ABD’yle varılan anlaşmadan çıkan ateşkes kararına rağmen Serekaniye’ye yönelik karadan ve havadan bombardıman sürüyor. TSK ve beraberindeki cihatçı gruplar ile YPG-QSD arasında kentin doğusunda ve batısında çatışmaların yaşandığı bildirildi. Ayrıca QSD, ateşkesin savaşın yürüdüğü Tel Abyad ve Serekaniye arasındaki bölgeyi kapsadığını belirterek Türkiye’ye anlaşmaya uyma çağrısı yaptı. Öte yandan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da Kürt sorununun, Kürtler ile Şam yönetimi arasındaki diyalogla ve Türkiye’nin güvenlik çıkarları göz önünde bulundurularak çözülmesi gerektiğini söyledi. BM kimyasal silah müfettişleri de TSK’nin sivillere karşı beyaz fosfor kullandığı iddialarına ilişkin bilgi topladıklarını duyurdu
Suriye hükümetine yakın bir yayın çizgisi izleyen Al-Masdar’ın haberine göre, Suriye ordusu, YPG-QSD kontrolündeki bölgelerde anlaşma gereği ilerlemeye devam ediyor.
Habere göre, Suriye ordusu Haseke-Halep otoyolu üzerinde, Tel Tamer’in batısındaki dört kasabaya daha girdi.
Suriye ordusunun girdiği yerler arasında bugün Türk savaş uçakları tarafından bombalanan Um el-Hayr’ın yanı sıra El-Salamas, Dişa ve Granada kasabaları var.
Öte yandan söz konusu bölgeler, Saray-AKP iktidarının “güvenli bölge” planı kapsamındaki hatta yer alıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) kimyasal silah müfettişleri hafta başında TSK’nin çocuklara karşı beyaz fosfor kullandığı iddialarına ilişkin bilgi topladıklarını duyurdu.
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) cuma sabahı yaptığı açıklamada kullanılması yasak olan kimyasal silahların kullanıldığı iddialarından haberdar olduklarını ve bu silahların olası kullanımı konusunda bilgi topladıklarını söyledi.
Kürt Kızılayı (Heyva Sor a Kurd), aralarında sivillerin de bulunduğu 6 hastanın “bilinmeyen silahlardan” dolayı oluşan yanıklarla hastaneye kaldırıldığını ve ne kullanıldığını belirlemek için çalışmaların sürdüğünü açıkladı.
Kimyasal silah kullanıldığını doğrulayamadığını belirten Kürt Kızılayı, konuyu incelemek için uluslararası ortakları ile beraber çalıştıklarını aktardı. Kürt yetkililer de Türkiye’yi 17 Ekim’de “gayri nizami silahlar” kullanmakla suçlamış, uluslararası müfettişlere yaralıları incelemek üzere çağrı yapmıştı.
https://twitter.com/mustefabali/status/1184605697771757574
İngiliz The Times gazetesi Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri müdahalesinde uluslararası anlaşmalarca yasaklanmış fosfor bombası kullanmış olabileceğini bildirdi.
The Times’in ilgili haberinde şu ifadeler yer aldı:
Tel Tamer’deki hastaneye vücudu yanmış, çağlık çığlığa ağlayarak getirilen çocuğu susturmak personel için çok zordu. 13 yaşındaki Muhammed Hamid Muhammed, vücudunda, derisinin altına işlemiş yanığa bir patlamadan öte başka bir şey sebep olmuştu. İddialara göre gittikçe artan delillere göre bir NATO üyesi olan Türkiye Kürt sivillere karşı beyaz fosfor kullanmıştı.
ABD’yle dün sağlanan 120 saatlik ateşkesten önce Türkiye, Serekaniye’de Kürtlere yönelik saldırı başlattı. Bu saldırılarda Türkiye’nin beyaz fosfor kullandığına dair iddialar sürekli gündeme geldi. Hastaneye getirilen Muhammed de 16 Ekim’de Türkiye’nin düzenlediği hava saldırısında yaralandı.
Saldırıda yaralanan Muhammed’in fotoğraflarını inceleyen İngiltere ordusunun askeri Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer Silahlar Birliği’nin eski komutanlarından Hamish de Bretton-Gordon da yanığa büyük ihtimalle beyaz fosforun sebep olduğunu belirtti.
Beyaz fosforun uçak ya da toplarla hedefe atılan korkunç bir silah olduğunu ifade eden Gordon, “Cildin içindeki neme, yanmasını şiddetlendirecek şekilde tepki verir, böylece su onu dışarı atamaz” dedi.
Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde yabancı medya kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldiği toplantının soru-cevap kısmında, gözlem noktalarının hatırlatılması üzerine, “Bunlar özellikle rejimin şu anda kendisi için belirlemiş olduğu gözlem noktalarıdır. Bizim ayrıca İdlip bölgesinin orada 12 gözlem noktamız var” dedi.
Suriye ordusunun Münbiç’te olduğunu anımsatan Erdoğan, “Ayn el-Arap’ta var ve oradan Irak sınırına doğru mesela Kamışlı’da var ve orada yine 3 tane ayrı nokta var” ifadesini kullandı.
Erdoğan, basın mensuplarının harita üzerindeki noktalara ilişkin soruları üzerine, “Bu noktalar silahlı kuvvetlerimizin, güvenli bölge olarak ilan edilmesi halinde buralar bizim kurmayı planladığımız askeri noktadaki gözlem noktalarımız diyelim. Bunun bir benzeri de aynı şekilde İdlip tarafında var” dedi.
Basın mensuplarının “12 yeni gözlem noktası olarak görüyoruz” sözlerine Erdoğan, “Evet” yanıtını verdi.
Milli Savunma Bakanlığı (MSB), dün (17 Ekim) Tel Abyad’ın güneyin bir helikopterin iniş esnasında teknik bir arıza nedeniyle kaza kırıma uğradığını, personelin sağlık durumunun iyi olduğunu duyurdu.
ANHA ise helikopterin YPG-QSD tarafından düşürüldüğünü yazdı.
Öte yandan düşen helikoptere ilişkin fotoğraflar bugün sosyal medyada paylaşıldı.
Uluslararası Af Örgütü, TSK ve beraberindeki cihatçı grupların Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri müdahalesinde “savaş suçları” işlediğini duyurdu.
Örgütten yapılan açıklamada “Türk askeri güçleri ve Türkiye’nin desteklediği silahlı gruplar koalisyonu sivillere yönelik utanç verici bir fütursuzluk örneği gösterdi” denildi.
“Toplanan bilgiler, yerleşim alanlarına yönelik ayrımsız saldırılara ilişkin ezici kanıtlar sunuyor” diyen Af Örgütü, açıklamasında yerleşim bölgelerinde evlere, fırın ve okullara ayrım gözetmeden saldırılar düzenlendiğini kaydetti.
Af Örgütü, 12 Ekim’de Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevrin Halaf’ın öldürülmesine ilişkin “Ahrar’uş Şarkiyye militanları tarafından aracının dışına kadar sürüklendi, dövüldü ve soğukkanlı bir şekilde kurşunla öldürüldü” denildi. Af Örgütü’ne sunulan hastane raporunda da Kürt kadın siyasetçinin “kafasında birçok kurşun izi, bacaklarında, yüzünde ve kafatasında kırıklar” olduğunun tespit edildiği belirtildi.
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Kumi Naidoo, “Sivil savunmasız insanları öldürmek, menfur ve açık bir savaş suçudur. Hevrin Halaf’ın öldürülmesi bağımsız bir şekilde araştırılmalı ve suçlular yargılanmalıdır. Türkiye’nin kendi kontrolü altındaki güçlerin ihlalleri ve savaş suçlarını durdurma sorumluluğu bulunuyor” ifadesini kullandı.
We have evidence that Turkish military & coalition of Turkey-backed Syrian armed groups carried out serious violations & war crimes, including summary killings & unlawful attacks that have killed & injured civilians, during offensive in northeast Syria. https://t.co/wozimXUFPG
— Amnesty International (@amnesty) October 18, 2019
Londra merkezli, muhalif Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Türk savaş uçaklarının Serekaniye’nin (Resulayn) doğusundaki Ebu Rasin (Zarkan) bölgesini vurduğunu duyurdu.
Hava saldırısı sonucu ölü ve yaralı sayısının en az 30 olduğu kaydedildi.
