Venezüella sağ muhalefetinin en son darbe girişimi üzerine Batı medyası yanlış bilgileri pekiştiriyor
Venezüella sağ muhalefetinin en son darbe girişimi üzerine Batı medyası yanlış bilgileri pekiştiriyor
Yönetici elitlerinin kendi insanlarına ve dünya insanlarının çoğunluğuna karşı sürdürdüğü kültürel ve psikolojik savaşta Batı medyasının oynadığı aşikar rolün altında temel bir gerçek var.
Batının güç elitleri, ülkelerinin refah ve demokrasisinin dünyanın çoğunluğuna olan bedelini artık rahatça açığa vuramıyorlar. Küresel güç ve kaynakların denetimini, şimdiye kadar hep denizaşırı askeri ve ekonomik müdahaleler yolu ile müdafaa ettiler. Şimdilerde ise kendi ülkelerindeki medeni ve ekonomik hakların baskılanmasına yoğunlaşıyorlar.
Bu küresel şartlarda, psikolojik savaş dünyada askeri saldırı altında olan, ekonomik ve yurttaşlık haklarında kısıntıya gidilen kitlelerde teslim alınmışlık hissi uyandırması açısından orantısız bir önem kazanıyor. Son 50 yılda psikoloji ve sosyal bilimlerdeki askeri gelişmeler “beyin yıkama” ve “algı yönetimi” gibi eskiden düşük yoğunluklu savaş dediğimiz, bir çok insanın dördüncü nesil savaş olarak tanımladıkları yere kadar geldi.
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, ABD ve müttefiklerinin film ve televizyon endüstrisi, Batı’nın kültürel ve psikolojik savaşının önemli bileşenleri konumunda. Google ve Facebook gibi internet tekelleri, Batı kültürünün kitlelerce yeniden üretimin gücünü ve erişimini bir kaç katına taşıdı. Bu şirketleri yöneten elitler, uluslararası endüstriyel ölçekte mesajların arz ve talebini kontrol ediyor. Hükümetlerin küresel gözetim ve istihbarat aygıtlarıyla bu mesajların nasıl tüketildiğini de kontrol ediyorlar.
Entellektüel üretim ve kültürel yeniden üretim üzerindeki odak ve kontrol, emperyalist Batı’nın yönetici elitleri ve onların hükümetlerinin bakış açılarını ve değerlerini sürekli olarak ileri sürüp tasdik ettikleri kalıcı bir bilgi akışını garanti altına alıyor. Onların şuan yürüttüğü küresel kültürel ve psikolojik savaş, görünürde herhangi bir müdahaleye gerek kalmaksızın sonsuz geri beslenme döngüsünü geliştirdi.
Sonu gelmeyen öneri, sahte doğrulama ve sistematik ihmal yoluyla Batı’nın dezenformasyon ve entellektüel üretim sistemi etkin bir biçimde kolektif sahte anıları inşa ediyor. Aralıksız kültürel propoganda ve psikolojik savaş, insanların hayal gücünü zamanla manipule ediyor ve rasyonel analizden muaf bırakıyor. Yıllar geçtikçe bu süreç etkisini gerçeğin ortaya dökülmesi veya saçılmasıyla silinemeyecek yanlış inanışların oturmasını pekiştiren ve onaylayan kabul görmüş aklı oluşturuyor. Bunun en açık örneği, ABD ve İngiliz hükümetlerinin Irak hakkında ortaya attıkları yalanların hiçbir değişiklik yaratmamasıdır. Batılı elitler ve onların psikolojik savaş makinesi bir sonraki büyük yalanını üretmek üzere yola devam ediyor ve her zaman aynı taktikleri kullanıyor: Sonu gelmeyen öneri, sahte doğrulama ve sistematik ihmal.
Örneğin Kuzey Kore ile ilgili olarak görmezden gelinen şey Kore Savaşı’ndan bu yana nükleer saldırı tehdidi altında oluşu, sınırlarındaki yüzbinlerce ABD’li ve müttefik askeri personel hareketliliği nedeniyle düzenli olarak askeri bir tehdidin kurbanı oluşu. İran vakaasında da gözardı edilen ise İran Devrimi’nden sonra 1979’dan beri bölgede görece gelişen bir güç oluşu, Batı müttefiki feodal aşiretlere ve Filistin’de soykırım gerçekleştiren İsrail’e meydan okuyor oluşu. 60 yıldır Küba devriminin görülmeyen yüzü ise siyasal yapısındaki tüm garipliklerine rağmen başarısını sürdürmesi ve ABD’nin sürekli ablukasına rağmen dünyaca meşhur ve takdir edilen devasa sosyal, bilimsel ve kültürel kazanımları.
