Irak-Suriye tezkeresi görüşmelerinde CHP Grubu adına söz alan CHP İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz, “Sürekli radikal terör örgütlerinin yeni varyantlarının çıktığı bir alanda askerlerimizin daha fazla kalmasına karşı çıkıyoruz, radikal terör örgütlerine karşı askerlerimizin canlı kalkan olarak kullanılmasına karşı çıkıyoruz ve biz bu tezkereye ‘hayır’ diyoruz” dedi
TBMM Genel Kurulu’nda bugün (26 Ekim) Irak ve Suriye’ye asker gönderme tezkeresinin süresinin iki yıl uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi görüşüldü.
Oylama öncesinde CHP Grubu adına söz alan CHP İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz, son iki yıldır tezkereye “evet” diyen partisinin, bu kez neden “hayır” oyu verdiğini anlattı.
IRAK-SURİYE TEZKERESİ AKP, MHP VE İYİ PARTİ’NİN OYLARIYLA MECLİS’TEN GEÇTİ
“Neydi Suriye’de yapılan hata? Yapılan hata, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde asla izlenmeyen bir dış politika değişikliğiyle 911 kilometre ortak kara sınırına sahip olduğumuz güney komşumuz Suriye’ye rejim değişikliğini hedefleyen bir politika izlenmeye başlanmasıdır” diyen CHP’li Çeviköz, bu politikanın sadece Türkiye’nin komşularının iç işlerine karışmama ilkesinin ihlali olmakla kalmadığını, aynı zamanda “bölgede taraf tutmayan ve sorunların çözümü için dengeli, barışçı yollarla çözüm arayan, diplomasiye öncelik tanıyan tutumuyla” da çelişen bir sonuç doğurduğunu savundu.
CHP’li Çeviköz, sözlerini şöyle sürdürdü:
Suriye’de Şam yönetimine karşı silahlı şekilde ayaklanan muhalefet unsurlarının koruyucusu, destekçisi ve askerî ortağı gibi hareket eden iktidar, bu politikasıyla bölge ülkeleri gözünde ülkemizin komşularının iç işlerine karışan bir ülke olarak da algılanmasına yol açtı. Ama asıl sorun bu değil değerli milletvekilleri, asıl sorun, iktidarın 2011 yılından bu yana bütün uyarılara rağmen ısrarla izlediği yanlış politikalarla Türkiye’yi Suriye’deki yıkıcı savaşın asli mağdurlarından biri hâline getirmiş olmasıdır. Şam yönetimiyle diplomatik iletişim kanallarını kapatan iktidar, kendi manevra alanını da yok ederek mezhepçi bir anlayışla beslediği saplantıların, yanlış kararların ve zincirleme hesap hatalarının esiri olmuştur. Maalesef bu durum yüreğimiz ağzımızda Suriye’den haber beklememize neden olmuştur. Üç askerî harekât yapıldı Suriye topraklarında ve sadece bu harekâtlar esnasında tam 278 askerimizi şehit verdik, ruhları şad olsun, mekânları cennettir.
Tezkerenin süresine dikkat çeken ve iki yıllık bir süre için TBMM’den izin istendiğini belirten CHP’li Çeviköz, “Neden iki yıl sayın milletvekilleri?” diye sordu ve sözlerinin devamında “Türkiye’de geçtim erken seçimden 2023 yılının haziran ayında yapılması gereken normal seçimlerde mi yapılmayacak yoksa? Bu tezkerenin süresi 30 Ekim 2023 tarihine kadar uzatılıyorsa bu halk iradesinin bir sonraki seçimde iş başına gelecek olan yasama ve yürütmenin, hak ve hukukunun gasbı anlamına gelmektedir, böyle bir gasba bu millet vakti geldiğinde “hayır” demesini bilir ama biz bunun örneğini daha önce de gördük” dedi.
