1769 yılında, James Watt buhar makinesinin patentini alır. İki yıl sonra, Richard Arkwright ilk modern pamuk iplikhanesini açar. Bunlar Sanayi Devrimi’nin başlangıcının iki önemli noktasıdır
1700’lü yıllarda, İngiltere birçok alanda Avrupa’nın en ilerlemiş ülkelerinden biridir. Tarihçi François Crouzet ve Jean-Pierre Pousou’a göre, 14. Louis’in (1715) hükümranlığının son yıllarındaki Fransa ile karşılaştırıldığında, ekonomik üstünlük dışında “siyasi, toplumsal düşünceler ve kısmen de bilim ve teknik alanında daha fazla çağdaşlık” sunar.[1] İngiltere; politik ekonominin babası William Petty (1623-1687), modern fiziğin kurucusu Isaac Newton (1642-1727), Ticaret ve Plantasyonlar Kurulu üyesi ve siyasi liberalizmin kuramcısı olan John Locke’ye (1632-1704) sahiptir.
İngiltere siyasi olarak kuşkusuz on yedinci yüzyılın ortalarında iç savaş ile biliniyordu ancak 1688 Şanlı Devrimi sırasında Kral ile Parlamento arasında kurulan uzlaşma yoluyla kalıcı bir biçimde istikrar kazanır. Ekonomik olarak ise, on sekizinci yüzyıl boyunca ve dikkate değer bir nüfus artışı ile birlikte büyümeye başlar. Hollanda’nın etkisiyle, 16. yüzyılın sonundan itibaren tarım yavaş yavaş değişmeye başlar. 1660 itibariyle İngiltere tahıl ihracatçısı olur. 18. yüzyıl başında sanayi kolları farklılaşmaya başlar: bira fabrikaları, şeker fabrikaları, sabun fabrikaları, tuğla fabrikaları, cam ve kağıt fabrikaları, demir-çelik, metalürji ve özellikle tarım aletleri üretimi. Tüm bu sanayi, demir ve ısınma alanında önemli bir enerji sağlayan kömür madenlerinin artan üretim ve işletilmesine dayanır. Buna savaşın olduğu gibi ticaretin de hizmetinde olan donanmanın inşası da eklenir.
Fakat tekstil endüstrisi önemli olmaya devam eder. 18.yüzyılda pamuk endüstrisi özellikle Hint modasının etkisiyle birlikte canlanır. Hammadde ülkenin 13 kuzey Amerika kolonisinden bol miktarda gelir. Bu koloniler aynı zamanda İngilizlerin tekstil ve metalürjik ürünleri bakımından hızla büyüyen bir pazardır. Tüm bu etkinlikler kırsalda örmek, dokunmak ya da madene inmek gibi toplumda birçok uzmanlığı ortaya çıkarır ve yayar.
Bu endüstriyel sıçrama uluslararası ticaret ve imparatorluğun yayılmasına sıkıca bağlıdır. 1660 tarihinden itibaren, Afrikalı kölelerin kitlesel olarak sınır dışı edilmesi ve Karayipler’de ve ardından Kuzey Amerika’da şeker tarlalarının büyümesi, gelişmesi ile ekonomik sömürüsü gelişir. Öte yönden İngiltere’nin farklı varlıkları ve toprak sorunu arasındaki ilişkinin altını çizebiliriz. Amerika’nın pamuk ürünleri, ulusal ve hayati önemdeki tarımı etkilemeden şehirlere temel endüstriyel madde sağlar: kömürün bolluğu ağaçlardan tasarrufa yol açar ve aynı zamanda temel bir enerji kaynağı sağlar.
Bilimsel ve teknik açıdan İngiltere, tarıma, sanayiye, ticarete ve gemiciliğe uygulanan bilime olan ilgisiyle ayırt edilir. 1660 yılında kurulan Royal Society bunun en iyi göstergesidir. Ama 18. yüzyılda ülkenin ekonomik sıçraması ile ortaya çıkan sorunları cevaplamaya çalışan başka kuruluşlar da ortaya çıkar.
Mühendis ve ölçüm aletleri üreticisi James Watt da bu kuruluşlardan biri olan ve somut teknik sorunlara çözüm arayan sanayicilerin ve bilim adamlarını teşvik eden Birmingham’da Lunar Society üyesidir. Watt’ın ele aldığı sorunlardan biri, 1750’lerde İngiltere’de yaklaşık yüz nüsha halinde var olan bir makineyi mükemmelleştirmeyi amaçlıyor: 1710’larda kömür madenlerine su pompalamak için tasarlanan Newcomen buhar makinesi. Bu makinenin büyük bir kusuru var: Genleşmeden sonra buhar sıkıştırma silindiri içinde yoğunlaşır ve önemli ölçüde onu soğutur. Watt silindirden ayrı bir yoğunlaştırma kabı olan bir makine yapar ve 1769’da patentini alır.
Çelik üreticisi Matthew Boulton bu icadın çıkarına olduğunu derhal anlar. Watt’ın hizmetine deneyimli mekanik teknisyenler verir ve önemli finans kaynakları sağlar. İlk makineler 1776 yılında Bloomfield ve Wilkinson madenlerine yüksek fırınların körük takımını hareket ettirmesi için yerleştirilir. 1776-1800 yılları arası Boulton-Watt fabrikası, yaklaşık 500 makine üretir. Her zaman daha verimli olmaları için daha sonra geliştirileceklerdir.
