Bahreyn Dışişleri Bakanı el-Halife, hafta sonu yaptığı ziyarette Türk üssünün ve birliklerinin Katar ve komşuları arasındaki bu krizde kullanılmayacağına dair güvence aldı
Yerel basından edinilen bilgilere göre Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid bin Ahmed el-Halife, hafta sonu yaptığı ziyarette Türk yetkililerden Türk üssünün ve birliklerinin Katar ve komşuları arasındaki bu krizde kullanılmayacağına dair güvence aldı
Erdoğan, salı günü Suudi kralına “insani olmayan” Katar krizini çözme çağrısında bulunurken, hükümetle yakın bağı olduğu bilinen bir gazeteci 15 Temmuz başarısız darbe girişiminden Birleşik Arap Emirlikleri’ni sorumlu tuttu.
Hükümet yanlısı Kanal 7 televizyonunun Ankara temsilcisi ve Yeni Şafak gazetesi köşe yazarı Mehmet Acet, Birleşik Arap Emirlikleri’ni darbeyi planlayanlara 3 milyar dolar para akışında bulunmakla ve Recep Tayyip Erdoğan’ın düşüşünü görmek istemekle suçladı.
Acet iddialarını altı ay önce davet üzerine İstanbul’da bir panelde konuşan dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na dayandırdı.
Acet, konuyu sorduğu bütün kaynakların Birleşik Arap Emirlikleri’ni işaret ettiğini yazdı.
Acet’in aktarımıyla Çavuşoğlu katıldığı panelde şunları söyledi: “Hükümeti yasadışı yoldan devirmek için gerçekleştirilen darbe girişimini desteklemek için bir ülkenin 3 milyar dolar verdiğini biliyoruz. Bunu yapan Müslüman bir ülke.”
Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye’nin arası Arap Baharı’na dair aldıkları karşıt tutumlar sonrasında, özellikle de Mısır konusunda açıldı.
Ankara, demokratik yolla seçilen Müslüman Kardeşler’den Muhammed Mursi’yi bütünüyle desteklerken Abu Dabi onu devirmek için her şeyi yaptı ve darbeyi gerçekleştirip iktidara gelen Abdülfettah El-Sisi’yi destekledi.
Birkaç yıl boyunca Türk bürokratlar açıktan veya gizliden yorumlarla Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türkiye’nin iç ilişkilerine karıştığını iddia ettiler. Bunu ya doğrudan ya da Birleşik Arap Emirlikleri merkezli belli bazı Filistinli aracılar eliyle yaptığını söylediler.
Birleşik Arap Emirlikleri aynı zamanda Türk yetkililer tarafından her fırsatta Türkiye’nin uluslararası arenada kuyusunu kazmak ile de suçlandı.
Ankara, Suudi Arabistan ile yıpranmış ilişkilerini Kral Selman’ın göreve gelmesinden sonra onardı ancak Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır ile olan ilişkiler soğukluğunu koruyor.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin liderliğindeki mevcut Katar kuşatmasının temelini de Arap Baharı esnasında alınan farklı tutumlar oluşturuyor.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır, kendisine yönelik suçlamaların temelsiz olduğunu söyleyen Doha ile yollarını İslami militanları ve İran’ı desteklediği suçlamaları ile ayırdı. Kimi gözlemciler ise Suudi liderliğindeki hareketin arkasında ABD desteği olduğuna inanıyor.
Türkiye, müttefiki Katar’ı savunmakta gecikmedi, Erdoğan 13 Haziran’da yaptığı konuşmada Suudi Kralını öncü olup krizi çözmeye çağırdı.
Erdoğan partisinin grup toplantısında “Bir ülkenin halkını her anlamda tecrit etmeye kalkmak insani değildir, İslami hiç değildir. Bu Katar için alınmış bir idam kararıdır” dedi ve “Suudi Kralını bölgenin büyüğü olarak krizi çözmeye davet ediyorum” diye ekledi.
Çavuşoğlu’nun belirttiğine göre Erdoğan birkaç gün içinde Katar krizine dair ABD başkanı Donald Trump ile de bir telefon görüşmesi yapacak.
Doha’ya çıktığı desteğin bir parçası olarak Türkiye hükümeti, Haziran’ın ilk haftasında Körfez ülkesinde ortak askeri üs kurup Katar birliklerini eğiteceğini onaylayan sözleşmeyi mecliste önceliğine aldı ve onayladı.
Türk ordusu 13 Haziran Salı günü, üç kişilik bir ekibin askeri birliklerden önce keşif yapmak ve şartları belirlemek ve koordine etmek üzere Katar’daki üsse gönderildiğini açıkladı.
Katar’daki ortak üs 2016 yılında kuruldu ve tam donanıma sahip değil.
Yerel basından edinilen bilgilere göre Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid bin Ahmed el-Halife, hafta sonu yaptığı ziyarette Türk yetkililerden Türk üssünün ve birliklerinin Katar ve komşuları arasındaki bu krizde kullanılmayacağına dair güvence aldı.
Ankara, Katar’ın abluka sebebiyle kesintiye uğrayan gıda ihtiyacını karşılamak için de harekete geçti. Katar’daki süpermarketlerin rafları artık Türk ürünleriyle dolu ve Ankara hükümeti bunu 5.5 milyar dolarlık Katar gıda pazarında daha büyük ve kalıcı bir dilim yakalamak için bir fırsat olarak görüyor.
Erdoğan, Katar krizinin Müslümanlar için kutsal ay olan Ramazan bitmeden çözülmesi çağrısında bulundu.
Ancak yine Erdoğan’ın kendisi, geçtiğimiz Cuma günü “Türkiye’ye yönelik darbe girişiminin gerçekleştiği gece bazı Körfez ülkelerinin nasıl bir memnuniyet içerisinde olduklarını” ve “harcanan paradan da haberdar olduklarını” söyledi ve Katar anlaşmazlığındaki çözüme bakmaksızın ufukta Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye arasında bir kriz olduğunun sinyalini verdi.
[Middle East Eye’daki İngilizcesinden Deniz Özge Gürsu tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.