CHP’li Çeviköz, Saray-AKP iktidarının Suriye’de yeni operasyon sinyali veren açıklamalarına dikkat çekerek, Tel Rıfat bölgesine hava desteği olmadan yapılacak olası operasyonda Türk askerinin “keklik gibi avlanacağını” savundu:
Deniyor ki: Tel Rıfat bölgesinde bir askerî harekât düzenlenecekmiş. Böyle bir harekâtın maliyeti, sakıncaları, askerî taktik ve stratejik bakımdan yapılabilirliği düşünülmüş mü acaba? Bugün Türkiye’de yandaş sevdalılar dahi biliyor ki böyle bir operasyonun kara harekâtı olarak gerçekleştirilmesi neredeyse bile bile intihara gitmek demek; arazi yapısı düz, herhangi bir engebe yok ve her şeyden önemlisi hava desteğiniz yok. Zira Rusya hava sahasını kapatmış durumda. Yani Türk askeri böyle bir operasyona kalkıştığı takdirde keklik gibi avlanacak. Son zamanlarda ardı ardına bazı generallerimizin istifa etmek, emeklilik istemek gibi davranışları acaba bundan mı kaynaklanıyor? Böyle bir operasyonun herhangi bir kurmay zekâya dayanmadığı açıkça belli. Hani yapay zekâya bile başvursanız, bir iki simülasyonla harekâtın nasıl bir sonuç vereceğini görürsünüz ama anlaşılan ne kurmay zekâya ne yapay zekâya başvuruluyor, “Bir deneyelim bakalım, ya tutarsa.” deniyor herhâlde. Böyle bir şeye de dense dense kobay zekâ denir.
“Suriye’de ne gibi bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu, biz, 2018 yılında Soçi’de yapılan Astana süreci zirvesine ilişkin toplantıdan beri söylüyoruz” diyen CHP’li Çeviköz, bugün Suriye’deki başlıca sorunun İdlip’teki cihatçı örgütler olduğunu kaydetti:
Bugün Suriye’de başlıca sorun, İdlip bölgesindeki cihatçı unsurların Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığına güvenerek eylemlerini sürdürmeleri ve orada tutunmaya devam etmeleridir. M4 ve M5 kara yollarının kontrolünü Suriye yönetimine devretmekle yükümlü olan iktidar, bunu yerine getiremediği için Suriye’de şehit vermeye devam ediyor. 27 Şubat gecesi 33 askerimizi bir anda kaybetmemizin müsebbibi işte bu inatçı ve hiçbir stratejiye dayanmayan ısrardır. Bugün Rusya ve Suriye, Türkiye’nin 2018 yılından beri yerine getirmemek maksadıyla türlü bahaneler uydurduğu M4 ve M5 Kara Yollarının çevresinin radikal ve terörist unsurlardan temizlenmesi için gerekli operasyonu kendileri gerçekleştirmeye hazırlanıyorlar. Herkes kollarını sıvamış bekliyor. Böyle bir harekât başladığı takdirde Türkiye’ye doğru yeni bir göç dalgasının başlamayacağına da kimse inanmıyor. İktidar Türkiye’yi Suriye’de rehin hâline getirdi. Bir yanda Amerika Birleşik Devletleri’yle nerede birlikte hareket edeceğini bilemeyen ve savrulan bir politika, bir yanda Putin’e koşup İdlip’te ne yapacağını bilmeyen bir politika, bir yanda da Suriye’de sözde şirin görünmeye çalışarak himaye edilen terör grupları. İdlip’te Silahlı Kuvvetlerimizin bulunduğu gözlem noktalarının civarında kimler var biliyor musunuz? Terörist unsurlar ve terörist gruplar. Bunlar bizim Silahlı Kuvvetlerimize ne kadar yakında konuşlanırlarsa o kadar güven içinde olduklarını zannediyorlar. Rusya’nın hava desteğiyle Suriye ordusu da sürekli olarak onları vuruyor. Bazı durumlarda gözlem noktalarımızın hemen yanı başına kadar düşen bombardımanlarla karşı karşıya kalıyoruz.
