Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı “Hayat Eve Sığar” uygulamasına göre Ankara’nın vaka yoğunluğu haritasında işçilerin yaşadığı mahallelerdeki artış dikkat çekiyor. Vakaların hızla arttığı ilçeler fabrikalarda ve çeşitli iş kollarında çalışan binlerce işçinin yaşadığı semtler. Aynı zamanda çarpık kentleşmenin olduğu ve yaşam kalitesinin düşük olduğu bölgeler
Koronavirüs salgını sürecinde hükümet “Evde Kal” çağrıları yaparken işçiler “Nasıl evde kalalım? İşçiyiz. Çalışmasak ekmek yok” diyerek cevap vermişti. Mart ayından bu yana önlemsiz çalıştırılan binlerce işçi enfekte oldu ya da yaşamını yitirdi.
Geçtiğimiz aylarda hükümetin verdiği “normalleşme” planı kararı ile üretimin devam etmesi için milyonlarca işçi yetersiz önlemlerle ve yoğun iş temposuyla çalışma hayatına tekrar dönmüştü. Neredeyse her gün işçilerin çalıştığı fabrikalardan, farklı iş kollarından gelen ölüm ve vaka haberlerine karşın “kapalı devre çalışma sistemi”, “elektronik pranga” uygulamaları ile “işçi toplama kampları” gibi çeşitli öneriler getirilerek işçiler risk altında çalıştırılmaya devam ettiriliyor. Ayrıca fabrikalarla sınırlı kalmayan virüs, işçilerin yaşadığı semtlere de hızla yayılıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı “Hayat Eve Sığar” uygulamasına göre Ankara’nın vaka yoğunluğu haritasında işçilerin yaşadığı mahallelerdeki artış dikkat çekiyor. Vakaların hızla arttığı ilçeler fabrikalarda ve çeşitli iş kollarında çalışan binlerce işçinin yaşadığı semtler. Aynı zamanda çarpık kentleşmenin olduğu ve yaşam kalitesinin düşük olduğu bölgeler.
Ankara’da ekonomik gelir düzeyinin ve konut fiyatlarının yüksek olmasıyla tanınan semtleri Çankaya, Oran, Çayyolu bölgelerindeki renklendirmenin seyrekleşmesi dikkat çekerken, çarpık kentleşmenin olduğu, kent yoksullarının yaşadığı ve işçi mahalleleri olarak bilinen Tuzluçayır, Ufuktepe, Şentepe, Karapürçek, İncirli semtlerindeki yoğunluk koronavirüsün bir işçi sınıfı hastalığı olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor.
SES Ankara Şubesi uyarıyor
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şubesi, geçtiğimiz hafta bir açıklama yapmıştı. Kentte pozitif vaka sayısının 50 bine çıktığını, yoğun bakımda bulunan hasta sayısının 200’e yaklaştığını ve hastanelerde yer kalmadığına dikkat çekilen açıklamada yurttaşa “Kendi önleminizi kendiniz alın” uyarısında bulunuldu.
SES Ankara Şube Eş Başkanı Nazan Karacabey, Ankara’nın işçi nüfusunun en fazla olduğu mahallelerindeki artışların tesadüf olmadığını ifade etti. “Evde kal çağrısından sağlık emekçileri gibi muaf olan işçiler açlık ve Covid’le sınanıyorlar” diyen Karacebey sözlerini şöyle sürdürdü:
AVM’lerde, marketlerde, inşaatlarda, fabrikalarda ve daha pek çok alanda çalışmaya devam eden işçilerin sadece kişisel hijyen, fiziksel mesafe ve maske takarak kendilerini korumalarına imkan yoktur. Ayrıca 20-30 kişinin konteynır ya da baraka tarzı yerlerde kaldığı, kontrolsüz yemekhaneleri kullandığı ya da bir market işçisinin kasada koruyucu ekipmansız ve bariyersiz, fiziksel mesafesini korumadan çalışmaya mecbur bırakılması kuşkusuz ki vaka artışının kaçılmaz olmasına yol açtı.
İşçilerin koruyucu ekipmanlara kendi imkanlarıyla erişmeye mecbur bırakıldığını belirten Karacabey, bu ekipmanları işverenin sağlaması gerektiğine dikkat çekti. Karacabey, işçilere test yapılmadığını da şu sözlerle aktardı:
İş yerlerinde COVID-19 testi yaptıran işçi sonucu çıkana kadar çalışmaya devam ediyor ya da pozitifse o şekilde çalıştırılmaya devam ettiriliyor. İşçinin karantina altına alınıp tedavi edilmesi gerekirken toplu taşıma ile evinden işine gidiş gelişi devam ettirilerek bir sirkülasyon yaratılıyor.
Ankara’daki test kiti konusunda ciddi bir yoksunluk çekildiğini de belirten Karacabey, “En az iki bulgu taşımayan ya da ateş öyküsü olmayan bireye teması olsa bile test yapılmadığını biliyoruz. Bu durum COVID-19 vakalarının tespitini geciktirmekte, bulgu da yoksa süper taşıyıcı olarak pek çok vatandaşın farkında olmadan hastalığı yaymasına neden olmaktadır” ifadelerini kullandı.
Karacabey sözlerini şöyle sonlandırdı:
Ankara genelinde artan vaka sayılarına rağmen işçi, göçmen ve dar gelirli ailelerin yaşadığı mahallelerdeki hızlı artış bireysel tedbirlerle önüne geçilecek bir durum olmadığı gibi hükümetin pandemi krizi yönetimindeki başarısızlığının ve işçi, emekçiye karşı tutumunun da göstergesidir.
Sendika.Org (Nur Kaplan)