ABD destekli bir uluslararası karşıdevrimci kampanyanın hedefinde olan Venezüella’da gerçekte olup biten ne?
ABD destekli bir uluslararası karşıdevrimci kampanyanın hedefinde olan Venezüella’da gerçekte olup biten ne? Uzun yıllardır Venezüella’nın başkenti Caracas’ta alternatif medya çalışmaları yürüten Mustafa Özdemir, yaşananları Sendika.Org için kaleme aldı
23 Ocak’ta Caracas’ta düzenlenen Maduro’ya destek gösterilerinden bir kare
Son 5 yıldır adı ekonomik ve politik krizlerle ama en çok da kırdığı hiperenflasyon rekorları ile anılan Venezüella’da her şeyin enflasyonu yaşanıyor, en son cumhurbaşkanı enflasyonu derken, şimdi de hükümet enflasyonu mu?
1999 yılından bu yana hem meclisi hem de başkanlığı elinde tutan Chavistler, 2016’da milletvekili seçiminde meclisteki çoğunluğu muhalefete kaptırmıştı. 16 yıl sonra parlamentoda çoğunluğu elde eden meclis başkanının ilk sözlerinden birisi, Maduro’yu 6 ay içerisinde gönderecekleri olmuştu. Meclis ile Başkanlık Sarayı arasındaki bu gerilimden sadece kavga çıkacağı daha o günden anlaşılmıştı.
Hiperenflasyon, seçimler, sokak gösterileri, suç ve şiddet, seçimler, göç, biri kurucu iki meclis, seçimler derken, günler geceleri, geceler mevsimleri izledi ve geçen mayıs ayında, 5 ana muhalefet partisinin 3’ünün boykot ettiği başkanlık seçimlerinde 6,2 milyon oy alan Maduro, en yakın rakibine 4 milyon fark atarak seçimi kazanmış ancak seçimlere katılımın yüzde 49,2’de kalması, sağ muhalefet için seçimin meşruluğu ve demokratikliği tartışmalarına zemin hazırlamıştı.
Son olarak da 23 Ocak 2019’da, yeni atanan Meclis Başkanı Juan Guaido, Maduro’ya rağmen, Caracas’ta bir mitingde kendini geçici cumhurbaşkanı ilan etti, hem de arkasına kıta ülkelerinin neredeyse tamamının desteğini alarak.
4 Ocak 2019’da kamuoyunda Lima Grubu[1] olarak tanınan, ABD’nin liderliğinde, 13 Latin Amerika ülkesi ve Kanada, Venezüella’da yapılan başkanlık seçimlerini, dolayısıyla 10 Ocak’ta yeni görev süresi başlayacak olan Nicolas Maduro’nun devlet başkanlığını tanımayacaklarını deklare ettiler ve oyun başladı.
5 Ocak’ta Ulusal Meclis Başkanlığı’na Venezüella halkının adını ilk kez duyduğu Juan Guaido seçildi. 11 Ocak’ta yani Maduro’nun başkanlık yemini etmesinden bir gün sonra, Guaido yeni bir başkanlık seçimi için yetkileri geçici olarak devraldığını açıkladı. 13 Ocak’ta gözaltına alındı, hemen akabinde serbest bırakıldı. Ocak ortasından itibaren New York Times’ta ve The Guardian’da çokça görünmeye başladı ve daha fazla kişi ismini duyar oldu.
23 Ocak’ta kendi çağrısıyla düzenlenen mitingde geçici devlet başkanlığını ilan eden Guaido, askeriyeyi Maduro’ya karşı harekete geçmeye çağırdı.
Bu gelişmeler üzerine Nicolas Maduro, Bolivarcı Ulusal İstihbarat görevlilerine Guaido’nun gözaltına alınması emrini vermiş ve cezaevlerinden sorumlu bakan Guaido’ya yerinin hazır olduğunu, eğer kabinesini açıklarsa da mahpusta yalnız kalmayacağını söylemişti.
Ancak Guaido, 26 Ocak Cumartesi günü asker, polis ve sivillerin kendi saflarına katılmasını kolaylaştıracak af yasası ile ilgili bir mitinge katıldı.
