İstanbul’un ezilenleri Ortadoğu’nun ezilenleriyle yan yana yaşam mücadelesi veriyor. Yoksulluğu paylaşıyorlar, küçük çocukların polis tarafından katledilmesiyle en ağır acıları paylaşıyorlar
İstanbul’un ezilenleri Ortadoğu’nun ezilenleriyle birlikte, yan yana yaşam mücadelesi veriyor. Güvencesizliği paylaşıyorlar, yoksulluğu paylaşıyorlar, küçük çocukların polis tarafından katledilmesiyle en ağır acıları paylaşıyorlar
Okmeydanı ve polis denilince çoğunluğun aklına ilk gelen Berkin Elvan olsa gerek. Ve Uğur Kurt… İkisi de mahallede polis saldırılarında yaşamını yitirmişti. Okmeydanı’nda son olarak benzer bir olay da 1 Ağustos’ta yaşandı. Polisin akrep tipi zırhlı araçla dar bir sokakta aşırı hız yapması sonucu 6 yaşında Suriyeli bir çocuk zırhlı aracın altında kaldı ve hayatını kaybetti.
Çocuğun ailesi Kobanêli. Kobanê’nin IŞİD tarafından işgalinden sonra Halep’e göç ediyorlar. Çocuğun babası burada trafik kazasında hayatını kaybediyor. Çocuk ve annesi, babanın İstanbul’da bulunan akrabalarının yanına göçüyor. Anne evlere temizliğe gidiyor. Çalışırken çocuğu da Okmeydanı’nda oturan amcasına emanet ediyor.
Olayın yaşandığı gün polis yine mahallede ara sokaklarda taciz turları atarken, kaykayı ile yokuştan aşağı inen çocuğu eziyor. Polis, çocuğu hastaneye götürüyor ancak çocuk yolda hayatını kaybediyor.
Üstteki görseller eşliğinde bu cinayeti duyuran sendika.org, haberin yayımlanmasının ardından birkaç saat içinde erişime engellenmişti.
Polis, olayın basına yansımaması için ailenin evine gelerek çocuğun bütün fotoğraflarını topluyor, hastane ve çevresini abluka altına alıyor. Hastanede çocuğun ve ailesinin kimlikleri toplanıyor. Herkesin kimliği iade edilse de çocuğunki edilmiyor.
Olay sonrası çocuğun öldürüldüğü yere gelen olay yeri inceleme polisleri kanıtları yok etmek için çabalıyor. Halkı sokağa sokmuyor. İnceleme için savcı bile gelmiyor.
Mahalledeki polis ablukası yeni değil. Özelikle mahalleliden her kesimin dahil olduğu, Kobanê’nin IŞİD tarafından işgal edilmesine karşı yapılan eylemler sonrası polis ablukası mahalle içlerine kadar ilerlemiş.
Polis daha önceleri mahalle girişinde beklemekle yetinirken artık mahalle içlerine kadar girmeye, zaman zaman esnafların dükkanlarında vakit geçirerek, hem esnafları hem de esnaflara gazete, dergi bırakan devrimcileri tacize başlamış.
Pek çok sol kurum OHAL nedeniyle kapalı ya da olağanüstü baskılar altında faaliyet yürütmeye çalışıyor. Bunlardan biri de Okmeydanı Halkevi.
Mahalledeki sorunlara karşı mahalleli ile birlikte kararlar alıp mücadele eden, mahalledeki gençler, çocuklar, kadınlara yönelik faaliyetleri ile dikkat çeken Halkevi’ne karşı polis baskıları artmış durumda. Öyle ki çocuklar için yapılan yaz okulunun ilk günlerinde Halkevi’nin olduğu sokakta iki akrep tipi zırhlı araç beklemeye başlamış. Polis, Halkevi faaliyetlerini engellemek için elinden geleni yapmaktan geri durmuyor. Bu durumun son örneklerinden biri de 6 yaşındaki yaz okulu öğrencisi B.’nin polise taş attığı gerekçesiyle gözaltına alınmak istenmesi. Polis, iki zırhlı araçla Halkevi’nin önüne gelerek B.’nin kendilerine teslim edilmesini aksi takdirde Halkevi’ne girip kendilerinin alacaklarını söylese de mahallelinin karşı koyması ile uzaklaşmak zorunda kalıyor.
Halkevi’nin tabelasının sökülmesi, buna karşı mahallelinin başlattığı nöbete polis saldırısı ve saldırıya tepki gösteren Okmeydanı Halkevi Şube Başkanı Fadik Kök’ün ayağının polis tarafından kasıtlı olarak üzerine akrep sürülerek ezilmesi; şubenin kurşunlanması ve yine başka bir gün Halkevi’nin önüne asılan “Nuriye ve Semih yalnız değildir” pankartının sökülmesi de Okmeydanı’ndaki polis teröründen sadece birkaç örnek.
Okmeydanı nüfusunun çoğunluğu Kürt ve Alevi. Son 4-5 yılda da ülkeye göç eden mültecilerin temel yerleşim yerlerinden biri olmuş. Sadece Suriye’den değil Afrika ülkelerinden gelen mülteciler de burada yaşıyor. Mahallede yaşayan yoksul ve göçmen nüfusun çoğunluğu, neredeyse her binanın altında bir tane bulunan tekstil atölyelerinde çalışıyor.
Mahallelinin muhalif kimliği iktidarın her türlü baskılarına karşı yıllardır yürüttükleri mücadele ile biliniyor. Devletin sindirme politikalarından olan polis ablukasından mahallede yaşayanlar hayli rahatsız. Okmeydanı halkı polisin varlığından mahallenin politik kimliğine yönelik baskılardan dolayı rahatsız olmanın yanı sıra mahallede kontrolsüzce zırhlı araç, silah, plastik mermi, gaz fişeği kullanılmasından da rahatsız.
İstanbul’un ezilenleri Ortadoğu’nun ezilenleriyle birlikte, yan yana yaşam mücadelesi veriyor. Güvencesizliği paylaşıyorlar, yoksulluğu paylaşıyorlar, küçük çocukların polis tarafından katledilmesiyle en ağır acıları paylaşıyorlar.
Suriyeli küçük çocuğun katledilmesinin hemen ardından polis terörünü lanetlemek için, yine polis saldırısına rağmen sokağa çıkarak çocukların sokaklarda özgürce koşabildiği bir dünyanın hayalini ve umudunu paylaşıyorlar.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.