E.S. devam eden ceza davasında tutuklu olarak yargılanıyor. Bebeğin hastalanmasından sorumlu tutulması halinde E.S.’nin alacağı ceza ağırlaşacak.
E.S. sığınakta hiç sosyal çalışmacı görmemiş ve süresi bittiği gerekçesiyle bebeğiyle birlikte sığınaktan gönderildi. Oysaki sığınaklar erkek şiddetine maruz kalan kadınların çocuklarıyla birlikte kalabilecekleri, şiddetten uzak ve bağımsız bir yaşam kurmak için ihtiyaç duydukları sosyal, psikolojik, hukuki vb. destekleri alabilecekleri yerlerdir. Bu desteklerin verilmediği bir sığınak, sığınak değil ancak bir “konukevi” olabilir. E.S.’nin hikayesi bizlere Bakanlık ve belediyelere bağlı sığınaklarda yürütülen çalışmaya dair getirdiğimiz sosyal çalışma yapılmadığı eleştirisinin bir kanıtıdır. Sığınakta kalan bir kadının hiçbir planı olmadan sadece süresi dolduğu için sığınaktan çıkarılması kabul edilemez. Kadınların beraberlerindeki çocuklara bakım verip veremeyeceği değerlendirilmeden sığınaktan çıkarılması kabul edilemez. Tüm bu kötü uygulamalar sadece devletin şiddetle mücadele yükümlülüğüne dair değil aynı zamanda çocuk haklarına yönelik önemli ihlallerdir.
Biz bugün burada sadece E.S. hakkında adil bir yargı süreci yürütülmesi talebiyle değil aynı zamanda başta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere nitelikli sığınak desteği vermeyen devletin sorumluluğuna işaret ediyoruz. Kadınları odağına alan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadınların hayatlarındaki yansımalarını görerek çözümler sunan bir yaklaşım olmadan şiddetle mücadele etmek mümkün değil. İstanbul Sözleşmesi’nden pervasızca imza çeken, var olan kanunları uygulamaktan imtina edenlere herhangi bir yaptırım uygulamayan devlet kadınların hayatlarını mahvediyor, bu da yetmezmiş gibi suçu yine kadınların omuzlarına yüklüyor.
Kadınlar için adalet gerçekleşene kadar mücadelemize devam ediyoruz. Bu davanın takipçisiyiz!
E.S.’nin adını, sokağa bıraktığı bebeğinin öldüğü haberi ile duyduk. Hikayesi hakkında daha fazla bilgi edindikçe, bebeğin yoğun bakımda olduğunu ve süreç boyunca E.S.’nin bir dizi ihlale maruz kaldığını öğrendik.https://t.co/a3bxYa7eVs pic.twitter.com/Iup98rS9cf
— Mor Çatı (@morcativakfi) May 17, 2022
İlgili haber:
Sendika.Org