Guaido’nun sahne alması ile, ordu içinde bazı düşük rütbeli askerlerin, küçük çaplı askeri kalkışmaları olsa da, Venezüella ordusu içinde üst rütbelilerin çoğu Chavez’in dönem arkadaşları ve her fırsatta Bolivarcı Devrim’e ve Nicolas Maduro’ya bağlılıklarını ifade ediyorlar. Ayrıca askeri darbe ihtimalini tartışırken, Maduro hükümetinin, 6 yıldır çok sayıda darbe ve suikast girişimini boşa çıkarmayı başardığı da göz önünde bulundurulmalı.
Venezüella’da Yüksek Seçim Mahkemesi (YSM) yargıçları devlet başkanı (Maduro) tarafından atanıyor ve YSM de Guaido’yu tanımıyor.
Venezüella’da halkın büyük çoğunluğu bugün, ana muhalefet partilerinin 2018’deki başkanlık seçimlerini boykot kararının, Maduro’nun ekmeğine yağ sürdüğünü düşünüyor. Bu yüzden 6,2 milyon oyla seçilmiş Maduro’yu Juan Guaido’nun dediği gibi iktidarı gasp etmiş birisi olarak görmüyor.
Muhalifler ise 3 hafta gibi kısa bir sürede muhalefetin liderliğini üstlenerek, birleştirici bir etki sağlayan Guaido’dan umutlular ancak 35 yaşındaki 3 haftalık Meclis Başkanı’nın dümene geçmesinden rahatsız olan muhalefet liderlerinin olduğu da biliniyor.
Arka sokaklarda ise, gecekondulardaki küçük suç çetelerine, şiddet içeren eylemler düzenlemeleri karşılığında dolar ödendiği hikayeleri anlatılıyor. Sözümona, “Maduro’ya karşı ayaklanmış gecekondular imajını” bu dolarlarla yaratacaklarmış.
Protestolarda bugüne kadar yirmiden fazla kişinin hayatını kaybettiği söyleniyor ve bu sayının artmasından endişe ediliyor.
Nicolas Maduro kıtada Bolivya, Uruguay, Küba, Nikaragua, Meksika ve El Salvador’un desteğini alırken Rusya, Çin, İran ve Türkiye de diğer önemli uluslararası destekçileri.
ABD tarafından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne de taşınan Venezüella gündeminden sonra Lima Grubu’yla birlikte Fransa, Almanya, İspanya ve İngiltere de Guaido’yu devlet başkanı olarak tanıyacaklar gibi duruyor.
Venezüella hükümeti olan biteni darbe girişimi[2] olarak adlandırıyor ve bunun Washington’da planlandığını, operasyonun da bizzat Mike Pence tarafından (açıktan) yönetildiğini iddia ediyor.
ABD’nin “Venezüella’nın petrol ihracatı gelirleri ve uluslararası rezervlerinin Guaido’nun hizmetine verilmesi ile diplomatik ilişkilerin de Guaido ile kurulması” önerisi Venezüella için hayati önemde.
Her durumda faturanın ağırı, krizde her gün daha da yoksullaşan ve aylık 10-15 dolar gelirle ve devlet yardımları ile yaşama mücadelesi veren Venezüella işçi ve emekçisine çıkacak yine.
Yani krizi her öğün sofralarında, incelen bedenlerinde, acıyan hafızalarında yaşayan ama her durumda yaşa(t)mak için çalışmaktan daha fazlasını yapmak zorunda olanlara…
Dipnotlar:
[1] Lima Grubu, Ağustos 2017’de Amerika kıtasındaki ülkeler tarafından, Venezüella’daki krizi takip etmek ve krize barışçıl bir çözüm bulmak vs. amacıyla kurulduğu iddia edilen devletlerararası bir topluluk.
[2] Temsiliyet sorunu ile ilgisinde paralel uydu devlet, post neoliberal darbe, 4. Nesil Savaş tartışmaları dikkat çekebilir
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.