“İnsanlar haftalık izin deyince dinlenmek, nefes almak, deşarj olmak istiyor fakat biz daha çok strese giriyoruz. Hafta içi yoğun geçen temponun, yorgunluğun üstüne iki gün izinliyiz ama evdeyiz. Ailemize fazla yaklaşamıyoruz, ‘Acaba bize de hastalık bulaştı mı’ kaygısı var sürekli. ‘Pazartesi kesin bulaşır’ vs. bunları düşünerek endişeleniyoruz”
Koronavirüs (COVID-19) tedbirleri kapsamında hafta sonları 31 kentte uygulanmaya başlayan sokağa çıkma yasağı sonrası hemen hemen tüm süpermarket zincirlerinde işçilerin evde geçirdiği süre, günlük çalışma saatlerine eklendi ve izinleri iptal edildi.
İlk yasağın ardından pazartesiden itibaren yoğun bir tempoyla çalıştıklarını söyleyen bir Şok işçisi, geçtiğimiz haftalarda tepki toplayan ve Şok Market’e boykot çağrısının yapılmasına sebep olan “Cepte Şok” uygulamasına ilişkin “Boykot sonrası bazı iyileştirmeler yapıldı” dedi.
Günde 13 saat çalıştıklarını belirten market işçisi, yasak nedeniyle hafta sonu evde geçirdikleri zaman için de “İnsanlar haftalık izin deyince dinlenmek, nefes almak, deşarj olmak istiyor fakat biz daha çok strese giriyoruz. Hafta içi yoğun geçen temponun, yorgunluğun üstüne iki gün izinliyiz ama evdeyiz. Ailemize fazla yaklaşamıyoruz” ifadelerini kullandı.
Bir yıldır Şok’ta çalışan işçiyle salgın öncesi ve sonrası çalışma koşullarını , “Cepte Şok” nedeniyle boykot çağrılarının ve sokağa çıkma yasağının market işçilerine nasıl yansıdığını konuştuk.
Koronavirüs salgını sonrası çalışma koşullarınıza ilişkin ne söylemek istersin? Salgın karşısında önlemler alındı mı?
Salgına karşı hazır değildik. İnsanlar bir anda mağazalara akın etti ve eleman eksiğimiz vardı. Şirket eleman alımı yaptı. Normal şartlarda üç kişi çalışıyorduk, iki kişi daha aldılar. Ancak arkadaşların henüz acemi olması ve yoğunluktan dolayı işi öğretecek fırsatımız yok. Dolayısıyla zorluk yaşadık. Maske dağıtımı oldu ancak bizim bölgeye gelen maskeler yetersizdi ve kulakları acıttığı için takmak istemiyorduk. Eldiven, stoklarında olan mağazalar kullanabiliyordu ancak olmayanlar kullanamadı. Çok sonradan iyi maske ve eldiven tedarik edildi, ardından dezenfektanlar da dağıtıldı. Mağazalara talimatlar gitti, “Klorak ve çamaşır suyuyla temas edilebilecek her yer ve market araba ve sepetleri temizlensin” diye. Bunu uygulayanlar da oldu yapmayanlar da. Mağaza açılış saatleri değişti ancak personel çalışma saatleri aynı kaldı. Zaten yorgun olan personeller daha çok yoruldu.
“Cepte Şok” uygulamasına hiçbirimiz hazır değildik. Bazı personeller ve müdürlerin istemedikleri bir uygulamaydı. Takip edebildiğim kadarıyla memnun olan personeller de var. Boykottan sonra bazı iyileştirmeler yapmak zorunda kaldılar. Sabah 10’da işe başlayan birisi, akşam 6’da çıkıyordu. Her hâlükârda çalışma saatimiz aynıydı. Evet, erken kapatıyorduk ama daha çok yoruluyorduk. Zaten iki saat kalmış, mağaza yoğun diye bazen kalıp destek verdiğimiz oluyordu. 65 yaş üstü insanların sokağa çıkma yasağından sonra “Gelen insanları alacak mıydık, almayacak mıydık?” düşüncesiyle kafamız karışıktı. Sonradan açıklama yapıldı. 20 yaş altı, 60 yaş üstü ve maskesizler mağazaya alınmayacak denildi. Bu sefer de insanlar dışarıda bekleyip alışverişlerini bizim yapmamızı istemeye başladı. Biz gelen malları açıp, boşalan reyonları mı dolduracaktık, kasaya mı bakacaktık, “Cepte Şok”tan gelen siparişleri mi yetiştirecektik? Neye yetişeceğimizi bilemedik. İşte ne yapacağını bilememek insanı yoruyor. Şirket, “Kesinlikle kimsenin alışverişini yapmayacaksınız” diye talimat verince biraz rahatladık.
