Elektriğe yapılan bu zamlar ülkenin hemen tüm sektörlerine yıkıcı etki yaratacaktır. Hem enflasyonu artıracak, işsizliği artıracak ve işletmelerin kapanmasına neden olacaktır. AKP eliyle yaratılan Elektrik piyasası ihya edilirken ülke yıkıma sürükleniyor. Aylık fatura tutarı yaklaşık 8 milyar TL olabilecek iken aylık 42 milyar TL’lik bir fatura ödetilmesi kabul edilemez. Kamulaştırılması elzem olan elektrik piyasası için her ay fazladan 34 milyar TL ödenecek olması kabul edilemez
Elektrik zamları ile yeni yılın ilk gününe merhaba dedik. En düşük zam oranı bir kamu kuruluşu olan Elektrik Üretim A.Ş’nin (EÜAŞ) %34,1 oranında elektrik toptan satış tarifesine yaptığı zam olarak gerçekleşti. Meskenlere yapılan zam ise 150 kWh’ye kadar olan tüketimde %50, 150 kWh üstü ise %125 olarak belirlenmiş. En yüksek zam oranı ise İletim sistemi abonesi olan, elektriğini Dağıtım şirketlerinden almayan Sanayi abonelerine %129,2 olarak yapıldı. Ancak yapılan zamlar sonrası en pahalı elektrik kullanacak olan abone grubu Ticarethane grubu oldu. Bu grup kullandığı 1 kWh elektriğe 2,74 TL ödeyecek. Bu abone grubunu Elektrik Dağıtım Şirketlerinden elektrik alan Sanayi aboneleri takip ediyor, 1 kWh için 2,28 TL ödeyecekler. Aşağıdaki tabloda yer alan fatura birim bedelleri; enerji bedeli, dağıtım bedeli, BTV (Belediye Tüketim Vergisi, ve KDV toplamından oluşmaktadır.
Meskenlerde yapılan yeni uygulamaya göre aylık 150 kWh’ya kadar tüketilecek 1 kWh elektrik 137,3326 krş yani yaklaşık 1,37 TL’den, 150 kWh üstü ise 206 krş yani 2,06 TL’den fatura edilecek. Bir evin, hanenin, aylık elektrik tüketiminin insanca yaşamın bir gereği olarak 230 kWh olması gereği yapılan hesaplamalarla biliniyor. Bu durumda bir evin aylık elektrik faturası 31 Aralık 2021’de 210 TL olurken (230×0,91555=210), bu zamla birlikte 371 TL (150×1,373326=206 TL + 80×2,059988=165 TL ->371 TL) oluyor. Zam oranı ise %77 olarak gerçekleşiyor. EÜAŞ’ın dağıtım şirketlerine verdiği elektrik satış fiyatının 31,8592 krş/kWh (KDV hariç) Dağıtım şirketlerinde %600’e varan oranlarda zam yapılarak belirlenen aktif enerji bedeli ile bu zamlar gerçekleştirilmektedir. Herhalde dünyanın hiçbir yerinde alınan bir emtiaya hiçbir katma değer katmadan, hiçbir işlem yapmadan %600 zam yapılması görülmemiştir.
AKP iktidarının, EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) eliyle yaptığı bu zamların içerikleri aşağıdaki tarife tablosundan görülebilir. Enerji Bedeline ve Dağıtım bedeline (iletim kullanım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, dağıtım kullanım bedeli, kayıp kaçak bedelinden oluşuyor) yapılan zamlar ile vergiler de belirleniyor.
EPDK’nin yayımladığı Ekim ayı sektör raporundaki elektrik tüketim bilgilerini baz alarak yaptığımız hesaplamalarda bu zamlarla gerçekleşecek fatura tutarı artışlarını görebiliriz.
Sadece yukarıdaki abone gruplarının bir aylık elektrik tüketimi ile toplam fatura tutarında artış 22,5 milyar TL olmakta, artış oranı ise %114’ye ulaşmaktadır. 2022’de başka zam yapılmadığı takdirde yıllık artış ise yaklaşık 270 milyar TL’yi, fatura toplamı 507 milyar TL’yi bulacaktır. Belediye Tüketim Vergisi 371 milyon TL iken zamlar sonrası bir aylık tutarı 860 milyon TL’ye (yıllık 10,32 milyar TL), KDV ise 3 milyar TL’den 6,3 milyar TL’ye (yıllık 75,6 milyar TL) ulaşacaktır.
Elektrik Dağıtım şirketlerinin sadece Dağıtım Bedeli adı altında elektrik faturalarından elde ettikleri gelir aylık 3,66 milyar TL iken bu zamla birlikte aylık 4,55 milyar TL (yıllık 54,6 milyar TL) olacaktır.
Sanayi kesimi zam öncesi aylık 8,6 milyar TL öderken, zamlı tarife ile bundan böyle 19,5 milyar TL ödeyecek. Sanayi kesiminin üretimde önemli maliyet unsuru olan elektrik gideri %127 artmış olacak. Bu artışı ürettiği mala yansıtması durumunda rekabet şansı azalacak ve enflasyonun yükselmesine neden olacak, aynı zamanda istihdam azaltarak ve/veya ücretleri baskılayarak karşılamaya çalışacak. Aynı şekilde işyeri ruhsatına sahip ağırlıkla hizmet sektörü olan ticarethane abone grubu aylık 6,3 milyar elektrik faturası öderken 14,2 milyar TL ödeyecek. Tarımsal sulamada da 758 milyon olan aylık elektrik gideri 1,5 milyar TL’ye çıkacak, yaz aylarında bu rakamlar katlanacaktır.
