Eğitim Sen İstanbul Şubeleri, YKS ve LGS sınav tarihlerinin öne çekilmesini protesto ederek “Salgında sınav olmaz!” dedi
Eğitim Sen İstanbul Şubeleri, YKS ve LGS sınav tarihlerinin öne çekilmesini İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde protesto etti.
“Halkın sağlığını, öğrencilerimizin emeğini ve geleceğini istiyoruz” pankartının açıldığı eylemde sık sık “Eşit, bilimsel, demokratik eğitim”, “Salgında sınav yapılamaz”, “Eğitimde sınav değil eşitlik istiyoruz” sloganları atıldı.
Açıklamaya, Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan ile Eğitim Sen Genel TİS ve Hukuk Sekreteri Varol Öztorun da katıldı. Eğitim emekçileri adına açıklamayı Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Çayan Çalık okudu.
Koronavirüs (COVID-19) salgının Türkiye’de de yayılmaya başlamasıyla siyasi iktidarın, 20-21 Haziran tarihinde yapılması planlanan Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı (YKS) 25-26 Temmuz tarihine ertelediğini hatırlatan Çalık, sözlerinin devamında şunları kaydetti:
“Ancak salgının yayılma riskinin devam ettiği, alınan önlemlerin gevşetilmesinin trajik sonuçlar doğurabileceği bilim insanları ve bizzat iktidarın yetkililerince her gün ifade edilmesine rağmen 4 Mayıs 2020 tarihinde yapılan kabine toplantısı sonrasında LGS ve YKS’nin Haziran ayında yapılacağının açıklanması öğrenci ve veliler arasında büyük bir infiale neden olmuştur. Sınavın uygulanması durumunda sağlıkları ile ilgili risk oluşacağını düşünen milyonlarca öğrenci, eğitim ve bilim emekçisi, günlerce kararı alan siyasi iktidara oluşabilecek sorunları ve olumsuz sonuçları anlatmaya çalıştı.
Çalık, Eğitim Sen olarak, eğitim ve bilim alanında bir Bilim Kurulu oluşturulması, Bilim Kurulu’nun salgınla ilgili pedagojik, psikolojik ve sağlık gibi verilerin sonuçlarını toplumla paylaşmasının önemini ve salgının ortadan kalktığının bilimsel olarak tespit edilmesinden sonra sınavların yapılması gerektiğini defalarca vurguladıklarını belirtti.
“Herhangi bilimsel bir veriye dayanmadan sınavların 25-26 Temmuz 2020 tarihine ertelenen YKS’nin 27-28 Haziran’a alınmasını; ayrıca salgın tamamen ortadan kalktıktan sonra yapılması gereken LGS’nin 20 Haziran tarihinde yapılmasına karar verilmesini anlamamız ve kabul etmemiz mümkün değildir” diyen Çalık, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sınav tarihlerinin, öğrencilerin üstün yararı ve aynı zamanda da öğrenciler, eğitim ve bilim emekçilerinin sağlığı gözetilerek planlanması gerekirdi. Ancak, siyasi iktidarın öncelikleri ile eğitimcilerin, öğrencilerin ve velilerin önceliklerinin aynı olmadığı görülmektedir. Sınavların Haziran ayı içerisinde yapılması kararının alınması, siyasi iktidarın sermayenin ekonomik önceliklerini insan sağlığına tercih ettiğini bir kez daha göstermiştir. Bu kararın, yaşanan ekonomik krizin etkilerinin emekçiler açısından hafifletilmesine katkısının olmayacağının bilinmesi gerekir.”
YKS’nin yeniden haziran ayına alınmasına yönelik tepkilerden sonra YÖK’ün sınavda yapılan değişikliklere ilişkin açıklamasının kamuoyundaki tepkinin azaltılması telaşı taşıdığını belirten Çalık, şunları kaydetti:
“YÖK tarafından yapılan açıklama ile TYT süresi uzatılmış, yerleştirmeye esas baraj puanı 180’den 170’e düşürülmüş ve 12. sınıfın ikinci dönem konuları sınav kapsamından çıkarılmıştır. Son anda yapılan bu değişikliklerin kamuoyunda oluşan tepkinin azaltılması telaşıyla yapıldığı görülmektedir. Bu değişikliklerin sonuçları etkilemeyeceği de bilinmelidir. Yine LGS’de ilk defa her öğrencinin kendi okulunda sınava gireceği sanki büyük bir yenilik gibi kamuoyuna sunulmaya çalışıldı. Ancak, MEB yetkililerine bunun daha öncede uygulandığının hatırlatılması gerekmektedir. Öğrencilerin ve eğitimcilerin taleplerini, sağlıklarını, kaygılarını dikkate almadan karar alınmasının kabul edilebilir bir tarafı yoktur.”
Okulların tatil edilmesinin ardından uzaktan eğitim faaliyetlerinin içerik ve biçiminin Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu süreçte ne kadar hazırlıksız olduğunu gözler önüne serdiğini belirten Çalık, “EBA ve uzaktan eğitim uygulamalarının eğitim yöneticileri tarafından eğitim emekçilerine yönelik fiili baskı ve mobbing aracına dönüşmesi dışında pek de işlevsel olmadığı ortaya çıkmıştır” dedi.
Yeterli başvuru olmaması nedeniyle YKS’de görev talebinde bulunmayan öğretmenlere de ÖSYM tarafından görev ataması yapıldığına dikkat çeken Çalık, “ÖSYM’nin böyle bir şeye ihtiyaç duyması öğretmenler açısından sınavın bir sağlık sorunu olarak görülmeye devam ettiğini ortaya koymuştur. Tek başına bu durum dahi mevcut koşullarda sınavın yapılmaması gerekliliğini gösterirken, öğretmenlerin YKS’de görev alma zorunluluğunun olmadığının altını bir kez daha çiziyoruz” ifadelerini kullandı.
Çalık, meselenin sadece bir takvim meselesi olmadığının görülmesi gerektiğini belirterek sınavların içerik, biçim, uygulama şekli dahil olmak üzere yeniden değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
“Eğitim Sen olarak, uzun vadede standartlaşmış merkezi sınavların kaldırılmasını, kısa vadede de MEB ve YÖK’ün alınan kararları gözden geçirmesini ve yaşadığımız dönemin gerçekliğine uygun şekilde yeniden bir planlama yapması gerektiğini düşünmekteyiz” diyen Çalık, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Öğrencilerimizin geleceğini belirleyecek bu sınavların, salgın tehdidinin tamamen ortadan kalktığı bilim insanları tarafından açıklanana dek yapılmaması gerekmektedir. Öğrencilerimizin eğitim hakkı için verilecek mücadele aynı zamanda ortak geleceğimiz içindir. Geleceğimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz.”
Sendika.Org