#المرصدالسوري نحو 30 شهيداً وجريحاً قتلتهم طائرات حربية #تركية باستهدافها منطقة #أبو_رأسين ( #زركان ) شرق مدينة #رأس_العين ، ومصادر طبيعة تحاول إسعاف نحو 40 جريح في مدينة رأس العين دون جدوى حتى اللحظة https://t.co/br4iZfoe4O
— المرصد السوري لحقوق الإنسان (@syriahr) October 18, 2019
Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’ın savaşın başladığı 9 Ekim gününde kendisine yazdığı mektup hakkında ilk defa konuştu:
Trump’ın siyasi ve diplomatik nezaketle bağdaşmayan bir mektubu medyada yer aldı. Elbette bizler bunu unutmadık, tabii unutmamız doğru değil ama bizim karşılıklı olan sevgi ve saygımız da bunları sürekli gündemde tutmaya müsaade etmiyor. Bu konuyu bugünkü meselemiz ve önceliğimiz olarak da görmüyoruz. Vakti, saati geldiğinde bu konuyla ilgili gerekenin yapılacağının da bilinmesini istiyoruz.
İstanbul’da Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde yabancı medya temsilcileriyle bir araya gelen Tayyip Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
– Güvenli bölgeye 1 ila 2 milyon arasında Suriyeli sığınmacının geri dönüşünü planlıyoruz.
– Kısa sürede birkaç noktadan 30 kilometre derinliğe ulaşınca bir anda ABD ve Avrupa başta olmak üzere bir takım ülkelerin tavrı değişti.
– Türkiye, en başından beri Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine olan saygısını her fırsatta ifade eden bir ülkedir.
– Türkiye her bakımdan, dünyada örneğine az rastlanacak titizlikte bir harekât yürütmüştür.
– Barış Pınarı Harekâtı bir anlık oluşum değildir. Bunun hazırlığı geriye doğru gittiğimizde 3, 4 yılı, 5 yılı bulmaktadır.
– TSK bölgeden ayrılmayacak çünkü, oradaki güvenliğin esası bunu gerektirmektedir.
– Salı günü Soçi’de Sayın Putin’le bu meselenin Rusya’yı ve rejimi ilgilendiren taraflarını görüşeceğiz.
– Eğer terör örgütleri Münbiç’ten, Kobani’den çıkartılırsa bizim için hiçbir mesele yok. Yeter ki terör örgütlerinden buralar temizlensin. Ve bizim buralarda kalmak gibi bir derdimiz yine yok.
– Söz yerine getirilmemiş olursa 120. saatin sona erdiği dakika, harekâtımız kaldığı yerden çok daha kararlı bir şekilde devam edecektir.
QSD Sözcüsü Mustafa Bali, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada “Çatışmayı durdurma anlaşmasına rağmen savaşçılara, sivil yerleşimlere ve Serekaniye’deki hastaneye yönelik hava ve topçu saldırıları devam ediyor. Türkiye, dün geceden beri kente saldırarak ateşkes anlaşmasını ihlal ediyor” dedi.
Despite the agreement to halt the fighting, air and artillery attacks continue to target the positions of fighters, civilian settlements and the hospital in Serêkaniyê/Ras al-Ayn. Turkey is violating the ceasefire agreement by continuing to attack the town since last night.
— Mustafa Bali (@mustefabali) October 18, 2019
Suriye’nin resmi haber ajansı SANA, Resulayn (Serekaniye) kırsalındaki Um el-Hayr köyüne yönelik saldırıda 5 sivilin yaşamını yitirdiğini, 20 sivilin de yaralandığını duyurdu. SANA, saldırıdan TSK’nin sorumlu olduğunu kaydetti.
İstanbul’da cuma namazının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Tayyip Erdoğan, YPG’nin “güvenli bölge” olarak belirlenen alandan çıkacağını, TSK’nin bölgede kalacağını söyledi.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
– Şu andan itibaren 120 saatlik bir süreç işliyor.
– Sayın Putin ile yapılacak görüşmeyi de bu sürecin ayrı unsuru olarak kabul ediyorum.
– 120 saatlik süreç içeresinde malum terör örgütü YPG’nin, güvenli bölge olarak belirlediğimiz bölgeyi terk etmesi söz konusu.
– Bizim anlaşmamızın bir özelliği de şu, şu anda oradaki güvenlik güçlerimiz alanı terk etmeyecek.
– (ABD’yle varılan anlaşma) Bu süreci de ağırlıklı olarak Türkiye’nin riyasetinde ve birlikte bir dayanışma içerisinde yapma sözlerini aldık.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kürt sorununun, Kürtler ile Şam yönetimi arasındaki diyalogla ve Türkiye’nin güvenlik çıkarları göz önünde bulundurularak çözülmesi gerektiğini söyledi.