CHP’li Çeviköz, “Türkiye’yi hizaya sokmak için çalışan ve Türkiye’ye gözdağı vermeye çalışan” cihatçı grupları da dikkat çekerek, Ebu Bekir Sıddık’ın Yardımcıları Seriyyesi adlı IŞİD bağlantılı örgütün TSK’ye yönelik saldırılarını hatırlattı:
Son dokuz ayda bu grubun askerlerimize yönelik saldırılarının ne kadar yoğunlaştığını biliyor musunuz? Ben size söyleyeyim: 7 Aralık 2020 İdlip’in kuzey kırsalından Ram Handan köyünde Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına ağır silahlı saldırı, 4 Ocak 2021 İdlip’in kuzeyinde Kafraya köyü yakınlarında konvoyumuza saldırı. 16 Ocak 2021 İdlip’in kuzeyinde Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına keskin nişancı saldırısı. 25 Ocak 2021 İdlip’in doğu kırsalındaki Binniş kasabasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin merkez olarak kullandığı askerî üsse yönelik keskin nişancı saldırısı. 24 Şubat 2021 İdlip’in kuzey kırsalındaki Maret Mısrin bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir konvoya saldırı. 13 Mart 2021 İdlip kent merkezî yakınlarında Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir askerî konvoya EYP düzeneğiyle saldırı. 15 Mart 2021 İdlip kent merkezî sanayi bölgesi girişinde Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir araca daha önceden yola yerleştirilmiş bir EYP düzeneğiyle saldırı. 23 Mart 2021 İdlip’in güney kırsalındaki Türk Silahlı Kuvvetler üs noktası önünde daha önceden yola yerleştirilen bir EYP ve Türk Silahlı Kuvvetleri zırhlısının geçişi esnasında bunun infilak ettirilmesi. 8 Nisan 2021 İdlip’in güneyindeki Cebel Zaviye bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir askerî konvoya el yapımı patlayıcıyla saldırı. 15 Nisan 2021 İdlip’in doğusundaki korniş bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetlerine ait konvoya EYP ile saldırı. 28 Nisan 2021, yine, İdlip’in güney kırsalında Mestume köyü ekseninde Türk Silahlı Kuvvetlerine ait zırhlı araçlara EYP saldırısı. 10 Eylül 2021 İdlip’in kuzeyindeki, İdlip Keferya yolu üzerinde ilerleyen Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik EYP saldırısı. Bu saldırılarda ne kadar şehit verdiğimizi Savunma Bakanlığımız, değil saldırıyı yapan unsurların ismini anmak, şehit sayısını dahi veremiyor. Bu tezkerede böyle bir örgüte yönelik bir mücadele verileceğinden hiçbir şekilde söz edilmiyor.
Türkiye’nin “terör örgütü” listesinde yer alan ve İdlip’i kontrol eden Heyet-i Tahrir’uş Şam’a dair tezkerede herhangi bir ifade bulunmadığını belirten CHP’li Çeviköz, “Biz bu tezkerenin değil İdlip’te, tüm Suriye sathında dahi gerçek tehlikeleri görerek hazırlanmış bir metin olduğunu düşünmüyoruz” dedi.
CHP’li Çeviköz ayrıca, Rusya desteğiyle Suriye ordusu tarafından İdlip’e başlatılacak bir operasyonun Türkiye açısından çok ciddi sonuçları olacağını ve bunun hiçbir şekilde görmezden gelinmemesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
Böyle bir durumda askerlerimizin ve sınırlarımızın güvenliği öncelikli hedefimiz olmalıdır. Devir artık Suriye’deki durumun Türkiye’ye verdiği ve vereceği zararı ortadan kaldırmak için bu ülkenin içinde bulunduğu iç savaşı durdurma, barışı kurma ve barış için çalışma zamanıdır. Biz, Türkiye’nin Suriye politikasını bu şekilde kurgulamak istiyoruz. Biz Türkiye’de bulunan milyonlarca Suriyelinin kendi vatan topraklarına gönül rahatlığı içinde dönebilmeleri için zemin hazırlanmasını sağlayacağımızı söylüyoruz ve bunun için iki yılda gereğini yerine vadediyoruz. Siz ise değil barışı kurmak ve Suriye’yi istikrara kavuşturmak, bu kaosun iki yıl daha devam etmesini savunuyorsunuz. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Suriye topraklarındaki oyununuzu millî dava bahanesi adı altında sürdürmenize asla müsaade etmeyeceğiz. Bakın, size izlenmesi gereken politikanın ne olduğunu anlatalım: Suriye’de Birleşmiş Milletlerin tanıdığı ve meşru olarak gördüğü Esad yönetimiyle diplomatik ilişki kurulmalıdır. Esad’ın kendi ülkesinde toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve siyasi birliğini kurabilmesi için kolaylaştırıcı olunmalıdır. Sürekli radikal terör örgütlerinin yeni varyantlarının çıktığı bir alanda askerlerimizin daha fazla kalmasına karşı çıkıyoruz, radikal terör örgütlerine karşı askerlerimizin canlı kalkan olarak kullanılmasına karşı çıkıyoruz ve biz bu tezkereye “Hayır” diyoruz.
Sendika.Org