Müzikte anlamı nasıl keşfederiz? Yeni yapılan bir dilbilimsel analize göre, hiç akla gelmeyecek bir yere, işaret diline bakarak bu konuya ilişkin bazı bilgiler edinebiliriz Fransa Ulusal Bilim Araştırmaları Merkezi (CNRS) bünyesindeki Jean-Nicod Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı ve New York Üniversitesi’nde ayrıcalıklı proseför olan Philippe Schlenker, bu konu hakkında fikirlerini şöyle beyan ediyor: “Müzisyenler ve müzik severler, […]
Müzikte anlamı nasıl keşfederiz? Yeni yapılan bir dilbilimsel analize göre, hiç akla gelmeyecek bir yere, işaret diline bakarak bu konuya ilişkin bazı bilgiler edinebiliriz
Fransa Ulusal Bilim Araştırmaları Merkezi (CNRS) bünyesindeki Jean-Nicod Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı ve New York Üniversitesi’nde ayrıcalıklı proseför olan Philippe Schlenker, bu konu hakkında fikirlerini şöyle beyan ediyor:
“Müzisyenler ve müzik severler, müziğin müzik ötesi bir gerçeklik taşıdığını çok iyi bilirler. Müzik bunu, anlamın simgesel, resimsel unsurlarını hatırlatan soyut, müziksel canlandırmaları kullanarak gerçekleştirir. Bu unsurlar sözlü dilde nadir bulunurken, işaret dilinde bolca kullanılır.”
“Müzik Anlam Biliminin Ana Hatları (Outline of Music Semantics)” analizi, Music Perception adlı dergide yayımlandı. Ses örneklerinin de bulunduğu makaleye şuradan ulaşabilirsiniz:.
Schlenker’e göre, sözlü dil simgesel anlamlar da içeriyor. Örneğin, bir dersin “uzuuuun” geçtiğini söylemekle “uzundu” demek arasında çok fark vardır. Fakat bu anlamlar sözlü dilde nispeten azdır. Bunun aksine, sözlü dillerle aynı dilbilgisel ve mantıksal kurallara sahip olan işaret dillerinde bu simgesel kurallar çok daha fazla bulunur.
İşaret dilinin simgeselliğinden ilham alan Schlenker, müzikten edinilen çeşitli çıkarımların soyut, simgesel kurallar ile birbirine bağlandığını öne sürüyor. Bu bağlamda müzik, gerçek olarak algılanan şey için “kurgusal bir kaynak” yaratarak o gerçekliği taklit edebilir. Schlenker, örnek olarak besteci Camille Saint Saëns’ın “Hayvanlar Karnavalı (The Carnival of the Animals)” (1886) adlı eserinden faydalanıyor. Eserde, kaplumbağaların fiziksel hareketleri betimleniyor. Schlenker şunları söylüyor:
“Saint Saëns, eserinde kaplumbağaları anlatırken, kankan gibi yüksek tempolu bir dansın oldukça yavaşlatılmış halini kullanmakla kalmamış, aynı zamanda sese bir ahenksizlik katarak bu hayvanların yavaşça ve sendeleyerek yürüdükleri çağrışımını aktarmaya çalışmıştır. Bunu da birbiriyle uyumsuz akorların hafif değişkenliği sayesinde gerçekleştirmiştir.”
Schlenker, yaptığı çalışmada, müziği nasıl anladığımızı ve dolayısıyla müziğin yarattığı kurgusal kaynaklar yoluyla anlamı nasıl türettiğimizi kapsamlı bir şekilde inceliyor.
“Dinleme sırasında, müziğin yarattığı kurgusal kaynakların hepsi ile ilgili çıkarımlar yapıyoruz. Örneğin, kalın (pes) sesler, daha büyük ses kaynaklarıyla ilişkilidir. Bu, doğada standart bir biyolojik koddur. Bu bilginin ışığında, kontrbas, bir fili flütten daha kolay çağrıştırabilir diyebiliriz. Veyahut günlük deneyimlerimizde doğal olarak karşılaştığımız gibi; müzik yavaşlarsa ya da şiddeti azalırsa, o müzik parçasının kurgusal kaynağının enerji kaybettiğini düşünürüz. Benzer şekilde, ince (tiz) sesler de büyük bir enerji (fiziksel anlamda) ya da büyük bir uyarıcı (biyolojik anlamda) anlamına gelebilir.”
Schlenker ayrıca, kurgusal kaynakların canlı veya cansız olabileceğini, içeriklerinin de müziksel anlamda önemli rol oynayan duyguların bir göstergesi olabileceğini belirtiyor.
“Daha genel bahsedecek olursak, klasik bir parçanın, sona yaklaşırken aynı zamanda daha yavaş, daha az şiddetli çalınmasının ve ayrıca daha konsonant (uyumlu) akorların tercih edilmesi bir rastlantı değildir. Bütün bunlar müziğin kurgusal kaynağının giderek enerjisini kaybettiğinin ve sükunete yaklaştığının doğal göstergeleridir.”
Schelenker, yaptığı araştırmada besteci Arthur Bonetto ile bilindik müzik parçalarında küçük değişiklikler yaparak, bunların müziksel anlamda ne gibi etkilere yol açabileceğini saptamaya çalıştı. Schlenker’e göre, dilbilim ve deneysel psikoloji alanından alınan bu analitik “tek-ayrımlı çiftler” metodu, gelecekte daha büyük müzik parçalarında da uygulanabilecek.
Kaynak: Bu yazı Burak Avcı tarafından Science Daily adresinden çevrilmiştir.
Düzenleyen: Mert Karagözoğlu ve Şule Ölez
Görsel: Pixabay
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.