Rus haber ajansı Sputnik’in haberine göre, Lavrov “Kürt sorununun, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliği çerçevesinde, Kürt liderler ve Şam’daki meşru hükümet arasında diyalogla çözülmesi gerektiğinden yana tavır sergileyeceğiz. Türkiye’nin sınırlarını güvenli hissetmesi için sorun bu şekilde çözülecek. Ortadoğu’nun bu kısmında biriken karşıtlıkları göz önünde bulundurursak, bunun zor bir süreç olduğunu düşünüyorum. Fakat gerçekçi bir süreç. Bu süreçte başarılı olunması için de her türlü desteği vereceğiz” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıkladığı gibi Rusya’nın, Kürt grupların Suriye-Türkiye sınırından çekilmesine destek vermeye gerçekten hazır olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Lavrov, “Sahada Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğünün yanı sıra Türkiye’nin güvenlik çıkarlarını temin edecek gerçekliklere yol açacak bir diyaloğa destek vereceğiz” ifadelerini kullandı.
ANHA’nın haberine göre, AKP destekli cihatçı gruplar, Serekaniye kent merkezi yakınlarında bulunan Şehîdan Kavşağı’nda, QSD’ye ait mevzilere saldırıyor.
Emilxer köyüne hava saldırısında ise 5 QSD’linin yaşamını yitirdiği, 2’sinin de yaralandığı bildirildi.
Londra merkezli, muhalif Suriye İnsan Hakları Gözlemevi de bölgede yer yer çatışmaların yaşandığını kaydetti.
Serêkaniyê’de bombardıman ve silah sesleri pic.twitter.com/sRMMAFvT5J
— Kurdistan24 Türkçe (@K24Turkce) October 18, 2019
QSD Genel Komutanlığı, ABD ve Türkiye arasındaki anlaşmaya ilişkin ateşkese yazılı açıklama yaptı.
Rojava’dan yayın yapan Hawar Haber Ajansı’nın (ANHA) aktardığına göre, açıklamanın tam metni şöyle:
ABD Başkan Yardımcısı Sayın Mike Pence tarafından temsil edilen ABD’nin arabuluculuğu ve QSD’nin isteği ve onayına bağlı olarak, bugün Demokratik Suriye Güçleri ile Türkiye arasında acil ateşkes anlaşmasına varılmıştır. Bu anlaşma, Girê Spî ve Serekaniye arasındaki bölgeyi kapsamaktadır. Ateşkes 22.00’dan itibaren yürürlüğe girdi. Demokratik Suriye Güçleri, ilan edilen ateşkes konusundaki kararlılığını yineliyor ve Türkiye devletine de bu kararlılığı gösterme çağrısı yapmaktadır.
Ronahi TV’ye konuşan Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Abdî, “Halkımız bilmeli, bu ateşkes savaşın yürüdüğü Girê Spi (Tel Abyad) ve Serêkaniyê arasındaki alanlar için geçerlidir. Burada yüzlerce sivil katledildi, binlerce insan göç ettirildi. Biz de bu ateşkesi kabul ettik. Bu ateşkes sonuca ulaşsın diye biz de QSD olarak elimizden geleni yapacağız. Bu ateşkesin sorumlu ve uygulanmasından sorumlu olan taraf ABD’dir. Halkımızın yerlerine dönmesi sağlanmalıdır. İşgalci güçlerin amaçları gerçekleşmemeli. Diğer bölgeler için bir görüşme olmadı. Güçlerimiz halen kendi yerlerindeler” ifadelerini kullandı.
Sterk TV’ye konuşan TEV-DEM Yürütme Kurulu üyesi Aldar Halil, “Bu konular sadece onların anlaşmasıyla bitecek bir durum değildir. Jeffrey bizimle görüştüğünde güvenli bölgeyi bize dayatıyordu, şimdi aynı şeyi dayatmak isteyeceklerdir. Çünkü bu savaş süreci uzasaydı onlar için iyi olmayacaktı. Halkımızın tutumu, savaşçılarımızın cephedeki direnişi olmasaydı bu sonuçta ortaya çıkmayacaktı” dedi.
PYD Diplomasi Bürosu Sorumlusu Salih Müslim, ABD ve Türkiye’nin vardığı ateşkes anlaşmasının içeriği hakkında bilgi sahibi olmadıklarını belirterek anlaşmanın içeriğine göre tutum belirleyeceklerini söyledi.
http://sendika63.org/2019/10/savasin-dokuzuncu-gunu-pence-erdogan-gorusmesinden-ateskes-cikti-anlasmanin-nasil-uygulanacagi-muamma-565552/
Sendika.Org