Fakat 500 makine, bütün bir ülkenin endüstriyel kalkınmasını teşvik etmek için çok az! Çünkü sanayileşme temel olarak ilerlemecidir ve Watt’ın makinesine bağlı değildir. Sanayileşmenin başlangıcı için 1771’de Midlands’taki Cromford’da Richard Arkwright’ın kurduğu pamuk dokuma fabrikasını da gösterebiliriz. Bu ilk modern makine öncelikle güçlü bir su değirmeni ile çalışır. Bununla birlikte, büyük bir teknolojik yenilikle donatılmıştır: Arkwright’ın icat ettiği, sürekli dokuma yapan “su çarkı” (water frame). Bir su değirmenin çevresinde yerleşen fabrika birçok su çarkı kullanabilir.
Fabrika kendi dönemine göre büyüktür ve 1779’dan itibaren 300 kişi istihdam eder. Yeni bir iş organizasyonu kurulmalıdır. Kırsaldan gelen kadınlar, erkekler (hatta çocukları) çok sıkı bir disiplin izlemek, çalışma saatlerine katlanmak ve zorlu çalışma koşullarını kabul etmek zorundadır.
Bununla birlikte, eğer talep karşılanmasaydı bu büyük değişiklikler büyük miktarlarda pamuk ipliği üretmek isteyen bir tesiste meydana gelmezdi. Tüm İngiltere’de evlerde çalışan on binlerde iplikçi, verimliliği yüzde 30 artıran, pazarları geliştiren, iplik talebini mekanik olarak arttıran ve 1773 yılında John Kay tarafından icat edilen “uçan mekik” (la “navette volante”) olmasaydı, dokuma ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli olmazdı.
Bir dizi yenilikler daha sonra pamuk dokuma sanayinde devrim yaratacaktır: eğirme makinesi (Spinning jenny), “su çarkı” (water frame) ve 1779 yılında Samuel Crompton’un icat ettiği “Mule jenny” adlı iplik makinesi. Bu iplik makinesinin üretimde yarattığı sıçrama iplik fiyatını 36 şilinden (1786) 9 şiline (1801) düşürerek üretimi artırdı. Bu sektörün modernizasyonunu simgeleyenler, daha otomatik makinelerin yapımına ahşabın metalle yer değiştirmesi gibi yeni teknik gelişmelerle ilerleyen yıllarda sektörün ilerleyeceğini göstermektedir. İşte burada Watt makinesinde gördüğümüz gibi sanayi devriminin önemli boyutlarından birini görürüz: Farklı sektörler ve farklı teknik yenilikler arasında bağ. Pamuk dokuma sanayi metal dokuma tezgâhlarının imalatına yol açar. Madenlerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış ve optimize edilmiş buhar makinesi, 1800’lerde İngiliz tekstil endüstrisinde yaygınlaştı. Madenlerdeki kömür dolu vagonları çekmeye yarayan makine ilk demiryollarının da öncüsüdür.
Çağdaş kimya tekstil fabrikalarındaki büyük ölçekli üretimin ihtiyaçlarına cevap verir. Diğer sektörler de benzer miktarlarda üretim için, pamuklu kumaşların silindir üzerine basılması, bunun duvar kağıdı baskısı tekniklerine ardından da gazete kağıdına basılmasına ilham vermesi gibi tekstil endüstrisi tekniklerini uygularlar. Tüm bunlar, kömür gibi bir enerji kaynağı ve sanayi devrimini simgeleyen motor sektörüne -pamuk endüstrisi daha sonra 1830 itibariyle demiryolu- dayalı teknik bir sistemdir.
Eğer pamuk endüstrisi bu öncü rolü oynadıysa, bu yeniliklerle endüstriyel büyümeyi birbirine bağlayan dinamik bir yapıya sahip olmasına bağlıdır. Bu durumu Patrick Verley şöyle özetliyor: “19. yüzyılın büyümesinin erdemli döngüsü, tüketimin toplumsal olarak genişlemesi, fiyatların düşmesi ve emeğin üretkenliğinin artışına arasındaki mübadeleye bağlıdır”. Pamuk dokuma sanayinde gerçekleşen tam da budur: 18. yüzyılda yeniliklere, fiyatlarda düşüş gibi üretim ve üretkenlik artışlarına ve dolayısıyla hem iç pazarda hem de yurtdışında tüketimde artışa neden olan güçlü talebe yol açar.
Süreç başlamıştır ve burada ilk motor sektör Arkwright’ın başlattığı modern tekstil sanayidir. İkinci sektör ise Watt’ın makinesinden kaynaklanan demiryollarıdır.
Yine de, bu erdemli döngünün işe koyulması yenilik ve talebin İngiltere’de yüzyılın başında bir arada bulunduğu anda 1770’lerde gerçekleşir. İlk motor sektör olan modern tekstil endüstrisi Arkwright tarafından başlatılırken, ikincisi olan demiryolunun Watt makinesinden türetileceği bir süreç başlatıldı.
Dipnot:
[1] Regards sur les sociétés du XVIIe siècle: Angleterre, Espagne, France, Sedes, 2007.
[Alternatives Economiques dergisinde 7 Ağustos 2019 tarihinde yayımlanan Fransızca orijinalinden İsmail Kılınç tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir.
İlgili yazılar:
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.