Elektriğe yapılan bu zamlar ülkenin hemen tüm sektörlerine yıkıcı etki yaratacaktır. Hem enflasyonu hem işsizliği artıracak ve işletmelerin kapanmasına neden olacaktır. AKP eliyle yaratılan Elektrik piyasası ihya edilirken ülke yıkıma sürükleniyor.
Turgut Özal ve Kemal Derviş ile ilk adımları atılan ve nihayet AKP eliyle yaratılan Elektrik piyasasında, 70 bin MW kurulu güce ihtiyaç varken 99 bin MW kurulu güç oluşturulmuş, faizleri hariç yıllara yayılan 30 milyar dolar borç yükü fazladan yaratılmıştır. İnşa halinde ve lisans verilen santraller ile bu rakam 50 milyar doları geçecektir. Alım garantileri ve destekleme mekanizmaları ile özel üretim şirketlerine sürekli kaynak aktarılmaktadır. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme mekanizması altında 2021’in 10 ayında 50 milyar TL ödeme yapılmıştır. Üretim santrallerinin %73,39’u özel üretim şirketlerine, %23,38’i EÜAŞ’a aitken üretimin %81’i özel şirketlerce, %16,6’sı EÜAŞ tarafından gerçekleştiriliyor (Ekim-2021). Kamuya ait santrallere az üretim yaptırılarak özel üretim şirketleri elektrik fiyatlarının yükseltilmesi pahasına kayırılıyor. Bu güne gelindiğinde, genelde kaynak çeşitliliğine sahip olmayan, maliyetlerini dengeleyemeyen, karlarının düşmemesi, daha da artması için özel üretim şirketleri elektrik fiyatlarının yükselmesine neden oluyorlar. Elektrik üretiminde kaynak çeşitliliğine sahip EÜAŞ’ın toptan elektrik fiyatının %34’lük zam yapmasına rağmen 31,85 krş/kWh olması elektrikte nasıl bir yol izlenmesi gereğini gösteriyor.
EÜAŞ’ın elektrik toptan satış bedeline, EÜAŞ, EDAŞ’lar ve TEİAŞ’ın tek çatı altında birleşerek, EPDK’nın yıllık EDAŞ’lar için belirlediği yıllık 8.8 milyar TL, TEİAŞ’ın 3 milyar TL’lik yatırım bedelini, sektörde çalışan/çalışacak 70 bin personelin yıllık 7 milyar TL civarındaki ücretlerini ve 1,2 milyar TL işletme ve yönetim giderleri toplam 20 milyarlık maliyetin aylık karşılığı olan 1,66 milyar TL’nin kWh başına 8,3 krş/ dağıtım bedelini ile birlikte elektriği tüm abone gruplarına 40,15 krş/kWh’a mal edilebilecekken ve aylık fatura tutarı yaklaşık 8 milyar TL olabilecek iken aylık 42 milyarlık bir fatura ödetilmesi kabul edilemez. Kamulaştırılması elzem olan elektrik piyasası için her ay fazladan 34 milyar TL ödenecek olması kabul edilemez.
Elektrik kullanarak gelir getirici bir faaliyette bulunmayan, salt daha iyi bir yaşam, sağlık, haberleşme, gıda güvenliği, eğitim için evlerimizde olmazsa olmaz elektrik kullanımının bedelsiz sağlanabilmesi de kamulaştırılmış elektrik sektöründe mümkündür. Sanayi, ticaret ve tarımda 51,35 krş/kWh elektrik fiyatı uygulandığında meskenlere bedelsiz elektrik sağlanabilir. Bunun için 1,8 milyar tutarındaki mesken faturasını diğer abone gruplarının dağıtım bedeline 11,2 krş/kWh ilave etmemiz gerekiyor. Bu durumda meskenler için bedelsiz elektrik tüketimi diğer tüm abone gruplarının 1 kWh elektrik için 51,35 krş ödemeleriyle mümkün oluyor. Bu gün elektrik fatura birim bedellerinin 1,37 ile 2.73 TL arasında olduğunu hatırladığımızda oldukça masum bir maliyet olduğu görülüyor. Elbette bu hesaplamalarda KDV, BTV ve fonlar yok sayılmıştır. Çünkü KDV toplumda vergi adaletsizliğinin en önemli kaynağıdır. Dünyanın pek çok ülkesinde de yoktur. KDV yerine gelir vergisi ve servet vergileri vergi gelirlerinde ağırlıklı olarak yer almalıdır.
Elektrik üretim ve dağıtımının bu denli piyasalaşmış olması, elektrik arz güvenliğini de tehdit etmektedir. Santral sayılarının ve kapasitelerinin artması arz güvenliği sağlamaz, (birkaç yıl önce tüm ülkenin elektriğinin 10 saat boyunca kesilmesi, karları yeterli gelmeyen özel şirketlerin sisteme elektrik vermemesinden kaynaklanmıştı) arz güvenliği ancak kamucu bir anlayışla sağlanabilir. Bir ülke için en stratejik alanlardan biri olan Elektrik üretimi ve dağıtımının, piyasalaştığında nasıl büyük bir sömürü alanı haline gelip, ülkenin diğer üretim alanlarını, istihdamı, insanca yaşama imkanlarını kısıtladığını yaşayarak görüyoruz, zamlı faturalar ödenirken daha çok fark edeceğiz.
* Neriman Usta: Elektrik Mühendisleri Odası üyesi, TMMOB YK eski üyesi
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.