Evlere servis uygulaması ve bu uygulamaya karşı çıktığı için işten atılan arkadaşlarınıza ilişkin haberlerin sizler arasında etkisi nasıl oldu? Yetkililer bu konuda size herhangi bir şey söyledi mi?
Bizim bölgede işten çıkartılan olmadı, sosyal medyada duyduğum için de en fazla söyleyeceğim şey şudur: Personel teslimat yapmak istemeyebilir, bu mağaza müdürüyle onun arasındadır. O an mağazada kim müsaitse o gider. Eğer müdür anlayışlı karşılarsa bir şey diyemem ancak bunu kovulan arkadaşın nasıl dile getirdiği önemlidir bence. İşten atılan arkadaşları duysak da kendi aramızda hiç konuşmadık.
“Cepte Şok” uygulaması zaten önceden var olan bir sistemdi. Ancak sadece “Mağazadan teslim al” seçeneği mevcuttu. Kimsenin kullandığını da görmedim. Koronadan sonra sistem yenilendi ve eve teslimat seçeneği eklendi. Herkese teslimat yapmak, insanların ne kadar sipariş vereceğini kestirmek, zor hava şartları, bina numaralarının olmayışı, sokakların bazılarının günümüz navigasyon uygulamalarında dahi görünmemesi, binalarda asansör olmaması vs. bunun gibi birçok zorluğu var. Böyle zorlu olan bir sistemi hemen hayata geçirince bir sürü problem olabiliyor tabii ki. Hatalar olacak, hata yapıldıkça geliştirmeler de olacaktır ancak biraz anlayışla karşılanmayı bekliyor insan. Şu anda “Cepte Şok” uygulamasında gelen siparişler, boykottan sonra bölge sorumlusunun aracıyla götürülmeye başlandı. Ancak bu sefer de sorumluların üzerine büyük bir yük bindi. Bölgelere birer araç kiralansa, iki de personel alınsa dağıtımları mağazalar değil de bu iki arkadaş yapsa, gerekli eğitimler verilse daha uygun ve doğru bir sistem yapılabilir. Arz-talep doğrultusunda sistem geliştirilip hem şirket için hem de insanlar için daha iyi bir yol izlenebilirdi. Bizlerin omuzlarındaki yükte de bir nebze olsa azalırdı.
Sokağa çıkma yasağı kararı sonrası mal sevkıyatı ve gün içi çalışma ritminiz arttı mı?
Sokağa çıkma yasağını bekliyordum ancak beklediğimden erken geldi diyebilirim. İnsanlar buna da hazır değildi, biz hazır değildik. Cumartesi ve pazar evdeydik ancak pazartesiden itibaren çok yoğun bir tempoya girdik. Öyle ki günleri saatleri karıştırır olduk. Haftalık izinlerimiz iptal edildi, sokağa çıkma yasağı uygulaması sebebiyle iki gün evde olunca izne gerek kalmadı. (Gülüyor)
İnsanlar haftalık izin deyince dinlenmek, nefes almak, deşarj olmak istiyor fakat biz daha çok strese giriyoruz. Hafta içi yoğun geçen temponun, yorgunluğun üstüne iki gün izinliyiz ama evdeyiz. Ailemize fazla yaklaşamıyoruz “Acaba bize de hastalık bulaştı mı kaygısı var” sürekli. “Pazartesi kesin bulaşır” vs. bunları düşünerek endişeleniyoruz
İlk sokağa çıkma yasağından hemen sonra, pazartesi günü insanlar mağazalara akın etti. Zaten birçok ürün elimizde yoktu, haliyle depolardan yüklü mallar istendi. İstenen malların çoğu gelmediği gibi elimizde zaten olan mallardan fazla fazla geldi. Doğal olarak hepimiz tam gün çalışmak zorunda kaldık. Pazartesi günü kâbus gibiydi. Salı günü çalışma saatleri tekrar güncellendi ve 09:00-21:00 arası çalışmaya başladık. Tabii ki çalışma saatlerinin uzaması, malların çok gelmesi ve mağazadaki kalabalık hali zaten yorgun olan bizleri daha da yordu. Zaten çalışarak bedenimiz yorulurken bir de günde onlarca insanla kapalı ve stresli bir ortamda maskeyle nefes almanın verdiği zorluğu yaşarken acaba bugün evime aileme gittiğimde koronayı onlara götürecek miyim düşüncesi beynimi kemirmiyor değil. Eminim birçok arkadaşım da benimle aynı fikirleri paylaşıyordur.
Söyleşi: Aysun Gençtanır