Bu siyah ve beyaz silüetli canavarların sistematik ihmalleriyle yaratılan sahte meşruluğu, klişeleşmiş sonu gelmek bilmeyen geri bildirim döngüleriyle destekleniyor. Örneğin Latin Amerika’da geleneksel sağ kanat, Batı’nın haber ve eğlence programlarında doğruymuş gibi tekrar edilen yalanları yayıyor. Sonrasında bölgenin sağ kanadı Batı’nın yalanlarını kendi yalanlarının teyidi olarak alıyor ve bu döngü böyle devam ediyor. Latin Amerika’da yüzyılın başlangıcından bu yana, Venezüella en çok tercih edilen kurban. Ancak bölgenin tüm ilerici hükümetleri ve siyasal hareketleri de az çok benzer biçimlerde hedef alındı. Temelde her şey hem bölgede hem bölgenin de ötesinde insanların hayal gücünü ve hafızasını manipüle etmek ve şekillendirmeyi amaçlıyor.
Şimdilerde, Lula da Silva ve Pepe Mujica’nın Sao Paulo’daki bir mitingde 5 Mayıs’ta ortaya attığı sözü edilen bölgesel savaş, kelimenin tam anlamıyla Venezüella’yı tüketiyor. Venezuela’nın sağ muhalefetinin bu son darbe girişimi hakkında Batılı medya aşağıdaki yanlış bilgileri yayıyor:
Açıkça yanlış olmalarına karşın tüm bu yalanlar, gerçekler bastırılarak tüm bu saçmalık doğru olarak lanse ediliyor. Bunun en utanç verici örneği, Batı’nın 20 Nisan’da Caracas’ın El Valle bölgesinde bulunan doğumhane hastanesine yapılan muhalif saldırıya ilişkin haber.
Önde gelen Batı medya organlarındaki haberlerde, saldırının terörist yanı önemsizleştirildi hatta olaylardan birinde, hastanenin boşaltılması polisin biber gazı kullanması ile ilişkilendirilmeye çalışıldı. O öfkenin Batılılar tarafından yansıtılma biçimi 2 Mayıs 2014’te Ukrayna’daki Odessa Katliamı’nın yansıtılma biçimi ile çok benzerdi. Nazi çeteleri bir sendika binasını ateşe verip 42 kişiyi öldürürken polis öylece bakmıştı. Her iki olayda da, en prestijli liberal Batılı medya kuruluşu dahi, faşist terör örgütlerinin saldırganlığını doğru bir şekilde haberleştirmedi.
Latin Amerika ve Karayiplerdeki ilerici değişimi destekleyen herkes için şu anda öncelik, Venezüella’daki krizin barışçıl yollarla çözülmesine dair tüm çabaları desteklemektir. Başkan Maduro’nun ulusal kurucu meclis çağrısı, barışçıl bir sonuç için en iyi umudu temsil etmektedir. ABD hükümeti, Luis Almagro ve Amerikan Devletleri Örgütü’ndeki (OAS) ekibi ve Meksika’nın Cumhurbaşkanı Peña Nieto’dan Arjantin’in Mauricio Macri’ye sağ kanat liderleri de tam da bu yüzden bunun başarısız olmasını istiyorlar.
Bölgesel sağ kanat, baskı olmadığı zaman Venezüella’daki insanların çoğunluğunun barış ve istikrarı ve Kumandan Hugo Chavez’in mirasını savunacaklarını biliyor. Şu an için durum dengede. Kesin olan tek şey ise Batı medyasının gerçekleri bastırmaya ve Venezüella’nın azınlık muhalefetinin terörist şiddetini haklı göstermeye devam edeceği.
Dipnot: Nikaragua’da bulunan Tortilla con Sal; ulusal, bölgesel ve uluslararası çeşitli medya kanallarında bilgi üreten bir anti-emperyalist kolektiftir.
[Telesur TV’deki 7 Mayıs 2017 tarihli İngilizce orjinalinden Deniz Özge Gürsu tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir.]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.